Yıkıcı rekabete dikkat

YIKICI REKABETİN 5 TETİKÇİSİ

1-Taklit kolaycılığı

2-“Ben de isterem” kurnazlığı

3-Mevcudu çoğaltmak

4-Fiyat kırmak

5-Müşteri çalmak

Rakip seni geliştirir ancak yıkıcı rekabet

rakipten önce seni yıkacaktır

Sanayi daima yeniliklere açık durur. Zira arkasından yıkıcı rekabet koşmaktadır. İnovasyonu eksik sanayi, çok çabuk fersude (solmak) olmakta ve silinip gidebilmektedir.

Sanayinin en büyük yetersizliği, kabiliyet havuzları kuramamasıdır. İnsan kaynaklarının sıkça çuvalladığı alandır sanayi… Zira mühendis takıntılı yaklaşımıyla kadroları; diploma avcılığı yapmakta, kabiliyetten anlayacak düzeyde üstün kabiliyetlileri olmayınca, geçmişi satın almakta, kullanılmış geleceğe doğru koşmaktadırlar.

Bir sanayiciyi zayıflatan, “ben de isterim” yaklaşımıdır. Taklitçiliktir, sektöre sonradan girip mevcudu çoğaltmaktır. Bu da yıkıcı rekabeti tetikleyecek, daha yüksek ölçekli sanayicinin lokması haline getirecektir kendisini…

Rekabetin anahtarı, rakibin varlığı ve onunla paylaşmak olmalıdır. Ancak bu sayede uzak olanı yakın, yakın olanı uzak tutabilirsin. Sanayi, bir şeyden çok üretmek ise rekabet bu çok şeyi üretirken rakibi de yönetebilmektir.

        RAKİBİNİ YIKMAK YERİNE İŞBİRLİĞİ YAPSAN?

DEVAMINI OKU

Denetimsiz otorite yıkar

GÜCE DAYALI OTORİTENİN 5 ZARARI

1-Tiranlaşmak

2-Haddini aşmak

3-Hayata müdahale

4-Liyakatsizlik

5-Sürekli istemek

Denetimsiz otorite o hale gelir ki ‘yaşamana izin vererek’ sana iyilik yaptığını düşünür.

Güce dayanan otorite, tirana dönüşür. Eğer tiranlaşma düzeyinde oluşmuş ise her sokak, cadde, bina, okula kendi adını verir. Sokağa çıktığında trafiği durdurur, insanların ona secde etmesine dek güç kullanımını zorlayabilir.

Liyakata, beceriye, hünere dayanan otorite, vicdan freniyle yol alıyor ise liderliğe varır. Her otorite kötü değildir zira.

Toplumların dağıtık otoriteye ihtiyacı vardır. Otorite, itaatsizlik ile birlikte anılır genelde. Hatta sivil itaatsizlik kavramı, otoriteye karşı çıkmanın kurumsal ifadesi olur.

Sivil itaatsizlik otoritenin haddi aşması, hayatın her alanına hükmetme marazından doğar. Kadının karnındaki cenine dahi müdahaleye varır bu cüret… O noktada toplum, otoriteyi frenlemeyi gündeme taşır. En büyük eksiği, denetimsizliktir.

Otoritenin akıl ile ilişkisi, zamanla azalır. Bu da Şekspir’in kahramanı Kral Lear’daki gerçeğe taşır bizi… 3 kızı elinde oyuncağa dönmüş kral, sorar; “soytarı, ne yapmalıyım?” Cevap dehşettir; “kralım, yaşlanmadan önce akıllanmalıydın.”

        SENİN DE İÇİNDE OTORİTE ÖZLEMİ VAR MI?

DEVAMINI OKU

Ağlaya ağlaya zengin olmak

5 İMDAT İSTİSMARCISI

1-Nimeti alıp külfeti öteleyenler

2-Yalancı çobanlar

3-Hileli iflâsçılar

4-Duygu sömürenler

5-Sahtekârlar

“Zordayım, kurtar” diyen her imdat çığlığına

koşarız ama medet uman gerçekten zorda mı?

İmdat.. Medet umma talebi. Yardım isteme feryadı,  tehlikede olanın kurtarılma nidası. Güç durum sinyali… İmdadın gerek şartı; o sesin kulağa çalınması, yeter şartı ise bun sese değecek boyutta riskin varlığıdır.

Bir şirketin imdadı, zorda iken talep ettiği yardımdır. Bu, ona kredi veren banka, borçlandığı kişiler olabilir. Ancak bu imdat çığlığı, sağlam gerekçelendirilmelidir. Aksi halde “ağlaya ağlaya zengin olan” kurnaz işadamı diye itibarı gidecektir.

Çoğu, zaten kötü yönetim yüzünden zora düşen şirketinin içini boşalttıktan sonra “iflas erteleme” yani imdat demekte; kamunun alacaklının kaynaklarını heba etmektedir.

İmdat, her aşamada ve her düzeyde istenebilir. Şirket ister bir KOBİ ister holding olsun; fark etmez. Yeter ki imdat çığlığına değecek risk varlığı bulunsun. Değilse, gereksiz kullanılan imdat butonu gibi; cezalandırılacaktır.

“Hiç kimse yok kimsesiz / Herkesin var bir kimsesi,

Ben bugün kimsesiz kaldım / Ey kimsesizler kimsesi…”

       SENİN FERYADINA İMDAT EDENİN VAR MIDIR?

DEVAMINI OKU

Hırs gelince akıl gider

HIRSIN 5 VAR ETTİĞİ

1-Aç gözlülük

2-Yetinemezlik

3-Doymamışlık

4-Adaletsizlik

5-Sağırlık ve körlük

Çok kucaklayan, çok döker.

Yoksul çok şey ister, haris ise her şeyi.

Hırs gelir göz kararır, hırs gider yüz kızarır.

Kariyerine solucan olarak başlayan bedene hırsı şırınga et ve neticeyi seyret; fil olma arzusu depreşir de olamaz. Gözü tanede olan kuşun, ayağının tuzaktan kurtulmayışı buna delalet eder. Zira hırs, gören gözü kör edebilendir.

Aynı bedende aynı anda konuk olmayan iki duygu; mutluluk ile hırstır. İhtirasın en kabası da mal, mülkten ziyade güç hırsıdır.

Siyaset; hırsın doruğunda oynanan oyunun adıdır ki aslan dahi doğmuş olsan seni fareye çevirebilecektir.

Hırs; başında karar eylemeye görsün… Akıl baştan firar eder. Akılsız başın varacağı yer, kestirilemeyen diyarlar olacaktır.

Yelkenini hırs rüzgarıyla doldurana hiçbir pusula işlemez dümen rota tutmaz. Zira muhterisin varacağı hiçbir liman yoktur. Ancak gömüleceği yer bellidir; kendi ihtiras çukuru

Hırs, gözü kör, kulağı sağır ve kalbi tunç eder.

Asar, kesersin, kükrer savurursun ve bir gün gelir, o nokta seni taşıyamaz olur.

Tırmanırken kırdığın dallar, düşerken işine yaramaz. Zira hırsınla kırdığından, onlar artık yoktur.

      İHTİRASIN AKLINI AŞTIĞINDA NE YAPARSIN?

DEVAMINI OKU

1 lira mı 1 dolar mı?

LİRAYI 5 İTİBARSIZLAŞTIRAN

1-Kaygı; Enflasyonda param erir

2-Güvensizlik; Yönetim ne yapar bilmem

3-Belirsizlik; Her an bir şey olur

4-İnançsızlık; $ yükselir TL yerinde sayar

5-Kuşku; Hayatım zora girer

Bugün 1 liranız mı olsun isterdiniz? Yoksa 1 dolarınız mı?

Türkiye’de halkın yarıdan fazlası 1 dolarının olmasını istiyor.

1 lira ile bir ekmek alamıyorsunuz. Ekmek 1 lira 75 kuruş.

Yani kendi paranızla kuru ekmekle bile karın doymuyor.

1 dolar 8,39 TL.  Bir dolar ile 4,8 ekmek alabiliyorsunuz.

Elin parası ile 4 defa kuru ekmekle karnınızı doyuruyor 139 kuruş da sizde kalıyor. Ülkede halk maaşını alır almaz döviz alıyor. Hatta dövizini çekiyor yastığının altında saklıyor.

Bunu nasıl anlıyoruz? Döviz mevduat hesapları 12 Şubat’ta 235,6 milyar $ seviyesindeydi. 16 Nisan itibari ile 225 milyar $’a indi. Fakat dolar 7,03’ten 8,39’a çıktı. Halk dövizini bozduruyor olsa idi kur düşerdi. Kur düşmediği gibi tırmanışa geçti. 10 milyar $’lık döviz mevduat hesaplarında azalma olacak ve kur yükselecek; Bu nasıl mümkün olur?

Paramızla kuru ekmek dahi alamıyorsak, liramızın olmasının ne anlamı var. Elin parasını talep ede ede değerlendirip duruyoruz. Yüzde 19 faiz veriyoruz ona bile itibar eden yok.
       SİZ DE LİRASINDAN KAÇANLARDAN MISINIZ?

DEVAMINI OKU

Sahte ezber kulaktan döner

EKONOMİDE 5 SAHTE EZBER

1-Sürdürülebilir kalkınma

2-Yüzde 5 enflasyon hedefine sadakat

3-Yüksek faize karşıyız

4-Gıda komitesi fiyatları düzeltecek

5-2023 hedeflerine varacağız

Ezberin sahtesi kulaktan döner

Sahte ezber; dilindedir ama yüreğinde değildir.

Tıpkı sahte gülücük gibi… Ezberin sahtesi; kullanışsız hale gelmesindendir. Hayatta karşılığı kalmamıştır fakat varmış gibi davranırsın. Bu değer üretmeyen ezberin alışkanlıklarla mumyalanmış ve hayatta tutulmaya çalışılan na’şı gibidir.

Nehir çoktan kurumuştur ama sen üzerindeki köprüye bakım yapmakla meşgulsün. Hayatta karşılığı olmayan her eylem, sürdürülebilir olamaz. Bu, ezberin dahi olsa…

Diline pelesenk olmuş ama ruhundan nefes, bedeninden refleks, aklından değer taşımayan ezberlerinden kurtul. Kurtul ki bu sahte ezberlerin seni yol almaktan alıkoyuyordur.

Çocuklara saygın yoktur, sevgin eksiktir, ilgin azdır ama dünyaya çocuk bayramını sen hediye etmişsindir.

Cennet annelerin ayağı altındadır sahte ezberinde. Fakat annen huzurevinin yolunu tutmuştur bile…

Vatan, bayrak sevgisi, sahte ezberler ile kuşaklararası nakledilemez.

Ağızdan çıkan sahte ezber; kulaktan döner. Yürekten çıkan ise kalbe, kalplere varır.

     SAHTE EZBERLERİNDEN KURTULMAYI DENESEN?

DEVAMINI OKU

Aptallık büyük maliyet

APTALLIĞIN 5 GÖSTERGESİ

1-Hatada ısrar

2-Tedbirsiz cesaret

3-Maliyetli öğrenme

4-Yanlışta tekrar

5-Bakar körlük

Hata öğreticidir ama onu yinelemek aptallıktır.

Aptalların cenneti akıllılar için cehennemdir.

Aptallığı ben: Farkında olduğun yanlışları tekrar tekrar yapma gibi bir durum olarak adlandırıyorum kendimce, basit bir tabir olsa da.. 

Ben yıllarca işe insan aldım. Yüzlerce insana şunu söyledim; “eğer hata yapmazsan, seni kovarım zira iş yapmıyorsun demektir.

Ancak aynı hatayı ikinci kez yaparsan seni yine kovarım. Çünkü aptallarla çalışmak istemem.” Korkmayan, ya aptaldır ya da haddinden fazla cesurdur.

Eğer korku; akıl ile izdivaç eder ve cesaretle bütünleşirse, bu karışımdan bir kahraman üretirsiniz.

Fakat tedbirsiz şekilde fünyeyi kurcalayan birinin cesaretinden ziyade aptallığına işaret edilir. Zira korku kaynağı küçümsenmiştir.

Hatada ısrar, aptallığın tanımıdır. Bir kez hata yaptığında, bu öğrenmenin en maliyetli fakat en işe yarar olanıdır.

Derler ki başkalarının hatalarından ders çıkarmak, indirimli tarifeden öğrenmektir.

Ancak kendi hatalarından öğrenmek, zamlı tarife olsa da en yararlısıdır. Kurumsal aklın olmadığı yerde, halk aptal yerine koyulacaktır.

        APTALLIĞIN MALİYETİNDEN BIKMADIN MI?

DEVAMINI OKU

Neden dolandırılıyoruz?

DOLANDIRICIYI UZAK

TUTAN 5 TUTUM

1-Bedavaysa uzak dur

2-Hızlı kazançsa yaklaşma

3-Hediyeyse sorgula

4-Borçlandırıyorsa kalsın

5-Haksız zenginlikse kalsın

Külfetsiz nimet peşinde koşma…

Çok basit; Gayretsiz zenginlik, hak edilmemiş tüketim cazip olduğu için… En genel anlamıyla, aldatmak amacıyla yapılan tüm eylemlerdir dolandırıcılık…

Bir dolandırıcı, yalan söyler, güveni kullanır, kazanç vaat eder. Bir dolandırılan, bu yalana kanar, sorgulamadan güvenir, kazancı hak edip etmediğini sorgulamaz.

Dolandırıcıyı, hırsız ve hayduttan ayıran taraf şudur; dolandırılan da işin içindedir. Bedava peynir sadece fare kapanında bulunur. Ürün bedavaysa aslın ürün sensin.

Güven istismarı olan her yerde dolandırma vardır. Kamu da dolandırır. Konut edindireceğim der, milyonları dolandırır. Zorunlu tasarruf der, milyarları çar çur eder.

Konut, döviz, borsa, kripto para… Her nerede çıkar vaat eden enstrüman varsa orada dolandırıcılar da olacaktır.

Sahte umutlarla haksız kazanç peşinde koşarsan, dolandırılacağın kesindir.

Zira seni dolandıranla aynı zihin yapısında buluşmuşsundur.

Bir ülkede milyar dolarlık dolandırıcılık yaşanıyorsa, eksik olan nimet-külfet dengesi kaybı, ahlak erozyonu, hukuktur.

    KÖŞE DÖNME HEVESİNİ SORGULAMAYI DENESEN?

DEVAMINI OKU

Evdeki gümüşleri sattık

EKONOMİDE ‘BALO’NUN 5 ÇIKTISI

1-Gayretsiz zenginlik

2-Hak edilmemiş tüketim

3-Yüksek enflasyon

4-Durgunluk, kriz

5-Satılan gümüşler

Ürettiğinden fazlasını tüketme.

Kazandığından fazlasını harcama.

Enflasyon; gücünü, hak edilmemiş tüketim iştahından, gayretsiz zenginleşme kurnazlığından alır. Balo havasında yiyip içtiğimiz 2000 yılını hatırlıyorum.

Ülkeye giren sıcak para, bankaların adeta saçtığı krediler ile har vurup harman savurmuş, ertesi 2001’de balo faturasını ödemek için evdeki gümüşleri satmak zorunda kalmıştık. Çökmüştük.

Enflasyona rağmen ülkeler yatırım yapabilir, gelişebilir. Sadece olası krizlere ve global ekonomiden gelecek olan tehditlere daha açık hale gelirler. Günümüzde olduğu gibi

Eğer verimli yatırımlar söz konusu ise zaten enflasyon, ne kadar yüksek olursa olsun, düşme eğilimine girecektir.

Ancak önemli ve öncelikli olmayan alanlarda harcama yapan yönetimler, yüksek enflasyon ortamında durgunluk gibi belâ ile tanışacaktır; stagflasyon

Anlamı şudur; zaten soluk soluğa iken kafayı bir kova suyun içine gömmüşsünüzdür. Bunun bir adım ilerisi vardır; slumpflasyon

Enflasyon içinde küçülürsünüz. Salgının da etkisiyle başımıza gelen, bunlar…

        SENCE BU BAŞIMIZDAKİ HANGİ TÜR BELÂDIR?

DEVAMINI OKU

Hayat pahalılığı kâbusu

ENFLASYONUN 5 TAHRİBATI

1-Değerler erozyonu

2-Çürüme belirtisi

3-Denge bozulması

4-Adaletsiz vergi

5-Büyüme yerine şişme

TÜİK varken kim korkar enflasyondan?

Vatandaş korkuyor.

Rakamları değil ekonomiyi düzelt.

Enflasyonu Turgut Özal; “hayat pahalılığı” olarak öğretti bize… Elindeki parayla daha az şey alabiliyorsan, fiyatların artışından, hayatın pahalı hale geldiğinden, enflasyondan söz etmiş olursun.

Enflasyon, yüzde ile ölçülür. Eğer aylık enflasyon %1 ise o ay içinde fiyatlar genel seviyesi, bir önceki aya göre yüzde 1 oranında artmış demektir. Yıllık enflasyon %10 ise geçen yıl 100 liraya alabildiklerini şimdi 110 liraya alabiliyorsundur.

Enflasyon ülkede hızlandığında, ekonomide çözülme başlamış demektir. Enflasyon, sürgit artıyorsa, yakınlarda bir yerde ekonomiyi kriz bekliyordur.

Ülkenin üretim kabiliyeti ve ihracat yapısına göre bu süre 18 ay ile 24 ay arasında değişebilir. Enflasyonu yapışkan kılan, fiyatların sürekli artacağı beklentisidir.

Ayrıca enflasyondan geçinenleri de unutmamalı; fırsatçılar, tefeciler, kolaycılar, üretmeyenler, alternatifsizler

Enflasyonu çözmeden diğer ekonomik sorunlarla başa çıkamazsın. Nimet-külfet dengesi bozulur, yönetimin gücü erimeye başlar. Kâbus şimdi bizde…

        ENFLASYON KÂBUSUNDAN MUZDARİP MİSİN?

DEVAMINI OKU