Ölümsüz eser bırak

ESER BIRAKMANIN 5 ERDEMİ

1-Minnetle anılırsın

2-Adın senden sonra da yaşar

3-Dua, teşekkür alırsın

4-Ardılların seninle gurur duyar

5-Uygarlığa katkın olur

Öldükten sonra yaşamak istersen eser bırak…

“Kamil odur ki, koya dünyada eser; esersiz göçenin yerinde yeller eser” der Hadimi… Eser sahibi olmak, ölümsüzlüğün sırrı adeta…

Eserden müessire yol vardır zaten. Müessir, eser sahibi demektir ve senden geriye sümüklüböcekten daha kalıcı iz bırakabilmenin sırrı buradadır.

Herkes eser bırakabilir. Bir evlat, bir iyilik, bir kitap, şiir, beste, güzel söz, imaret, aşevi, okul… Derler ki bir insanın birkaç farklı ömrü vardır.

Biyolojik ömür, can verende biter. Fakat sosyal ömür, evrende adını hatırlayan kalmadığı kadardır.

Eser bırakan ömrünü; beden varlığından sonraya uzatan olacaktır. Ancak dikkat edilmesi gereken; bıraktığın eserin iyi veya kötü olduğudur.

Yakıp yıkarak kötülüklerini de eser gibi bırakabilirsin ardındakilere…

Eser derken muradımız iyi bir isim, yüksek itibar ve fayda üreten icraatlardır.

Neticede sözü Aşık Veysel bağlasın; “Her kim ki olursa bu sırra mazhar / dünyaya bırakır ölmez bir eser…”

Ölmez eser bırakmanın sırrı, esrarına sahip çıkmak olmalı…

        ARDINDA ESER OLARAK NE BIRAKACAKSIN?

DEVAMINI OKU

Yapmadığın atışların tamamını ıskalarsın…

EYLEME GEÇMENİN 5 FAYDASI

1-Değer üretirsin

2-Paslanmazsın, yol alırsın

3-Çelişirsin

4-Gelişirsin

5-Özgür olursun

Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez.

Maharet iltifata tabidir, mazeret takdir edilmez.

Wayne Gretzky böyle diyor. Devamı bizden gelsin;

Hiçbir şey yapmazsak bir şey olmasını bekleyebilir miyiz?

Halimizi güzelleştirmeden, ülkenin ahvali düzelebilir mi?

Bir çocuk, hiç adım atmadan yürüyebilir mi?

Konfor içinde eylemsizlikle acaba nereye varırız? T

oprağı çapalamadan tarlada çabalamadan harmanda sözümüz geçer mi?

Elden gelen öğüne bel bağlarsak, karnımız sürgit doyabilir mi?

Tüketerek büyümeyi sürdürürsek, fakirlikten çıkılır mı?

Cehalet limanında güvende miyiz? Bilgi deryasına açılmadan beynimizi nasıl geliştirebiliriz ki?

Kazandığından fazlasını harcayan, borçtan kurtulabilir mi?

Ürettiğinden fazlasını tüketen ithalat bağımlısı olmaz mı?

Devlet malı deniz yemeyen domuz kafasındakiler, çürüdüklerini görmez mi?

Ahlakı dışlayıp kurnazlığı seçenler hayatı ıskalamaz mı?

       BU EYLEMSİZLİKLE NEREYE VARABİLECEKSİN?

DEVAMINI OKU

Susarak yalan söyleme

SUSMAMANIN 5 ERDEMİ

1-Kötülere karşı çıkarsın

2-Mazlumun hakkını gözetirsin

3-Zalimi uyarmış olursun

4-Sorumluluğun hakkını verirsin

5-İyiliği tebliğ edersin

Yalanı susarak söyleyen

sorumluluktan kaçmış olur.

Bir yerde kötülük varsa ve orada sorumluluk sahipleri eğer susuyorsa, bu suçtur. Zira kötülüğe karşı tarafsız kalmak olmaz. Konuşması gereken yerde susan; yalan söylüyor demektir. Yalanı susarak da söylersin. Haksızlığı fark edip ona karşı çıkmaz susarsan, topluma yalan söylemiş olursun.

Yalanın bileşenleri, onu var eden niyetlerde saklıdır. Aldatmak, korumak, geçiştirmek

Daha mekanik anlatımla; 1-Savaş, 2-Sıvış, 3-Saklan… S

orumluluk sahibi kötülükle savaşmalı. Çünkü ‘bana dokunmuyorsa sorun yok’ diyemez. Hele ki sıvışıyor ve zalimin zulmüne dur demesi gerekirken kaçıyorsa, bu daha büyük bir suçtur.

Saklanmak, ortalıkta kötülük varken susmakla mümkündür ve yalan söylemenin en sinsi halidir. Zaten bir sorunu kendi sorumluluk alanının dışına ötelemek, kötülükten yana çıkmanın sinsi tutumudur.

Eskiler, Şahid-i Sûr derlerdi. Günümüzde yalancı şahit deriz fakat asıl anlamı, yalanlar içinde yalanla yaşamaktır.

Aydın insan yalana şahitlik yapmaz, susarak yalan söylemez.

        KÖTÜLÜK KARŞISINDA SUSANLARDAN MISIN?   

DEVAMINI OKU

Hedefin yoksa hedefsin

HEDEFİN 5 GETİRİSİ

1-Nereye gideceğini bilirsin

2-Yol haritan olur

3-Hevesin gerçekleşir

4-Gayretin boşa gitmez

5-Sağa sola savrulmazsın

Hangi limana gideceğini bilmeyen gemiye

hiçbir rüzgardan fayda yoktur.

Hedef; amaç, erektir. Bir amaç olduğu kadar nişan alınan her şeydir hedef. Bir hedefi olan insan kaostan kurtulur, bu hedefi için bilgi inşa eder, tutum inşa eder, adım atar, avantajlarını belirler, farkındalığını artırır, hayatını inşa eder.

Bir gün orada bir gün burada oyalanmaz. Günün getirdiğine değil, hedefine koyduğuna yürür. Bir ülkenin hedefi, daha iyi bir yaşam; daha iyi bir yarındır.

Ülkenin böyle bir talebi varsa evrensel değerler üzerinden yükselir; yükseltir. Zira hedefe ulaştığınızda onun istikrar ve kalıcılığını, dayandığı evrensel değer belirleyecektir.

Çocukları başarısız aileler hep şu soruyu sorar; nerede hata yaptım? Hedef koyamamış bir çocuk; kaosun, yaşının problemlerinin, gündemin getirdikleriyle boğuşur durur.

Hedef koyup uygulayamayanlar ulaşılabilir görmeyenlerdir. Hedef oyuncak değildir. Bilgi, azim, sebat ve gayrettir.

Ulaşılabilir hedef koymak zordur. Birinde söylence vardır, diğerinde plan vardır. Hedefi olmayan kendisi hedef olur.

        HEDEFİN VAR MI YOKSA KARAVANACI MISIN?

DEVAMINI OKU

Ar etmez misin sen?

UTANMANIN 5 NİMETİ

1-Hatanı fark edilmesi

2-Pişmanlığın ifadesi

3-Bağışlanma talebi

4-Onurunu koruma gayreti

5-İyi insan kalma beyanı

Ar damarı çatlamış yönetici; tehlikedir.

Ar etmek Edep takınmak, hasret kaldığımız haslet oldu.

Utanmak; onursuz sayılacak ya da gülünç olacak bir duruma düşmenin üzüntüsüdür. Mahcubiyettir. Ar, Haya etmektir.

Kıvancı ele verip kusuru kendinde tutmaktır utanmak… Hatanın lisanı hal ile ifadesi. Vücut diliyle kusurun itirafı… Pişmanlığın kabul görmüş, içselleştirilmiş, karşı bildirimidir.

Utanmak erdemdir de utandırmak değildir. Allah’ın en bildik sıfatlarından biri, ayıpları gizlemesi (settar- örten, settarı uyup= ayıpları saklayan) diye bilinir.

Kusuru yüze vurup utandırmak, kolay olandır. Hele ki birini başkasının yanında utandırmak, hamlığın, çiğliğin en bayağı olanıdır.

Utanç duygusunu yitirmemiş, ar damarını çatlatmamış, kusurundan haya edebilmiş biri için utanma, iyi insan olmaya işarettir.

Utanmaz biri kadar şeref, haysiyet ve saygınlığa düşman yoktur. Utan ki bağışlanasın, affedilesin, yücelesin…

Utanmıyor, ar etmiyor, hicap duymuyor hatta edepsizliğini gücüne rozet yapıyorsan, çürümüşsündür.

        EDEP YA HÛ DİYECEĞİN KİŞİLER ÇOĞALDI MI?

DEVAMINI OKU

Mağdur çok takan yok

MAĞDUR OLMAMAK İÇİN 5 ÖNERİ

1-Zulümden, zulmedenden yana çıkma

2-Sıra sana gelmeden mazlumu gözet

3-Haklarını bil, onları savun

4-Zalime diren, asla pes etme

5-Muktediri alkışlama onu değiştir

Mağdur= gadre uğrayan. gadr=hainlik, vefasızlık, zulüm, merhametsizlik, haksızlık, kötülüktür. Mağduriyet; haksızlığa uğramışlık, haksızlık yapılmışlıktır.

Toplumun en yüksek adaleti en mağduruna sağladığı adalet kadardır.

Mağduriyet bir ülke için en doğal haklarından mahrum kalmaktır. Eğitim hakkından mahrum kalmak, sokağa çıkma hakkından mahrum kalmak, konuşma hakkından mahrum kalmak, adalet hakkından mahrumiyet.

Tarlada buğdaydan yaylada sütten mahrum olmak… Mağduriyet üzerinden siyaset yapılır, servet yapılır, vahşet yapılır, film yapılır, düşmanlık yapılır, şikâyet yapılır.

Mağduriyet; fitne, fesat kesesinde sıkıştırılmışlıktır. Bir ülkenin mağduriyeti ekonomisi üzerinden başlar. Siyaseti üzerinden büyür.

Biz hayatı mağdur üzerinden anlamaya çalışırız bu yüzden zıt anlamı da körelmiştir. Mağduriyetin zıddı kıyandır.

Trafikte zorba sana kıyar, sistem mağdurdan yana çıkmaz.

hukuk, halk mağdur. Mağdurlar çoğalıyor ama takan yok.

         MUKTEDİRLER SENİ DE MAĞDUR EDİYOR MU?

DEVAMINI OKU

Şaibeliye güvenilmez

ŞAİBELİNİN 5 EMARESİ

1-Sözleri yalan doludur

2-Korkutma gayretindedir

3-Bağırarak yönetir

4-Kusurunu genelleştirir

5-Başkasına iftira atar

Yöneticin şaibeli biriyse

ortam çürümeye başlamıştır.

Şaibe; kir, leke, eksiklik, kusur, ayıp demek. Arapça ‘şev’ kökünden gelir ve karıştırmak, aldatmak anlamındadır.

Şaibe iz bırakır. Bir kez oluştu mu zihinlerden silinmez. Gündem değişir, olaylar değişir. Yerini, zeminini terk etmez.

Kuyuya düşer kuyu konuşur, dile düşer dil konuşur. Şaibe uyuyamaz. Uykusu yoktur. Şaibeli her olay mevsimini yitirmiş iklim gibidir.

Bakarsın, gözlerinden okunur. Adım atarsın adımlarından okunur. Gülersin vücudundan okunur. Bakışını göz kırpmaların resmeder.

Şaibeli yönetim, şaibeli işlem, şaibeli her adım; kuşkunun yerleşmesidir. Şaibe oluştu bir kez üzerini kapatarak, saptırarak, inkar ederek ortadan kaldıramazsın.

Şaibeli yönetici, yaptığı her işte kasıt aranandır. Kusur herkeste olur da kasıt, şaibeli damgası yiyenin alnına kazınır.

Bugün toplum; şaibelilerin çürüttüğü değerlerden dolayı endişelidir. Zira şaibeliye güvenilmez.

Kirlenmiş biri ‘ben temizim’ demekle temize çıkamaz. Yapılması gereken; şaibelilerden kurtulmaktır.

       SENİN ŞAİBELİ GÖRDÜĞÜN KİMSELER VAR MI?

DEVAMINI OKU

Ahlâksızı tolere etme

TOLERE EDİLEMEZ 5 ŞEY

1-Ahlaksızlık; çünkü toplumu çürütür

2-Şiddet; çünkü insanı çürütür

3-Adaletsizlik; çünkü devleti çürütür

4-Yalan; çünkü güveni çürütür

5-İhanet; çünkü ruhu çürütür

Ahlâksızlık; değerlerin variyet yitirmesidir. Ne bireylerin ne toplumun, ne de ülken gelişemez. Sürekli az gelişmişlik kulvarında döner durursun. Hele ki üzerinde yükseleceğin ahlâki değerleri tolere edilebilir bir keseye koydu isen…

Her dağıtmaya kalktığında çoğalmak yerine bindiğin kayığa bir delik te açarsın. Tırmandığın merdivenin  basamakları, toleransın kadar dayanıklıdır.

Tolere etmek; hoşgörü ifadesi olsa da değerlerin tolere edilebildiği nokta; çürümüşlüğün başladığı yerdir.

Bataklığın içerisinde ne kadar yol alınabilirse ancak o kadar yol alırsın. Çürükleri atarak ayıkladığında çoğu zaman sebzeleri kurtarabilirsin.

Ancak kanser hücresinin çürüklerini attığında kanserden kurtulamayabilirsin. Yeri gelir; şiddeti ‘tolere edilebilir’ noktada görürsün. Kadına şiddeti tolere edip onaylarsın.

Ahlâksızlığı tolere etmek, toplumsal yükselişin baltalanması, ilerlemenin ihaneti, yükselişin bilinçli yerle yeksan edilişidir.

Şiddeti tolere et, hırsızı tolere et… Çürüme budur işte…

 AHLÂKSIZLIĞI TOLERE EDENLERE BAKIŞIN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Neden yapamıyoruz?

BAŞLADIĞIN İŞİ BİTİRMENİN 5 ADIMI

1-Niyetin samimi olsun

2-Süreci planla

3-Gereksiz ayrıntıları ertele

4-Kendine bitiş tarihi koy

5-Aksiliklere hazırlıklı ol

Yarım bıraktığın 10 iş; 1 tam iş olmayacaktır.

İstiyoruz ama neden yapamıyoruz? Samimiyetimiz mi yok?

Projeye başlıyoruz. Yeni öneriler getiriyoruz. Günlerce toplanıyor, alt ekipler kuruyoruz. Sonra yarım bırakıyoruz.

Yüzüne bile bakmıyoruz. Bakımsızlıktan öldürüyoruz. İlgisizlikten yıldırıyoruz. Sessizlikten bezdiriyoruz. Dokunmamaktan tozlandırıyoruz.

En önemlisi de ilhamını çalıyoruz. Geleceğin tohumlarını yiyoruz. İçini dışını oyuyor fakat sorsalar; istiyoruz.

İstemek sürgit söylenmek midir? Koro halinde aynı sözleri mi yinelemektir? Biliyor, anlıyor, görüyor, duyuyorsak…

Neden yapamıyoruz ki? O zaman sormak gerekir; bugüne kadar hangi gerçekten istediğimiz şeyi yapamadık? Kim engel olabildi bize? Hangi güç durabildi karşımızda?

Hadi açalım defterleri ve bir bakalım… Biraz samimiyet

Çok az samimiyet dahi rafa kaldırılan reformları çıkarır, atılmayan adımları attırır. Tozlu dosyalara takla attırır.

Samimiyet dediğin insanın içinden gelmeli. İstiyoruz ama başlasak dahi bitiremiyoruz.

     SEN HALA ÇOK İSTEYİP YAPAMAYAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Değersizleştirilme…

DEĞERSİZLEŞTİRİLMEYE

KARŞI 5 DEĞERLİ TEDBİR

1-Varlığını önemsemiyorsa uzaklaş

2-Bağırarak yönetiyorsa sakın sinme

3-Değerlerine saldırıyorsa uyar

4-Özen göstermiyorsa terk et

5-Kendi değerini ondan dilenme

Değersizleştirme; savunma mekanizmalarını bastırmadır, çarpıtmadır, yön değiştirmedir. Değersizlik bir toplumun üretimsizliğinin, sürdürülebilirliğinin, varlığının en büyük düşmanıdır. Değer üretmeyen toplum değersizleştirir.

Sevdiğini söylersin ama özen göstermezsen hayatının en ücra köşesine itersin, sevgini çürütürsün.

Çocuğum dersin çocukların gündeminden eğitimi, araçları, bilimi alırsın ve onları dünya ölçeğinde meraktan, matematikten, bilimden yoksun ve yoksul kılar, sonuçta bilimin dilencisi oluverirsin.

Halkım dersin, halkın elinden konuşma, ifade özgürlüğünü alırsın, seçimlerini ve seçtiklerini değersizleştirirsin.

Hayat; değerler üzerinden yürür. Değersizleştirdiklerin kendi değerlerini unutur ama er veya geç; seni de unutur.

İnsan, onu değersizleştirenden uzak durmalı. Zira değer görmeyen, değer veremez. Genelde bağırarak yönetenler kendileri değer görmeden yetişenlerdir.

Kamçıyla büyüyen kamçı eline geçtiğinde değersizleştirmede zalimleşecektir.

      DEĞERSİZLEŞTİRENİ FARK EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU