Çok bilen çok yanılır

“BİNDİĞİM AT BENDEN AKILLI OLMASIN”

1-Hayat bir yarış;

2-Ve akılsız atlarla yarış kazanılmaz.

3-Akılsız at ile menzil alınmaz.

4-Kendinden akıllıları keşfedebilen yöneticiye;

5-Başarı kader olur.

Hele ki yarım yamalak bilen herkesten daha da çok yanılır.

Çünkü bildiğini sanır ve böyle birine öğretmek imkansızdır.

Yöneticilerde gördüğüm şudur; liyakat sahibi ve gerçekten bilen insanları nedense kendilerinden uzak tutar, onlarla aralarına mesafe koyarlar.

Onun yerine kendilerinden daha az bilenleri tercih ederler.

Zira ancak bu sayede kendini daha değerli, akıllı, zeki ve vazgeçilmez biri zannederler.

Gözlemim şudur; işletmelerde ikinci sınıf yönetici, etrafına üçüncü sınıf kadro edinir.

İtibarını bu sayede koruduğunu sanır.

Oysa birinci sınıf yönetici, etrafında bilen çalışan bulundurmak ister.

Önerim; kendinden daha zeki ve akıllı insanları bulup, onların hizmetine girmektir. ‘

Hükmetmek’ değil, onların hizmetine girmek

Bu, zor bir zenaattir zira özgüven gerektirir, erdem gerektirir, basiret gerektirir.

Çalıştığı kişileri liyakat havuzundan seçenlerin başarısı ortadadır.

Bilen adam yerine bizden adam seçenlerin hüsranı; daha da ortadadır.

Çok bilen çok yanılır zira…

ÖNCELİĞİN; BİZDEN ADAM MI BİLEN ADAM MI?

DEVAMINI OKU

Üretmeyen teknoloji

KLAVYE Mİ yoksa MOUSE MU?

1-Soru: “en fazla mouse’u mu?

2-Yoksa klavyeyi mi kullanıyorsun?”

3-Cevapların dağılımı ilginç; %80 mouse, %20 klavye.

4-Klavye; genelde ÜRETİMİ,

5-Mouse ise TÜKETİMİ temsil ediyor.

Neredeyse bütün dünya; kimi yoğun kimi kısmen teknoloji kullanıyor.

Ama teknolojiyi üretmiyorsanız büyük ihtimalle tüketicisi olmuşsunuz demektir.

Bizde; üretim süreçlerinde akıllı ve gereği kadar teknoloji kullananlarımız çoğunlukta.

Sorun, üretmeyen teknolojinin tüketicisi olanlarımızda…

Çeyrek asır önce bilişim konferanslarında sıkça uyguladığım test şuydu; ‘Bilgisayarı olan el kaldırsın.’

Önceleri tek tük ama sonraları, salonun neredeyse tamamı el kaldırır oldu.

Bilgisayarı olanlara şunu sorardım; ‘En fazla mouse’u mu yoksa klavyeyi mi kullanıyorsunuz?’ 

Gelen cevapların genel dağılımı ilginçti; %80 mouse%20 klavye.

Benim bu duruma yaptığım yorum klavyenin üretimi mouse’un tüketimi temsil ettiğiydi.

Gerçi mouse ile üretim yapan tasarımcı benzeri işler de söz konusu ama geneli fazlaca etkilemez.

Bugün cep telefonları bilgisayarlaştıkça mouse’un yerini parmak aldı.

Şimdi soru şu; o parmaklar ile katma değeri olan ne gibi üretim yapıyoruz?

Üretmeyen teknoloji bizi tüketiyordur.    

TEKNOLOJİ İLE  ÜRETİCİ MİSİN TÜKETİCİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Gitmeyi bilmek…

İKİ AYAĞIYLA MAYINA BASMIŞ

GİBİ BIRAKIP GİDEMİYORSUN

1-Zamanı gelince gitmeyi bilmek gerek.

2-Mayına basanın dramını düşün;

3-Kalsan, çürümeye gönlün razı değil.

4-Gitsen, varlarını terk edeceksin.

5-En zor ikilem bu işte..

Ve hemen gidemedim, Ve artık gidemedim,

Ve sonra hiç gidemedim

Edip Cansever böyle diyor.

Gitmesi gereken ne düşünür bilinmez ama kalmaya heveslileri, şiirin devamında uyarmakta gecikmez şair;

Kurtuluş’ta son durakta bir tramvay ölüsü sanki ben; öylece kalakaldım…

Eğer söz konusu ilişkiler ise, genelde, gidenin kaçak, kalanın korkak olduğu bir kavramdır; gitmeyi bilmek

Fakat gidilecek yeri değer üretmek diye tanımlarsanız, sistemin yorgunluğuna (entropi) varırsınız.

Hele ki her şeyin hızla değiştiği dünyada…

Bazıları gitmeyi bilmemeyi; “geriye gitmenin en hızlı yolu” diye tanımlar.

Doğrudur…

Daha iyi bir yarın uğruna dünden gitmeyi bilmiyorsan, bugün başın belada demektir. 

Gidebilmelisin, zamanında…

Şimdi yayladan çekip giderken Edip Cansever ile gitmeyi bileyim dedim bu kısa yazıdan;

Hepimiz kalakaldık Elimizde tetiği çekilmeyenNamlusu yönsüz bir tabanca gibi

ZAMANI GELİNCE GİTMEYİ BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Ziyan zebil oluyoruz

İNSANLARIMIZI HARCAMAYIN

1-Emeklerimiz, zamanımız,

2-Beklentilerimiz, geleceğimiz,

3-Vasat hoyrat ellerde ziyan zebil oluyor.

4-Yetenekleri harcayanlar, gayretleri boşa

çıkaranlar;

5-Yarınlarımızı çalıyor..

Bir şeyin boşuna, boş yere işe yaramaz duruma gelmesi

İnsanın değerini gösteremeden boşu boşuna harcanması…

Mevcut sistem çürümüşse, nice kabiliyetler ziyan olur.

Liyakat kovulmuşsa o ülkeden; yetenekler ziyan zebil olur.

Kayırmacılık yüceltilmiş ise gayretli ve kabiliyetli insanlar zorluklarla dolu, mutsuz ve başarısız hayata zorlanırlar.

Testiyi kıranla suyu taşıyanı bir tutan hatta başarısızlığı ödüllendiren yönetimler yüzünden çoğu iyi niyetli ve üstün kabiliyetli insana; elekle su taşıtıyorlar.

Aldığı iyi eğitime rağmen ona çalışma alanı kuramayınca ömürler ziyan zebil oluyor, insanlar harcanıyor, gençlikleri heba ediliyor.

Reform yerine geciktirilmiş tedbirler alırsan, ekonomi reformu yerine enflasyon restorasyonu ile geçiştirirsen havanda su dövmüş olursun.

Umutları öldürür, beklentileri budar, herkesin aynı ortak ufka bakmasını önler, gelecek vizyonlarını ziyan zebil edersin.

Oysa bizim çok sayıda nitelikli insan kaynağımız var fakat yönetim idrakimiz eksik.

   SEN DE VASATLIĞIN HARCADIKLARINDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Kaygıdeğer yöneticilerim

CEBİMİZ DOLAR MI?

1-Bu kafayla dolmaz.

2-Çünkü Dolar bizim paramız değil.

3-O halde nedendir bu $ aşkı?

4-Çünkü enflasyon liramızı eritiyor.

5-Dolara hücum yok, Liradan kaçış var.

TL’yi değerli kılmadıkça çilemiz dolmaz…

Size bu mektubu saygı dolu sözcüklerle ancak kaygı dolu duygularla yazıyorum. 

Kendi vatanında parya haline gelen liramızın akıbetinden endişeliyim.

Herkes ondan kaçmaya başladı.

El parasına, KKM’ye dolara sığınıyor.

Altına otoya konuta borsaya kaçıyor.

Liramıza sahip çıkması gereken Merkez’in elinden gelen bu kadar.

Bağımsız değil, faizi zorla yönetebiliyor ve bu yüzden lira, kafasını suyun üstünde dahi tutamıyor, ha bire su yutup duruyor.

Kaygıdeğer yöneticilerim; kaygılarım yersiz değil.

Daha önce dolar alıp başını gittiğinde başımıza gelenleri hatırlıyorum.

Kaygıdeğer yöneticilerim; abarttığımı sanmayın, endişeliyim.

Kaygıdeğer yöneticilerim; dolarizasyona benzin taşıyoruz.

Kaygıdeğer yöneticilerim; dolarla maaş almıyorum ama maaşı ile dolar almaya koşanlar hayli fazlalaştı etrafımızda.

Kaygıdeğer yöneticilerim; ‘ne güzel dolar arttıkça cari açık azalıyor’ diyenlere kanmayın, ihraç mal maliyeti artıyor.

Kaygıdeğer yöneticilerim; ekonominin gidişatından, ülkemin geleceğinden hayli  endişeliyim.

Maruzatım budur.

EN DERİN KAYGILARIMLA

DEVAMINI OKU

Sorumluluğunu öteleme

5 SORUMLULUK BİLİNCİ

1-Haklarının farkındasın

2-Görevinden kaçmazsın

3-Yetkilerinin hakkını verirsin

4-Verdiğin söze sahip çıkarsın

5-Kurnaz değil adil olursun

Toplum sorumluluk öteleyeni affetmez

Sorumluluk; bireyin üstlendiği, yapmak zorunda olduğu, yürütmekle görevli kılınan, gerektiğinde hesap verebilme hali…

Mesuliyet.

Mesul olma durumudur.

Sorumluluk, külfettir. 

Nimeti tanımlı külfettir.

Karşılığında onay para, mevki, aidiyet alırsın.

Çoğu kişi ya yetkisizlikten veya konfor ya da ahlak zaafından ötürü, sorunu; kendi sorumluluk alanının dışına iter.

Çevre için sorumluluklarını yerine getirmez ve “zaten iklim değişikliği” diyerek sorunu kendi dışına atar.

Fakat toplum, sorumluluklarını öteleyenleri, bir şekilde cezalandırır.

Ya yetki ve haklarından mahrum ederek veya toplumdan tecrit ederek…

Neticede sorumluluk; hayata karşı taşıdığımız görevler manzumesi, sözleşmesidir.

Hak talebinde olanın sorumlulukları reddetmesi söz konusu olamaz.

Olursa; toplumsal sözleşmeleri ihlalden sorumlu tutulacaktır. 

Sorumsuzlar er veya geç sorun olacak ve yetkileri budandığı gibi haklarından da mahrum kalacaklardır

  SEN SORUMLULUKLARININ FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Bataklıkta temiz kalmak

BATAKLIĞIN 5 ZARARI

1-Sürekli sinek, sorun üretir

2-Onu var eden ruhsal atıklarındır

3-Kurutmadıkça baş edemezsin

4-Seni uygarlığın taşrasına iter

5-Bataklık toplumu çürütür

İçinde bataklık barındırma.

Bataklık; Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge, aynaz, azmaktır…

Düz, ıslak, çoğunlukla durgun sulu; saz ve kamışların yetiştiği alandır.

İçerisinde sinekleriyılanları balıkçılları barındırır.

Bataklığı gizleyemezsin.

Zengin coğrafyaların kirliliğidir bataklık.

Islahı için yıllarca çaba sarf etsen de bataklıkta temiz kalamazsın.

Hayatın sığ bataklıklarını sivrisineklerini temizleyerek kurtulamazsın bataklıktan.

Bataklıkları kurutmadıkça bataklıkla mücadele edemezsin.

Temiz suları bataklık haline getirdiğinde o bataklıkta sen de kalamazsın.

Ne yüzen balıkların olur.

Ne gece yatarken huzurun

Temizliği, çalışkanlığı, zarafeti, keşfetmeyi, merakı insan hayatından çekip alıp; zararlı bataklıklarla çevreyi ördüğünde…

Uyuşuk, hırpani, bilgisiz cahiller topluluğu haline gelirsin.

Olağanüstü bataklıkların, uygarlığın ötesine atar seni.

Sivrisinek üreten bataklığı kurutmadıkça sorun üretmeyi sürdürecektir.

Sen içinde bataklık haline gelen kötücül duygulardan kurtulmayı dene.

Ülkenin içine düştüğü duruma bak, bataklıklar göreceksin.

   BATAKLIĞINLA NASIL SAVAŞIYORSUN?

DEVAMINI OKU

Topluma en büyük zulüm tedbirsizlik

TEDBİRSİZİN 5 BAHANESİ

1-Başkasını suçlamak.

2-Yangında bile poz vermek.

3-Alevlerden siyaset çıkarmak.

4-Canlıları hiçe saymak.

5-Enkaz kaldırmayla göz boyamak.

Doğa, ona ihanet edeni cezalandırır.

Riskleri bilmek, görmek; tedbir almamak bir topluma yapılabilecek en büyük zulümdür.

Milyonlarca para harcarsın, muhteşem tesisler kurarsın, Bütün sermayenin yatırsın, tedbirsizliğin kurbanı olur, bir gecede hepsi erir.

Paran erir, evin yanar, su altında kalırsın.

Doğal afetlerin merkezi haline gelirisin.

Bir ülke aldığı tedbirlerle en büyük tasarrufu yapar.

Var olanı koruyabilmek zenginliğin en büyük parçasıdır.

Bir sabah uyandığında paranın değeri pul olmaz, is kokuları içerisinde uyanmazsın.

Tedbirsizlik; kalkanı duvara asarken, etrafta gezinen düşmana dikkat etmemektir.

Tedbiri olmayanların enkazları olur.

Tedbir azaldıkça tehditler artar.

Palyatif tedbir; geçici tedbirdir.

Biz ne zaman palyatif tedbirleri bırakacağız?

Tedbir al; ciğerlerini korursun, ormanlarından kül yağmaz, ölmezsin.

Ekonomin iflasa sürüklenmez…

  FELAKETİN ADI TEDBİRSİZLİK DEĞİL MİDİR?

DEVAMINI OKU

İletişim özürlü olma

İLETİŞEMEYENLERDEN MİSİNİZ?

1-Ortalık iletişim özürlüleriyle dolu.

2-Becerip adını dahi yazamayan…

3-Telefon numarasından onu tanımamızı bekleyen…

4-“Kimsiniz” diye sorunca küsen, alınan.

5-Meramını ifade edemeyen yığınlar…

Hayatımızda iletişim; hayati öneme sahip.

Üstelik sağımız solumuz cebimiz evimiz iletişim araçlarıyla dolu.

Böylesine imkan varken becerip iletişim kuramayanımız hayli fazla…

Cebine mesaj gelir; adını söylememiştir. 

Kendisi biliyor ya tüm evrenin de bildiğini sanacak kadar eblehtir.

Sorarsın; ‘kimsiniz?’ diye; ‘tanımadın mı?’ diye alınganlık gösterebilir.

Peki ya işi iletişim kurmak olanlara ne demeli?

Kurumsal iletişim, PR firmasından mail gönderir, ya tarihi yazmaz ya da etkinlik yerini

Temsil ettiği kuruma dair bilgi sahibi değildir genelde…

Davetiye gönderir, üzerinde, adı, soyadı, adresi veya içeriği tam değildir.

Kurumlar, lütfen iletişim özürlülere kurumun iletişimini teslim etmeyin.

Yazık size… G

Geçenlerde bir WhatsApp mesajı geldi bana;

N’aber?’ diye.

Kimsiniz?’ diye sordum;

Ne o tanımadın mı?’

Foto koymuş; bir şempanze

Ben de ‘Özür dilerim fotoğrafından tanıyamadım’ diye yazdım.

Küstü ve gitti.

Meğer iletişimci imiş.

İletişim DİRİ ve DURU olmalı…

Eblehlik değil…

  İLETİŞİMCİN, İLETİŞİM ÖZÜRLÜ OLMASIN?

DEVAMINI OKU

Kötülüğe göz yumma

KÖTÜLERİN 5 ZARARI

1-Değerleri tahrip eder.

2-Toplumu çürütür, korkuyu iktidar yapar.

3-Hak gasp eder.

4-Gücünü kötüye kullanır.

5-Uygarlık düşmanıdır.

Kötülerin cesaret bulduğu ülkede iyilik göçe zorlanacaktır.

Göz yummak; kusurları görmezlikten gelmek, görmemiş gibi davranmak, hoş görmek, müsamaha göstermek

Bir şeyin yapılmasına ses çıkarmamak. Kötülüğe göz yummak.

Basit bariz hakikatleri görmezden gelmek

Kontrolsüz bırakmak, yapılacak çokça hatalara ve kötülüklere göz yummaktır.  

Göz yummanın haklı gerekçesi yoktur.

Zorbalığa, yağmalara, haksızlığa göz yumanlar çıkarları olanlardır.

Yiyicilerdir, dolandırıcılardır, tefecilerdir, soygunculardır.

Göz yummak, ilkelliğimizi kirliliğimizi pisliklerimizi saklamaktır.

Şiddete göz yummak, yangına göz yummak; suça ortak olmaktır, 

ihanet etmektir.

Kötülüğe zulme, haksızlığa, göz yumma!

Göz yummakla gece olmaz. 

Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.

Kural şudur; eğer kötülük varsa önce elinle müdahale et.

Buna gücün yetmiyorsa dilinle müdahale et.

Ona da gücün yetmiyorsa kalbinle kötülüğe diren

Kötü, ona müdahale etmedikçe yaptığı kötülüğü kendine hüner sanacaktır.

  KÖTÜYE, KÖTÜLÜĞE KARŞI SENİN TUTUMUN NEDİR?

DEVAMINI OKU