Öğüt verme, öğüt ol

ÖĞÜT VERİRKEN DİKKAT

1-İstenmeden öğüt verme.

2-Sıkça öğüt verme.

3-Senin tutmadığın öğüdü verme.

4-Hayatın, davranışın öğüt olsun.

5-Nasihatin kötülük barındırmasın.

Şeytan da öğüt verir, unutma.

Öğüt isteyene Mevlana’nın cevabı; öğüt verme sen öğüt ol.

İstenmeden verilen öğüt, faydasızdır.

Öğüt vermek yerine öyle yaşa ki halin, hayatın öğüt olsun.

Bilgeler; fazlaca öğüt vermekten kaçınırlardı.

Zaten hayatları öğüt olurdu.

Bozdoğan Zeybeğinden sevdiğim mısralar;

İmanım dağlar Bozdoğan’ın söğüdü /

Çok verdiler tutamadım öğüdü…’

Biri, İbn Haldun’a sordu: –Çocuklarımızı nasıl terbiye edelim?

İbn Haldun Dedi ki: –Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin yeter…

Çocuk, aldığı öğütle değil gördüğü hayat ile terbiye olur.

Şair Nedim’e şimdi kulak verelim;

‘ ‘Sözü az söyle, ağır söyle Nedim’a ki sühan 
Zer gibi sayılı, gevher gibi sencide gerek.’

Anlamı; ‘Sözü az ve ağır söyle ki Nedim, altın gibi sayılı, inci gibi değerli olsun.’

Verdiğin öğüdü sen tutmamışsın yaptığın nasihatte samimi değilsin, nasıl tutulur ki nasıl buna uyulur ki…

Oysa altın değerinde olan öğüt, senin bizzat öğüt gibi yaşamandır.

   ALTIN GİBİ ÖĞÜDÜ REDDEDEBİLİR MİSİN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Neden muzdaribiz?

ŞİKAYETİM VAR!

1-Dürüst olanı enayi yerine koyan,

2-Kural, yasa dinlemeyeni koruyan,

3-Çalan, çırpan, ceza almayan,

4-Cahili yönetime getiren,

5-Kul hakkı yiyen, Yönetimden, muktedirden şikayetçiyim.

Muzdarip; izdırap ve acı çeken demek…

Şu sıralar çoğu kişi ızdırap çekiyor.

Acaba neden?

Sıralayalım;

Adaletin gücü yerine güçlünün adaleti; muzdaribiz.

Liyakat yerine niteliksiz sadakat; muzdaribiz.

Ortalık diploma dolu, beceri yok; muzdaribiz.

Mafya, toplumun her kademesinde; muzdaribiz.

Hiperenflasyon belimizi büküyor; muzdaribiz.

Heterodoksla paramızı pula çevirdiler; muzdaribiz.

Recep İvedik’ler sokakları doldurdu; muzdaribiz.

Hoyrat, kaba, zalimler alkışlanıyor; muzdaribiz.

5 zeytinden 8 lira isteyen utanmazlar; muzdaribiz.

Trafikte sinyal veren neredeyse yok; muzdaribiz.

5 yıldızlı oda fiyatına 1 yıldızlı sağlık; muzdaribiz.

Vergisini zamanında ödeyen enayi oldu; muzdaribiz.

Kiraya kafasına göre zamlayan fırsatçı; muzdaribiz.

Talebeyi soymaya kararlı kurnaz esnaf; muzdaribiz.

Haberlerde yalan yanlış müjde yağıyor; muzdaribiz.

Şımarık şöhretler ekranları kapladı; muzdaribiz.

Her şeyi bildiğini sanan uzmanlardan muzdaribiz.

Halkına sürekli yalan söyleyen liderden muzdaribiz.

Çalan, çırpan, hak yiyen yönetimlerden muzdaribiz.

           PEKİ SİZ NEDEN MUZDARİBSİNİZ?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Çokluk yeterli midir?

NİCELİK DOLUDİZGİN FAKAT NİTELİK YAYA

1-Ortalık çokluktan geçilmiyor.

2-Niceliği övelim fakat,

3-Niteliği de bilelim.

4-Okullar milyonlarca diploma üretiyor.

5-Ancak beceri ve bilim üretenimiz ne kadar?

Gereklidir ama yeterli değildir.

Eğer bir kavramın hacmini büyütürken içini boşaltırsan ne olur?

Olacağı şudur; sayısını abartır, şişirir, değersizleştirirsin.

Buna niteliksiz büyüme, şişme diyoruz. Misal enflasyon böyle bir şeydir.

Fiyatlar şişmiştir ama cebindeki para yetersizleşmiştir.

Eğitimden örnek; günümüz Mühendislik fakültelerindeki profesörün itibarı, 1970’lerdeki endüstri meslek lisesi öğretmeninin itibarından  düşüktür.

Bugün iktisadi ve idari bilimler fakültelerinde görev yapan öğretim üyesi sayısı, ülkedeki liselerde görevli öğretmen sayısından hayli fazladır.

İlahiyat fakültelerindeki öğretim üyesi sayısı, 1970’ler imam hatip liselerindeki öğretmenlerden fazla…

Sayılar doludizgin artmış ancak kalite yaya kalmıştır.

Zira verilen eğitimin kalitesinin ölçüm değerleri, nicelik rakamlarından ayrı düşmüştür.

Okullarımızı diploma fabrikasına dönüştürdük ama beceri kazandırma geride kaldı.

Bize düşen; niceliği değil niteliği arttırmaktır.

  LİYAKATİ ARAYIP SORANIMIZ KALDI MI?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Merakıma dokunma

AR’aştırıyoruz ama neden GE’liştiremiyoruz?

Farklı olandan KORKU

Bize benzemeyenden NEFRET

Rakiple düello yerine PUSU

Akıl yerine KURNAZLIK

Sabır yerine TELÂŞ

Merak yerine BİAT

Bilgi yerine KANAAT

Özgün yerine TAKLİT

Ödül yerine CEZA

Oysa icat çıkaran gencimiz çok.

@serefoguz

Ben çocuğum… 

Merak benim işim.

Her gün yüzlerce soru sorarım ebeveynime; ‘Bu NE?’ diye…

Bıktırırım bazen onları.

Dedim ya ben çocuğum; Merak benim var olma biçimim…

Biraz büyüyünce ana sorum; ‘NASIL?’ olur.

Bu sayede evren nasıl çalıştığını öğretir bana. 

Mühendislik sürecim başlar.

Genç olurum, merakım hala benimle ise bu defa sorularım değişir; ‘NEDEN?’ halini alır.

Bu süreçte evrenin mimarisi şekillenir zihnimde.

Ben gencim ve MERAK hala elimden alınmamışsa nihai soruya ulaşırım; ‘NEDEN OLMASIN?’

Tek isteğim vardır; merakımı elimden alma!

Ama sen ey eğitim sistemi; önce ana-babam merakımı zedeler; ‘sormayapmauslu dur.’

Sonra sen devreye girersin. 

Günde 400 soru soran ben; ilköğretim-lise eğitimi ardından üniversite kapısında tek soruya indirgenirim; ‘Sınavda ne çıkacak?’

Oysa bıraksan, merakımı elimden almazsan; Lagari olurum, Fatih olurum, Vecihi olurum, Killigil olurum, Devrim olurum, Bandırma Feza Kulübü olurum, mucit olurum, BEN olurum.

  MERAK EDİYORUM; MERAKIMLA DERDİN NE?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

İnsan merakıyla sınanır

MERAK ET, KEŞFET…

1-Merakını kaybetme

2-Peşinden git

3-Daha neyi merak edeceğini gör

4-Kaybedersen biat ile cezalandırılırsın

5-Meraksızlık; zihne büyük zulümdür

Uygarlıklar meraklı insanların sayesinde oluşmuştur.

Merak; bir şeyi yapmak, bir şeyle uğraşmak, bir şeyi edinme isteği…

Keçiyi yardan uçuran bir tutam otun iştah açıcılığı.

Kediyi öldürenin otopsi neticesi.

Hazların abartısı, aşırı düşkünlük, istek

Resme merakı vardı ressam oldu, müziğe merakı vardı müzisyen oldu.

İnsan, merakıyla imtihan edilir. 

Neyi merak edersen, ona dönüşürsün.

Geleceğe doğru dilekçe

Gizli bir şeyi aşırı derecede öğrenme arzusu, bilimin sermayesi odur.

Gizliyi aşikâr eden meraklı insan sayesinde uygarlıklar oluşmuştur.

Kendini güç arenasında tartma merakı yüzünden savaşlar çıkmış, milyonları abat ettiği kadar berbat da etmiştir.

Merakı üreten nedir?

Neden merak ederiz?

Yeni ve karmaşık şeyler beyinde belirsizlik oluşturur, gerilim doğurur ve beyin, bunu sevmez.

Kendini rahat hissetmek için kapasitesini, belirsizliği ya da çelişkiyi çözmeye odaklar.

Mutfaktan gelen tıkırtının “kedidir kedi” savuşturması, aslında o sesin hangi tehdidi tanımladığına dair meraktan başka bir şey değildir.

Neticede; merak, insana bahşedilmiş en büyük ödüldür.

MERAKININ PEŞİNDEN GİDENLERDEN MİSİN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Aynı ufka bakmak

ZEYTİNYAĞI İLE SU İŞBİRLİĞİ YAPAR MI?

1-Yapmaz, yapmıyor, yapamıyor.

2-Çünkü özgül ağırlıkları farklı…

3-Üniversite ile sanayi işbirliği yapacaksa:

4-Aynı ufka bakmalı.

5-Kurumsal egolarını bir kenara bırakmalı.

Eğer aynı ufka bakmıyorsak, ayrı yönlerde yol alıyoruz demektir. 

Aynı yöne gitmiyorsak, işbirliği ve işbölümüne gerek duymaz, her birimiz kendi başımızın çaresine bakmak zorunda kalırız.

Tıpkı üniversite ve sanayimiz gibi…

Şu üniversite-sanayi işbirliğini ben, zeytinyağı ile su ilişkisine benzetiyorum.

Aynı kavanoza koyup karıştırsanız dahi; işbirliği-işbölümü üretmek yerine, kimin zeytinyağı olarak üste çıkacağı çekişmesi ortaya çıkıveriyor.

Hal böyle olunca verim alınamıyor, zaman heba ediliyor, kaynaklar israf, umutlar ziyan ediliyor.

Ancak lafla peynir gemisi yürümüyor, işbirliğine muhtaç alanda nal topluyoruz.

Peki, sorun nedir?

Sorun, özgül ağırlıklarının arasındaki fark, aynı ufka bakmıyor olmaları…

 Özgül ağırlık; amaç birlikteliğidir. 

Aynı ufuk; daha iyi bir Türkiye özlemidir.

Bilime inanan sanayici azlığıdır. Endüstriyi küçümsemeyen bilim insanı kıtlığıdır.

Çare?

 Akıl ve vicdan tutulmasını bir yana bırakmak, işbirliğine gitmektir. 

YÖK başka çaresi…

  DAHA İYİ BİR TÜRKİYE TALEBİNİZ YOK MU?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Bilim özgürlük ister

NEDEN ELLER AYA BİZ YAYA?

1-Bizim çocuklar 2 ile 2’yi toplayıp 4 ettiremez mi?

2-Okulları ezber tekrarı diploma fabrikası yaptık.

3-YÖK ile bilimi,

4-BİAT ile özgür düşünceyi yok ettik.

5-Orta akıl tuzağında debelenmemiz bundan.

Özgürce düşünemeyen zihin, yeni fikirler üretebilir mi?

Elbette üretemez. 

Biat ile ancak bağlandığı düşünceyi çoğaltabilir insan.

Oysa yenilik; daha önce düşünülmemiş alanlarda özgürce dolaşmakla oluşur.

Misal bizdeki YÖK; Amacı bilim üretmek yerine, kendisine emanet edilen gençleri, olay çıkarmadan biran önce üniversiteden mezun etmek ister. T

abii ki bazı istisnalar hariç

Böylece YÖK öyle Endüstri 4.0.

Bu kadar cehalet ancak tahsille olur kabilinden  hocalarla bilim olmaz. 

Kendi zihnini çoğaltmak amacıyla yıllardır ders veren ancak araştırmayı teşvik etmeyen hocalar ile varacağınız yer; biat olacaktır.

Öyle de oluyor zaten.

Ayağına tarla çamuru değmeden okutan(!) diploma fabrikası gibi çalışıp bitki tanımaz ziraatçı, hesap bilmez nesil üretilmesi; bilime özgürlük alanı tanımayan YÖK’ün marifetidir(!)

Hal böyle olunca %50’nin ‘yarım’ ettiğini bilmeyen mezunlarla doluyor ortalık ve kendilerini sosyal medyada görünür kılmaktan da asla utanmıyorlar.

KOLTUK, MEVKİ, YAŞ;  AKLA RÜTBE OLABİLİR Mİ?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Dili fakirleştirmek topluma kötülüktür

YETKİN DİLİN 5 MUCİZESİ

1-İletişimi diri ve duru yapar

2-Savaşı kestiği gibi başı da kestirebilir

3-Kelimeler üzerinden ötekine taşınırsın

4-Kalpten çıkıyorsa kalbe ulaşır

5-Ağızdan dökülürse kulaktan döner

Dil ile tat alır, yutkunur, sesleri yönetmekle kalmaz, duygu düşünceleri açıklar, iletişim kurarız. 

Dil, varlığın evidir

Dili ne kadar zenginleştirirseniz, anlamaanlaşılmaanlatma yeteneğiniz de o kadar gelişir.

Yığınca duyguyu farklı kelimelerle anlatmak, daha diri ve duru iletişim sağlar bize…

Misal; Gerilim  Melal İnkisar Gam Gussa Keder Istırap Kasvet Hüzün Kahır Yeis Efkâr Tasa Dert Elem Üzüntü Sıkıntı Kaygı Enduh Küduret Dilhun kelimelerini atıp sadece STRES ile kendimizi detaylı net anlatamayız.

Başka bir örnek; AÇIK kelimesiyle özetlenen ifadelere bakalım; Alenî Bâriz Aşikâr Ayan Bedihi Vazıh Sarih Müstehcen Münhal Üryan Defi_Sitar Mûbin….

Dili sadece günlük konuşma ritmine çekerseniz, toplumu bir arada tutan, değerler kümesini yok etmiş olursunuz.

Sakın unutma; insan dili konuşmaz, dil; insanı konuşur.

  KÜLTÜR SERMAYENİ   ERİTMEK İSTER MİSİN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Dilini boz müziğini çürüt o toplumu esir edersin

ANADİLİNİ BİLİYOR MUSUN?

1-Ana sütü kadar sana hak ve helal olan,

2-Anadilini bilmiyorsan,

3-Kainatta kendini eksik ifade edersin.

4-Hele ki kendi müziğinden de kopmuşsan,

5-Zamanın esiri olmuşsun demektir

Bir toplumu tutsak etmek istersen dilini bozarsın.

Dili gibi müziğini çürütürsen, aynı sonucu alırsın.

Bir ülkenin türkülerini yakanlar, kanun yapanlardan daha değerlidir.

Zira kanunlar zamanla değişse de müzik, o ülke kültürünün ses ile inşasıdır.

Mimari? O da donmuş musikidir zaten.

İnsan ruhunu incelten, hoyratlıkları törpüleyen, kulağı gürültüden arındıran, estetik duyguları okşayan, zevkleri rafineleştiren yönü ile müzik, bizleri şekillendirir.

Ham mermeri alır, nota darbelerini murç olarak kullanır ve taşın içindeki insanı bulur, ortaya çıkarır, ruhunu serbest bırakır.

Onu yontar, yüceltir.

Pablo Neruda’yı anmadan geçemeyiz; “Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar…”

Memleketin ahvalini türkülerden sor demiyor muyduk zaten…

ANA DİLİNLE ÖZGÜN MÜZİĞİNLE ARAN NASIL?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Diyalog mu tebliğ mi?

2 MONOLOG 1 DİYALOG ETMEZ

1-Sen konuşurken seni dinlemiyor,

2-Sıra bana geldiğinde ne diyeceğimi düşünüyorsam;

3-Buna diyalog diyemeyiz.

4-Diyalog; dinlemekle başlar. 5-Monolog dinlemeden konuşmaktır.

Çoğumuz, diyalog yerine monoloğu tercih ediyoruz.

Diyalog etkileşimli (karşılıklı olan) iletişimin adıdır.

Sen konuşurken dinlemek ve söylediklerinden yola çıkarak benim senden duyduklarım hakkında konuşuyor olmaktır.

Diyalog; ancak bu etkileşimli iletişim ile  gerçekleşebilir.

Fakat genelde olan biten şudur; sen konuşurken seni dinlemek yerine, söz sırası bana geldiğinde sana ne söyleyeceğimi düşünmek….

Böyle olunca tek taraflı tebliğ (monolog) ile çift taraflı iletişim (diyalog) gerçekleşmiyor.

Zaten iletişimin doğal zorluk kademeleri ortadadır;

1-Düşündüğün 2

-Söylemek istediğin, 

3-Söylediğini sandığın, 

4-Söylediğin, 

5-Karşınızdakinin duymak istediği,

6-Duyduğu,

7-Anlamak istediği, 

8-Anladığını sandığı,

9-Anladığı…

Üstüne bir de monolog saplantısı gelince?

Konuşmak (monolog) kolay; bildiğini seslendirirsin.

Dinlemek (diyalog) zor; yeni şeyler öğrenirsin. 

Tebliğ; sözü karşındakine dayatmak ise diyalog onu anlamaktan geçer.

 SAHİ, KONUŞTUKLARIMI DİNLİYOR MUSUN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU