Alın teri kurumadan emeğin hakkını ver

EMEĞİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Nimeti hak ediştir.

2-İş başarandır.

3-Zaman değirmenidir.

4-Bedeni, zihni yorgun bırakır.

5-Hakkını zamanında almazsa daima sorundur.

Bu söz, toplumsal barışın korunmasına dair bilgeliği sunar bize.  

Emeğin kaynağı, bilinçli eylemdir.

Bilinç amacı, eylem ise gayreti simgeler.

Emek, yorgun bırakır. Emek, kalori tüketir. Emek, zaman değirmenidir.

Emek; vücudun her azasında olandır.

Herhangi bir aza, bedeni hayatta tutma amacının gerektirdiği emeği göstermez ise, sorun çıkar.

Emeği genelde pazularla ilişkilendirsek dahi vücuttaki 2 ortam, kafile başı olur. 1-beyin2-kalp

Uykuda tüm diğer organlar düşük yoğunluklu emek moduna geçse dahi bu ikisi sürgit çalışmak zorundadır.

Rüyada dahi beyin yoğun emek harcar.

Kalbin bir saniyelik molasına, kalp krizi deriz.

Neticede emek, ödülün hakkedilmişidir

Ganimetten farkı, emek oluşturmuştur.

Uğruna emek verilmemiş her kazanç, kolay harcanasıdır.

Emeksiz yemek olmaz. Olsa da her öğün olmaz.

Emeğin hakkını anında ver…

 EMEĞİNİN KARŞILIĞINI ALABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Patron, İK’na dikkat!

BİLEN İNSAN MI, BİZDEN İNSAN MI?

1-Kurumların İnsan Kaynakları birimleri var

2-Personel müdürünü kovduk İK’cıları getirdik

3-Başarı; kabiliyetsiz diploma mı?

4-Yoksa yetenek avcılığı mı?

5-Patronlar İK’nız sizi batırabilir.

Eskiden Personel Müdürü vardı.

Babacan bir tavırla çalışanları yönetirdi.

Avans, harçlık, sağlık, taşınma, sorun çözme noktasında çalışanın hamisi gibiydi.

Sonra kurumsallaşalım dedik.

Batılı artık ‘insan kaynakları’ diyor o halde biz de personel müdürünü kovup yerine Human Resources birimi inşa edelim.

Ettik de…

Artık kurumlarda çalışanları seçen, yöneten, eğiten, kariyerlerini planlayan koca bir ekip var.

Ee, bunda neden sorun olsun ki?

İyi de İK birimi acaba insan kaynağı üretiyor mu diye sormak gerek.

İşini iyi yapan İK’cıları özenle ayrı tutup diyorum ki; Türkiye’deki pek çok işletme, kendi İK’sının esareti altındadır.

İşin ihtiyaç duyduğu kabiliyeti bilme, bulma ve onu işe almak yerine…

Patronu çalışandan koruyan(!) ruh haline evirilmişler.

Başarı, yıl sonu kaç kelleyi en az tazminatla işten çıkardığı mıdır?

Başarı, personel bütçesinden ne kadar tasarruf ettiği midir?

Başarı, diplomayı işe alıp kabiliyeti kovalamak mıdır?

Başarı, kabiliyetleri tutma yerine, onları tazminatsız kovmak mıdır?

Başarı; kurum sadakatinin katili olmak mıdır?

İNSAN KAYNAĞI MISIN YETENEK KATİLİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Elaman ararken abartma

UMUT SÖMÜRÜSÜ ELEMAN İLANLARI

1-İş ve kariyer peşindeki gençleri aşağılayan,

2-Umutlarını sömüren, alay eden,

3-Cesaretlerini kıran züppelikler…

4-Eleman aramak asla bu değil.

5-İtibar açlığını bu yoldan giderme.

#KamuSpotu #SerefOguz_KamuSpotu

#eleman #ilan #kariyer @serefoguz

Eleman ararken talep edilen nitelikleri abartanlar; amacınız nedir?

İş ilanı üzerinden itibar açlığınızı gidermek mi?

Şayet aradığın eleman ise bunu yapma.

Ancak bunu deneyenler var.

İş ilanlarına bakın; çok sayıda gereksiz nitelik sıralayan var.

İngilizceden bihaber misiniz?

İş ilanında “ileri derecece” bilenini arayınız.

Pozisyon ambar sayımı olsa bile.

Sebep?

“Herkes bilenini arıyor, biz de yazalım dedik.”

Peki, işe yarıyor mu bu ilanlar?

Bir eczane ilanı dolanıyor internette; “ECZANEDEN ÇALIŞACAK  15-16 yaşlarında, tercihen bayan, 4 yıllık kimya, biyoloji veya sağlık bölümünden mezun bayan eleman alınacaktır. Mür; … Eczanesi…

Bu 11 yaşında üniversiteye girmiş olması gereken bayan elemana, asgari ücret önerecektir üstelik…

Peki ya özgeçmiş kuyusu kariyer sitelerine ne demeli?

Yeni mezunlara iş ilanları üzerinden uygulanan zulme bakın; “en az 5 yıl iş tecrübesi…”

İyi de ilk işvereni sen olmaz isen bu genç nasıl “tecrübe” sahibi olacak?

Kanaat budur ki böylesi sapkın iş ilanlarını, eleman arayanlardan ziyade, itibar açlığı çekenler veriyor.

  SİZİN İK’NIZ BÖYLE İLAN VERİYOR MU?

DEVAMINI OKU

Süslü kandırmaca

BOŞ İŞLER MÜDÜRÜ

1-Fazla mesai yerine unvan verilir oldu.

2-Fiyakalı müdürlük koltukları ihdas edildi.

3-Seni ’Halı Şampuanı Müdürü’ yapsak?

4-Kasada Barkod Okuma Koordinatörü?

5-Süslü kandırmaca bizde de deneniyor.

Önce ne demek istediğimi yazayım; ‘para yerine unvan versek’ önerisi..

Nasıl yani?

Bazı araştırmalar; bir çok şirkette  fazla mesai ücreti ödemek yerine çalışanlarına müdür unvanları dağıtılıyor.

Şirket bu sayede süslü kaydırmaca (bana göre kandırmaca) ile maaşı artırıyor ama fazla mesaiden kurtulacağını sanıyor.

Yasal olmamakla birlikte bazı çalışanların bu öneriyi kabul ettiği görülüyor.

Türkiye örneğinde ise bu yüksek enflasyon ortamında sadece unvan önerisi işe yaramıyor.

Fakat zam yerine terfi önerisi ile en azından beklentiler yönetilmeye çalışılıyor.

Bunu bir zamanlar Çin’de uyguluyorlardı.

Ülkeye girişte 6 sıra pasaport kontrolünde yüzlercesi tutuluyor ve bu sayede günde 1 dolar ücretle çalışan oyalanıyordu.

Süslü kandırmaca, ABD’de öyle boyutlara varmış ki ‘halı şampuanı müdürü’, ya da ‘kasada barkod okuma koordinatörü’ gibi uyduruk pozisyon önerilebiliyor.

Enflasyonun her geçen gün daha da bozduğu çalışma barışı, ‘süslü kandırmaca’ gibi yan yollar üretse de sürdürülebilir olmayacağı kesin.

Bu yüzden bizdeki patronlar; ‘müdür yapalım, talepkâr olma’ demesin.

 ÇALIŞANI KANDIRDIĞINI MI SANIYORSUN?

DEVAMINI OKU

Patron nitelikli mi?

NE İŞ OLSA YAPARIMCI PATRONLAR

1-“Ne iş olsa yaparımcı eleman” ile

2-“Ne iş olsa girişirim” diyen;

3-Patronlar arasında sıkıştık.

4-Nitelik sadece iş gücünde mi aranmalı?

5-Patronların nitelik sorunu yok mudur?

Eskimeye yüz tutan bir ezberimiz var; nitelikli işgücü ihtiyacı

Sanki bu nitelik sadece çalışanda eksikmiş gibi davranıyor, girişimcinin niteliğini sorgulamıyoruz.

Katma değeri düşük işler kuran girişimci, katma değeri düşük çalışandan şikayet hakkı yoktur.

Değer üretmeyen iş süreçlerinde nitelikli işgücü çalıştırmak ne derece anlamlı?

Ara eleman aranan eleman sloganı, özünde doğru olmakla birlikte niteliksiz patronların elinde bu ara elemanlar, arada derede kalıyor.

Ne iş gelişiyor ne de işçi niteliği…

Sen patron olarak kendini geliştirmez isen kullandığın işgücünde nitelik artışı olur mu?

Ara eleman yetiştirmek için yoğun gayret başladı şükür.

Milli Eğitim Bakanlığı ile sanayi ticaret odaları elbirliği yapıyor, meslek liseleri gibi çözümleri yaygınlaştırıp aranan eleman dediğimiz kabiliyet havuzunu genişletmeye çalışıyorlar.

Ancak bu yetmez. Bize nitelikli girişimci gerekiyor.

Ne iş olsa yaparımcı eleman kadar ne iş olsa girişirim patronların varlığın da bir sorun.

NİTELİK ARAYAN PATRON; PEKİ SEN NİTELİKLİ MİSİN?

DEVAMINI OKU

Çok yerine verimli

SÜREÇLERİ SORGULAMALI

1-Değer yaratmayan her şeyi sorgula.

2-İş, iletişim, ilişki ve bilgi süreçlerini yenile.

3-Bu sayede ‘daha çok çalışma’ yerine;

4-Daha verimli çalışmaya geçersin.

5-Nicelik yetmez, nitelik gerek.

Türkiye nihayet dikkatini nicelikten niteliğe kaydırmaya başladı. Şükür ki bugün ihracatın ciro hedefi yanı sıra katma değeri konuşabiliyoruz.

Turist sayısından, turist başına geliri arttırmayı düşünebiliyoruz.

Şimdi paralel adımın; istihdamda atılması gerekiyor. 

Nicelik odağından bakınca görebildiğimiz; işgücüne katılma, istihdamın cinsiyet ayrımı veya işsizin genç olup olmadığı…

Oysa nitelik odağı bize; işçi sayısı, çalışma saati kadar, işgücü verimini sorgulatıyor. 

Sorguluyoruz

Gördüğümüz; iç açıcı değil. En azından şimdilik…

Kendimize sürekli 2023 yılı hedefleri koyuyoruz ama çalışan başına verim artışı henüz ajandamıza girmiş değil.

Misal Almanya. Verimlilikte en tepelerde…

Peki, bunu nasıl başarmışlar?

Eğitim diyenlere şunu hatırlatalım.

Sistem ve süreçler eğitimden daha önemli…

Zira siz değer yaratmayan iş süreçlerine sahipseniz, emeğin bu süreçteki verimi, eğitimi ne olursa olsun, sınırlı gelişecektir.

Türkiye, ‘çok’ yerine ‘verimli’ olmayı başarmalı.

SİZ, VERİMLİ BİRİ MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

İşe alırken kandır çıkarırken pusu kur

HOŞÇA KAL DEMENİN DE ADABI OLMALI…

1-Çalışanına değer vermeyen,

2-İşten insan çıkarırken;

3-Teknolojiye başvurur,

4-İletişim araçlarını kullanır.

5-Mertlik, ilkeli olmak yoktur hanelerinde…

İşe alım kadar işten çıkarma da o kurumun kalibresini belirler.

İnsan kaynaklarının (İK) kalitesi de bu süreçte ortaya çıkar… 

Çalışanından korkan, onunla gönül bağı kurmamış işletmeler, işten çıkarmayı; “pusu” kültürüne indirger.

Tuzak kurar, habersiz giriş kartını iptal eder. 

Evine tebligat gönderir, süt izninde kovar.

Böylesi şirket çalışanı da kuruma sadakat beslemez; ”ben zamanımın şu kadarını bunlara kiralıyorum.

Bunlar da bana ‘genişletilmiş alım gücü’ sağlıyor.”

İşinin hakkını veren İK’cılar ise işten çıkarmayı yasaya, edebe göre yapar, yüz yüze konuşur.

Sebebini bildirir, el sıkışır.

Yönetim danışmanı Hülya Mutlu; ‘hoşça kal demenin de bir adabı olmalı’ diyor.

Zaten işsiz bıraktığın insanın özgüvenini sarsmaya, utanca boğmaya, onun ruhunda yar açmaya ne gerek vardı?

Bu tutum çalışan sadakati geliştirmez, kalan personeli de tedirgin eder sadece.

İLKELİ, KURUMSAL PATRONLUK BU MUDUR?

DEVAMINI OKU

Sessiz istifa sesiz kovma

İSTİFASIZ İSTİFA, KOVMADAN KOVULMA

1-İşyeri toksik hale geldiğinde;

2-Çalışan; kovulmayacak kadar çalışır.

3-Patron; çalışanı istifaya zorlar.

4-Ölmeyecek kadar ücret verirsen,

5-Kovulmayacak kadar iş alırsın.

Sessiz istifa, “belirlenen mesai saatleri içinde sadece tanımlanan işi yapmak”, “başka ek sorumluluk almamak”, “iş-yaşam dengesini korumak” ve “çalışma sınırlarını belirlemek” diye tanımlanıyor ve yaygın.

Sessiz işten çıkarma; işverenlerin çalışanlarını doğrudan işten çıkarmak yerine kendi kendilerine işten ayrılmalarını sağlamak amacıyla zorlayıcı davranması anlamına gelir. Bu da yaygınlaşıyor.

Sessiz istifanın en büyük sebebi, işyerinin toksik ortama dönüşmesi…

Liderlik olmayışı ve ücretlerin beklentilerin çok altında kalması…

Özellikle kamuda; ‘kaçma, karışma, çalışma’ kelimeleriyle tanımlanıyor.

İşgücü verimsizliği bu sessiz istifalarla sağlanıyor.

Sessiz kovmanın da bir tür psikolojik şiddet olduğu söylenebilir.

Doğrudan işten çıkarmadığı elemanını ya iş vermeyerek veya kötü işlere atayarak, tazminat ödememek için kendisinin istifa etmesini sağlıyor.

Her ikisine de çalışma hayatının kanseri diyebiliriz.

Aslında patronun çalışana ve çalışanın da patrona yönelik mobbingi dahi sayılabilir.

Çare; işyerine yeni baştan tasarlamak ve değer üretmeye odaklanmak.

Aksi halde istifa da kovma da sessiz gerçekleşecek.

İŞYERİNDEKİ BU SESSİZLİĞİNİZ NİYE?

DEVAMINI OKU

Patron nitelikli mi?

NE İŞ OLSA YAPARIMCI PATRONLAR

1-“Ne iş olsa yaparımcı eleman” ile

2-“Ne iş olsa girişirim” diyen;

3-Patronlar arasında sıkıştık.

4-Nitelik sadece iş gücünde mi aranmalı?

5-Patronların nitelik sorunu yok mudur?

Eskimeye yüz tutan bir ezberimiz var; nitelikli işgücü ihtiyacı

Sanki bu nitelik sadece çalışanda eksikmiş gibi davranıyor, girişimcinin niteliğini sorgulamıyoruz.

Katma değeri düşük işler kuran girişimci, katma değeri düşük çalışandan şikayet hakkı yoktur.

Değer üretmeyen iş süreçlerinde nitelikli işgücü çalıştırmak ne derece anlamlı?

Ara eleman aranan eleman sloganı, özünde doğru olmakla birlikte niteliksiz patronların elinde bu ara elemanlar, arada derede kalıyor.

Ne iş gelişiyor ne de işçi niteliği…

Sen patron olarak kendini geliştirmez isen kullandığın işgücünde nitelik artışı olur mu?

Ara eleman yetiştirmek için yoğun gayret başladı şükür.

Milli Eğitim Bakanlığı ile sanayi ticaret odaları elbirliği yapıyor, meslek liseleri gibi çözümleri yaygınlaştırıp aranan eleman dediğimiz kabiliyet havuzunu genişletmeye çalışıyorlar.

Ancak bu yetmez. Bize nitelikli girişimci gerekiyor.

Ne iş olsa yaparımcı eleman kadar ne iş olsa girişirim patronların varlığın da bir sorun.

 NİTELİK ARAYAN PATRON; PEKİ SEN NİTELİKLİ MİSİN?

DEVAMINI OKU

Gerilim hattında kalmak

GER VE YÖNET! NEREYE KADAR?

1-Toplumu kutuplaştırıp düşman üretmek,

2-Halkı gererek yöneteceğini sanmak,

3-Çalışanı gerilim hattında tutmak

4-Böylece insanları yönettiğini zannetmek,

5-En derin ahmaklıktır, mutlaka geri teper..

Gerilim; huzurun düşmandır.

Sinirleri gerilmiş biri, hataya açık olur, sağlıklı karar veremez ve sürekli baskı altında tutulduğu için sağlığı, verimi bozulur.

Lideri tarafından sürekli azarlanan halkın halini düşününün.

İyi bir şey yapsa bile teşekkürü bile ona hakaret ile sunulur.

Sürekli düşman üreterek halkı gerdiğinizde, toplumdaki birlik beraberlik ruhu ölür.

İki kuzu deneyi; birinin karşısına kafes içinde aslan koyuluyor, diğerinin karşısında ise yeşil çayırlar var.

Karşısında aslan olan kuzu, bir süre sonra ölüyor.

Zira her an yenileceği gerilimiyle çok yaşayamıyor.

Diğeri ise serpiliyor, gelişiyor.

İşletmelerde de en iyi kamçılayanı terfi ettirerek kurumsal mobbing üzerinden gerilimle yönetim, hayli yaygın.

Kurum kademelerinde her yöneticiye onu gerecek bir rakip atayarak verim artacağını savunur bazı patronlar.

Oysa böyle bir işletmede gerilimin verim yerine mutsuzluk üretildiğini görüyoruz.

Aslında patron da kamu otoritesi tarafından gerilim hattında tutulup vergi gelirlerinin artacağı sanılır, oysa tersidir.

Ger ve yönet anlayışı bugün ülkeyi kaosa sürükleyendir.

  GERİLİM HATTINDA VERİMİN ARTIYOR MU?

DEVAMINI OKU