Zafer; sabredebilenindir

BIRAK FİKİR FİDANI KÖK SALSIN

1-Pek çok projemiz, sabırsızlık yüzünden yarım kalıyor.

2-Oysa başarı, yılların gerisinden gelebilir.

3-Fikir fidanı kök salmadan;

4-Onu budayanlar başaramıyor.

5-Sabreden ise ödülünü alıyor.

Bambu bitkisi, sabırla büyür. 5 yıl boyunca en ideal şartlarda dahi gelişme göstermez.

Ardından sihirli bir el dokunmuş gibi birden bire günde 40-50 santim hızla büyümeye başlar ve 6 haftada 27 metreye ulaşabilir.

Yaşanan sihir değil, bambunun sabırla saldığı kökleri olduğudur.

Eğer sabır ve istikrarla bir alanda kök salar iseniz, başarı; kaçınılmazdır.

Bizde bambu bitkisi yok ama kültürümüzde bunu karşılayacak türkülerimiz dahi vardır: ‘kuşburnu dikeniyim, dibine dökeniyim…’

Yıllarca durur ve dibine döker meyvesini… 

Burada hayata dair çıkarabildiğim dersler vardır.

Misal; inovasyon

Bu alanda gayretimiz var fakat sabır eksiktir. T

ürk gibi işle başlıyor daha sonra bambu sabrı göstermeden netice bekliyoruz; Netice yok!

Söz bambudan açılmışken; kökler önemlidir ama senin de gayret göstermen gerekir.

İnovasyondan medet uman bu alanda uygun iklimi de oluşturmalı ki bambu büyüyebilsin.

Nice şirket bilirim bambu ekmiş ama sabredip ertesini beklememiş…

AĞAÇ KÖK SALMADAN  AYAKTA KALABİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

Dilini boz müziğini çürüt o toplumu esir edersin

ANADİLİNİ BİLİYOR MUSUN?

1-Ana sütü kadar sana hak ve helal olan,

2-Anadilini bilmiyorsan,

3-Kainatta kendini eksik ifade edersin.

4-Hele ki kendi müziğinden de kopmuşsan, 5-Zamanın esiri olmuşsun demektir

Bir toplumu tutsak etmek istersen dilini bozarsın.

Dili gibi müziğini çürütürsen, aynı sonucu alırsın.

Bir ülkenin türkülerini yakanlar, kanun yapanlardan daha değerlidir.

Zira kanunlar zamanla değişse de müzik, o ülke kültürünün ses ile inşasıdır.

Mimari? O da donmuş musikidir zaten.

İnsan ruhunu incelten, hoyratlıkları törpüleyen, kulağı gürültüden arındıran, estetik duyguları okşayan, zevkleri rafineleştiren yönü ile müzik, bizleri şekillendirir.

Ham mermeri alır, nota darbelerini murç olarak kullanır ve taşın içindeki insanı bulur, ortaya çıkarır, ruhunu serbest bırakır. Onu yontar, yüceltir.

Pablo Neruda’yı anmadan geçemeyiz; “Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar…”

Memleketin ahvalini türkülerden sor demiyor muyduk zaten…

ANA DİLİNLE ÖZGÜN MÜZİĞİNLE ARAN NASIL?

DEVAMINI OKU

Kültürünü depolama onu dünyaya göster

MÜZE MİSİN DEPO MUSUN?

1-Geçmişinle övünmek işin kolayı

2-Zor olan; bunu dünyaya tanıtmak

3-Müze bunun için var ama bizdeki anlayış;

4-Tarihimizi kültürümüzü teşhir değil,

5-Onu depolayıp, mümkünse herkesten saklamak

Müzeler kültürün yalnızca gelecek kuşaklara aktarılmasını değil aynı zamanda bütün dünyaya takdiminin cisimleşmiş halidir.

Evdeki koleksiyondan müzeyi ayıran, kültürü kurumsallaştırması ve kişiyi ziyaretçi haline getirmesidir.

Batı’nın ünlü müzeleri, kültürünü dünyaya takdim etmede “teşhiri” ön planda tutar.

O müzenin hangi nadide eseri barındırdığı kadar, o eserleri kaç kişinin anılarına kattığı da önemlidir.

Ancak bizdeki müzecilik anlayışı, “depo” mantığındadır.

Tarihi eseri, mümkün olsa da insan eli ve gözü değmeden, bir sonraki kuşağa bırakma zihin yapımız yüzünden pek çok yerde fotoğraf dahi çektirmezler.

Misal Sümela Manastırı’nda cep telefonunuzu veya kameranızı çıkardığınızda, “güvenlik” tepenize dikilir. O eseri çalmak için plan yapıyor muamelesi görürsünüz.

         MÜZELERİMİZ TARİHİ ESER DEPOSU MU?

DEVAMINI OKU

Dilini boz müziğini çürüt o toplumu esir edersin

ANADİLİNİ BİLİYOR MUSUN?

Ana sütü kadar hak ve helal anadilini

bilmiyorsan, kainatta kendini eksik ifade edersin.

Hele ki kendi müziğinden de kopmuşsan,

gelir geçer zamanın esiri olmuşsun demektir.

Bir toplumu tutsak etmek isterseniz dilini bozarsınız.

Dili gibi müziğini çürütürseniz, aynı sonucu alırsınız.

Bir ülkenin türkülerini yakanlar, kanun yapanlardan daha değerlidir. Zira kanunlar zamanla değişse de müzik, o ülke kültürünün ses ile inşasıdır.

Mimari? O da donmuş musikidir zaten. İnsan ruhunu incelten, hoyratlıkları törpüleyen, kulağı gürültüden arındıran, estetik duyguları okşayan, zevkleri rafineleştiren yönü ile müzik, bizleri şekillendirir.

Ham mermeri alır, nota darbelerini murç olarak kullanır ve taşın içindeki insanı bulur, ortaya çıkarır, ruhunu serbest bırakır. Onu yontar, yüceltir.

Pablo Neruda’yı anmadan geçemeyiz; “Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler ve gönlünde incelik barındırmayanlar…”

Memleketin ahvalini türkülerden sor demiyor muyduk zaten…

   ANA DİLİNLE ÖZGÜN MÜZİĞİNLE ARAN NASIL?

DEVAMINI OKU