Hatasız dost olmaz

GERÇEK DOSTUN 5 ÖZELLİĞİ

1-Güç günde yanında olmuştur

2-Çağrılmadan gelendir

3-Sana daima gerçeği söyler

4-Çıkarı için seni satmaz

5-Kusuruna rağmen onu seversin

Dostun matematiği; sevinci ikiye katlar, acıyı ikiye böler.

Güven, sevgi, yakınlık ve gönüldaşlık… Eğer bir kişide toplanmışsa, ona dost deriz.

Sırtını yaslayacağın, destini (elini) tutan ve en iyi anlaşabildiğindir dost.

Düşman kavramına en uzak olandır.

Zamanla içi başka anlamlarla doldurulan dost kelimesi, bir şeye aşırı ilgi duymanın ifadesi oldu, arkadaşın dayanıklısı, sahibine sevgi gösteren hayvanı kapsar şekilde anlam genişlemesi yaşadı.

Farsçadan dilimize miras; kadim anlamıyla; en yakın olandır.

Tek yumurta ikizinden de yakın olabilendir.

Kardeşten ileri, sevgiliden beridir.

Dostuna dost, düşmanına düşman olan; her halükarda seni seven de döven de odur.

Sever; çünkü destindesin. Söver çünkü sana kızma hakkı vardır. Döver çünkü seni uyarma ayrıcalığını sonuna dek kullanabilendir.

Hataya gelince…Zorlukla denenmemişi dost edinme.

Eğer istekleriyle arasına girmene rağmen seni harcamamışsa o gerçek dosttur.

Sana gelince; sen onun hatasını görüp kabullenebiliyorsan; dost olmuşsundur.

        İYİ GÜNÜN DOSTU, KÖTÜ GÜNDE HANİ?

DEVAMINI OKU

Nasıl gelişeceğiz?

ERDEMLİ İNSANIN 5 ÖZELLİĞİ

1-Daima ‘Ben ve Öteki’ ayırtındadır

2-Haklarını sorumluluklarıyla çerçeveler

3-Güç verince zalimleşmez

4-Güçten düşünce yozlaşmaz

5-Vicdanı; terazisi, ahlakı; denetimcisidir

Eleştirmezsek? Sorunları görmezden gelirsek, yokmuş gibi yaparsak, zarar veririz diye düşünürsek, nasıl gelişiriz?

Elbette gelişme; yanlışları dile getirerek.. Sorgulayarak

Şeref haysiyet denilen kavramlar var. İnsan; ‘hayır bu yanlıştır’ diyebilmeli. ‘hatalıyım’ demek de yetmez; bu hatanın itirafı, yapılan yanlış davranışı haklı çıkarmaz.

Nasıl gelişeceğiz? Elbette onurlu bir duruş sergileyerek…

Nasıl mı? Onur testini uygulamak çok basittir aslında;

1-Güç vereceksin, 2-Güçten düşüreceksin. Her iki halde dahi karakter erozyonu yaşamıyorsa, onurlu insandır o.

Nasıl gelişeceğiz? Ben ve öteki ayırtında ötekine bakışı iyileştirerek…

Ötekine bakış; bir kültürdür. Ötekine henüz fethetmediğin arazi diye bakarsan; istilacı tür olursun.

Ötekine ‘o da var’ diye bakarsan, onun sınırlarının olduğu yere kadar gidersin ancak…

Kadın cinayetlerine bak; ‘O benim malımdır’ bakışı tetiklemiyor mu kadına şiddeti…

İsteklerine arana; etik değerlerini koy ki gelişebilesin…

         GELİŞEN MİSİN YOKSA ÇELİŞEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Kahvaltını serpme!

AÇIK BÜFE AÇGÖZLÜLERİ

1-Tabağına yiyeceğin kadarını koyman gerekir

2-Yemeklerde açık büfe yerine

3-Alakart sistemine geçelim

4-Tabağında gıda bırakana bedel ödetelim

5-İsrafı büyütmek dünyayı tüketmektir

Genelde hafta sonu; eş dost aileyle kahvaltı yapmak, insana mutluluk verir. Masa donatılır, mideden ziyade göz doysun diye neredeyse kuş sütüne dek onlarca tabak masaya gelir.

Buna SERPME KAHVALTI diyoruz. Sırf gözümüz doysun diye serpme kahvaltı yüzünden çöpe giden gıda miktarını merak ediyor muyuz?

Birilerim oturmuş hesap etmiş; Türkiye İsrafı Önleme Vakfı ve İstanbul Borsası, yılda yaklaşık 100 milyar liranın serpme kahvaltı yüzünden çöpü boyladığını bulmuş.

Masaya serpilen her 10 tabaktan 4’ü çöpe giderken en büyük israf; zeytin, peynir, domates, tereyağı, reçel, yumurta, ekmek üzerinden gerçekleşiyor.

Özellikle hafta sonu gidilen kahvaltı mekanlarında, cazip kampanyalarla hazırlanan serpme kahvaltı menülerine dikkat edin; kahvaltı serpme olunca israf doruğa çıkıyor ve bunun 2 türlü zararı var; birincisi gıda israfı ki her gün yüzbinlerce çocuk, yatağa aç girerken bu israf niye?

İkincisi de sizin ödediğiniz kahvaltı faturası? Yemediğiniz gıdaya para ödüyorsun. İSRAFINI NASIL ÖNLERSİN?

DEVAMINI OKU

Açlar toklar savaşı

EN BÜYÜK KİTLE İMHA SİLAHI: AÇLIK

1-Açlığı ortadan kaldıracak adımlar atmaz isek,

2-Tokların gettoların ardında,

3-ileri teknoloji ve silahla korunması,

4-Kâr etmeyecek. 5-Aç olanlar gelip tokların elinden alacak

Dünya hiç bu kadar zengin ve böylesine fakir olmamıştı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği, 60 milyondan fazla insanın gezegende kendine karnını doyuracak vatan arayışında olduğunu rapor ediyor.

Dünya servetinin yarısı %1’in eline geçmiş durumda…  Gezegenin fakir nüfusunun yarısının geliri, dünyanın 85 en zengininin elinde toplanmış.

Son 5 yılda her ne olduysa, eşitsizlik adeta patladı ve fakirler %90 daha da fakirleşti. Oysa internetin çeyrek asır önce bize vaat ettiği, bilginin eşitsizliği gidereceğiydi.

Ancak tecelli; açlar-toklar arası dünya çatışmaları oldu.

Düne kadar fakirliğin coğrafyası vardı. Misal Londra’da zengin, Somali’de fakir olabiliyordunuz.

Ancak şimdi ihtişam ve sefalet; bir kıvılcım mesafesinde duruyor bir diğerine… 60 milyon kıtlık, açlık, fakirlik ve bunların tetiklediği terör yüzünden bir kez göç etmeye başlamışsa, komşusu aç iken tok uyumak mümkün olmayacaktır.

Tarih; kavimler göçünün nelere yol açabileceğinin müzesi gibi…

İnanmayan okusun…

     KOMŞUN AÇKEN HUZURLA UYUYABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

İşsizlik en ağır iş

İŞİNİ KAYBETMİŞ BİRİ NE DÜŞÜNÜR?

1-Ekonomik güvencesi kaybolur

2-Ailesinin rızkını sağlayamaz

3-Temel ihtiyaçlarını karşılayamaz

4-Zaman ve düzen algısı yiter

5-İşsizini görmezden gelirsen sosyal sorunlarla boğuşursun

İşsizlik bir siyasetçi için büyük sorun olarak tanımlanabilir. Ancak önceliği değilse, “popülist” bir söylemdir sadece….

Ekonomi bürokratı için işsizlik, bir istatistikten başka bir şey olmayabilir. Kendisi işsiz kalmadığı sürece, bu rakamın “makul ölçülere indirilmesini” pekâlâ mırıldanabilir.

Kamu güvenliği açısından işsizlik, potansiyel suçlu anlamıdır.

Kaybedecek bir şeyi kalmamışsa toplumsal bomba olabilir.

İşi olanlar için işsizlik, “ben de kalabilirim” kaygısıdır.

Sendikacı için işsiz, dayanışma aidatı ödemiyorsa; yoktur. Akıllı işveren için işsiz, “henüz  veremediği” kişidir.

Akılsız işveren için işsiz, “daha önce işten kovduğu” kişidir.

Peki işsiz için durum nedir? Örgütsüz, sahipsiz ve toplumsal zenginliğin taşrasına itilmiş bu kesim kendini nasıl görür? Söyleyeyim; işsizlik aslında en ağır iştir.

Öyle ki sana ödeme yapmazlar, özgüvenin erir gider.

Her sabah bir umutsuzluğa uyanırsın, iç disiplinin bozulur.

Gelirden Mahrumiyet ve tecrit duygusu kaplar bedenini…

      İŞSİZLİK YALNIZCA İŞSİZİN SORUNU MUDUR?

DEVAMINI OKU

Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz

İSRAFI ÖNLEME DERSİ KONULSUN

1-Okullardaki ders sayesinde;

2-İsraf farkındalığı yanı sıra,

3-İsrafı önleme yöntemleri öğretilebilir

4-Bu sayede israf azalır

5-Çocuklar ailelerini de eğitir

Bugün 7,6 milyarlık dünya nüfusun    2050’de 9,8 milyar.

Küresel gıda üretimi 2050’ye dek %60 artmak zorunda.

Yetmiyor, gıda israfının önlenmesi şart. Dünya genelinde tarımsal kayıplar dahil, çöpe giden ve israf olan gıda miktarı yıllık 1,6 milyar ton. Bunun parasal değeri 1,2 trilyon $.

Gıda Kayıp ve İsrafın yalnızca dörtte birini önleyebilsek, bu miktar dünyada 830 milyon açlık çeken insanı besleyebilir.

beslenmesine yetiyor. Ülkemizdeki  Durum iç açıcı değil:

Belediyeler tarafından, 2018 yılı  toplanan atık miktarı 33 milyon ton ve bunun 14,5 milyon tonunu gıda atıkları. Para değeri 14 milyar dolar. Türkiye’nin tarımsal gıda ihracatı

18 milyar dolar. Nerdeyse ihracatımız kadarı çöpe gidiyor.

İstanbul Ticaret Borsası, gıda israfının azaltılmasına yönelik çalışma başlattı. Bu; güzel bir adım. Ama yetmez, bizim de gıda israfını önemeye katkı vermemiz gerekiyor.

          GIDAYI ÇÖPE ATMAK İÇİN Mİ ÜRETİYORUZ?

DEVAMINI OKU

En iyi kırbaçlayanı terfi ettirmeyiniz

BEZDİRİ MAĞDURU MUSUN?

1-İşletmelerde korkutarak yönetme sevdalıları çok

2-Bunların yüzünden nice çalışan mağdur oluyor

3-Mobbing kesin suç ancak

4-İşini kaybetme korkusundaki kurbanlar;

5-Bunu sineye çekiyor

Patronların çoğu, en iyi kırbaçlayana terfi veriyor. Hal böyle olunca yönetici kadroları insan kaynağını eritiyor.

Ben buna Mobbing Terfi Sistemi diyorum. Liyakati, kırbaçlı sadakatin emrine verirsen; sonunda batarsın.

Mobbing ya da BEZDİRİ, bir grup insanın bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması anlamını taşır.

Bugün mobbing, işletmelerin baş belası olmaya başladı.

Kırbaçlayanı terfi ettiren patron, çalışanları disiplinde tuttuğunu sandığı mobbingci yöneticilerince sabote ediliyor.

Kırbaçlılar, kendilerine tehdit oluşturan çalışanları hedef alıyor ve ilk olarak şirketin en kabiliyetlilerinden mahrum kalıyor işletme…

Kurumda ‘gücü, gücü yetene’ ortamı oluşturulursa, o işletme en değerli entelektüel sermayesini kaybedecek, kabiliyet envanterinden mahrum kalacaktır.

         SİZCE BEZDİRİ NEDEN BU KADAR YAYGIN?

DEVAMINI OKU

Yasalarla aldatmak

DAVAYI KAZANDIN AMA MÜŞTERİYİ KAYBETTİN

1-Yasaları eğip büküp,

2-Kendi çıkarı için kullanan,

3-Yasal ama etik dışı firma modelleri;

4-Eninde sonunda her yerde kaybedecek.

5-Unutma; her yasal hak helal değil.

Teknolojide ve iş yapma kültüründe yaşanan gelişmeler; müşteriyi “varlık sebebi” ve işini “ibadet” sayan yaklaşımın; sürdürülebilir ve kazandıran bir tutum olduğunu gösteriyor.

Neticede, “etik” olmak; ahlaki duyarlılıktan öte, ekonomik mantığı olan bir davranış…

Müşteriyi yasayla koruduğumuz geçmiş yıllarda, kurnaz işadamları; yasaların ardından dolaşıp, hukuken haklı çıkacak dümenler peşindeydi. Sonuçta kaybettiler…

Çünkü değişen rekabet koşullarında seçenekleri artan müşteri, bir başkasını tercih ederek; bu, kanunen haklı fakat etik olarak dökülen firmaları; sildi süpürdü.

Reklamlarıyla “kafa karıştıran”, kampanyalarıyla müşterisini “aldatan”, yalan söylemese dahi “doğruyu saklayıp” müşterisine tuzak kuran kurnazlar hala var fakat hayatları giderek zorlaşacak gibi görünüyor.

Müşteriyi “firmamızın parasını cebinde taşıyan insan” diye tanımlayan etik dışı zihin yapısındakilerin kaybedeceği bir dönem geliyor zira…

KURNAZLIK MAHARET MİDİR?

DEVAMINI OKU

Açlık çok şey yaptırır

AÇLIĞIN BİZE 5 ÖĞÜDÜ

1-Harekete geç

2-Doyduğunda geri geleceğini unutma

3-Acıktığın şeyin değerini bil

4-Asla fazla doyma açlık kendini hatırlatsın

5-Neye aç olduğunu belirle, giderirsin

Açlık; en büyük kitle imha silahıdır.

Açlık insana ne yaptırmaz ki?

Yasaları, kuralları, haram-helal ayırtını bir kenara koyar, peşinde olduğu tokluğu sağlamak için hırsız olur, katil olur, savaş dahi çıkarabilir.

Açlık, eğer sürgit giderilemiyorsa, sefalet diye tanımlanır.

Sefilleri zayıf kılan açlık, giderilmediği takdirde toplumsal hareketleri tetikler.

Açlar ve toklar aynı toplumda hatta aynı kent veya ailede yan yana gelmişse, çatışma kaçınılmaz olur.

Komşusu açken insan rahat uyuyamaz zira aç komşu, gelir ve ihtiyacını alır.

Rıza göstersen de göstermesen de…

Tarih; aç kavimlerin göçü ile şekillenmiştir.

Açlığın güçlü yanı; harekete geçirmesi, zayıf yanı; giderilmediği takdirde taşıdığı tehlikelerdir.

Avantajı; talepkâr olmayı sağlaması, dezavantajı; tokluğun kaynağına bağımlılık kılmasıdır.

Açlık kader değil, tercihtir. Açlık sınırı, yatağa aç girmektir. Karnı aç uyuyamamaktır.

Aç, aşçıya kusur bulmaz zira umduğunu değil bulduğunu yiyecektir.

Komşun aç iken başını yastığa koyma, bir daha uyanamayabilirsin.

     HAYATINDA HİÇ AÇLIKLA TERBİYE EDİLDİN Mİ?

DEVAMINI OKU

Emeğin karşılığı var

EMEĞİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Ödülün hakkedilmişidir

2-Ganimet değil, helal kazançtır

3-Emeksiz yemek olmaz

4-Olsa da her öğün olmaz

5-Emeğe saygı duyan kazanır, kazandırır

Uğruna emek verilmemiş her kazanç, kolay harcanasıdır.

Bir amaca yönelik harcanana güç… İnsanın bilinçli olarak giriştiği çalışma süreci. Beden veya zihin ile bir hedefe ulaşmaya yönelik gösterilen gayret.

Bir şeyin yapılmasına, bir eserin ortaya çıkarılmasına sarf edilen çalışma süresi.

Emeğin karşılığı vardır. Boşa harcanmış emek dahi, bunu sarf edene bedensel performans, ruhsal olgunluk kazandırabilir. 

Emek çekilmiş her şey, olduğundan da değerli hale gelir.

İster özenle örülmüş bir duvar, ister özenle davranılmış bir ilişki, emeğin ödülüyle gelir. Bu da mutluluktur.

Yunus Emre, atandığı kadılığı terk ederek Taptuk’un dergahına 15 yıl odun taşıdı. Hepsi düzgün, budanmış idi.

Taptuk sordu; –Yunus, bunların eğrisi yok muydu? Cevap;, en yüce emeğin tanımıydı; –Bu kapıya eğri odun yaraşmaz.

Bu menkıbede dahi emeğin bir rızaya talip olduğu görülür.

Nitekim Yunus;  emeksiz yemeği dörtlükleştirir; “emeksiz zengin olanın / Kitapsız bilgin olanın / Sermayesi din olanın / Rehberi şeytan olmuştur.”

        EMEĞİN HAKKINI VERENLERDEN MİSİN?

DEVAMINI OKU