Zor zamanları yönetmek

NE DEM BAKİ, NE GAM BAKİ

1-Yaşadığın zor günler sürgit olamaz.

2-Tıpkı iyi günlerinin olmadığı gibi…

3-Kendi krizinden çıkış rotası çiz.

4-Umudunu hiç kimse çalamaz. 5-Belirsizlik içinde yol almayı dene…

İyi günde herkes dost. 

Durgun suda herkes kaptan. 

İşler yolunda giderken herkes iyi…

Ancak hayatın gereceğiyle zor zamanda yüzleşirsin.

Belli ki gündelik şartlar hayli zor.

Hatta sürgit kriz içinde bir ekonomide, hayat pahalılığıgeçim sıkıntısı, yarınsızlık ortamında morallerimiz bozuk.

Bunlardan daha da kötüsü; insanların gelecek beklentisini kaybetmesi, belirsizlik yumağı içinde kalmaları…

İşte tüm bunlardan kurtulmanın yolu; 

1-Umudu asla kaybetmemek ve 2-kendine zor zamanlara dair bir rota çizmek…

Bilgeler; ‘ne dem baki, ne gam baki’ der. Sefa da cefa da geçicidir. 

Şartlar çok zor olsa da bilmemiz gereken, zor anların geçeceğidir.

Burada fark, kötü koşullar içinde senin en iyi yapabildiğine odaklanmakzor zamanlarını yönetmek ve kendi geleceğine bir kapı aralamak.

Çıkan her şey inerdar günün ömrü az olur.

Sen şimdi kendi geleceğine sahip çıkmazsan seni yönetemeyenin becerileriye sınırlanrsın.

Her durumda bir çıkış olduğunu bil ve ona göre davran.

   HANGİ KARANLIK GECE VAR Kİ SABAH OLMAMIŞ?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Yüklerinden kurtul

YÜKÜNÜ ATMANIN 5 ÖDÜLÜ

1-Hafiflersin

2-Hayatın kolaylaşır

3-Sırtındaki keneler gider

4-Ekonomin düzelir

5-Daha hızlı koşarsın

Kuşa kanadı ağır gelmez ama sana kanat

olmayan, sırtındaki en ağır yük olacaktır

Yük; taşıdığın şeylerin tümü… 

Ağırlıkların, altında ezildiğin, isteksizliğin, sıkıntıların, yapmak istemediklerin, ağzına, boğazına dek dolmuşluğun, zorunlulukların… 

Sırtındakiler

Bu yükleri sırtından indirdiğin kadar karışırsın hayata…

Göremediklerini görür, işitmediklerini işitir, tatmadıklarını tadarsın.

Yürüdüğün yol kısalır, omuzların daha dik durur.

Cebindeki yük, borçlarındır.

Ekonomideki yük; işsizliktir, enflasyondur, üretememenin, kendi kendine yetememenin fukaralığıdır.

Bunu hissetmen kolaydır da bu yükleri sana yükleyeni idrak etmen zordur.

Seni taşısın diye seçtiğin, omuzundaki en ağır yük olur.

Çözdüğünden daha fazla sorun çıkaranlar da yük olur sana…

Sürekli yük altında ezilenler, gelişemez.

Seni taşıma iddiasındakiler, senin yükün olmuştur.

Ülkenin sırtına yük olanlar senin de yükün halini alınca; çare üretmek kaçınılmaz olacaktır.

Çare; yüklerini sırtından atmaktır.

Bu yükleri sırtından atmak senin kurtuluşun, refahın, hafiflemenin, sağlığın olacaktır.

SIRTINA YÜK OLANLARIN ACABA FARKINDA MISIN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Egolarınla koşamazsın

EKOSİSTEM Mİ EGOSİSTEM Mİ?

1-Kulağınıza EKOSİSTEM kelimesi çalınıyorsa

2-O sistemdekilerin egolarını gözlemleyin

3-Egolarını besleyen rutinleri belirleyin

4-Şişirilmiş egolarla bir yere varılamaz

5-Oradan uzaklaşın

Ne söylediğimizden ziyade, ne yaptığımız önemli…

Neyi, neden yaptığımız ise daha da önemli.

Çeyrek asırdır dilimizden düşmeyen bir kelime var;

EKOSİSTEM. Bir bölgede bulunan canlı, cansız varlıkların karşılıklı oluşturdukları sistemin adı…

Pek de moda… Neredeyse herkesin dilinde…

Etkileşimle gelişen olgular sayesinde birlikte iş yapma, daha çok üretim, katma değer sağlama…

Eğer sistemin unsurları aynı yönde hareket etmez ve bu birliktelikten bazıları bireysel kazanç kurnazlığını seçerse, en iyi tasarlanmış ekosistem dahi, egosistem halini alır.

Nedir bu EGOSİSTEM? Nimeti alıp külfeti öteleme kurnazlığı

Sorunu; kendi sorumluluk alanının dışına itme kolaycılığı

Ekosistemin değer üreten parçası olmak yerine kendi egosunu besleme aracı haline getirme ahmaklığı… 

Şişirilmiş egolarla ekosistem kuramazsınız.

Ekosistemin çalışması için barındırdıklarının kümeleşmesi gerek.

Muktedire yığın oluşturmak ekosistem olamaz.

EGONU BESLEMEK İÇİN Mİ BURADASIN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

İşler ters gidiyorsa…

TEHLİKENİN 5 SİNYALİ

1-işler sürekli ters gidiyordur

2-Beklemek sorunu büyütüyordur

3-Hayatının akışı aksamıştır

4-Günlük rutinler bozulmuştur

5-Konforun seni çürütmüştür

Çözümü zamana bırakma.

Hareket vaktidir şimdi.

Bir şeyler ters gitmeye başladıysa, ne yapmayı düşünürsün?

Sinsi bir baş ağrısı, gözlerde kaygılı dalmalar, göğsünün üzerinde biri oturuyormuş gibi baskı ve midede yanma

Der ki; bir şeyler ters gidiyor ya da yolunda gitmiyor.

Hal böyleyken bu konuda ne yapmayı düşünürsün

Kendiliğinden geçmesini beklemeyi mi, eyleme geçmeyi mi?

Böyleyken beynimin bir kısmını; “yarıcıya” vermiş gibi olurum.

Hani, tarlasını kendi ekmeyip biçmeyip, ürünün yarısı karşılığında başkasına işleten gibi..

Beynin bir yarısı rahattır. Ancak diğer yarısı henüz çözülememiş problemgiderilmemiş kaygı ve yönetilmemiş risklerin hesabı derdindedir.

İnsan, rahatı karşılığında bedel öder ve kendi hapishanesinde gözetim altında kalır.

İşin tuhafı, kendine gardiyan olduğu bu hapishanede çok farklı duygular ve düşünceler üretebiliyor olacağıdır.

İnsan, soru sorarArayışı vardır. 

Unutabilme yetisi ile var olabilir.

Ancak işe yarar olan, işler ters gidiyorsa, düşünmek ve çözmektir.

Çözümü zamana bırakırsan işlerin daha da ters gidebilir.

 HAREKETE GEÇME ZAMANIN GELMEDİ Mİ?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Başkasıyla kıyası bırak kendi vizyonuna yürü…

KIYAS KULLANMA KILAVUZU

1-Kendini dününle kıyasla, el ile değil

2-Kıstasına dikkat et, ona dönüşürsün

3-Vizyonu olan, kıyasa gerek duymaz

4-İyi doğru güzel; kime göre?

5-İkinciyi geçmen yetmez, birinciyi geç

Hakk’ı biz bulduk deyu zannetmesin ashâb-ı kâl / Cûylar çün erdiler deryâya hâmûş oldular.” diyor Hayali; ‘yaradanı bulma yolunda bilim ehli diye geçinenler kendilerini bizimle kıyaslamasınlar…

Coşkulu nehirler, denize ulaşınca suskunlaşırlar.”

Kıyas, en az iki elemana ihtiyaç duyar: 1-kıyaslanan, 2-kıstas…

Kıstas, kıyaslarken esas alınan değerdir.

Ancak “oldum” diyenler, kıyası bırakır.

Kıyas, coşkulu akan nehrin tavrıdır.

Başını taştan taşa vurur, engellerle gücünü kıyaslar.

Kaynağından nihai hedefine ulaşınca, denizle buluşur, sesi kesilir.

Çünkü kıyaslanacağı ne bir dağ ne bir dere, taş, kaya veya toprak kalmamıştır.

Kendini sürekli başkasıyla kıyaslayan, kıstasına imrenendir ve asla kendini kıyasladığını aşamayacaktır.

Onu geçse bile…

Zira kendini ikinci gibi pozisyonlamıştır ve ikinciyi geçen, yeni ikinci olur, birinci değil.

Birinciyi geçmek, kıyastan ziyade kendi vizyonunun, kendi rüyanın peşinden gitmek olacaktır.

Vizyonuna bak!

 KENDİNİ DÜNÜNLE  KIYASLAMAYI DÜŞÜNSEN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Bana farklı bakış gerek

OYUNCUYU DEĞİL ÖYKÜYÜ DEĞİŞTİR

1-Yeni yolda eski ayakkabıyla yürüme.

2-Değişim zihinde başlar.

3-Aynı kalmak adına her şeyi değiştiren;

4-Değişmesi gereken sensin belki de…

5-Başarısızlığı önce kendinde aramalısın.

Krizler, değişim zamanlarıdır.

Aynı kalamaz, farklı bakış açıları, yeni yollar, yeni insanlar devreye girer.

Özellikle yeni personel alırken, değişim ihtiyacı belirginleşir.

Sorun şudur; farklı bakışı nasıl edinirfarklı olanı nasıl buluruz? 

Zira şirketin kulvar atlayabilmesi için farklı bakış açılarına ihtiyacı vardır.

Farklı olan daima tedirgin eder.

O halde bu korkuları nasıl yeneriz?

Ya yeni gelen benim işimi elimden alırsa?

Ya farklı düşünce şirketin ritmini bozarsa? 

Ya diğerleri etkilenirse?

Tamam kaygılarımız var ama benzer şeyleri duyardinlersolursak; değişimi nasıl yakalayabiliriz ki?

Bir lider, bu sancılı değişimi yönetebilen kişidir zaten. İhtiyacı olan farklılığı bul ve bünyeye kat.

Değişim istenirken yapılan 3 temel hata; 1-Zihin yapısını sorgulamamak, 2-konfor alanlarından çıkamamak, 3-eski yolda yeni ayakkabıyla yürümek.

Değişim; yönetici veya çalışan değiştirerek değil, zihin yapısını değiştirmekle mümkündür.

Sorun, müdürde değil, senin zihnindedir.

DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKEN   SEN OLMAYASIN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Kiminle beşibiyerdesin?

EN YAKIN BEŞLİNİN 5 ETKİSİ

1-Onlara dönüşürsün.

2-Beyinleriniz senkronize olur.

3-Ortak huylar edinirsin

4-Zekilere daha zeki,

5-Aptallarla aptallaşırsın.

Unutma; en fazla fakit geçirdiğin 5 kişinin ortalaması olacaksın

İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği 5 kişinin ortalaması olurmuş.

‘Ruh halleri mürekkepse biz samandan kağıdız.

En yakınımızdaki üç-beş kişi damlıyor üzerimize…’ 

Yazar Jim Rohn’ın bu sözü, bilimsel araştırmalarla da doğrulanmış…

Ne kadar zekiyeteneklierdemli olursan ol; yan yana geldiğin insanlara dikkat etmelisin. 

Sosyal ilişkilerde tıpkı bileşik kaplardaki sıvı düzeyi gibi, yakın çevrenle etkileşip aynı düzeyde buluşacaksınız.

Kaldı ki senin sağlam olman yetmez, çürüklerden de uzak durmalısın.

Yaylada armut toplamış, rafıma koymuştum. İçlerinden çürük olan, diğer sağlam armutları da çürütüvermişti.

Sosyal beşibiyerde kuralına gelince…

Birlikte çok zaman geçirdiğinde, huyusuyuzihin yapısı, etik duruşu, dil düzeyi, kaygı, korku veya sevinçlerini de benimsemeye başlıyor, ünsiyet ediyorsun.

Önerim, aynı zincire dizileceğin beşibiyerdeyi iyi seçmen

Senden daha değerlilerle aynı sıraya dizilmen, çürükçarık, değer üretmeyeni yakın halkandan çıkarman, iyileri de onların yerine koyman.  

KÖRLE YATIP ŞAŞI  KALKTIĞIN OLUYOR MU?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Değerli olanı benimse

TUTMAYA DAİR 5 UYARI

1-Tutmak maliyettir, ağırlığını taşırsın.

2-Değerli mi, değersiz mi?

3-Sana yük mü, mutluluk mu?

4-Gücünü tuttuklarına harcamaya değer mi?

5-Kuşa kanadı ağır gelmemeli…

Tutmak kelimesi; niyete göre iyi veya kötü, doğru veya yanlış, güzel veya çirkin olabilen nadir sözcüklerden biridir.

Ne için ele aldığın, tutmayı; başka anlamlara, başka duygu iklimlerine taşır.

Ben tutma kelimesini en çok; benimseme anlamında kullanırım mesela…

Herkesin tutmaya dair farklı önceliği vardır. 

Ele geçirmeye değer mi?

Benimsenmeli mi?

İşe yarar mı?

Sahiplenilesi midir?

Tutulan şey üzerinden anlamlandırılan ilginç bir kelimedir tutmak. 

Değerli olanı tutmayı yeğler insan…

Derdikederi tutanların maliyetini görür de salıvermenin daha gerekli olduğunu anlar neticede… “

Baba; hırsızı tuttum. –Getir evladım. –Gelmiyor. –Bırak gitsin. –Gitmiyor.”

O halde hırsızı arsızı tutmuş olur mu insan?

Nitelikli tutma, değerli olanı ayırt etme yetisidir.

Gücünü harcamaya layık olandır.

Tutmak; güven gerektirir ve maliyettir.

Tuttuğun kanat dahi olsa, eğer uçamayacaksan, tavuk gibi yükünü taşırsın.

Ancak kartallar taşıdığı kanat ile zirvenin yolunu tutabilir.

TUTTUĞUN SANA YÜK MÜ  SENİ UÇURUYOR MU?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Çözümsüzlük çürütür

ÇARESİZSENİZ, ÇARE; SİZSİNİZ

1-Çözüm, bazen tesadüf olabilir ama;

2-Çözümsüzlük daima bir tercihtir.

3-Çözümü aramaya başlayan,

4-Er yada geç; onu bulacaktır.

5-Aramayıp zamana bırakan ise çürüyecektir.

Konfüçyüs; en zor şeyin, çözümsüzlüğün dilini şöyle kurar; ”Çözümsüzlük, karanlık bir odada bir kara kediyi bulmaktır. Özellikle odada kedi yoksa…”

Hayat, bazı alanlarda bize olmayan kara kediyi aramaya zorlar…

Onu bulamasak bile, arayışımız gayretimizle, o karanlık odayı, ışık olmadan aydınlık kılar, her zerresini zihnimizde haritalandırırız.

Bu durumda çözümsüzlük ölür ve geriye, kendi özgün çözümümüz çıkar.

Çözüm; çoğu kez tesadüftür fakat çözümsüzlük; asla değildir. Zira

çözümü sağlayan olasılıklar sonsuz iken çözümsüzlük, tektir.

Onun tekliğini, her çözüm arayışını aynı adrese vardırır.

Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir.

Çözümsüzlük çizgisine taşıdığımız her şeyin kalitesi düşer, çürür.

Çözümsüz kalınan anlar, insanın ruhunu yükseltme fırsatı sunar bize…

Çözümü kendi içinde aramaya başlasan?

Derdü meni devayı men

Dert benim deva da bende…

Çözümsüzlüğünün çözümü içinde bir yerde saklı duruyor…     

KAYBOLDUĞUN YERE SAKLANMIŞ OLMAYASIN?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU

Telaşlıyken karar verme

TELAŞIN BİLEŞENLERİ

1-Kaygı, tasa, kuruntu, sıkıntı

2-Paniğe kapılmak

3-Şaşkınlık hali

4-Kontrolsüz heyecan

5-Aklın mola alması

Hiç telaşlanmayan; ya ölüdür ya da olan biteni kavrayamayandır.

Telaş geçer de bedeli kalır.

Telaş; kaygıdan doğan heyecanla karışık sıkıntılı ivencenlik. Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin. Şaşkınlıktan doğan acelecilik… Kaygının süreç kontrolünü zayıflatması… Kargaşanın iç dinamiği… Ne yapacağını bilmezlik hali

Kaygı ve tasa, elini ayağına dolaştırır. Ne olup bittiğinden emin olamazsın. Bu hali anlatan kelimedir telâş. Özelliğisürdürülemezliğidir. Telaş geçer ve yerini sükûnete bırakır. Karar vermenin en riskli zamanıdır telaş. Yapacağını bilmezliğin güzel yanı, heyecan üretmesidir. Beynin, sürpriz veriye tepkisi, sürecin giriş kapısıTelaş vadisinde uzun süre kalınmaz. Zira akıl duruma el koyar ve zihni bir duyguya yönlendirir. Telaştan ne yaptığını bilmezlik süresi uzarsa artık panikten söz ederiz.

Yaşamak neyse de beni bu telaş öldürecek” der şair. Yaşayacağımız belli de şaşkınlığıyla baş etmek gerekecek. Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin. Neticede; telaşını abartma; telaşın hazzı geçer, gamı geri kalır zira…

SAKİNLEŞSEN ARTIK SAHİ SENDEKİ BU TELAŞ NİYE?

twitterpinterestlinkedinrssby feather
DEVAMINI OKU