İş-özel hayat dengesi

İŞ HAYATINI EVE TAŞIMAK

Salgın yüzünden pek çok iş eve taşınıyor.

İş hayatı ile özel hayat çizgisi silikleşiyor.

Peki, bu dengeyi nasıl kurabileceğiz?

Önerilen; özel hayat ile işi karıştırmamak.

Salgın, bazı işleri eve taşısa da temel denge ihtiyacı değişmedi. Başarılı bir iş hayatı ve özel hayat dengesini kurmak şart. 100 yıl önce bu oran %80 iş, %20 özel idi.

Günümüzde kültür değişmeleri, gelişen teknoloji sayesinde oran %50-50’de dengelendi. Salgında artan dijitalleşme sayesinde gidişat, 100 yıl öncekinin tersine doğru olacak.

20’nci Yüzyılın en büyük icadı, sanıldığının aksine bilgisayar değil, kadına zaman hediye eden çamaşır makinesi olmuştu.

Başta beyaz yaka olmak üzere çalışan kesim, iş hayatının yanına özel hayatını da koyma gayretinde… Sürdürülebilir gelir, mutluluk eksenli bakış açısıyla bu dengeyi kurabilmek son derece önemli. Otomasyonun iş hayatına ayrılan zamanı kısaltıp, özel hayata daha fazla zaman açacağı eğilimi var.

Hatta robot nüfusunun artmasıyla iş hayatındaki pek çok rutinin robotlara devredilmesi söz konusu… Bu durumda özel hayata daha fazla zaman kalacağı beklentisi var. Fakat insan, değişen meslekler sayesinde iş hayatını sürdürecek.

    İŞ VE ÖZEL HAYAT DENGESİNİ KURABİLDİN Mİ?

DEVAMINI OKU

Bana farklı bakış gerek

OYUNCUYU DEĞİL ÖYKÜYÜ DEĞİŞTİR

Yeni yolda eski ayakkabıyla yürüme.

Değişim, zihinde başlar.

Aynı kalmak adına her şeyi değiştiren;

değişmesi gereken sensin belki de…

Başarısızlığı önce kendinde aramalısın.

Krizler, değişim zamanlarıdır. Aynı kalamaz, farklı bakış açıları, yeni yollar, yeni insanlar devreye girer. Özellikle yeni personel alırken, değişim ihtiyacı belirginleşir.

Sorun şudur; farklı bakışı nasıl edinir, farklı olanı nasıl buluruz? Zira şirketin kulvar atlayabilmesi için farklı bakış açılarına ihtiyacı vardır.

Farklı olan daima tedirgin eder. O halde bu korkuları nasıl yeneriz? Ya yeni gelen benim işimi elimden alırsa? Ya farklı düşünce şirketin ritmini bozarsa?

Ya diğerleri etkilenirse? Tamam kaygılarımız var ama benzer şeyleri duyar, dinler, solursak; değişimi nasıl yakalayabiliriz ki?

Bir lider, bu sancılı değişimi yönetebilen kişidir zaten. İhtiyacı olan farklılığı bul ve bünyeye kat.

Değişim istenirken yapılan 3 temel hata; 1-Zihin yapısını sorgulamamak, 2-konfor alanlarından çıkamamak, 3-eski yolda yeni ayakkabıyla yürümek.

Değişim; yönetici veya çalışan değiştirerek değil, zihin yapısını değiştirmekle mümkündür. Sorun, müdürde değil, senin zihnindedir.

        DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKEN SEN OLMAYASIN?

DEVAMINI OKU

Kriz beklenmeden gelir

HER KRİZ FIRSATA DÖNÜŞMEZ

En ölümcül hata krizi kabul etmemektir.

Krize götüren zihin yapısı dönüştürülmeden

kök sebebe inilmeden çözüm gelmez.

Devamlı gündem değiştirmekle

kriz ertelenebilir ama engellenemez

Bir mekanizmanın mevcut konumunu ve geleceğini etkileyen hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkan ve genelde önlem alınmakta geç kalınan olumsuz durumdur.

Ülkenin, ekonominin, örgütün üst düzey hedeflerini ve işleyişini tehdit eder. Uyum ve önleme sistemlerini yetersiz hale getiren gerilimli dönemlerdir kriz.

Krizle yaşamak, önemli ile öncelikli olanı ayırt etmekle mümkün.

Krizde çalışmak, ilerlemekten ziyade hayatta kalmaya odaklıdır.

Sürgit krizde yaşanmaz. Ezberler gözden geçirilir, alışkanlıklar çöpe atılır ve krize götüren zihin yapısı sorgulanır. Zaten kriz, eylemsizliğe izin vermez.

Ancak krize girdiği halde yönetim anlayışını değiştirmeyenler de değiştirilir. Zira hayatta kalmak en önemli amaç olmuştur. Krizle baş etmek 3 temel prensibe bağlı; 1-krizi kabullen, 2-kök sebepleri bul, 3-dönüşümü sağla.

Kriz, öngörüldüğü halde tedbir alınmıyorsa, buna gaflet veya hıyanet denir ki, sistemleri çökerten bu yönetim anlayışıdır.

Krizle karşılaşınca yapılan 2 temel hata; 1-krizi inkâr, 2-tedbiri geciktirmek.. Bu durumda kriz içinde kriz doğar. Krizden çıkış maliyetini arttırır, ülkeyi, sistemi, yapıyı felakete sürükler.

Krizi fırsata çevirmek için kök sebepleri bulmak zorunludur.

          KRİZİNİ KENDİN İNŞA EDİYOR OLMAYASIN?

DEVAMINI OKU

İş hayatında lider ol

YÖNETİCİ GEREKLİ AMA

LİDER VAZGEÇİLMEZDİR

Ortalık yönetici dolu ama lider az.

Liderin 5 özelliği:

1- Vizyon sahibi

2-İnançlı, tutkulu

3-Güven vermesi

4-Emreden değil yol gösteren

5-Adil ve mütevazı olması

İş dünyası, patrondan ziyade lidere ihtiyaç duyar. Bizlere Yöneticinden çok lider gereklidir. Zira lider, önden giden bilge at gibidir. Ardındakilere hem yön hem tempo verir.

Liderliğin en zorlayıcı yanı, kontrol güdüsünü kontroldür. Yetki ve sorumluluğu akıllıca dağıtan ancak kontrolü elinde tutabilen lider, başarılıdır.

Her süreci kontrol saplantısı yerine işin genel gidişatını ve kritik aşamalarını kontrol ile yetinip ekip çalışmasını teşvik eden lider, işi de çalışanı da geliştirir.

Bugün dünya, ardından koşacağı bilge ve cesur liderlere ihtiyaç duyar. İş dünyası da öyle… Yetenekleri bulup onların hizmetine girebilecek kadar tevazu sahibi, bir o kadar da kendisini işine, ekibine adamış lider olmak

Lider ile yöneticiyi karıştırmamak gerek. Lider iyi işi yapar yönetici işi iyi yapar, eğer iş iyi ise tabii ki

Lider emir vermez, yol gösterir. Lider yargılamaz anlamaya çalışır.

Lider, en iyi kamçılayanı terfi ettirmez, yeteneği yüceltir.

Yönetici gereklidir ancak gerçek lider; vazgeçilmezdir.

            SEN; LİDER MİSİN YOKSA YÖNETİCİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Ülkenin huzursuzluğu paydaşın yarın kaygısı

HUZURUNU KAÇIRANI KALBİNDEN ÇIKAR

Huzur yoksa hayatın tadı kalmaz.

Huzur; “anı yaşamak” ise huzursuzluk

ya dünün pişmanlığı ya da yarının kaygısıdır.

Vicdanı rahat olan huzuru insandır.

Huzur arıyorsan kalbinde ara.

Huzur; Arapça hazır olmak kökünden gelir. Hazır olma, mevcut olma, şimdi burada olma anlamındadır. Huzur yoksa diğer tüm imkanlar sağlansa da mutluluk hissedilemez.

Huzur; kişinin ‘anda olması’ ise huzursuzluk, ya geçmişin pişmanlığında veya yarının kaygısında yaşıyor olmaktır.

Bir ülkenin huzursuzluğu, paydaşlarının yarın kaygısıdır. Geçim sıkıntısıdır. Ekonomik krizdir. Savaşta olma halidir.

Salgın, afet, düşman ve kıtlık tehditleriyle karşı karşıya kalma halidir. Bir dağın huzursuzluğu; heyelan, karla kaplı yamacın huzursuzluğu çığ, denizin huzursuzluğu dev dalgalardır. Gencin huzursuzluğu, iş bulamıyor oluşudur.

Huzursuz lider, toplumu gerer. Huzurunu kaçıracak olan, arkasını dönüp baktığında izleyicilerinin giderek azalıyor olmasıdır.

Huzursuzluğu; daha fazla şiddet, daha fazla güç talebi ve daha fazla başına buyruk tek adamlık olacaktır.

      HUZURLU OLDUĞUNU HİSSEDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Seni uyandırmayacaksa alarmı neden kurarsın?

ALARM KÖRLÜĞÜ ÖLÜM RİSKİDİR

Alarm, tehlikeyi bildirmek için işarettir.

Riski görür alarmı kurarsın ve ona uyarsın.

Ancak alarmı ciddiye almaz,

tedbiri ertelersen risk gerçekleşir.

Teyakkuzda yaşamak ne zordur oysa.

Siz de her sabah alarmı ikinci kez erteleyenlerden misiniz? İnsanların yarıdan fazlası böyle yapıyor ve uzmanlar, eğer uyanmayacaksan alarmı ikinci kez ertelemek zarar diyor.

Alarm, sadece sabah bizi uyandırmak için değildir. Alarm, dışarıdan gelecek tehlikeye karşı uyarı demektir. Sorunu gelmeden fark edebilmenin pratiğidir. Ancak uyandırmayan alarmı kurup yaşamak, bizim gibi ülkelerin kaderi gibidir.

Tehlikeyi görmek için alarm kurmak yetmez, gereğini de yapmak gerekir. Kötü yönetilen bütçede bilanço bir alarm işlevi görür; iflasa giden yolun habercisidir. Ama aldırmaz isen işe yaramaz ve iflas edersin.

Enflasyon bir alarmdır ve ekonomide kötü yönetimi haber verir. Gereğini yapmazsan kriz gelir çatar. Alarmı duyar fakat eyleme geçmez ve onu kapatırsan, ikinci kez çaldığında, riskler gerçeklemiş olur.

Alarm, gereklidir ancak alarmı ciddiye almak, hayatidir.

        SENİN EN BARİZ HAYATİ ALARMIN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Uzlaşma kazandırır

ÇATIŞMA İSTEMİYORSAN

UZLAŞMAYI SEÇMELİSİN

Yumruk ile el sıkışamazsın.

Öfkeni yen ve karşı taraf için adım at.

Uzlaşmak; yozlaşmak değildir.

Aksine, hayatın akışını sağlamaktır.

Karşılıklı taviz vermek gerektirir.

Uzlaşma; taraflardan her birinin kendi talebinden taviz vermesi ile farklı taraflar arasında varılan anlaşmadır. Tartışmada iletişim yoluyla, şartların karşılıklı kabulüdür.

Diretme; uzlaşmanın zıddıdır. Aşırıcılık; denge, hoşgörü kavramlarıyla ilişkilendirilen uzlaşmanın zıddı kabul edilir.

Uzlaşma; teslimiyet değil, aksine denge içinde birbirine yaklaşmaktır. Uzlaşma sonucu taraflardan biri mutsuz ise müzakerelerde karşı tarafa dayatma yaşatıldı demektir.

Uzlaşma; ileri ve medeni toplumların vazgeçilmezidir.

Uygarlık talebidir. Hayatın akışına hizmet eder. Çatışma ortadan ancak, tarafların karşılıklı tavizleriyle giderilir.

Ancak otoriteyi elinde tutanların uzlaşmadan anladığı, diğer tarafların kendisinin dayattığı şartları kabulüdür. Demokrat olmayan iktidar sahibinin dayatması değildir.

İş hayatı, uzlaşmayla yürür. Uzlaşmaz tutum daima zarar verecektir. Uzlaşmazlık kültürü, tarafları gerer, toplumu çatışmaya sürükler, huzuru yok eder, savaş çıkarabilir.

   SEN UZLAŞMACI MI YOKSA ÇATIŞMACI MISIN?

DEVAMINI OKU

Aklını kullan iflas etme

AKIL İFLASIN SİGORTASIDIR

Silgin, kaleminden önce bitiyorsa;

başın belada demektir ve iflasın yakındır.

İflas, yönetilemeyen riskin ifadesidir.

Kötü yönetimin sonu iflastır

Akıl tutulmasını gider, iflastan kurtul.

İflas; pul, metelik sözcüğünden gelir ve borçlarını ödeyememe halini anlatır. Meteliğe kurşun atmak, iflas etmenin deyimidir.

İşçi için işsizlik ne ise işveren için iflas aynı şeydir. Her şey iflas riskiyle karşı karşıyadır.

Hataların kesilen bileti, yanlışların vardığı son noktadır.

Kişi iflas edebilir; geliri ile giderini denk düşürememiştir.

Kurum iflas edebilir; yapısal sorunları değer üretmiyordur.

Ülkeler iflas edebilir; ekonomisi akılsızca yönetiliyordur.

Kamu, ‘borçlarımı ödeyemiyorum’ noktasında iflas eder.

Morotoryum; iflasın finansal ifadesidir. ‘Sıfırı tükettim.’

İflas eden, hukukla tanımlıdır. Alacaklılar söz konusudur.

Yönetemeyeceği kadar yüksek risk alanın iflas riski vardır.

Borçları dağ gibi birikmiş şirket; iflasın eşiğine gelmiştir.

İnsan vücudunun iflası, organların akordunun bozulmasıdır.

Tıpkı maaş ödeyemeyen kurum gibi, beden; ondan beklenen işlevi yerine getiremiyordur. Bu durumda ölüm yakındır.

İflasın öğretisi, iflasa sürükleyenden ders çıkarmaktır.

     SEN DE İFLAS EDEBİLECEĞİNİ BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Tebessüm etmeyi unutma

TEBESSÜM KANA EN HIZLI KARIŞAN İLÂÇTIR

Somurtanlar bugün benden uzak dursun.

Nefret dili bir tebessümle kaldırılabilir.

Güne tebessümle başla, iletişim kurarsın.

Tebessüm, vereni de alanı da

mutlu eden sadakadır.

Tebessüm; kana en hızlı karışan ilâçtır. Bedavadır, yan etkisi yoktur, maliyeti düşük, ürettiği değer büyüktür.

Bir tebessümü esirgeyen insan, duygu fakiri kabul edilir.

Tebessüm, sadakadır. Yüzün normal şeklinde tebessüm bulunmaz. Ancak hayata bakışıyla insan bu normal yüz şeklini dönüştürebilir.

Kimi vardır, suratı asık gezer.Hayat karşısında “onu yenememenin” getirdiği kimliktir.

Sürekli somurtan insandan uzak durursun. Oysa bazısı asık suratı, öteki ile arasına mesafe koymak için var eder.

Somurtma, iletişime kontrollü geçiş sağlayan dikenli tel ile çevrili sınır kapısıdır. Pasavan geçide imkan tanır, gerisini durdurur; “benden uzak dur.”

Eğer size biri tebessüm ediyorsa, alın ve siz de ona iade edin. Hatta iletişime tebessüm ile başlayın ki bu olumlama sayesinde çatışma (nefret) dili yerine, pozitif diyalog süreci başlayabilsin.

Tebessüm etmeyen, o gün dükkan açmasın der bilgeler.

Böylesi mucizevi iletişim aracını daha sık kullanmalısın.

        DAHA SIK TEBESSÜM ETMEK İSTER MİSİN?

DEVAMINI OKU

Nitelik bir ihtiyaçtır

UFUKLARIN EFENDİSİ

Her toplumun %2’si, zeki ve yeteneklidir.

Toplumun kaderini, bu %2’ye

nasıl davrandığın belirler.

Ya “devlet başa” der,

ufukların efendisi olursun.

Ya da “kuzgun leşe” harcar,

uygarlığın taşrasına düşersin. 

Hayatın olmazsa olmazıdır. Nitelikli çoğunluk, bireylerinin kalitesine dair tüm iyi şeylerin öyküsüdür.

Nitelikli azınlık ise iktidarda olmasa dahi, niteliksiz çoğunluğa tercih edilendir. Aksi halde niteliksiz çoğunluğun iktidarıyla tüm değerler alt üst olur.

Toplumun yüzyıllar içinde biriktirdiği değerler, estetik normlar, kültürel referanslar, hoyratça yok edilir.

Bin yıllık eserin gül ağacından yapılmış kündekâri şaheserini “bu eskidi” diye söküp yerine plastik doğrama takmaktır.

Nitelik coğrafyası, nepotizmin geçersiz olduğu, insanların kabiliyetleriyle yükselebildiği (merit oriented), bilgiyi akla rütbe yapan, nüfus cüzdanını veya doğum kağıdını, soyadını önemsemeyen toplumları tanımlar.

Misal kadim Çin’de devlet memurları, ülkenin en nitelikli insanları arasından seçilirdi ve sınavı bizzat imparator yapardı.

Osmanlı’nın doruk zamanlarında, dünyanın her neresinden olursa olsun, dini, ırkı, rengine bakılmaksızın kabiliyetiyle öne çıkana itibar edilirdi.

        NİTELİKLİ İNSANLAR BİRİKTİRİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU