Çakarlı çakal sürüsü

HAMİLİ ÇAKAR, YAKİNİM OLUR

1-Bu çakallar trafiğin imtiyazlıları

2-Kural çiğneme hakları(!) var

3-Partili vekil yandaş çakarlı

4-Sen trafikte inlerken emniyet şeridi onların.

5-Şikayet? Polis de çaresiz. Koruması tepeden

Sürü diyorum zira artık onları çok sık görüyoruz.

Gitmemesi gereken yerden giden, trafik kurallarını hiçe sayan, önünüze çıkan, ışık filan dinlemeyen

Özellikle polis, itfaiye, ambulans gibi acil durum ekipleri tarafından kullanılan çakarlı araçlar, trafikte öncelikli geçiş yapsın diye tasarlanmıştır.

Organ, doku veya kan nakil araçları, Doğalgaz acil müdahale, yol yapımı ve bakımı, korunan ve koruyan araçlar, hükümlü tutuklu nakil, bakanlık onayıyla güvenlik riski taşıyanların aracı çakar kullanabilir.

Peki ya bu kadar çakal, nasıl kullanıyor?

akanlık izniyle önüne gelene dağıtılmış, milletvekilleri de almıştı.

Yasadışı kullananlar yakalanınca 4064 lira ceza ödüyor.

Ancak trafik polisleri bu çakarlı çakallardan bıkmış durumda; Sözde bu Çok Önemli Kişi (ÇÜK) polise; ‘sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ tehdidi geçiyor.

Zaten çoğu yandaş işadamı, belediyeci veya partili çakarlı çakal olmuş durumda.

Trafikte imtiyazlı bir sınıf yarattık hükümet.

Onlar her türlü kuralı ihlal özgürlüğüne sahip ve tıkanan trafikte emniyet şeridi de onların emrine amade…

ÇAKARLI ÇAKAL, HİÇ UTANMAZ MISIN?

DEVAMINI OKU

Kararlılık söyleminin halka faturası ağır…

EYLEMSİZ KARAR ÜLKEYE ZARAR

1-Yanlış karar dahi kararsızlıktan iyidir

2-Ama kararının ardında durman şartıyla

3- ‘Kararlıyız çözeceğiz’ diyorsun

4-Ancak çözülen bir şey yok

5-Kararlıyım diyene kitleler sürgit kanar mı?

Kararlılık; Kararlı olma durumudur. İstikrarlı gösterir.

Nereye uygulanırsa orada anlamlı ve olumlu sonuca ulaşır.

Söylemi net, eylemi meşakkatli, hareketi sonuca doğru daralandır.

Hedefi 12’den vurmak isteyen herkes için çözüm arenasıdır kararlılık.

Kararlılık uygulanıyor ancak hedefe ulaşılamıyorsa 2 durum söz konusudur.

Bir; ortadaki eylem kararlılık içeren bir eylem değildir.

İki; okçular hedef tahtasını tutturacak maharete sahip değildir.

Peki, kararlılıkla yola çıktıklarımız nelerdi?

Enflasyonda kararlıyız, hedef %5. Netice TÜFE %72.

Liranın itibarını korumada kararlıyız; Para pul oldu.

Faiz tek hane kararı vardı %50’ye kilitledik $ uçtu.

Doları indirme kararı vardı. KKM çıkardık, durduk.

Kredi itibarında kararlıydık, CDS’imiz 250’ye takıldı.

Borsada ‘kazan kazan dönemi, para akacak’ dedik; yabacılar 2018 yılından bu yana kararlılıkla kaçtı.

Acaba hangi kararlılığımız netice verdi?

Kararlıyız’ söylemiyle oyalamak yerine kararın gereğini yapsan?

EYLEMSİZ KARAR ÜLKEYE ZARAR DEĞİL Mİ?

DEVAMINI OKU

Beterin beteri var

GELENİ ALKIŞLARKEN DİKKAT!

1-Eski yolda yeni ayakkabı olmaz

2-Yeni yolda eski ayakkabı kötü

3-Sen halini düzeltmeye bak

4-Çürüme varsa gelen; giden gibidir

5-Gelenin gideni aratmadığı tek yer Victoria Secret’s defilesidir.

Bazen her şey ters gitmeye başlar ve “bu kadar da olur mu?” deriz. Ama yine de olur.

Sürekli olarak gelen, gideni aratmaya başlar.

Zira çürüme başlamıştır ve kendisini geniş bir tabana yayarak devam edecektir.

Siz hiçbir şey yapmadığınızda o kendiliğinden geçmeyecektir.

Durduğunuz noktada bile gerilemeye başlarsınız.

Zira durmak artık, düşüşün bir parçası haline gelmiştir.

Yaşam döngülerimiz, çevreye duyarlılığımız, bizi biz yapan değerlerle yaşayışımız toplumsal normlarla çerçevelendirilmiştir.

Ne zaman ki bu toplumsal normları kafamıza göre değiştirmeye başlar, eklemeler yapar, istediğimiz gibi çıkartırsak; tüm toplumsal dengeler ile oynarız.

Kurumların özerkliklerini ortadan kaldırırız.

Sistemin işleyişini tıkarız. Sistemleri olmayan toplumlar, beter dedikleri noktada sürekli yeni beterleri test ederler.

Zira beterin beteri vardır.

Gelenin gideni aratması, tam da bundan dolayıdır.

Misal mevcuttan bıktınız diyelim, peki ya yerine getireceğiniz, beterin beteri çıkarsa ne yapılır ki…

YENİ GELEN, GİDEN BETERİ ARATABİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

İlhamını kafesletme

İLHAMIN 5 KAFES TUZAĞI

1-Kafes sahibi gibi düşünürsün

2-İlhamın kafeste barınamaz

3-Mahalle baskısı, kafeslenmektir

4-Zihnin parmaklıklarla örülür.

5-İlhamın çalınır, merakın törpülenir

Merak; kafes parçalar.

Kafes; içindekini korusa da aslında bir hapishanedir.

Kafes sahibi ile kafeslenen aynı fikirde olmayabilir.

Kafes altın dahi olsa, bülbüle ‘ah vatanım’ dedirtecektir.

Kafes etrafı çevrili olandır. 

Hiledir, yeri gelir tuzaktır.

İster düşünce olsun ister beden; sınırlamadır.

Özgür düşünce kafese girmez.

Kafeslenen fikir, ilham barındırmaz.

Çevrenize baktığınızda  ilham yerine kafes görürsünüz.

Aslında bir çevreniz yoktur, çevrilisinizdir.

İlham düşmanı kafes önce merakınızı budar.

Sonra kafesin parmaklıklarına çarpar her yaratıcı düşünceniz…

Okul öncesi eğitimde başlar zihin kafeslenmeye…

Günde ortalama 402 soru soran çocuk;

Bu ne? Bu nedir?’ diye sorup durur içindeki evreni anlamak için.

Önce ailesi, sonra çevresiokulu; onun meraktan oluşan kanatlarını budar ve üniversite kapısına geldiğinde soru 1’e iner; ‘sınavda ne çıkacak?’

İlhamı budanmış insana; ‘büyüdün’ derler.

Aslında büyümemiş; kafeslenmiştir.

Kafes bir kez örülmeye görsün etrafına; yaşam enerjin yol olur.

KENDİNİ KAFESLENMİŞ HİSSEDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Pusucu kafalar

PUSULANMAMAK İÇİN 5 ÖNERİ

1-Akla, vicdana aykırı taleplere kanma

2-Nimeti alıp külfeti öteleme

3-Sana pusu kurulmasın diyorsan sen pusu kurma

4-Bedava peynir sadece fare kapanında bulunur

5-Ürün bedavaysa asıl ürün sensin, unutma!

Pusucu; pusu kuran, şüphe etmeksizin arazide yol alırken gizlendiği yerden saldırmak için bekleyen…

Mert olmayan, gizli kapaklı davranıp düşmanına arka yollardan saldıranların genel adıdır pusucu olmak…

Toplumda sayıları artıyor.

Enflasyonun bozduğu toplumsal ahlak, olanları açığa çıkardı, çok sayıda yeni pusucu üretti.

Sistemin açıklarını kollayıp çıkar sağlayanlar…

Enflasyon külfetini bir diğerine yıkmak için fırsat kollayanlar…

Düşmanlık beklemediğin için en yakınına sokulup seni zarara uğratanlar

Kredi çekip kuzenine verenler. Entelektüel namussuzlar

Her toplumun %2’si zeki ve yetenekli ise bundan kat be kat fazlası da pusucu kafa sahipleridir.

Sistem kurarsın onlar pusuya yatmış bir şekilde o sistem içinden menfaat çıkarırlar.

Trafik radarı, levhasını gizler ve sürücüye pusu kurarlar. Cesur değillerdir.

Sinsidirler, sırttan vururlar, arka yolları denerler

Pusucu kafalar kamuda, kurumlarda, şirketlerde kendilerini saklama hüneri gösterebilirler.

Pusucu kafalarla mücadelenin kesin sonuç veren bir yolu yoktur.

Bilinçli olmak ve onlardan uzak durmak şart.

SİZ HİÇ PUSUYA DÜŞÜRÜLDÜNÜZ MÜ?

DEVAMINI OKU

Kurumsaldan durumsala

KURUMSAL MISIN, DURUMSAL MISIN?

1-Salgın, ekonomik kriz; değerleri unutturdu.

2-İlkeler, kurallar rafa kalktı.

3-Kurumun kaderi kişilere bağlandı.

4-Duruma göre davranır olduk.

5-Çürüme, bozulma, çökme yaşıyoruz.

Kurumsallık; bir kurumun, bir kuruluşun, işletmenin veya markanın şahıslara bağımlı olmadan faaliyetlerini sürdürebilmesi ve geliştirebilmesini sağlayan bir yapıya sahip olması işlemine denir.

Kişilere mahkûm olmama hali…

Durumsallık; ‘tüm koşullarda uygulanabilecek en iyi yönetim şekli yoktur’ tezine dayanır ve yönetici kural koymazkurala uymaz esnekliğini savunur.

Yönetici ilkelere göre değil olaylara göre davranır.

Duruma göre en etkili yöntem kullanılmalıdır.

Kurumun kaderi, kişilere terk edilmiştir.

Türkiye, önce salgın ve sonra da ekonomik kriz yüzünden kurumsallıktan hızla uzaklaşır oldu.

Yıllarca uğraşıp didinip var ettiğimiz kurumlar bozulmaya çökmeye çürümeye terk edilir oldu.

Günün getirdiği sorunlarla baş edebilmek için ilkeler, kurallaretik dahil tüm kurumsal değerler unutulup durumu kurtarmanın yolları aranır oldu.

Devletin yerleşik kurumları dahi, liyakatsiz kişilerin elinde durumsallaştı, durumun gerektirdiğini yapmaya zorlandı, ilkesizleştirildi.

  KURUMUN, DURUMU MU İDARE EDİYOR?

DEVAMINI OKU

Değer verebilen ol

DEĞER İLE FİYAT FARKI

1-Fiyat; arz ile talebin buluşumu

2-Değer; insanın içinde oluşan yargı

3-Fiyat; nicelik, değer; nitelik

4-Fiyat; maddi karşılık

5-Değer; manevi kıymet

Değer; uğruna bedel ödenebilendir.

Pahakıymet

Bir şeyin gerekliliğini, önemini belirtmeye yarayan niceliksel veya niteliksel ölçü.

O şeyin kıymetine denk düştüğü kabul edilen karşılık.

Üstün nitelikli kişi veya şey.

Nesnelerin veya olayların bir toplum, bir sınıf veya bir insan yönünden taşıdığı önemi belirleyen nitelik

Erdemin dayandığı kıymet

Fiyat ile değerin farkı da yine aynı dinamikten doğar.

Fiyat bir şeyin arz ve talebinin buluşma noktasıdır. 

Değer ise o şeyin fiyattan bağımsız taşıdığı özniteliktir.

Fiyat nicelik, değer niteliktir.

Değer, bir yargıdır.

Ölçersin biçersin, fayda veya zararına bakarsın, güzel mi çirkin mi kararını verirsin.

Sonra tüm ölçülebilen şeyleri geriye atar, içinde oluşan yargıya “değer” dersin.

Ya da değersizleştirirsin.

Değer aynı zamanda bir silahtır da… 

Birine düşmanlık besleyerek değer kazanabilirsin.

Çünkü düşman, seni de var eder.

En büyük ceza; onu değersizleştirmektir ki bu genelde o kişiyi veya kavramı görmezden gelmekle mümkün olur.

Değer bilen ol!

DEĞER VERENİ DEĞERSİZLETİRİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

İşte büyümenin gerçek formülü

ORTAKLIK KÜLTÜRÜ KAZANDIRIYOR

1-Bölgesel güç, küresel marka olmak için;

2-Güç birliği, ortaklık şart.

3-Üstelik birleşerek büyümek,

4-Büyüyünce ittifak kurmaktan,

5-Çok daha fazlasını sağlıyor bizlere.

Aslında formül sade; Birleşip büyümek, büyüyüp birleşmekten çok daha iyidir.

2 ile 5 hacmindeki iki şirket, ayrı ayrı 3’e katlanıp birleşirlerse, ulaşacağı değer 133 birim ise…

Bu iki şirket önce birleşip 7 hacmine ulaştıktan sonra 3’e katlandığında ulaşacağı değer; 343 birim olur.

İlkokul matematiği kadar basit bu.

Mademki dünya bizi yenilenmeye zorluyor, bu yeni yolda yeni ayakkabılarla yürümek daha akıllıca olmaz mı?

Zihin yapımızı “azıcık aşım, kaygusuz başım” ölçeğinden taşısak?

Misal; daha fazla işbirliği ve işbölümüne gitsek?

Birlikte iş yapma becerisi, bir yandan ölçek ekonomisini oluştururken diğer yanda kabiliyet havuzunu geliştiriyor.

Pazar risklerini azaltıyor ve rakiplere karşı üstünlük sağlıyor.

Sorun; iyiler ittifakı olmayışında…

Ortaklık KOBİ dolu ama işbirliği yapanlar çabucak BOBİ (büyük ve orta boy işletme) olabiliyor.

Gelişiyor, serpiliyor ve hızla büyüyor.

Ortaklık kültürünü benimsesek diyorum.

  BÜYÜMEK İSTEMİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Dilemek ve dilenmek

DİLEMEK İLE DİLENMENİN 5 FARKI

1-Dilemek, Allah’tan istemektir.

2-Dilenmek, kuldan talep etmektir.

3-Dilemek; iki avuç açarak olur.

4-Dilenmek; tek elle avuç açarak…

5-Veren el, alan elden üstündür.

Kuldan isteme; verirse minnet, vermezse zillet.

Allah’tan iste; verirse nimet, vermezse hikmet.

Dilemek ile dilenmek aynı kökten gelse de bir ‘n’ harfi, çok şeyi değiştiriyor. 

Kimden dilediğine dikkat etmeli insan.

İki elle dilemek, duadır, Allah’tan istemektir, dilemedir.

Tek elle istemek; kuldan dilemektir, dilenmek, dilenciliktir.

Zira kul verse minnet altına girersin, vermezse zillet olur yani horlanırsın.

İki elle istemek, verilse de verilmese de olumlayabilirsin.  

Duan kabul olur; nimete erişirsin.

Duan kabul olmaz ise bunda bir hikmet var dersin, düşünürsün.

Dilemek, sahip olmaya giden yolun başlangıcıdır.

Bilinir ki dilek tutarken dikkat etmeli… 

Riski; gerçekleşmesidir.

Bu yüzden denir ki hayırlı olanı dilemeli insan…

İste, verilir. Kendin için olduğu kadar başkası için de iste.

Ancak bu sayede toplumsal barışı sağlar, bencillikhasetkıskançlık gibi hastalıkların da koruyucu hekimliği sağlanmış olacaktır.

Elbette kuldan da istenir de bunu sürgit olursa, konfor oluşturur ve konfor çürütürinsanı dilenci yapar.

DİLEK TUTARKEN DİKKAT EDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Çalıştayıp durma çalışmaya çalış

LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ

1-Şu çalıştaylar bir tür pagan ayin gibi

2-Birileri çıkıyor sözüm ona bilimsel vaaz veriyor

3-Birileri de ellerini çırpıyor, plaketliyor.

4-Netice? Ortada bir şey yok.

5-Çalıştaylamasak da çalışsak?

Bir modadır gidiyor; falanca Arama Konferansı, Filanca ÇalıştayıOrtak Akıl Toplantısı

Hele şu çalıştaylar…

Yabancının Workshop dediği, bireylerin ortak bir konu üzerine çalışmalarını, düşünmelerini ve öğrenmelerini sağlayan uygulamalı bilimsel öğretim tekniğinin adı bu.

Katılımcılar konuya göre seçilir, problem tanımlanır ve bulunan çarelerin uygulanmasına yönelik sonuç raporlanır.

İyi de yüzlercesine katılan biri olarak ne sonuç gördüm ne de uygulamaya geçen çözüme tanık oldum. 

Arama konferansı, ortak akıl toplantılarına ne demeli?

Günün sonunda neyi aradığını unutuyor, ortak akıl denilen vasat, çalışmaz bazı fikirler ile kala kalıyorsun.

Zamanımıza yazık değil mi? 

Kitlesel kaytarmanın en maliyetli yöntemi.

İş yapar gibi görünüyorsunuz ama eylem filan yok.

Niye?

ÇALIŞTAMAK YERİNE ÇALIŞMAYI DENESEK?

DEVAMINI OKU