Telaşlıyken karar verme

TELAŞIN BİLEŞENLERİ

1-Kaygı, tasa, kuruntu, sıkıntı

2-Paniğe kapılmak

3-Şaşkınlık hali

4-Kontrolsüz heyecan

5-Aklın mola alması

Hiç telaşlanmayan; ya ölüdür ya da olan biteni kavrayamayandır.

Telaş geçer de bedeli kalır.

Telaş; kaygıdan doğan heyecanla karışık sıkıntılı ivencenlik. Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin. Şaşkınlıktan doğan acelecilik… Kaygının süreç kontrolünü zayıflatması… Kargaşanın iç dinamiği… Ne yapacağını bilmezlik hali

Kaygı ve tasa, elini ayağına dolaştırır. Ne olup bittiğinden emin olamazsın.

Bu hali anlatan kelimedir telâş. Özelliğisürdürülemezliğidir.

Telaş geçer ve yerini sükûnete bırakır. 

Karar vermenin en riskli zamanıdır telaş.

Yapacağını bilmezliğin güzel yanı, heyecan üretmesidir.

Beynin, sürpriz veriye tepkisi, sürecin giriş kapısı

Telaş vadisinde uzun süre kalınmaz.

Zira akıl duruma el koyar ve zihni bir duyguya yönlendirir.

Telaştan ne yaptığını bilmezlik süresi uzarsa artık panikten söz ederiz.

Yaşamak neyse de beni bu telaş öldürecek” der şair.

Yaşayacağımız belli de şaşkınlığıyla baş etmek gerekecek.

Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin.

Neticede; telaşını abartma; telaşın hazzı geçer, gamı geri kalır zira…

SAKİNLEŞSEN ARTIK   SAHİ SENDEKİ BU TELAŞ NİYE?

DEVAMINI OKU

Yıkıcı rekabete dikkat

YIKICI REKABETİN 5 TETİKÇİSİ

1-Taklit kolaycılığı.

2-“Ben de isterem” kurnazlığı.

3-Mevcudu çoğaltmak.

4-Fiyat kırmak.

5-Müşteri çalmak.

Rakip seni geliştirir ancak yıkıcı rekabet

rakipten önce seni yıkacaktır.

Sanayi daima yeniliklere açık durur.

Zira arkasından yıkıcı rekabet koşmaktadır. 

İnovasyonu eksik sanayi, çok çabuk fersude (solmak) olmakta ve silinip gidebilmektedir.

Sanayinin en büyük yetersizliği, kabiliyet havuzları kuramamasıdır. 

İnsan kaynaklarının sıkça çuvalladığı alandır sanayi…

Zira mühendis takıntılı yaklaşımıyla kadroları; diploma avcılığı yapmakta, kabiliyetten anlayacak düzeyde üstün kabiliyetlileri olmayınca, geçmişi satın almakta, kullanılmış geleceğe doğru koşmaktadırlar. 

Bir sanayiciyi zayıflatan, “ben de isterim” yaklaşımıdır. 

Taklitçiliktir, sektöre sonradan girip mevcudu çoğaltmaktır.

Bu da yıkıcı rekabeti tetikleyecek, daha yüksek ölçekli sanayicinin lokması haline getirecektir kendisini…

Rekabetin anahtarı, rakibin varlığı ve onunla paylaşmak olmalıdır.

Ancak bu sayede uzak olanı yakınyakın olanı uzak tutabilirsin.

Sanayi, bir şeyden çok üretmek ise rekabet bu çok şeyi üretirken rakibi de var etmek, yönetebilmektir.

RAKİBİNİ YIKMAK YERİNE İŞBİRLİĞİ YAPSAN?

DEVAMINI OKU

Mağdur çok takan yok

MAĞDUR OLMAMAK İÇİN 5 ÖNERİ

1-Zulümden, zulmedenden yana çıkma.

2-Sıra sana gelmeden mazlumu gözet.

3-Haklarını bil, onları savun.

4-Zalime diren, asla pes etme.

5-Muktediri alkışlama, onu değiştir.

Mağdur= gadre uğrayan.

 gadr=hainlik, vefasızlık, zulüm, merhametsizlik, haksızlık, kötülüktür.

Mağduriyet; haksızlığa uğramışlık, haksızlık yapılmışlıktır.

Toplumun en yüksek adaleti en mağduruna sağladığı adalet kadardır.

Mağduriyet ülke için en doğal haklarından mahrum kalmaktır.

Eğitim hakkından mahrum kalmak, sokağa çıkma hakkından mahrum kalmak, konuşma hakkından mahrum kalmak, adalet hakkından mahrumiyet.

Tarlada buğdaydan yaylada sütten mahrum olmak…

Mağduriyet üzerinden siyaset yapılır, servet yapılır, vahşet yapılır, film yapılır, düşmanlık yapılır, şikâyet yapılır.

Mağduriyet; fitnefesat kesesinde sıkıştırılmışlıktır.

Bir ülkenin mağduriyeti ekonomisi üzerinden başlar

Siyaseti üzerinden büyür.

Biz hayatı mağdur üzerinden anlamaya çalışırız bu yüzden zıt anlamı da körelmiştir.

Mağduriyetin zıddı kıyandır.

Trafikte zorba sana kıyar, sistem mağdurdan yana çıkmaz.

Hukuk yoksa halk mağdur

Gaddarların mağdurları çoğalıyor ama takan yok.

MUKTEDİRLER SENİ DE MAĞDUR EDİYOR MU?

DEVAMINI OKU

İyilerin cehennemi trafik

TRAFİK; YERYÜZÜ CEHENNEMİ

1-Herkes; altındaki güç ve zırh ile trafikte…

2-İyi; kurala uyar, saygılıdır.

3-Kötü de iyilere cehennemi yaşatır.

4-Bu cehennemin zebanisi kötülerdir.

5-İyi insanlara zulmederler.

Trafik; herkesin gücü, becerisi, aklı, vicdanı, bedeni ve ahlakıyla aynı düzlemde buluştuğu yerdir.

Orada herkesin bir gücü (motor gücü) ve herkesin bir zırhı (kaporta) bulunur.

Bu ortamda sürücü içindekini dışa vuracak imkan bulur.

Eğer hak yiyen biriyse, sizin de hakkınızı yiyecek, gereksiz sollayacaktır.

Eğer gücü başkasından devşiren bir zalimse, onu trafikte de sergileyecektir.

Eğer çalışanını ezen biriyse trafikte aynı davranışı gösterecek, kendinden daha az motor gücü olan araçları yok sayacaktır.

Eğer kibir sahibi ise arabası ile ya emniyet şeridinden gidecek ya da çakma çakarla kendini imtiyazlı, ‘seçkin’ görecektir.

Sorun; iyi insanların trafikte çektiği ıstıraptır

Vergisini zamanında ödeyen, kurala uyan, sinyal kolu kullanan, geçiş üstünlüğüne uyan, ambulansı geçiren, ötekine saygısı olan bu iyi insanlar, kötü sürücülerin zebanisi olduğu cehennemde yol alıyor olacaklardır.

İyi insanın cehennemi trafikte kötü insanlarla aynı anda bulunma zorunluluğu, trafiğin belki de en büyük maliyeti olacaktır bizim gibi kurala uyan, yola özen gösteren, ötekine saygılı sürücülere…

Yazık bize

SEN TRAFİKTE İYİ BİR İNSAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Dünyaya insan ekmek

BEYİN GÖÇÜ MÜ BEYİN GÜCÜ MÜ?

1-Yurtdışına göçen beyinlerimizi;

2-Geri getirmek için çırpınıyoruz.

3-Oysa dönenleri;

4-Mobbing, cahil yöneticiyle bin pişman ediyoruz.

5-Bırakalım beyinler yeşereceği yerde kalsın…

Nitelikli beyinlerimizin yurt dışına gidişi hızlandı.

Acaba neden?

Beyin göçüyle gidenlerin ortak dili; ‘liyakatinin işe yaramaması…’ 

İster üniversitelerde ister işyerlerinde veya kamuda olsun, nitelikli beyinleri tutamıyoruz.

Fırsatı bulan derhal yurtdışına gidiyor.

Biz ise kök sebepleri araştırmak yerine neticeye odaklanıyor ve ‘tersine beyin göçü’ gibi projelere sarılıyoruz.

Bu projelerin neticesinde tersine beyin göçü ile ülkemize geri gelenlerin çoğu bin pişman

Ya niteliksiz bir yöneticinin altında aşağılanıyor veya yetersiz bir rektör/dekan/bölüm başkanı tarafından akademik mobbinge maruz bırakılıyor.

Mademki beyinleri burada muhafaza edemiyoruz; o halde bırakalım da  beyin, nerede yeşerecekse oraya gitsin.

Dünyaya insan ekmiş oluruz, Nobelli Aziz Sancar göçmeseydi o beyni biz çoktan kovmuştuk.

Aşıyı bulan Özlem Türeci ve Uğur Şahin çifti, bunu Türkiye’de başarabilir miydi?

Bilim, özgürlüğe akar ve ona saygı duyacak, onu geliştirecek iklime doğru yol alır.

YOK SAYDIĞIN BEYİN, GÖÇMESİN DE NE YAPSIN?

DEVAMINI OKU

Güncelle ya da yükselt

İYİLEŞTİREMİYORSAN YENİDEN TASARLA

1-Mevcut yapı, gün gelir işlemez olur.

2-Çünkü güncelleme ile yapılacakların bitmiştir.

3-O halde sistemi yükseltmek gerekecektir.

4-Krizler bu fırsatı sunar.

5-Yükseltmeyi denesen?

Korona, ekonomileri kapatmakla kalmadı, mevcut yapıları da yeniden düşünmemizi sağladı. 

Neremiz çürük, hangi alanlar iyi ve neyi güncellemeliyiz neyi de yeniden tasarlamalıyız?

Bilgisayarı olanlar bilir.

Zamanla sizin yazılımınız güncelleme (update) gerektirir, yaparsınız.

Ancak bilgisayarınız yazılımı kaldırmadığı zaman, donanımınızı yükseltmeniz (upgrage) gerekecektir.

Salgın sürecinde pek çok güncelleme ihtiyacı doğdu…

İsteklerimiz ile ihtiyaçlarımızı gözden geçirmemizi sağladı.

Gördük ki bazı isteklerimiz abartı, bazı ihtiyaçlar ise sandığımızdan da önemliymiş.

İşletmelerimizde değer üretmeyen süreçleri fark ettik.

Giderebildiklerimizi vardı fakat bazıları ancak yeniden yapılanmayla çözülebilecekti.

Güncelle derken kriz restorasyonunu, yükselt derken ise sil baştan tasarımı kastediyorum.

Günlük hayata dokunan kavramlar içinde dört dörtlük strateji önerim şudur; 

1-korunasılar 

2-güncellenesiler 
3-yeniden tasarlanasılar ve

 4-terkedilesiler.

Aklın ve yüreğin birlikte karar verecektir.

SENİ YAŞATAN SİSTEMİN GÜNCEL Mİ?

DEVAMINI OKU

Özgürlük mü güvenlik mi?

YAPISAL REFORMLARI KİM YAPACAK?

1-Reform; formu deforme olmuşu;

2-Yeniden şekillendirmek,

3-Forma sokmaktır.

4-Ekonomi hukuk demokrasi deforme oldu.

5-Bunlara yeni formunu hangi anlayış kazandıracak?

Güvenliği için özgürlüğünden vazgeçenler, gün gelir her ikisinden de olurlar

Hukuk reformu ihtiyacı belirginleşti…

Yediden yetmişe, herkesin ihtiyacı…

Sözü verilen reformlar içinden hayata en çok dokunanı da bu…

Ancak reform diye vatandaşın, ekonominin, piyasanınyabancı yatırımcının talep ettiği özgürlükler ve hukuki güvenceler getirilmedi.

Gelen sadece güvenlikçi politikalar, daraltıcı tedbirler ve Cumhurbaşkanının yeni anayasa talebi

Aynı sorun, demokrasi için geçerli.

Halkın idaresi anlamındaki demokrasiyi, reforma tabi tutarken, hangi yeniliklerden söz ediyoruz?

Benim’ için talep ettiğimi ‘öteki’ için istemeyen bir zihin yapısı varsa, demokrasiden söz etmek mümkün olamaz.

Ekonomik reformlar da hangi anlayışın şekillendireceğine bağlı olarak inşa edilecektir.

Eğer piyasa dostuiş yapmayı kolaylaştıran, vatandaşı paydaş kılan, karar süreçlerine geniş katılım sağlayan bir reform anlayışı varsa; Türkiye’nin ihtiyacı tam da budur.

Ekonomik güvence diye yola çıkıp özgürlükler kısıtlanmamalı.

 REFORMLARDA HALKIN FİKRİ ÖNEMSİZ Mİ?

DEVAMINI OKU

Magandayı özendirme

ZALİMİN OYUNU ALMAK İÇİN..

1-El konulan ehliyetler iade edilecekmiş.

2- 2,5 milyonun ceza puanı siliniyormuş.

3-Dürüstü enayi yerine koyuyoruz.

4-Kötüler bizi seçsin diye;

5-İyileri küstürüp kötüyü şımartıyoruz.

Ah sandık; sen efsunlu şeymişsin ki senin hatırına zalimler ödüllendiriliyor, haydutlar bağışlanıyor ve kurala uyan cezalandırılıyor.

Vergi affı ile vergiyi zamanında ve tam ödeyenleri her 2 yılda bir enayi yerine koymanızı eleştiriyorduk ama..

Ama bunu beklemiyorduk.

Hangi ahlaki kural; trafikte makas atan, emniyet şeridini ihlal edeni affetmeyi açıklar?

Kırmızı ışıkta yayaların üzerine araç süren, alkollü araba kullananın el konulan ehliyetini, seçilmek adına iade etmenin vicdan ile bağdaşır yanı var mı?

Peki ya geçen yıl 2 milyon 500 bin ehliyetin ceza puanını silmeye ne demeli?

Devlete borç takanı affedip devlete olan borcuna sadık insanları enayi yerine koymak, toplum barışını zedeliyor.

Magandanın, zalimin, kötülerin oyunu almak için onları affetmek, hangi dine, kitaba ve etik kurala uyar?

Lanet olsun böylesi oya ve bu gibi ahlaksızca ‘aflara…’

İcra borcunu silmeyi biraz olsun kabul edebilirim de trafik canavarını bağışlama nasıl bir zulümdür?

El konulan ehliyetleri niçin iade edersin?

Bir kez daha hayatımızı tehlikeye soksunlar diye mi?

DÜRÜSTLERİ CEZALANDIRMAK NİYE?

DEVAMINI OKU

İyi mi mükemmel mi?

MÜKEMMELLİĞİN 5 ŞARTI

1- Önce iyi olmayı dene

2- Mükemmellik kriterlerini öğren

3-İleri iyileştirme alanlarını keşfet

4-Sırasıyla her birinden kurtul

5-Mükemmellik gayretini sürdür.

Başaramasan da iyiler safında olursun.

İyi; nitelik beğenilecek düzeyde olan, uygun ve istenilen nitelikleri taşıyan, yarar sağlayan, kazançlı, bol olan…

Mükemmel ise hiçbir kesiği kusuru bulunmayan, çok yetkin demek. 

Voltaire, Felsefe Sözlüğünde; ‘mükemmel iyinin düşmanıdır’ der.

Anlatmak istediği; mükemmel olmasını beklersen hiçbir hedefe tam olarak ulaşamayacağındır.

İyi ile başla, zamanla kusurları ayıklar; mükemmelleşirsin.

Mükemmel kişiliklere bak; bu hale önce iyi olmayı deneyip geldiler.

Mükemmel şirketlere bak; iyi işler çıkardılar, iyi değerler ürettiler ve sürdürülebilir iyileşme gayretiyle başardılar mükemmel olmayı…

İyi olmak, mükemmel olmaya engel değil, aksine onun mayasıdır.

Kaldı ki mükemmellik, hiçbir kusuru olmamak değil, kusurlarını görüp, cesurca onları ayıklama gayretidir.

İleri iyileştirme alanlarını bul ve onları iyileştir; varacağın yer; mükemmellik olacaktır.

Kusursuz dost arayan, dostsuz kalır.

Mükemmellik arayan iyilerden de mahrum olur.

Sen iyilikler biriktirmeye bak.

MÜKEMMELLİK PEŞİNDEYKEN İYİ OLSAN?

DEVAMINI OKU

Yanı başındaki haydut

TOPLUM ZARARLILARI

1-Kriz sürecinde daha fazla göze batar oldular.

2-İşlerini kötü yapanlar, bezdirimciler.

3-Sen çalışırken yan gelip yatanlar.

4- Aldığı parayı hak etmeyenler.

5-Kötü yönetenler, kötüleri kollayanlar.

Ürüne zarar veren kımıl ya da süne zararlısı gibi,

işini kötü yapanları toplum zararlıları diye niteliyorum.

Kamuözel fark etmez; üretenin baş belalarıdır bunlar….

Onları her yerde görebilirsin.

Bazen gişede bilet satandır, garson, banka görevlisi, taksi şoförü veya devlet memuru

Azami ücret talebiyle asgari iş yapma kurnazlığındadır.

Bazen bizzat sizin yöneticinizdir.

Hem işi bilmez hem de kurumun kaynaklarını, makamının gücü sayesinde sömürür.

İşletmeye değer katmadığı gibi üreteni de bizar eder

İki adım ötedeki spor salonuna kurumun arabasıyla gider.

Bazen işletmenizin insan kaynaklarının başıdır.

İş tanımının gerektirmediği yetkinlikleri arar durur iş başvurularında…

Bazen çağrı servisindekidir. S

eni özensiz dinler, düzensiz cevaplar, çözdüğünü sandığından fazla dert açar başınıza…

Bazen bu haydutlar, çalışma arkadaşınızdır. 

Siz işinizi tam yapabilmek için çırpınırken, o takım oyununu savsaklar.

Sizi yarı yolda bırakır, hayatın ritmini aksatır. Sorum şudur;

  KÖTÜLERİ NEDEN ISRARLA HAYATIMIZDA TUTUYORUZ?

DEVAMINI OKU