Afet fırsatçıları

ÖLÜMLERDEN BESLENMEYİN

1-Tıpkı Akbabalar gibi afet fırsatçıları var.

2-Kirayı arttıran,

3-Kendini görünür kılan…

4-Kendi krizini fırsata çevirebilirsin.

5-Ama afet krizini fırsata dönüştürmek; alçaklıktır.

Soma’da 301 canımız gider, anında ortaya çıkarlar.

Ankara’da 102 gencimiz katledilir, yine ortalığa dökülürler. 

Paris’te insanlık faciası yaşanır, yine üşüşürler posta kutumuza…

Hatay’da deprem olur, krizi fırsata çevirip kirayı arttırır, ya da şahsi reklamını yapar.

Tek istekleri vardır; faciadan yararlanıp görünürlüklerini arttırmak. Trajediler üzerinden reklam fırsatı doğurmak; akbaba davranışıdır.

Japonya’da deprem olur, yardım ekipleri kurulur, sessiz sedasız para toplanır.

Yardım yapanlar kendilerini saklar, sessiz sedasız ihtiyaç sahibine ulaşılır.

Van depreminde de vardı bu akbabalar, depremzedeler üzerinden depremZADE olma gayretiyle boy gösterdiler.

Türkiye’de afet hukuku da zayıf.

ABD’de afet sonrası fiyat artışı yasaktır. 

Afet öncesi fiyat neyse onu belli bir süre değiştiremezsin. 

11 ilde ise evi kullanışsız hale gelenler kiraların katlandığından şikayetçi.

Tıpkı afet sonrası İstanbul’da taksicilerin tarifeyi 3’e katlaması gibi.

Depremden beslenmeyin.

AFET HUKUKUNU ACİLEN GÜÇLENDİRMEK GEREKMEZ Mİ?

DEVAMINI OKU

Eğitilerek hayatta kal

OKULLARA DEPREM DERSİ KONULSUN

1-Deprem, bizim kaçınılmaz gerçeğimiz.

2-Öncesinde; neler yapmamalıyız?

3-Sırasında; nasıl davranmalıyız?

4-Sonrasında; nasıl hayatta kalmalıyız?

5-Sahi, deprem dersi koymak günah mı?

Arkamızdan fay kovalıyor adeta…

Deprem fırtınası devam edecek ve biz zihin yapımızı değiştirmiyoruz.

Deprem ülkesinde deprem eğitimini zorunlu hale getirmiyoruz.

İlkokuldan başlayarak çocuklarımıza deprem gerçeğiyle yaşamanın pratiğini öğretmeliyiz.

Askerlik sürecinde ülke savunması için eğittiğimiz gençlerimize, deprem dersi veremez miyiz?

Onlar da terhis olduklarında kendi aileleri, eşleri, çocuklarına bu bilinci aşılayabilirler.

Hollanda; suyla mücadele ile varlığını sürdüren bir ülke…

Toprağının %40’ı, suları bentlerle durdurarak kazanılmış.

Orada çocuklara yüzme dersi, zorunludur.

Üstelik 3 kademede…

Birincisinde su üstünde kalma, ikincisinde başkasının hayatını kurtarma, üçüncüde ise bir diğerini eğitme…

Onların derdi su ve bizim derdimiz ise deprem.

Oysa biz sanki deprem gerçeği yokmuş gibi davranıyoruz.

Deprem öncesi yapılacak işler, deprem sırasında nasıl davranılacağı, deprem sonrası hayatta kalma, kurtarma dersleri olmalı.

Deprem değil bina öldürür diyoruz ya…

Deprem değil cehalet öldürür.

Cehalet ölümcüldür zaten.

NEDEN DEPREM DERSİ KONULMAZ?

DEVAMINI OKU

Kızılay ne sağlar?

KURUMLARI ÇÜRÜTÜRSEK

1-İşlevlerini göremez hale gelirler

2-Liyakatsizlerin kâr alanı olurlar

3-Yetkileri budanır, etkileri azalır

4-Hastalıklı, güçsüz yapılara dönüşürler

5-Depremde bizi enkaz altında bırakırlar

Türk Kızılay ya da resmî adıyla Türkiye Kızılay Derneği, Türkiye’deki en büyük insani yardım kuruluşudur ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi‘nin bir parçasıdır.

Personelinin bir kısmı gönüllü olarak, bir kısmı ise maaşlı olarak çalışır.

Depremler; Kızılay’ın varlığını belirgin kılan en önemli afetlerdir.

Varlığını, gücünü, etkisini bu zamanlarda hissederiz.

Son depremde neden tartışma konusu haline geldi?

Çünkü anladık ki Kızılay’ın görevlerinin çoğu, AFAD’a devredilmiş.

Çadır, kan ve bağış temini onda bırakılmış…

1999 Marmara Depremi’nde bir Kızılayımızın olmadığını görmüştük.

Deposundaki çadırlar, yönetim kadroları gibi çürümüştü. S

onra onu dünyanın en iyisi yaptık fakat bu uzun sürmedi.

Son depremde çadır temin etmek yerine satmak, topladığı bağışları amaç dışı kullanmak, nihayetinde deprem evi, çadır gibi deprem hayati malzemelerini ulaştıramamak noktasına vardık.

Kurumların şaibe altında kalması kimin işine gelir?

Güçsüzleştirilen her kurum, işlevini göremiyor.

Varlık sebebi ortadan kalkınca da afetlerde onların eksikliği hissediliyor.

TÜRK KIZILAYI’NA GÜVENİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Deprem ve tedbirsizlik

DEPREME 5 HAZIRLIK

1-Altında fay hattı olduğunu bil.

2-Deprem değil bina öldürür.

3-Mutlaka tatbikat yap.

4-Afet yönetimine gönüllü ol.

5-Deprem tedbirlerini al. Oturduğun ev depreme dayanıklı mı?

Her insan, depremin tanığı olmuştur.

Depremin sorumlusu, tedbir geliştirmeyen anlayıştır.

Bunu sadece yönetime bağlamak yetmez, bireylerin de tedbirler manzumesinde yapması gerekenler vardır.

Deprem bilinci gelişmiş ülkelerde halk, çözüme dâhil edilmiş, toplum esaslı çözümler benimsenmiştir.

Bizde ise vatandaş, çözümün parçası değil, potansiyel depremzededir.

Japonya, depremle birlikte yaşayan bir ülkedir.

Çünkü depreme çok kurban vermişler ve tedbir geliştirmişlerdir.

Binalar jiroskoplu, kritik tesisler erken uyarı sistemine sahip, halk da deprem bilinciyle donatılmıştır.

Bu yüzdendir ki 8 şiddetinde bir deprem, Japonya’da “hasar” diye geçiştirilirken Türkiye’de böylesi bir deprem sonrasında ortada kent diye bir şey kalmayabiliyor.

Deprem; yönetilebilir afettir.

Eğer erken uyarı sistemleri kurar, binaları buna göre sağlamlaştırır ve halkı deprem anında nasıl davranacağı konusunda eğitirseniz, hayatta kalırsınız.

   DEPREME KARŞI HANGİ HAZIRLIĞIN VAR?

DEVAMINI OKU

Benden izin aldın mı?

İZİN ALMANIN 5 ERDEMİ

1-Seni yüceltir

2-İşini kolay kılar

3-Katılım sağlar

4-Nezakettendir

5-Gönül alırsın

Babasın, eve yorgun gelmişsindir; dinlenmek için izin istersin ailen varlığını hisseder evin gururu olursun.

İzin istemek usuldendir.

 Rıza talebidir.

İnsanı yüceltir.

Nezaket eseridir.

Değere dairdir.

Uyumdur, samimiyettir.

Tebessümdür. 

Olgunluktur.

Sohbettir. T

ut ki yolcusundur.

Kesindir yolun, izin istersin; gönül alma adımıdır.

İzinde emrivakilik yoktur, iyi niyet mesajıdır.

Ülke liderisindir acı  reçete sunacaksındır.

İnsan karşısına çıkar; rıza alırsın.

Zor zamanlara hazırlıktır.

Zira insan lokmasından kesecek.

İzin isterken bilirliğinduyarlılığın vardır.

Acı köprüsünden geçilecektir. 

Halkından izin alır hakkaniyete yol açarsın.

Temsili verilen izni kötüye kullanmaz, kullandırtmazsın. 

Şaibeye izin verdirtmezsin; Kadına hizmet sunacaksındır, cinsiyet ayrımcılığı yapıp ihtiyaçlarını marketten attırmaz Kadından izin alırsın.

Şirket sahibisindir, insanlar evden çalışıyordur. 

Aradığında izin istersin söze öyle başlarsın.

İzin istersin söze başlarsın, izin istersin davet edersin, izin istersin kapıdan girersin.

Hediye vermek için bile izin istersin.

Nezakettendir.

İzin kalpleri açar.

Hoşgörü, hoşnutluğu inşa eder.

SEN EYLEMLERİN İÇİN İZİN ALIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Hilekârlığa teşvik etme

KRİZ VARSA HİLEZADE VARDIR

1-Bir ekonomide sıkı zaptiye tedbirleri varsa,

2-Hilekârlık mutlaka vardır.

3-Ülkede, işte, evde; her yerde;

4-Hilekârlığa teşvik eder seni.

5-Hileden geçinen hilezadeler, içeriden çökertir.

Birini aldatmak, yanıltmak için kurulan düzen.

Çıkar sağlamaya yönelik, değerli bir şeye değersiz bir şey katma.

Niteliğine dair yanıltıcı bilgi vermek.

Düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika, hile

Arapça kökenli, sevimsiz bir kelimedir hile… 

Çıkar söz konusudur, yalan vardır, aldatma geçerlidir.

Akıl yerine kurnazlık hâkimdir sürece…

Hileden kâr doğar mı?

Doğsa da çareye çözüm olur mu? 

Hile, maliyettir.

Hile kurana da dolap kurulana da…

Saflığı bozar.

Ruhu zedeler.

Hile ile elde edilen başarı, zaferle taçlandırılmaz, sadece ödülü alınır.

Denir ki hilekârın ödemesi, eline uzatılan değil, alması için yere atılanla yapılır.

Hilede onur yoktur. Şeref kelimesine en uzak olandır.

Çalmak, aldatmak, yalan söylemek, birinin arkasından sinsice dolaşmak hilekarlığın ailesini oluşturur.

Bir yerde sıkı disiplin varsa hilekarlık vardır.

Bir yerde yaşam koşulları zorlaşmışsa hilekarlık vardır.

Kriz varsa hilezadeler vardır.

Deprem, afet varsa, hilekârlar sahne alacaklardır.

PEKİ, SEN? HİLEKÂRLIĞA TEŞVİK EDİYOR MUSUN

DEVAMINI OKU

Umut bir yöntem değildir

UMUT BİZİ AYAKTA TUTAR

1-Biz izin vermedikçe hiç kimse;

2-Kendimizi kötü hissetmemizi sağlayamaz.

3-Umudumuzu elimizden alamaz

4-Ancak sadece umut etmek yetmez;

5-Bu umudu bir yöntemle buluştur ki ayakta kal.

Kral dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza sordu:
Üşümüyor musun?
Muhafız:
– “Alışığım sayın kralım” dediğinde
Kral:
– “Olsun, sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceğim” dedi ve gitti.
Ancak bir süre sonra sarayından içeri girdiğinde emri vermeyi unuttu…
Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini gördüler, duvarın üzerinde şöyle yazılıydı:
Soğuğa alışkındım; fakat senin sıcak elbise vaadini bekledim…

İnsana yapılacak en büyük kötülüklerden biri; onu bir umudun için hapsetmektir.

 UMUDUNU KORUYABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Deprem fırsatçıları

ÖLÜMLERDEN BESLENMEYİN

1-Tıpkı Akbabalar gibi afet fırsatçıları var.

2-Kirayı arttıran,

3-Kendini görünür kılan…

4-Kendi krizini fırsata çevirebilirsin.

5-Ama afet krizini fırsata dönüştürmek; alçaklıktır.

Soma’da 301 canımız gider, anında ortaya çıkarlar.

Ankara’da 102 gencimiz katledilir, yine ortalığa dökülürler. 

Paris’te insanlık faciası yaşanır, yine üşüşürler posta kutumuza…

Hatay’da deprem olur, krizi fırsata çevirip kirayı arttırır, ya da şahsi reklamını yapar.

Tek istekleri vardır; faciadan yararlanıp görünürlüklerini arttırmak.

Trajediler üzerinden reklam fırsatı doğurmak; akbaba davranışıdır.

Japonya’da deprem olur, yardım ekipleri kurulur, sessiz sedasız para toplanır.

Yardım yapanlar kendilerini saklar, sessiz sedasız ihtiyaç sahibine ulaşılır.

Van depreminde de vardı bu akbabalar, depremzedeler üzerinden depremZADE olma gayretiyle boy gösterdiler.

Türkiye’de afet hukuku da zayıf. ABD’de afet sonrası fiyat artışı yasaktır. 

Afet öncesi fiyat neyse onu belli bir süre değiştiremezsin. 

11 ilde ise evi kullanışsız hale gelenler kiraların katlandığından şikayetçi.

Tıpkı afet sonrası İstanbul’da taksicilerin tarifeyi 3’e katlaması gibi.

Depremden beslenmeyin.

 AFET HUKUKUNU ACİLEN GÜÇLENDİRMEK GEREKMEZ Mİ?

DEVAMINI OKU

Eğitilerek hayatta kal

OKULLARA DEPREM DERSİ KONULSUN

1-Deprem, bizim kaçınılmaz gerçeğimiz.

2-Öncesinde; neler yapmamalıyız?

3-Sırasında; nasıl davranmalıyız?

4-Sonrasında; nasıl hayatta kalmalıyız?

5-Sahi, deprem dersi koymak günah mı?

Arkamızdan fay kovalıyor adeta…

Deprem fırtınası devam edecek ve biz zihin yapımızı değiştirmiyoruz.

Deprem ülkesinde deprem eğitimini zorunlu hale getirmiyoruz.

İlkokuldan başlayarak çocuklarımıza deprem gerçeğiyle yaşamanın pratiğini öğretmeliyiz.

Askerlik sürecinde ülke savunması için eğittiğimiz gençlerimize, deprem dersi veremez miyiz?

Onlar da terhis olduklarında kendi aileleri, eşleri, çocuklarına bu bilinci aşılayabilirler.

Hollanda; suyla mücadele ile varlığını sürdüren bir ülke…

Toprağının %40’ı, suları bentlerle durdurarak kazanılmış.

Orada çocuklara yüzme dersi, zorunludur.

Üstelik 3 kademede…

Birincisinde su üstünde kalma, ikincisinde başkasının hayatını kurtarma, üçüncüde ise bir diğerini eğitme…

Onların derdi su ve bizim derdimiz ise deprem.

Oysa biz sanki deprem gerçeği yokmuş gibi davranıyoruz.

Deprem öncesi yapılacak işler, deprem sırasında nasıl davranılacağı, deprem sonrası hayatta kalma, kurtarma dersleri olmalı.

Deprem değil bina öldürür diyoruz ya…

Deprem değil cehalet öldürür.

Cehalet ölümcüldür zaten.

NEDEN DEPREM DERSİ KONULMAZ?

DEVAMINI OKU

Kızılay ne sağlar?

KURUMLARI ÇÜRÜTÜRSEK

1-İşlevlerini göremez hale gelirler

2-Liyakatsizlerin kâr alanı olurlar

3-Yetkileri budanır, etkileri azalır

4-Hastalıklı, güçsüz yapılara dönüşürler

5-Depremde bizi enkaz altında bırakırlar

Türk Kızılay ya da resmî adıyla Türkiye Kızılay Derneği, Türkiye’deki en büyük insani yardım kuruluşudur ve Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi‘nin bir parçasıdır.

Personelinin bir kısmı gönüllü olarak, bir kısmı ise maaşlı olarak çalışır.

Depremler; Kızılay’ın varlığını belirgin kılan en önemli afetlerdir.

Varlığını, gücünü, etkisini bu zamanlarda hissederiz.

Son depremde neden tartışma konusu haline geldi?

Çünkü anladık ki Kızılay’ın görevlerinin çoğu, AFAD’a devredilmiş.

Çadır, kan ve bağış temini onda bırakılmış…

1999 Marmara Depremi’nde bir Kızılayımızın olmadığını görmüştük.

Deposundaki çadırlar, yönetim kadroları gibi çürümüştü.

Sonra onu dünyanın en iyisi yaptık fakat bu uzun sürmedi.

Son depremde çadır temin etmek yerine satmak, topladığı bağışları amaç dışı kullanmak, nihayetinde deprem evi, çadır gibi deprem hayati malzemelerini ulaştıramamak noktasına vardık.

Kurumların şaibe altında kalması kimin işine gelir?

Güçsüzleştirilen her kurum, işlevini göremiyor.

Varlık sebebi ortadan kalkınca da afetlerde onların eksikliği hissediliyor.

TÜRK KIZILAYI’NA GÜVENİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU