Sosyal ölüm: yarınsızlık

YARINI OLANIN 5 AVANTAJI

1-Umutlarını besler

2-Ona hazır olursun

3-Onu merak edersin

4-Onu inşa edersin

5-Onu tahmin edersin

Yarın, hiç kimseye vaadedilmemiştir.

Zamane mi olmak istersin yoksa zamanına hükmeden mi?

Benim “sosyal ölüm” dediğim olgu; yarınsızlıktır.

Yarına dair hiçbir öngörü geliştirmemektir.

Günü yaşamak değil, zamane olmaktır.

Eskiler ‘ibnül vakt’ diye zamanın çocuğu olmayı kasteder ve yarına dair öngörüsüzlüğü hoş karşılamazlardı.

Ancak ‘ebül vakt’ olgusu, zamana hükmetmeyi anlatır ki bu da yarına dair tasavvurun olduğuna işaret eder.

Yarın; eğer ona dair fikrin yoksa, kendi hükmünü senin üzerinde çok katı icra edecektir.

Yarını tahmin de kolay şey değildir.

adece Türkiye’de her gün 2 milyon kahve, yarına dair merakla içilmekte, fincanı fala açılmaktadır.

Yarını merak edenler, ona dair duruş geliştirenlerdir.

İster fal ister gelecek planı olsun, yarın; merak edilesi olmalıdır.

Yarına bakmak, onu planlamaktır.

Nitekim yarını tahmin etmenin en isabetli yolu, onu inşa etmekten geçer.

Nicelerimiz; yarınsızlık yüzünden ya günün hay huyu ile boğuşuyor veya düne saplanıp kalıyor

Yarın, hiç kimseye vaadedilmemiştir.

Yarınsız kalmayın

Yarınsızlık, sosyal ölümünüzdür.

YARINA DAİR HANGİ HAZIRLIĞIN VAR?

DEVAMINI OKU

Uzlaşma kazandırır

ÇATIŞMA İSTEMİYORSAN

UZLAŞMAYI SEÇMELİSİN

1-Yumruk ile el sıkışamazsın.

2-Öfkeni yen ve karşı taraf için adım at.

3-Uzlaşmak; yozlaşmak değildir.

4-Aksine, hayatın akışını sağlamaktır.

5-Karşılıklı taviz vermek gerektirir.

Uzlaşma; taraflardan her birinin kendi talebinden taviz vermesi ile farklı taraflar arasında varılan anlaşmadır.

Tartışmada iletişim yoluyla, şartların karşılıklı kabulüdür. Diretme; uzlaşmanın zıddıdır.

Aşırıcılık; denge, hoşgörü kavramlarıyla ilişkilendirilen uzlaşmanın zıddı kabul edilir.

Uzlaşma; teslimiyet değil, aksine denge içinde birbirine yaklaşmaktır.

Uzlaşma sonucu taraflardan biri mutsuz ise müzakerelerde karşı tarafa dayatma yaşatıldı demektir.

Uzlaşma; ileri ve medeni toplumların vazgeçilmezidir.

Uygarlık talebidir.

Hayatın akışına hizmet eder.

Çatışma ortadan ancak, tarafların karşılıklı tavizleriyle giderilir.

Ancak otoriteyi elinde tutanların uzlaşmadan anladığı, diğer tarafların kendisinin dayattığı şartları kabulüdür. 

Demokrat olmayan iktidar sahibinin dayatması değildir.

İş hayatı, uzlaşmayla yürür. 

Uzlaşmaz tutum daima zarar verecektir.

Uzlaşmazlık kültürü, tarafları gerer, çatışmaya sürükler, huzuru yok eder, savaş çıkarabilir.

 SEN UZLAŞMACI MI YOKSA ÇATIŞMACI MISIN?

DEVAMINI OKU

Telaşlıyken karar verme

TELAŞIN BİLEŞENLERİ

1-Kaygı, tasa, kuruntu, sıkıntı

2-Paniğe kapılmak

3-Şaşkınlık hali

4-Kontrolsüz heyecan

5-Aklın mola alması

Hiç telaşlanmayan; ya ölüdür ya da olan biteni kavrayamayandır. Telaş geçer de bedeli kalır. 

Telaş; kaygıdan doğan heyecanla karışık sıkıntılı ivencenlik.

Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin.

Şaşkınlıktan doğan acelecilik

Kaygının süreç kontrolünü zayıflatması.

Kargaşanın iç dinamiği…

Ne yapacağını bilmezlik hali

Kaygı ve tasa, elini ayağına dolaştırır.

Ne olup bittiğinden emin olamazsın.

Bu hali anlatan kelimedir telâş. Özelliğisürdürülemezliğidir.

Telaş geçer ve yerini sükûnete bırakır. 

Karar vermenin en riskli zamanıdır telaş.

Yapacağını bilmezliğin güzel yanı, heyecan üretmesidir.

Beynin, sürpriz veriye tepkisi, sürecin giriş kapısı

Telaş vadisinde uzun süre kalınmaz.

Zira akıl duruma el koyar ve zihni bir duyguya yönlendirir.

Telaştan ne yaptığını bilmezlik süresi uzarsa artık panikten söz ederiz.

Yaşamak neyse de beni bu telaş öldürecek” der şair.

Yaşayacağımız belli de şaşkınlığıyla baş etmek gerekecek. Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin.

Neticede; telaşını abartma; telaşın hazzı geçer, gamı geri kalır zira…

SAKİNLEŞ ARTIK SAHİ SENDEKİ BU TELAŞ NİYE?

DEVAMINI OKU

e-devlet dersi konulsun

SANAL HAYAT BİLGİSİ

1-e-devlet uygulaması harika kolaylık getirdi.

2-Sorun; bunu yetkin kullanma becerimizde.

3-Okullara e-devlet dersi konulsun;

4-Kullanabilelim ki kamu ve yurttaşlar,

5-Bu imkandan yararlanabilsin.

Teknolojinin sunduğu imkân ve kolaylıklardan biri e-devlet uygulaması oldu.

Bu sayede devlet dairesi ekranımıza geldi.

Pek çok zaman öldürücü rutin, parmak marifetiyle çözüldü.

Ancak e-devlet uygulamaları, kimine rahat gelirken kimileri ise bu hizmeti kullanmakta güçlük çekiyor.

Daha da önemli olanı, e-devlet sayesinde ne tür imkânlara sahip olduğunun bilemiyor.

Uzun yıllar; devlet kapısında ‘bugün git yarın gel’ savsaklaması yaşayanlar, zahmetli süreçlerin e-devlet ile ortadan kalktığından haberdar bile değil.

Bu yüzden önerim; ilkokul müfredatına e-devlet dersi konulsun.

Hayat Bilgisi veya Yurttaşlık Bilgisi gibi dersler zaten insanları hayata hazırlamak, yurttaşlık hak ve sorumluluklarını öğretmekti.

Şimdi bu yeni dünyanın hayatımızdaki artan önemine paralel olarak ya hayat bilgisi veya yurttaşlık dersleri güncellensin ya da başlı başına e-devlet dersleri oluşturulsun.

Buna dair akademik çalışmalar başladı bile…

Yapılacak olan; eğiticileri eğiterek e-devlet dersinin içeriğini hızlıca oluşturmaktır.

  ÇOK DAHA AZ BÜROKRASİ İSTENMEZ Mİ?

DEVAMINI OKU

Aklını kullan iflas etme

AKIL İFLASIN SİGORTASIDIR

1-Silgin, kaleminden önce bitiyorsa;

2-Başın büyük belada demektir.

3-İflas, yönetilemeyen riskin ifadesidir.

4-Kötü yönetimin sonu iflastır.

5-Akıl tutulmasını gider, iflastan kurtul.

İflas; pulmetelik sözcüğünden gelir ve borçlarını ödeyememe halini anlatır. 

Meteliğe kurşun atmak, iflas etmenin deyimidir.

İşçi için işsizlik ne ise işveren için iflas aynı şeydir.

Her şey iflas riskiyle karşı karşıyadır.

Hataların kesilen biletiyanlışların vardığı son noktadır.

Kişi iflas edebilir; geliri ile giderini denk düşürememiştir.

Kurum iflas edebilir; yapısal sorunları değer üretmiyordur.

Ülkeler iflas edebilir; ekonomisi akılsızca yönetiliyordur.

Kamu, ‘borçlarımı ödeyemiyorum’ noktasında iflas eder.

Moratoryum; iflasın finansal ifadesidir.

Sıfırı tükettim.’ İflas eden, hukukla tanımlıdır.

Alacaklılar söz konusudur.

Yönetemeyeceği kadar yüksek risk alanın iflas riski vardır.

Borçları dağ gibi birikmiş şirket; iflasın eşiğine gelmiştir. İnsan vücudunun iflası, organların akordunun bozulmasıdır.

Tıpkı maaş ödeyemeyen kurum gibi, beden; ondan beklenen işlevi yerine getiremiyordur.

Bu durumda ölüm yakındır.

İflasın öğretisi, iflasa sürükleyenden ders çıkarmaktır.

Sıfırı tüketmeden akıllı olun derim.

SEN DE İFLAS EDEBİLECEĞİNİ BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Dayanıklı toplum olmak

DAYANIKSIZLIĞIN 5 TEHDİDİ

1-Küçük sorunlarla dahi baş edilemez

2-Hayat kalitesinden çalar

3-Kaynaklarını unutturur

4-Toplumu başkasına bağımlı kılar

5-Ekonomiyi çökertir Kötü yönetime mahkûm olunur

Dayanıklılık, insanların karşılaştıkları travmalar zorluklara karşı gösterdikleri dirençtir.

Toplumlar için de geçerlidir.

Dayanıksızlık, sağlam olmayan, güçsüz, metanetsiz ve sık bozulabilir olma kusurudur.

Kusur; çünkü dayanıksızlıklarla baş edebiliriz.

Dayanıksızlık, kaliteden çalar, hayattan alıkoyar, yaşamı kullanışsız kılar.

Dayanıksız bir sağlık, hastalanmaya, bir sebze bozulmaya, bir ekonomi kırılmaya mahkûmdur.

Dayanıksız bir toplum, diğerlerine taviz verir.

Hayatın getirdiği yüklerin karşısında dağılmamak gerekir.

Dayanıklılık, bizim dışımızdaki olaylara karşı toplumun takındığı tutumdur.

Eğer uçurumdan bakmaya cesaret edip toplumsal kaynakları harekete geçirirsek, tehditler, kriz ve benzeri dertlerle baş edebiliriz.

Kişilerin bencilleşmesi, toplumları çürütür ve dayanıksız kılar.

Toplumda haksızlık, adaletsizlik, yolsuzluk, rüşvet, zulümkayırmacılıkterör gibi belâlara göz yumuluyorsa, o toplum, riskler karşısında dayanıksız hale gelmiştir ve çürümeye başlamış demektir.

      ZORLUKLAR KARŞISINDA DAYANIKLI MISIN?

DEVAMINI OKU

Yetkili ben sorumlu sen

KORKUTARAK YÖNETENİN

KUTUPLAŞTIRMA YÖNTEMİ

1-Eşdeş kadrolar ihdas et

2-Yetkiyi birine, sorumluluğu diğerine ver

3-Birbirine düşür

4-Takım ruhu oluşmasın

5-Huzursuzluk üret ki koltuğuna dokunulmasın

Size tanıdık geldi mi?

Yerden göğe küp dizseler Birbirine herk etseler

Alttakini bir çekseler Seyreyle sen gümbürtüyü

Birine yetki ver, birine de sorumluluğu…

Birbirine düşer ve sana da kurumdaki kaotik gümbürtüyü izlemek düşer.

İş yerinde yönetici profilleri bunu sık yapar.

İşyerindeki huzuru ortadan kaldırmak için etki ajanları ihdas eder

Birine yetkiyi diğerine sorumluluğu verir ve bunlardan her biri diğerine rakip hatta düşman kılar.

Huzur yoktur ve huzursuzluk içinde herkesin daha fazla verimli olacağı sanılır.

Zira iş arkadaşı, Demokles’in Kılıcı gibi ensesinde koltuğunu kapmak üzere beklerken, daha çok çalışacak, yerini korumak adına verimli olacaktır.

Genelde çatışmacı zihniyetlerin yönetim tarzı; çelişki,  huzursuzluk üretmekle olur.

Eğer kendine güveni az üst kademe isen, altındakilerin huzurunu kaçır ki sana karşı birleşip, seni yerinden etmesinler

İşte bu düşünce tarzı, kutuplaştırma odaklı yönetimin temel felsefesidir.

Yoksa size bu yöntem tanıdık mı geldi?

  DAVUL SENDE TOKMAK BAŞKASINDA MI?

DEVAMINI OKU

Gerilim hattında kalmak

GER VE YÖNET! NEREYE KADAR?

1-Toplumu kutuplaştırıp düşman üretmek,

2-Halkı gererek yöneteceğini sanmak,

3-Çalışanı gerilim hattında tutmak

4-Böylece insanları yönettiğini zannetmek,

5-En derin ahmaklıktır, mutlaka geri teper..

Gerilim; huzurun düşmandır.

Sinirleri gerilmiş biri, hataya açık olur, sağlıklı karar veremez ve sürekli baskı altında tutulduğu için sağlığı, verimi bozulur.

Lideri tarafından sürekli azarlanan halkın halini düşününün.

İyi bir şey yapsa bile teşekkürü bile ona hakaret ile sunulur. S

ürekli düşman üreterek halkı gerdiğinizde, toplumdaki birlik beraberlik ruhu ölür.

İki kuzu deneyi; birinin karşısına kafes içinde aslan koyuluyor, diğerinin karşısında ise yeşil çayırlar var.

Karşısında aslan olan kuzu, bir süre sonra ölüyor.

Zira her an yenileceği gerilimiyle çok yaşayamıyor.

Diğeri ise serpiliyor, gelişiyor.

İşletmelerde de en iyi kamçılayanı terfi ettirerek kurumsal mobbing üzerinden gerilimle yönetim, hayli yaygın.

Kurum kademelerinde her yöneticiye onu gerecek bir rakip atayarak verim artacağını savunur bazı patronlar.

Oysa böyle bir işletmede gerilimin verim yerine mutsuzluk üretildiğini görüyoruz.

Aslında patron da kamu otoritesi tarafından gerilim hattında tutulup vergi gelirlerinin artacağı sanılır, oysa tersidir.

Ger ve yönet anlayışı bugün ülkeyi kaosa sürükleyendir.

  GERİLİM HATTINDA VERİMİN ARTIYOR MU?

DEVAMINI OKU

Çok bilen çok yanılır

“BİNDİĞİM AT BENDEN AKILLI OLMASIN”

1-Hayat bir yarış;

2-Ve akılsız atlarla yarış kazanılmaz.

3-Akılsız at ile menzil alınmaz.

4-Kendinden akıllıları keşfedebilen yöneticiye;

5-Başarı kader olur.

Hele ki yarım yamalak bilen herkesten daha da çok yanılır.

Çünkü bildiğini sanır ve böyle birine öğretmek imkansızdır.

Yöneticilerde gördüğüm şudur; liyakat sahibi ve gerçekten bilen insanları nedense kendilerinden uzak tutar, onlarla aralarına mesafe koyarlar.

Onun yerine kendilerinden daha az bilenleri tercih ederler.

Zira ancak bu sayede kendini daha değerli, akıllı, zeki ve vazgeçilmez biri zannederler.

Gözlemim şudur; işletmelerde ikinci sınıf yönetici, etrafına üçüncü sınıf kadro edinir.

İtibarını bu sayede koruduğunu sanır.

Oysa birinci sınıf yönetici, etrafında bilen çalışan bulundurmak ister.

Önerim; kendinden daha zeki ve akıllı insanları bulup, onların hizmetine girmektir. ‘

Hükmetmek’ değil, onların hizmetine girmek

Bu, zor bir zenaattir zira özgüven gerektirir, erdem gerektirir, basiret gerektirir.

Çalıştığı kişileri liyakat havuzundan seçenlerin başarısı ortadadır.

Bilen adam yerine bizden adam seçenlerin hüsranı; daha da ortadadır.

Çok bilen çok yanılır zira…

ÖNCELİĞİN; BİZDEN ADAM MI BİLEN ADAM MI?

DEVAMINI OKU

Ziyan zebil oluyoruz

İNSANLARIMIZI HARCAMAYIN

1-Emeklerimiz, zamanımız,

2-Beklentilerimiz, geleceğimiz,

3-Vasat hoyrat ellerde ziyan zebil oluyor.

4-Yetenekleri harcayanlar, gayretleri boşa

çıkaranlar;

5-Yarınlarımızı çalıyor..

Bir şeyin boşuna, boş yere işe yaramaz duruma gelmesi

İnsanın değerini gösteremeden boşu boşuna harcanması…

Mevcut sistem çürümüşse, nice kabiliyetler ziyan olur.

Liyakat kovulmuşsa o ülkeden; yetenekler ziyan zebil olur.

Kayırmacılık yüceltilmiş ise gayretli ve kabiliyetli insanlar zorluklarla dolu, mutsuz ve başarısız hayata zorlanırlar.

Testiyi kıranla suyu taşıyanı bir tutan hatta başarısızlığı ödüllendiren yönetimler yüzünden çoğu iyi niyetli ve üstün kabiliyetli insana; elekle su taşıtıyorlar.

Aldığı iyi eğitime rağmen ona çalışma alanı kuramayınca ömürler ziyan zebil oluyor, insanlar harcanıyor, gençlikleri heba ediliyor.

Reform yerine geciktirilmiş tedbirler alırsan, ekonomi reformu yerine enflasyon restorasyonu ile geçiştirirsen havanda su dövmüş olursun.

Umutları öldürür, beklentileri budar, herkesin aynı ortak ufka bakmasını önler, gelecek vizyonlarını ziyan zebil edersin.

Oysa bizim çok sayıda nitelikli insan kaynağımız var fakat yönetim idrakimiz eksik.

   SEN DE VASATLIĞIN HARCADIKLARINDAN MISIN?

DEVAMINI OKU