Organize cehalet

CEHALETİ YAYMA BİLİMİ

1-Gerçek cahil; bilmeyen değil,

2-Bilgiye ihtiyaç duymayandır.

3-Agnotoloji; şirketlerin,

4-Kişilerin menfaatleri gereği,

5-Nasıl yanlış bilgi yaydığını inceleyen bilgisizlik bilimidir.

Cehalet, giderilebilir bir şeydir.

Cahil olduğunu bilirsin, merak ettiğini, öğrenirsin; geçer.

Ancak cehaletin bir türü var ki onunla baş edilemez; cahil olduğunu dahi bilmemek.

Günümüzde bu echel-ü cahil (cehaletinin de cahili)  tipler, teknoloji ve medya sayesinde giderek organize oluyorlar.

Misal deprem mi var?

Biliyorlar.

Misal korona virüsü mü?

Gam değil, uzmanlık derecesinde biliyorlar.

Dünyayı tehdit eden virüsü kelle paça yiyerek alt edeceğini söyleyen prof lakaplı olabiliyorlar.

Einstein; ‘cehalet ne güzel; her şeyi biliyorsun’ der.

Üstelik bu cehalet, giderilemeyen türden olmanın yanı sıra teknolojik imkanlarla donatılmış durumda.

Misal bilgisayarı, TV ekranını cehaletin hizmetine verirsen daha organize ilkellikler üretmiş olursun.

Çünkü cehaleti organize etmiş, güçlendirmiş olursun.

O zaman bu cehalet, geniş halk kitlelerini etkiler, cehaleti yayar…

Çernobil patladığında; ‘aha bak bana bir şey olmuyor’ diye çayı ekran karşısında içen bakan olur, koronaya kelle paça önerirsin.  

HER ŞEYİ BİLEN(!)  CAHİLLERDEN BIKMADIN MI?

DEVAMINI OKU

Kiminle beşibiyerdesin?

EN YAKIN BEŞLİNİN 5 ETKİSİ
1-Onlara dönüşürsün.
2-Beyinleriniz senkronize olur.
3-Ortak huylar edinirsin
4-Zekilerle daha zeki,
5-Aptallarla aptallaşırsın.
Unutma; en fazla vakit geçirdiğin 5 kişinin ortalaması olacaksın

İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği 5 kişinin ortalaması olurmuş.

‘Ruh halleri mürekkepse biz samandan kağıdız.

En yakınımızdaki üç-beş kişi damlıyor üzerimize…’ 

Yazar Jim Rohn’ın bu sözü, bilimsel araştırmalarla da doğrulanmış…

Ne kadar zekiyeteneklierdemli olursan ol; yan yana geldiğin insanlara dikkat etmelisin. 

Sosyal ilişkilerde tıpkı bileşik kaplardaki sıvı düzeyi gibi, yakın çevrenle etkileşip aynı düzeyde buluşacaksınız.

Kaldı ki senin sağlam olman yetmez, çürüklerden de uzak durmalısın.

Yaylada armut toplamış, rafıma koymuştum.

İçlerinden çürük olan, diğer sağlam armutları da çürütüvermişti.

Sosyal beşibiyerde kuralına gelince…

Birlikte çok zaman geçirdiğinde, huyusuyuzihin yapısı, etik duruşu, dil düzeyi, kaygı, korku veya sevinçlerini de benimsemeye başlıyor, ünsiyet ediyorsun.

Önerim, aynı zincire dizileceğin beşibiyerdeyi iyi seçmen

Senden daha değerlilerle aynı sıraya dizilmen, çürükçarık, değer üretmeyeni yakın halkandan çıkarman, iyileri de onların yerine koyman.  

KÖRLE YATIP ŞAŞI KALKTIĞIN OLUYOR MU?

DEVAMINI OKU

Değerli olanı benimse

TUTMAYA DAİR 5 UYARI

1-Tutmak maliyettir, ağırlığını taşırsın.

2-Değerli mi, değersiz mi?

3-Sana yük mü, mutluluk mu?

4-Gücünü tuttuklarına harcamaya değer mi?

5-Kuşa kanadı ağır gelmemeli…

Tutmak kelimesi; niyete göre iyi veya kötü, doğru veya yanlış, güzel veya çirkin olabilen nadir sözcüklerden biridir.

Ne için ele aldığın, tutmayı; başka anlamlara, başka duygu iklimlerine taşır.

Ben tutma kelimesini en çok; benimseme anlamında kullanırım mesela…

Herkesin tutmaya dair farklı önceliği vardır. 

Ele geçirmeye değer mi?

Benimsenmeli mi?

İşe yarar mı?

Sahiplenilesi midir?

Tutulan şey üzerinden anlamlandırılan ilginç bir kelimedir tutmak. 

Değerli olanı tutmayı yeğler insan…

Derdikederi tutanların maliyetini görür de salıvermenin daha gerekli olduğunu anlar neticede… “-

aba; hırsızı tuttum.

–Getir evladım.

Gelmiyor.

–Bırak gitsin.

Gitmiyor.”

O halde hırsızı arsızı tutmuş olur mu insan?

Nitelikli tutma, değerli olanı ayırt etme yetisidir.

Gücünü harcamaya layık olandır.

Tutmak; güven gerektirir ve maliyettir.

Tuttuğun kanat dahi olsa, eğer uçamayacaksan, tavuk gibi yükünü taşırsın.

Ancak kartallar taşıdığı kanat ile zirvenin yolunu tutabilir.

  TUTTUĞUN SANA YÜK MÜ SENİ UÇURUYOR MU?

DEVAMINI OKU

Bu bana lâzım değil

ERDEMLİNİN 5 KAZANCI

1-Haddini aşarsa zıddına döneceğini bilir.

2-Erdemin zıddı olan süflilikten uzaklaşır.

3-İyiyi doğruyu güzeli bilir, bulur.

4-Geçici hazlara gönül vermez.

5-Kalıcı mutluluk gelir onu bulur.

Erdem külfetini üstlenmek

İhtiyacın varken Hayatın akışında tutkuları dengelemek, büyük önem taşır. İstekler ile ihtiyaçlar arasındaki ayırt, giderek netleşir ve “bu bana lazım değil” diyebilme yetisi elde eden insan, erdemli kabul edilir.

İyiyi kötüdendoğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden ayırt edebiliyorsan, erdem külfetini üstlenmişsin demektir. 

Seçilecek temel 3 yol vardır;

1-faziletli, erdemli biri olmak, 

2-duruma göre davranmak ve 

3-erdemi önemsememek.

Bu seçimi iyi yapmak lâzım.

Denilir ki yeterince bilgilenmiş ve akli melekeleri yerinde olan biri, vicdan inşa edecek, içindeki var ettiği tanrı sayesinde erdemin sorumluluklarına erişecektir.

Nitekim insan, mutluluğa ancak erdem ile ulaşacaktır.

Fazilet, daima sizi üstün tutacaktır.

Erdemsiz mutluluk; geçici hazlar, tutku hezeyanları ve hayatta kalma güdüsünden ibaret olacaktır.

Her erdem, ölçü üzerine temellendirilmiştir.

Ölçü; insanın kendine söz geçirebilme yeteneğiyle oluşur.

Had bilmek, erdemin en sık kullandığı sosyal enstrümandır. Haddini bil!

  BU BANA LÂZIM DEĞİL DİYEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Deprem ve tedbirsizlik

DEPREME 5 HAZIRLIK

1-Altında fay hattı olduğunu bil.

2-Deprem değil bina öldürür.

3-Mutlaka tatbikat yap.

4-Afet yönetimine gönüllü ol.

5-Deprem tedbirlerini al.

Oturduğun ev depreme dayanıklı mı?

Her insan, depremin tanığı olmuştur.

Depremin sorumlusu, tedbir geliştirmeyen anlayıştır.

Bunu sadece yönetime bağlamak yetmez, bireylerin de tedbirler manzumesinde yapması gerekenler vardır.

Deprem bilinci gelişmiş ülkelerde halk, çözüme dâhil edilmiş, toplum esaslı çözümler benimsenmiştir.

Bizde ise vatandaş, çözümün parçası değil, potansiyel depremzededir.

Japonya, depremle birlikte yaşayan bir ülkedir.

Çünkü depreme çok kurban vermişler ve tedbir geliştirmişlerdir.

Binalar jiroskoplu, kritik tesisler erken uyarı sistemine sahip, halk da deprem bilinciyle donatılmıştır.

Bu yüzdendir ki 8 şiddetinde bir deprem, Japonya’da “hasar” diye geçiştirilirken Türkiye’de böylesi bir deprem sonrasında ortada kent diye bir şey kalmayabiliyor.

Deprem; yönetilebilir afettir.

Eğer erken uyarı sistemleri kurar, binaları buna göre sağlamlaştırır ve halkı deprem anında nasıl davranacağı konusunda eğitirseniz, hayatta kalırsınız.

DEPREME KARŞI   HANGİ HAZIRLIĞIN VAR?

DEVAMINI OKU

Feraset sorun çözer

SAĞDUYUNUN 5 FAYDASI

1-Bizlere doğru yolu gösteren pusuladır.

2-Sende de vardır, onu kullanmayı bil.

3-Aklın kapıcısı, hatasavardır.

4-İş tulumu giymiş içimizdeki dâhidir.

5-Yerinde yargılar verebilme yeteneğidir

Akla uygun, akıl süzgecinden geçmiş, doğru, gerçekçi, yerinde yargılar verme yeteneğidir sağduyu…

Günün pratiğinden süzülerek gelen pek çok bilgideneyimgözlem; sağduyu kabında birikir ve bunları kullanan insanlar, feraset sahibi olur.

Sağduyu çerçevesinde sorun çözer, davranır, risk alır, mücadele eder, yaşar, mutlu veya mutsuz olur.

Bir bakıma insanın günlük yaşamı içinde bulunan görüşlerin, alışkanlıkların ve düşünme biçimlerinin toplamına sağduyu demek yanlış olmaz.

Kaba kuvvet, daima sağduyuya yenik düşmüştür

Ferasetin bir nimeti de fayda üretmesidir. 

İş tulumu giymiş bir dahisorun çözen bir yönetici, durugörü sahibi bir bilgedir.

Sağduyu, insanlığa eşit dağıtılmış ama kiminin kullanıp geliştirdiği kiminin de az başvurduğu bir hayatta kalma repertuvarı şaheseridir.

Aklın kapıcısı, şüpheli fikirlerin güvenlik bariyeri, hatasavardır.

Bir yüzyılın felsefesi, bir sonraki yüzyılın sağduyusu olacaktır. 

Feraset sahibi ol, faydasını göreceksin.

  SEN SAĞDUYUNUN SESİNİ DİNLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Çözümsüzlük çürütür

ÇARESİZSENİZ, ÇARE; SİZSİNİZ

1-Çözüm, bazen tesadüf olabilir ama;

2-Çözümsüzlük daima bir tercihtir.

3-Çözümü aramaya başlayan,

4-Er yada geç; onu bulacaktır.

5-Aramayıp zamana bırakan ise çürüyecektir.

Konfüçyüs; en zor şeyin, çözümsüzlüğün dilini şöyle kurar; ”Çözümsüzlük, karanlık bir odada bir kara kediyi bulmaktır. Özellikle odada kedi yoksa…”

Hayat, bazı alanlarda bize olmayan kara kediyi aramaya zorlar…

Onu bulamasak bile, arayışımız gayretimizle, o karanlık odayı, ışık olmadan aydınlık kılar, her zerresini zihnimizde haritalandırırız.

Bu durumda çözümsüzlük ölür ve geriye, kendi özgün çözümümüz çıkar.

Çözüm; çoğu kez tesadüftür fakat çözümsüzlük; asla değildir. Zira

çözümü sağlayan olasılıklar sonsuz iken çözümsüzlük, tektir.

Onun tekliğini, her çözüm arayışını aynı adrese vardırır.

Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir.

Çözümsüzlük çizgisine taşıdığımız her şeyin kalitesi düşer, çürür.

Çözümsüz kalınan anlar, insanın ruhunu yükseltme fırsatı sunar bize…

Çözümü kendi içinde aramaya başlasan?

Derdü meni devayı men

Dert benim deva da bende…

Çözümsüzlüğünün çözümü içinde bir yerde saklı duruyor…     

KAYBOLDUĞUN YERE SAKLANMIŞ OLMAYASIN?

DEVAMINI OKU

Telaşlıyken karar verme

TELAŞIN BİLEŞENLERİ

1-Kaygı, tasa, kuruntu, sıkıntı

2-Paniğe kapılmak

3-Şaşkınlık hali

4-Kontrolsüz heyecan

5-Aklın mola alması

Hiç telaşlanmayan; ya ölüdür ya da olan biteni kavrayamayandır. Telaş geçer de bedeli kalır. 

Telaş; kaygıdan doğan heyecanla karışık sıkıntılı ivencenlik.

Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin.

Şaşkınlıktan doğan acelecilik

Kaygının süreç kontrolünü zayıflatması…

Kargaşanın iç dinamiği…

Ne yapacağını bilmezlik hali

Kaygı ve tasa, elini ayağına dolaştırır.

Ne olup bittiğinden emin olamazsın.

Bu hali anlatan kelimedir telâş. 

Özelliğisürdürülemezliğidir.

Telaş geçer ve yerini sükûnete bırakır. 

Karar vermenin en riskli zamanıdır telaş. Y

apacağını bilmezliğin güzel yanı, heyecan üretmesidir.

Beynin, sürpriz veriye tepkisi, sürecin giriş kapısı

Telaş vadisinde uzun süre kalınmaz. Z

ira akıl duruma el koyar ve zihni bir duyguya yönlendirir.

Telaştan ne yaptığını bilmezlik süresi uzarsa artık panikten söz ederiz.

Yaşamak neyse de beni bu telaş öldürecek” der şair.

Yaşayacağımız belli de şaşkınlığıyla baş etmek gerekecek.

Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin.

Neticede; telaşını abartma; telaşın hazzı geçer, gamı geri kalır zira…

    SAKİNLEŞSEN ARTIK SAHİ SENDEKİ BU TELAŞ NİYE?

DEVAMINI OKU

Mağdur çok takan yok

MAĞDUR OLMAMAK İÇİN 5 ÖNERİ

1-Zulümden, zulmedenden yana çıkma.

2-Sıra sana gelmeden mazlumu gözet.

3-Haklarını bil, onları savun.

4-Zalime diren, asla pes etme.

5-Muktediri alkışlama, onu değiştir.

Mağdur= gadre uğrayan. gadr=hainlik, vefasızlık, zulüm, merhametsizlik, haksızlık, kötülüktür.

Mağduriyet; haksızlığa uğramışlık, haksızlık yapılmışlıktır.

Toplumun en yüksek adaleti en mağduruna sağladığı adalet kadardır.

Mağduriyet ülke için en doğal haklarından mahrum kalmaktır.

Eğitim hakkından mahrum kalmak, sokağa çıkma hakkından mahrum kalmak, konuşma hakkından mahrum kalmak, adalet hakkından mahrumiyet.

Tarlada buğdaydan yaylada sütten mahrum olmak…

Mağduriyet üzerinden siyaset yapılır, servet yapılır, vahşet yapılır, film yapılır, düşmanlık yapılır, şikâyet yapılır.

Mağduriyet; fitnefesat kesesinde sıkıştırılmışlıktır.

Bir ülkenin mağduriyeti ekonomisi üzerinden başlar

Siyaseti üzerinden büyür.

Biz hayatı mağdur üzerinden anlamaya çalışırız bu yüzden zıt anlamı da körelmiştir.

Mağduriyetin zıddı kıyandır.

Trafikte zorba sana kıyar, sistem mağdurdan yana çıkmaz.

Hukuk yoksa halk mağdur

Gaddarların mağdurları çoğalıyor ama takan yok.

MUKTEDİRLER SENİ DE MAĞDUR EDİYOR MU?

DEVAMINI OKU

İyilerin cehennemi trafik

TRAFİK; YERYÜZÜ CEHENNEMİ

1-Herkes; altındaki güç ve zırh ile trafikte…

2-İyi; kurala uyar, saygılıdır.

3-Kötü de iyilere cehennemi yaşatır.

4-Bu cehennemin zebanisi kötülerdir.

5-İyi insanlara zulmederler.

Trafik; herkesin gücü, becerisi, aklı, vicdanı, bedeni ve ahlakıyla aynı düzlemde buluştuğu yerdir.

Orada herkesin bir gücü (motor gücü) ve herkesin bir zırhı (kaporta) bulunur.

Bu ortamda sürücü içindekini dışa vuracak imkan bulur.

Eğer hak yiyen biriyse, sizin de hakkınızı yiyecek, gereksiz sollayacaktır.

Eğer gücü başkasından devşiren bir zalimse, onu trafikte de sergileyecektir.

Eğer çalışanını ezen biriyse trafikte aynı davranışı gösterecek, kendinden daha az motor gücü olan araçları yok sayacaktır.

Eğer kibir sahibi ise arabası ile ya emniyet şeridinden gidecek ya da çakma çakarla kendini imtiyazlı, ‘seçkin’ görecektir.

Sorun; iyi insanların trafikte çektiği ıstıraptır

Vergisini zamanında ödeyen, kurala uyan, sinyal kolu kullanan, geçiş üstünlüğüne uyan, ambulansı geçiren, ötekine saygısı olan bu iyi insanlar, kötü sürücülerin zebanisi olduğu cehennemde yol alıyor olacaklardır.

İyi insanın cehennemi trafikte kötü insanlarla aynı anda bulunma zorunluluğu, trafiğin belki de en büyük maliyeti olacaktır bizim gibi kurala uyan, yola özen gösteren, ötekine saygılı sürücülere…

Yazık bize

SEN TRAFİKTE İYİ BİR İNSAN MISIN?

DEVAMINI OKU