Paylaşanlar kazanıyor

SÜREKLİ ALAMAZSIN, VERMEN DE GEREKİR

1-İnsan; biriktirdiklerine değil;

2-Paylaştıklarına sahiptir.

3-Salgın bize paylaşmanın hayati önemini gösterdi.

4-Olan; olmayana,

5-Bilen; bilmeyene borçludur.

Salgın ve kriz; ihtiyaçlarımız ile isteklerimiz arasındaki farkın kavramamızı sağladı.

Gördük ki isteklerimiz aşırıya kaçmış ve ihtiyaçlarımız sandığımızdan da az sayıda imiş.

Salgın sürecinde fark ettiğimiz bir husus da paylaşmak

Charles Eisenstein; ‘Kutsal Ekonomi’ kitabıyla 8 milyar insanın paylaştığı gezegen için, vahşi kapitalist olmadanüzmedenkirlenmedenbaşka bir varoluş mümkün diyor.

Daima almaya ve yolsuzluğa yönelik tavırları terk ederek…

Sürekli alamazsın; çoğu kez vermen de gerekiyor.

İnsan, biriktirdikleriyle değil, paylaştıklarıyla zengindir…

Bu yüzden alış-verişin ötesinde, ‘armağan’ etmek şart.

Ekonominin neyini kutsuyor Charles?

Diyor ki; bakmayın şu anda dünyanın içindeki bu ‘güçler çağı’ afrasına tafrasına. Herkesin daha mutlu ve daha zengin olduğu bir dünya pekala mümkün.

Yeter ki uydurduğumuz ve kendimizi inandırdığımız yalanların efsunundan kurtulalım.

Kirlilikten, yolsuzluktan arınalım, gerçeğin bize düşen ödevini bilelim.

  MEZARA İYİLİKTEN BAŞKA NE GÖTÜREBİLİRSİN?

DEVAMINI OKU

Duyarlılık zamanı

HASSASİYETİN 5 ÖDÜLÜ

1-Daha sağlıklı bir toplum oluşur.

2-Bencillik gider dayanışma gelir.

3-İşbirliği iş bölümü gelişir.

4-Büyük başarılar zemin bulur.

5-Toplumsal barış sağlanır.

Ben yerine “biz” oluruz.

Ülkene, topluma, çevrene, havaya, suya, canlıya…

İnsanları hassasiyetleri bir arada tutar, onları diğer canlılardan ayırır.

Çevrene hassasiyet gösterirsen yaşanılır bir yer haline getirirsin.

Eğitimine hassasiyet gösterirsen; yarınını inşa edersin.

Sanayie hassasiyet gösterirsen gelişmişliğini artırırsın.

Duyarlılıkları azalan bir toplum yalnızlaşır, taşralaşır, çoraklaşır.

Gelecek yılların önde koşan ülkeleri toplumsal duyarlılıkları yüksek olanlar olacak.

Yaşadığı coğrafyayı koruyan, kollayanlar…

Olsun, bitsin, o da olur şu da olur diyenler gerileyecek hatta taşeron haline gelecek.

Toplumda; ‘ben ve öteki’ farkındalığıyla, ben’i geri çekip, öteki’ni öncelersen, başkasının derdiyle dertlenirsin.

Bu da iki şeyi gerçekleştirir. 

1-Toplumun dayanışma katsayısı artar, 

2-Ben kavramı yerini biz kavramına dönüştürür.

Böylece işbirliği ve iş bölümü gelişir, bireysel başarıları, toplumsal başarılar izler.

Komşusu aç iken uyumaz, gelir dağılımı düzelmeye başlar.

Duyarlılık ziyadesiyle yüce bir duygudur.

 BAŞKASININ DERDİYLE DERTLENİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

İyi adama bir iki soru

İYİLİK&KÖTÜLÜK

1-İyilik ile kötülük arasında tercihe zorlandığında,

2-Tarafsız kalmak, kötü tarafı seçmektir

3-İyi biri olmak, taraf olmaktır

4-Doğruya, güzele, iyiye

5-Taraf olduğun iyilik mi kötülük mü?

Anladık iyisin, Ama neye yarıyor iyiliğin?

Seni kimse satın alamaz, Eve düşen yıldırım da Satın alınmaz.

Anladık dediğin dedik, Ama dediğin ne?

Doğrusun, söylersin düşündüğünü, Ama düşündüğün ne?

Yüreklisin, Kime karşı?

Akıllısın, Yararı kime?

Gözetmezsin kendi çıkarını, Peki, gözettiğin kiminki?

Dostluğuna diyecek yok ya, Dostların kimler?

Şimdi bizi iyi dinle:

Düşmanımızsın sen bizim,

Dikeceğiz seni bir duvarın dibine…

Ama madem bir sürü iyi yönün var,

Dikeceğiz seni dibine iyi bir duvarın,

İyi tüfeklerden çıkan, İyi kurşunlarla vuracağız seni. 

Sonra da gömeceğiz, İyi bir kürekle, İyi bir toprağa…

Bertolt Brecht’in; iyi niyetin “gerek şart” olduğu ama asla “yeter şart” olmadığını anlatan klasikleşmiş şiiri…

İyi insan” ve “düşman” kavramları üzerinden kurduğu; tezat (oksimoron) sanatının şaheseri…

SEN İYİ İNSAN, KİME YARAR İYİLİĞİN?

DEVAMINI OKU

Yabancılaşıyoruz

YABANCILAŞMANIN 5 SONUCU

1-Orijinalliğini yitirirsin

2-Toplumda ayrışma başlar

3-Bireyler birbirinden izole olur

4-Doğa da bize yabancılaşır

5-Değerlerimizi çürütürüz

Gelin tanış olalım, hayatı kolay kılalım.

Yabancılaşma; bireyin kendi ürettiği nesnelerin egemenliği boyunduruğu altına girerek kendi sorunlarına, bulunduğu ortama, toplumsal, insani olana yabancı durumuna gelmesi…

Toplumsal veya sosyal yabancılaşma; bireyler arasında veya bir bireyle toplumdaki veya iş ortamındaki bir grup insan arasında düşük kaynaşma, ortak değerler kaybı, yüksek mesafe veya izolasyona varan sosyal ilişkiler durumudur.

Yaşadığımız topluma yabancılaştık, her birimiz ayrı telden çalar olduk.

Çevreye yabancılaştık, içine tükürdüğümüz Marmara şimdi bizim yüzümüze tükürüyor.

Değerlere yabancılaştık, toplumsal çürümeyi tetikledik.

Farkına varan; ‘burası benim yaşadığım yer mi?’ diye hayret ediyor.

İnsan ilişkileri karmaşıklaştı, diyaloglar kirlendisağlığımız izole ve tüm bunlar yetmiyormuş gibi ahlaki normlara yabancı hale geldik.

Moderniteinsanın kendi orjinalliğinden utanır hale gelmesi midir?

Bir sonraki aşamada kendimize yabancı hale gelme riskimiz yüksek.

Gelin tanış olalım, biliş olalım…

TOPLUMA DOĞAYA YABANCILAŞIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Kötülüğe göz yumma

KÖTÜLERİN 5 ZARARI

1-Değerleri tahrip eder.

2-Toplumu çürütür, korkuyu iktidar yapar.

3-Hak gasp eder.

4-Gücünü kötüye kullanır.

5-Uygarlık düşmanıdır.

Kötülerin cesaret bulduğu ülkede iyilik göçe zorlanacaktır.

Göz yummak; kusurları görmezlikten gelmek, görmemiş gibi davranmak, hoş görmek, müsamaha göstermek

Bir şeyin yapılmasına ses çıkarmamak. Kötülüğe göz yummak.

Basit bariz hakikatleri görmezden gelmek

Kontrolsüz bırakmak, yapılacak çokça hatalara ve kötülüklere göz yummaktır.  

Göz yummanın haklı gerekçesi yoktur.

Zorbalığa, yağmalara, haksızlığa göz yumanlar çıkarları olanlardır.

Yiyicilerdir, dolandırıcılardır, tefecilerdir, soygunculardır.

Göz yummak, ilkelliğimizi kirliliğimizi pisliklerimizi saklamaktır.

Şiddete göz yummak, yangına göz yummak; suça ortak olmaktır, 

ihanet etmektir.

Kötülüğe zulme, haksızlığa, göz yumma!

Göz yummakla gece olmaz. 

Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.

Kural şudur; eğer kötülük varsa önce elinle müdahale et.

Buna gücün yetmiyorsa dilinle müdahale et.

Ona da gücün yetmiyorsa kalbinle kötülüğe diren

Kötü, ona müdahale etmedikçe yaptığı kötülüğü kendine hüner sanacaktır.

  KÖTÜYE, KÖTÜLÜĞE KARŞI SENİN TUTUMUN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Değer verebilen ol

DEĞER İLE FİYAT FARKI

1-Fiyat; arz ile talebin buluşumu

2-Değer; insanın içinde oluşan yargı

3-Fiyat; nicelik, değer; nitelik

4-Fiyat; maddi karşılık

5-Değer; manevi kıymet

Değer; uğruna bedel ödenebilendir.

Pahakıymet

Bir şeyin gerekliliğini, önemini belirtmeye yarayan niceliksel veya niteliksel ölçü.

O şeyin kıymetine denk düştüğü kabul edilen karşılık.

Üstün nitelikli kişi veya şey.

Nesnelerin veya olayların bir toplum, bir sınıf veya bir insan yönünden taşıdığı önemi belirleyen nitelik

Erdemin dayandığı kıymet

Fiyat ile değerin farkı da yine aynı dinamikten doğar.

Fiyat bir şeyin arz ve talebinin buluşma noktasıdır. 

Değer ise o şeyin fiyattan bağımsız taşıdığı özniteliktir.

Fiyat nicelik, değer niteliktir.

Değer, bir yargıdır.

Ölçersin biçersin, fayda veya zararına bakarsın, güzel mi çirkin mi kararını verirsin.

Sonra tüm ölçülebilen şeyleri geriye atar, içinde oluşan yargıya “değer” dersin.

Ya da değersizleştirirsin.

Değer aynı zamanda bir silahtır da… 

Birine düşmanlık besleyerek değer kazanabilirsin.

Çünkü düşman, seni de var eder.

En büyük ceza; onu değersizleştirmektir ki bu genelde o kişiyi veya kavramı görmezden gelmekle mümkün olur.

Değer bilen ol!

DEĞER VERENİ DEĞERSİZLETİRİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Yatağa aç girmek

AÇLIĞIN BİZE 5 ÖĞÜDÜ

1-Harekete geç.

2-Doyduğunda açlığı unutma.

3-Acıktıklarının değerini bil.

4-Açlığı arayışa çevir.

5-Komşun açken uyuma.

Açlık, en büyük kitle imha silahıdır.

Kavim göçü sebebi, ulusları çökertendir.

Açlık sınırı; yatağa aç girmektir. 

Açlık virüsü, koronadan da beter bir bela…

Her gün 8 bin çocuğu öldürüyor.

Üstelik aşısı da var; YEMEK.

Ancak aşısına erişim zor çünkü; biz zengini doyuramadığımız için bu çocuklar aç.

Uzaklarda arama bu çocukları.

Acaba ülkemde kaç çocuk gece yatağa aç giriyor?

Aça dokuz yorgan örtsen, gene de uyuyamaz. 

Açlık sınırıkarnı aç iken uyuyamamaktır.

Açlıktan ölmek, topluma yüz karası olarak yazılır.

Açlığı gideremeyen yönetimin sonu yakındır.

Açlar ve toklar arasındaki savaşta zenginler kendilerini, teknolojinin ve silahların ardında gettolarında korumaya alacaktır.

İşe yarayacak mı?

Elbette hayır. Z

engin kendisine 4,5 metrelik duvar öremeden aç; 5.5 metrelik merdiveni çoktan o duvara yaslamış olur.

Açlığın öğretisi;1-harekete geç, 2-doyduğunda açlığın geri geleceğini unutma, 3-acıktığın her şeyin değerini bil.

Aç kalmak, alçalmaktan iyidir; açlığı gıda giderir de alçaklığa çare; kesinlikle yoktur.

Aç, aşçıya kusur bulmaz, umduğu değil, bulduğudur.

KARNI TOKKEN AÇ HALİNDEN ANLAR MISIN?

DEVAMINI OKU

İyi adama bir iki soru

İYİLİK&KÖTÜLÜK

1-İyilik ile kötülük arasında tercihe zorlandığında,

2-Tarafsız kalmak, kötü tarafı seçmektir

3-İyi biri olmak, taraf olmaktır

4-Doğruya, güzele, iyiye

5-Taraf olduğun iyilik mi kötülük mü?

Anladık iyisin, Ama neye yarıyor iyiliğin?

Seni kimse satın alamaz, Eve düşen yıldırım da Satın alınmaz.

Anladık dediğin dedik, Ama dediğin ne?

Doğrusun, söylersin düşündüğünü…

Ama düşündüğün ne?

Yüreklisin, Kime karşı?

Akıllısın, Yararı kime?

Gözetmezsin kendi çıkarını, Peki,gözettiğin kiminki?

Dostluğuna diyecek yok ya, Dostların kimler?

Şimdi bizi iyi dinle:

Düşmanımızsın sen bizim,

Dikeceğiz seni bir duvarın dibine…

Ama madem bir sürü iyi yönün var,

Dikeceğiz seni dibine iyi bir duvarın,

İyi tüfeklerden çıkan, İyi kurşunlarla vuracağız seni. Sonra da gömeceğiz, İyi bir kürekle, İyi bir toprağa…

Bertolt Brecht’in; iyi niyetin “gerek şart” olduğu ama asla “yeter şart” olmadığını anlatan klasikleşmiş şiiri…

İyi insan” ve “düşman” kavramları üzerinden kurduğu; tezat (oksimoron) sanatının şaheseri…

  SEN İYİ İNSAN, KİME YARAR İYİLİĞİN?

DEVAMINI OKU

Komşun açken uyuma

YOKSULLUK VE YOKSUNLUK…

1-Karşılığını veremeyecek birine;

2-Bir iyilik yapmadıkça,

3-Mükemmel bir gün yaşamış sayılmazsın.

4-“Yardım edilmiş yoksullar” yerine;

5-“Giderilmiş yoksulluk” ayırtına varanlara selam olsun.

Yoksulluk; “bir şeylerden yoksun olmak” haline denir.

Kimine göre bu günlük bir “kalori” hesabıdır.

Kimine göre de hane halkının, bilmem kaç bin liralık kazancı olamaması.

Kimisi de bilgisizliği, ilgisizliği yoksunluk olarak tanımlıyor.

İnsanın ihtiyaçları sınırlı fakat istekleri sonsuz.

Kaynakları kısıtlı fakat iştahı sınırsız…

Kısıtlı kaynaklarla sonsuz istekleri arasındaki “temel ihtiyaçlarını” karşılayamama hali de yoksulu şekillendiriyor.

Bunu Korona bize gösterdi.

Yükselen değerleri topluma dayatıp, bir şekilde kendi içinde dengeye gelmiş ihtiyaç tatminini bozduk.

Sonsuz istekleri “ihtiyaçmış gibi” gösterip, buna ulaşamayanları zaten yoksullaştırdık.

Hâlbuki inancımız, “komşusu aç iken uyuyan, bizden değildir” diyordu.

Onlar için zekat kurumumuz var oysa…

Şükür ki yoksulu gözeten zekâtını fazlasıyla veren, binlerce hayırseverimiz var.

İyi ki de varlar…

Ama yoksula sırt çevirmeyi marifet sayan da çok.

Yoksul da acıkır. Yoksulun çocuğu yatağa aç girmesin.

Yardımı esirgemeyelim…

BİR YOKSUL ÇOCUĞA YARDIM  YAMAYI DÜŞÜNÜR MÜSÜN?

DEVAMINI OKU

İnsan neden mutsuz olur?

ERDEMİN 5 ERDEMİ

1- Erdem; kendine yetecek kadar tam’lıktır

2-Cesaret ister, fazilet gerektirir

3-İyi ile kötü ayırtına varıp iyiyi tercihtir

4-Yanlışın karşısına çıkabilmektir

5-Çıkarıyla arasında duranı ezmemektir

Köpek uçamamaktan mutsuz mudur?

Hayır, duyumsayamaz olduğu zaman mutsuzdur.

İnsan; aslanı boğazlayamamaktan ve olağanüstü şeyler yapamamaktan mutsuz mudur?

Hayır, insan bunun için yaratılmış değildir.

O ancak utancını, iyiliğinibağlılığınıadilliğini yitirdiği zaman mutsuzdur.

Ahlaki yetkinlik, iyiye yöneliş ve kötüden kaçışın getirdiği ruhsal sağlamlık; erdemdir.

Eğer güç aktardığınızda adil davranıyor ve gücünü yönetiyorsa, erdemlidir.

Eğer bir insan, iyi ile kötünün ayırtına varıp, iyiyi tercih ediyorsa; erdemlidir.

Eğer bir insan çıkarlarıyla arasında duranı ezip geçmiyor, onun da hakkını, hukukunu koruyorsa erdemlidir.

Erdemlilik, yürek ister.

Cesaret ister, yanlışın karşısına çıkma cüreti gerektirir.

Kendi kabiliyet alanı içinde erdemiyle davranan, gerçek mutluluğa erişmiş demektir.

Erdem ile yola çıkanın varacağı yer; bilgelik olacaktır.

Erdemli olmaya çalışma, erdemin dostu ol.

Erdem, sadece kendine ihtiyaç duyacak kadar tamlığı ifade eder.  

ERDEMDEN DAHA  DEĞERLİ NE OLABİLİR?

DEVAMINI OKU