Dinlemeyi biliyor musun?

DİNLEMENİN 5 FAYDASI

1-Ötekini anlarsın

2-Öğrenirsin

3-Tanış, biliş olursun

4-Diyalog kurarsın

5-Çatışmayı önlersin Konuşan bildiğini yineler.

Dinleyen yeni şeyler öğrenir.

Dinlemek erdemdir

Konuşuyoruz ama birbirimizi anlamıyoruz.

Sorduğumuz sorular bazen karşımızdakinin yüzünde soru işareti olarak kalıyor.

Gözlerimiz mekanlarda, beynimiz binlerce mesajın içerisinde dolaşıyor.

Odaklanamıyoruz, kanalize olamıyoruz.

Verimliliğimiz düşüyor.

Evde, işte, sokakta, kamusal alanda, özelde

Birbirini dinlemeyen insanların eserleri ile her an karşılaşabiliriz. 

Merdiven yapar; adım aralığı yoktur.

Söz söyler; anlamı yoktur.

Hayata akar; duruşu yoktur. 

Yönetir ama yönettiğinin ihtiyacını bilmez çünkü onu dinlemez.

Diyaloglarımıza bakın; biri konuşurken onu dinlemez,  sıra bize geldiğinde ne konuşacağımızı düşünürüz.

Monolog; dinlemeden konuşmaktır ve iki monolog bir diyalog etmez.

Dinlemek; konuşmaktan daha erdemlidir.

2 kulağımız var ama 1 ağzımız var.

2 dinle 1 konuş sözü boş değil.

Üstelik konuşan, bildiğini tekrarlar da dinleyen, yeni şeyler öğrenir.

Bireylerin birbirini dinlemediği toplumlarda daima çatışma alanları olacaktır.

Gelin biliş olalım / Zoru kolay kılalım’ der Yunus Emre.

Sözünü dinlesek fena mı olur?

DİNLEMEME KUSURUNUN FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Yol versen ölür müsün?

SOL ŞERİT KENELERİ

YOL VERİN Kİ GİDELİM

1-Trafikte; önü açıkken sol şeride yerleşenler.

2-Şeride yapışıp akışı engelleyenler.

3-Önünüzdedirler; ne yol verirler ne sinyal.

4-Sistem onları korur,

5-Ve siz çaresizsinizdir.

Kentlerde trafik zaten ömür törpüsü.

Bu yetmezmiş gibi trafik kurallarını hiçe sayıp fazladan sorun çıkaranlar var.

Sık şerit değiştireni mi dersin, sinyal vermeyeni mi yoksa makas atarak can güvenliğini tehlikeye sokanı mı saysam?

Aracından dışarıya çöp atanı, müziğiyle yandaki aracı bizar edeni, kırmızı ışığa aldırmayanı ve daha nicelerini…

Benim en çok şikayet ettiğim; yoğun trafikte sol şeride yerleşip yavaş giden sürücülerin bencil akılsız tutumudur.

Zaten geç kalmışsınız ve sol şeritten gidiyorsunuz.

Bu, en hızlı olması gereken şeritte trafik yavaş ilerliyor zira bir bencilduyarsız ve yolla ilgisini kesmiş sürücü, önünüzdedir. Selektörkorna, fark etmiyor.

Orta şeritten giden araçları sürekli önüne alıyor, risk oluşturuyor.

 Şikâyet mi?

Sistem, trafikteki bu haydutlardan yana.

Şikayet etsen sistem seni değil onları koruyor.

 Uyarı?

Size saldırır, tehdit ederler.

Çare?

‘Eğitim şart’ diyenlere sesleniyorum; bunlar eğitilmez çünkü uygarlık talepleri yok ve trafik kirleticileridirler.    

TRAFİK KURALINA UYMAK  NEDEN BU KADAR ZOR?

DEVAMINI OKU

İlerle, ağaç değilsin

İLERLEMENİN 5 KRİTİK ADIMI

1-Yol açık, yola çık…

2-Kolunda saat elinde pusula olsun.

3-Dünü geride bırak, yanına yarını al.

4-Yoluna, yoldaşına sadık ol.

5-Yolun çilesine sabrederken hızını koru.

Daha iyi, daha yetkin, daha değerli daha yüksek bir duruma doğru basamak basamak oluşan gelişmeye denir ilerleme…

Bir ülke, büyümenin yanına kalkınmayı koyabilirse ilerler.

Bir ulus; uygarlık talebiyle, şirket; değer üreterek ilerler. 

İlerlemek, daha iyi bir yarın uğruna, dünü geride bırakmak ama inkâr etmemektir.

İlerleyenin kolunda saatten ziyade elinde pusula olmalıdır.

Zira nereye doğru ilerlediği hayati önemdedir. 

Yönsüz ilerleme; mekan kaybı, kalori sarfıdır.

İlerleyen, yanına; değerlerini alır.

Kullanışsız hale gelmiş ezberlerini geride bırakır.

İlerleyenin gözü, arabanın ön camındadır.

Eğer sürekli dikiz aynasına bakıyorsa, kendisi ya henüz otoparkta ve yola çıkmamıştır veya geri gidiyor demektir.

İlerlemenin hızı vardır da kestirmesi yoktur.

İlerleme, cesaret ister; yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz zira…

İlerleyen, yolun çilesine sabreder.

Varacağı yerde onu daha değerli bir hayat bekliyordur.

Durduğun yeri beğenmiyorsan, ilerle, yer değiştir. Ağaç değilsin…        

NEREYE DOĞRU İLERLEDİĞİNİN  ACABA FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Yürüdüğün yola dikkat

YOLCUYU YOLA DÜŞÜREN

YOLUN BİZZAT KENDİSİDİR

1-İnsan; gitmekten yaratılmıştır

2-Kendine bir uzak bul, ‘sen olmayan’ ve git!

3-Kolunda saat elinde pusulan olsun

4-Yol kadar yönündür seni menzile götüren

5-Yol açık, yola çık…

Yol; bir amaca ulaşmak için başvurulan çâre, yöntem, Gidiş ya da davranış biçimi, tutumdur.

Yol bulursun, çare üretirsin. 

Hiletuzak kurarsın, çok kötü yol bilirsin.

Kötü yola düşeni, yollu diye damgalar toplum.

Veya davranışı tutumuyla başkasının o işi yapmasına örnek olur insan.

Yeni yol açarsın ardından gelenlereY

olsuzluk, yoldan çıkma halini anlatır.

“Doğru gidirem hakime yolum düşme / az yiyirem hekime yolum düşmir.”

Yol alırsın bir alanda mesafe kat edersin, ilerlemiş olursun. 

Vesile olur, bir şeye yol açarsın.

Sebebi sen olursun o yolun varacağı menzilin.

Bir yolunu bulur, yöntemini keşfeder, inceliğini sezer, usulünü bilirsin.

Yolcuyu yola düşüren, yolun bizzat kendisidir, menzil değil.

Görünen köy kılavuz istemez ancak tekerlek kırıldığında yol gösteren de çok olur. 

Fuzuli kılavuzluk… 

Yol ayrımına gelir insan yoldaşıyla…

Yola çıktıklarınıyolda bulduklarına değiştiren, yolundan ve yoldaşından oluverir.

Yürüdüğün yola dikkat et; varışın orası olacaktır.

TUTTUĞUN BU YOLDA SENİ BEKLEYEN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Çürük toplum hapishanesi

ÇÜRÜMENİN 5 EMARESİ

1-Vicdanı dinlemez olursun

2-Çıkarların değerlerinin önüne geçer

3-Haklıyı değil güçlüyü tutarsın

4-Sana dokunmayan yılan bin yıl yaşar

5-Ahlak yük olmaya başlar

Unutma; KONFOR ÇÜRÜTÜR.

Çürüme tepeden başlartabana yayılır.

Çürüme bir kez tetiklenince, toplumsal değerler ihlal edilir.

Demokrasi talebi değil, imtiyaz talebi vardır.

Otorite talebi de eşanlı yükselir.

Ancak otoritenden beklenti, çıkar olur.

Aile yapısı bozulur, ortak değerler yok olunca aile bireyleri menfaat yığınına dönüşür.

Bireyin çürümesi de değer kaybıyla oluşur.

Önce içindeki tanrıyı (vicdanı) susturur sonra konfor devreye girer.

Konfor, çürütür.

Hem de lime lime yapar tüm benliğini insanın…

Aklı dumura uğratır, organları işlevsiz kılar, mücadele etmeyi unutur ve çürüme hükmünü icra eder.

Sebep-sonuç ilişkisi yok olur. 

Doğru-yanlış ekseni silikleşir, iyi-kötü ayırtı bulanıklaşır, güzel-çirkin gri bulamaçta buluşuverir.

Neticede çürük toplumbireylerinin içinde çürüdüğü hapishaneye dönüşecektir.

Çürümeye dair akılda kalmasını umduğum şudur ki çürüme, başladığında durdurulamayacağıdır.

Bu yüzden senin sağlam olman yetmez, çürüklerden uzak durman gerekecektir.

Başka kurtuluş yoktur

    ÖZ DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Toplum zararlıları

NİMETİ ALIP KÜLFETİ ÖTELEYENLER

1-Kriz sürecinde daha fazla göze batar oldular.

2-İşlerini kötü yapanlar.

3-Sen çalışırken yan gelip yatanlar.

4-Aldığı parayı hak etmeyenler.

5-Kötü yönetenler, kötüleri kollayanlar.

Ürüne zarar veren kımıl ya da süne zararlısı gibi, işini kötü yapanları toplum zararlıları diye niteliyorum.

Kamuözel fark etmez; üretenin baş belalarının başında böyleleri gelir.

Onları her yerde görebilirsin.

Bazen gişede bilet satandır, garson, banka görevlisi, taksi şoförü veya devlet memuru

Azami ücret talebiyle asgari iş kurnazlığındadırlar.

Bazen bizzat sizin yöneticinizdir.

Hem işi bilmez hem de kurumun kaynaklarını, makamın gücü sayesinde sömürür.

İşletmeye değer katmadığı gibi üreteni de bizar eder

İki adım ötedeki spor salonuna kurumun arabasıyla gider.

Bazen işletmenin insan kaynakları başıdır.

İş tanımının gerektirmediği yetkinlikleri arar durur iş başvurularında…

Bazen çağrı servisindekidir.

Seni özensiz dinler, düzensiz cevaplar, çözdüğünü sandığından fazla dert açar başınıza.

Bazen bu haydutlar, çalışma arkadaşınızdır.

Siz işinizi tam yapabilmek için çırpınırken, o takım oyununu savsaklar.

Sizi yarı yolda bırakır, hayatın ritmini aksatır.

Kendimize sormamız gereken soru şudur;

KÖTÜLERİ NİÇİN HAYATIMIZDA TUTUYORUZ?

DEVAMINI OKU

Çelişkilerden arınmak

GÜNCE TUTMANIN 5 YARARI
1-Dönüşümünü izlersin
2-Zihnin dinamik hale gelir
3-Kötü anılarını düzenlersin
4-Hayatına girip çıkanları bilirsin
5-Daha iyi bir yarın çizersin
Hayatı geçmişe bakıp anla, geleceğe yürü..

Dünunutulası şeylerin coğrafyasıdır.

Ancak çok azı bugüne taşınacak; yarına ise belki de hiçbir şeyi taşımayacaktır zihin.

Uzun yıllar günlük tutan biri olarak, defterime nelerin olup bittiğini yazdığımı fark ettiğimde, bu alışkanlığa son verdim.

Bu alışkanlığı değiştirdim.

Zira günün rutinine dair olanlar zaten unutulmalıydı.

Duygular ise hala yaşıyorlarsa, gönlüm; günce haline gelmeliydi.

Bugün duygular güncesiyle geçmişime yolculuk yapabiliyorum.

Fark ettiğim şu olmuştur ki unutamadıklarımı, gönül güncemde kayıt altına alırken, dönüştürmüştörpülemişsüslemiş ve kılçığından ayıklamışım.

Bu da bana şunu öğretti; insan, geçmişe dair anılarını, yeniden şekillendirebiliyor, unutmadıkları; zihninde yaşıyorsa, gelişiyorserpiliyorçelişkilerinden arınıyor.

deta çelişerek gelişiyor zihin…

Geçmiş yönelik anı restorasyonuna ne gerek var peki?

Çünkü, hayatı geçmişe bakıp tanımlıyor, geleceğe bakıp yaşayabiliyoruz.

Anı değerlendirmek şartıyla.           

SEN DE ANI RESTORASYONU YAPAR MISIN?

DEVAMINI OKU

Nitelik bir ihtiyaçtır

UFUKLARIN EFENDİSİ

1-Her toplumun %2’si, zeki ve yetenekli

2-Toplumun kaderini bu %2’ye nasıl davrandığın belirler

3-Ya “devlet başa” der, ufukların efendisi olursun.

4-Ya “kuzgun leşe” harcar,

5- Uygarlığın taşrasına düşersin.

Hayatın olmazsa olmazıdır. 

Nitelikli çoğunluk, bireylerinin kalitesine dair tüm iyi şeylerin öyküsüdür.

Nitelikli azınlık ise iktidarda olmasa dahi, niteliksiz çoğunluğa tercih edilendir.

Aksi halde niteliksiz çoğunluğun iktidarıyla tüm değerler alt üst olur.

Toplumun yüzyıllar içinde biriktirdiği değerler, estetik normlar, kültürel referanslar, hoyratça yok edilir.

Bin yıllık eserin gül ağacından yapılmış kündekâri şaheserini “bu eskidi” diye söküp yerine plastik doğrama takmaktır.

Nitelik coğrafyasınepotizmin geçersiz olduğu, insanların kabiliyetleriyle yükselebildiği (merit oriented), bilgiyi akla rütbe yapan, nüfus cüzdanını veya doğum kağıdını, soyadını önemsemeyen toplumları tanımlar. 

Misal kadim Çin’de devlet memurları, ülkenin en nitelikli insanları arasından seçilirdi ve sınavı bizzat imparator yapardı.

Osmanlı’nın doruk zamanlarında, dünyanın her neresinden olursa olsun, dini, ırkı, rengine bakılmaksızın kabiliyetiyle öne çıkana itibar edilir ve yüceltilirdi.                  

NİTELİKLİ İNSANLAR BİRİKTİRİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Helva için ateş şart

ATEŞ YOKSA HELVA DA YOK

1– Helva için un, şeker, yağ yetmez.

2– Sorun; ateşin olmamasında…

3-Kriz bize fırsat ve tehdit sunuyor.

4-Ancak fırsat, unu şekeri yağı olana değil;

5-Ateşiyle bunları helva yapabilene yarayacak.

Krizin içinden geçerken çok derin bir değişim süreci içindeyiz.

Biliyoruz ki fırsatlar ve tehditler havada uçuşuyor.

Ancak sorun şu ki değişimin sunacağı fırsatlar herkese eşit dağıtılmayacak.

Daha hazırlıklı olan bundan daha fazla nasiplenecek.

Bildik deyimdir; un var yağ var şeker var, öyleyse helva yapalım

Fakat genelde helva yapılamayan durumlarda söylenir.

Gereken unsurlar sağlanmış iken “gayreti körüklemek” için sarf edilir.

Netice; una, yağa, şekere sahip olmana rağmen, helva yine de yapılmamıştır.

Neden?

Çünkü bütün imkânları helvaya evirecek “ateş” yoktur.

Ateş; yâni niyet, yâni kararlılık, yâni dinamizm

Bugün pek çok projemiz, bu durumdadır.

Hele ki sosyal fayda üretecek adımlarımız, tarafları, unsurları tam olmasına rağmen, neticelenmiyor.

Özel sektör bir yandan durağanlıktan şikayet ederken diğer yanıyla kıpırdamıyor.

Pek çok başarı hikayesinin ana fikri; kriz zamanlarında yatırımdır.

Herkes un, yağ, şekeriyle beklerken başarı ateşten gelmiştir.   

KENDİ İÇİNİZDE SİZİ EYLEME GEÇİRECEK ATEŞ VAR MI?

DEVAMINI OKU

Hukuk varsa hayat var

HUKUK; SEN NE İYİ ŞEYSİN…

1-Hukuk reformu, hayatın en büyük ihtiyacı.

2-Hukukun olmadığı yerde;

3-Demokrasi de ekonomi de gelişemez.

4-Hukuk temelli yapısal reformlar bizi,

5-Orta gelir tuzağından kurtarır.

Türkiye’yi; orta gelir ve orta demokrasi tuzağından kurtaracak reformların başında hukuk geliyor.

Aslında yeni yasalardan ziyade mevcutların iyi işletilmesine ihtiyaç var.

Adalet hizmetinin hızlı ve kaliteli verilmesine ihtiyaç var.

Hukuk yoksa, ne hayatın akışını, ne devletin işleyişini ne de ekonomiyi düzenleyemiyorsunuz. 

Hukuk reformu kim için?

HALK; Zorba, hak yiyen kural tanımayana direnebilecek.

KADIN; Kadına şiddet uygulayanlar cesaret bulamayacak.

ÇOCUK; istismarcıları elini kolunu sallayıp dolaşamayacak.

İŞÇİ; iş kazasına göz yuman mevcut sistem düzeltilecek.

PATRON; bilecek ki girişimlerinin üzerine çökülmeyecek.

YATIRIMCI; geleceğe dair güven odaklı plan yapabilecek.

YABANCI; kârından, yatırımından, malından emin olacak.

TRAFİK; yollarda motorize haydutların hakimiyeti bitecek.

KOBİ; rekabet, gücü gücü yetene anlayışından uzaklaşacak.

MAHKEMELER; daha hızlı, adil, faydalı karar verebilecek.

ENGELLİLER; onları istismar eden alanlar temizlenecek.

BİZLER; daha iyi ve mutlu Türkiye’de yaşıyor olacağız.

İyi de biz zaten hukuk reformu yapmamış mıydık?

Adına reform dediğimiz şeyden, yeni anayasa talebi çıkmıştı.

Hukuk alanında reformun adı hep var oldu ama kendisi yok.     

SENİN DAHA İYİ HUKUK  TALEBİN YOK MU?

DEVAMINI OKU