Boğaz tokluğuna çalışmak

GELİR DAĞILIMI BOZULDUĞUNDA…

1-Açlık en büyük kitle imha silahı olur.

2-Toplumsal barış tehlikeye girer.

3-Tok, açın halinden anlamaz olur.

4-İhtişam da sefalet de abartılır.

5-Sistem fakirden alır zengine verir.

Bir ülkede bir kesim sürekli zenginleşiyor, diğer kesim fakirleşiyor ve boğaz tokluğuna çalışıyorsa ülkenin gelir adaletsizliği aşırı artmış demektir.

Boğaz tokluğuna çalışmak asgari geçim standardında yaşamaktır.

Geneli bu halde yaşayan bir ülke; bilime, eğitimeteknolojiye odaklanamaz.

Sadece yaşamaya çalışır.

Gelir dağılımı böylesine bozulunca toplumsal barış da tehlikeye girer.

Komşusu açken uyuyan bizden değildi güya… O

ysa bırak uyumayı, yoksullara aldırmıyoruz bile. Ülkeye kayıt dışı para girişi arttı ve onun getirdiği sanal bir rahatlık var.

Kimileri konutaraba almaya devam ediyor.

Kimileri de açlık sınırında hayatta kalmaya çalışıyor.

Bulabildiği işte; boğaz tokluğunda çalışmaya razı oluyor.

Hal böyle olunca da orta gelir tuzağında debeleniyor Türkiye…

Hele ki hiperenflasyon var iken gelir dağılımındaki tehlikeli bozulmanın toplum üzerindeki barışı bozan etkisi hesaba katıldığında…

Belli ki daha uzun yıllar kalıcı açlık bizi bekliyor.

Önerim, boğaz tokluğuna çalışmanın sürdürülebilir bir şey olmadığını kavramamız ve tedbir almamız…

KOMŞUSU AÇKEN UYUYABİLEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Sokağa çıkabilmek

SOKAĞIN DİLİYLE 5 UYARI

1-Açlık en büyük kitle imha silahıdır

2-Sokak bu silahın yankılandığı yerdir

3-Sokağa kulağını tıkayan kaybeder

4-Sokağı sindirmiş olman yetmez 5-Sessizliğin sağır ediciliği seni bulur

Evden adım attığında, pencereni araladığında, hayata dokunduğunda; sokaktasındır.

Sokak; iki yanında ev olan, caddeden dar ve kısa olan yoldur.

Sokak, halkın sesini duyabildiğin dinamik mekandır.

Ekonomideki büyük çöküş dalgaları, sokağın sesi ile inler.

ira sokak artık bir ses olmuştur. Kulak veren için uyarı, kulağını sokağa tıkayan için ise gaflet…

Sokağa çıkmak daha önce kıyafetinle, sözünle güçlü bir duruş gerektirirdi.

Pazara geç giden, çöpten beslenen, kıt kanaat geçinmeye çalışan insanlar sokaktan çekilince…

Ağzını açamayan, konuşamayan insanlar haline gelince…

Kendi söylediği sözleri bir gün sonra ‘yanlış söylemişim’ diye yalanlayan insanlar dolmaya başlayınca, sokağın da anlamı değişti.

Enflasyonun %50’ye dayandığı, gerçek enflasyonun ise %100’e koştuğu ortamda, bunun sorumlularının sokağa çıkabilme cüreti göstermesi, tam da bu yüzdendir.

Sokak sessizleştirildi, ses çıkarana haddi(!) bildirildi.

Sokak, buna rağmen açlığın sessiz çığlığıyla yankılandığı yerdir hâlâ…

SESSİZ ÇIĞLIKLARI DUYABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yatağa aç girmek

AÇLIĞIN BİZE 5 ÖĞÜDÜ

1-Harekete geç.

2-Doyduğunda açlığı unutma.

3-Acıktıklarının değerini bil.

4-Açlığı arayışa çevir.

5-Komşun açken uyuma.

Açlık, en büyük kitle imha silahıdır.

Kavim göçü sebebi, ulusları çökertendir.

Açlık sınırı; yatağa aç girmektir. 

Açlık virüsü, koronadan da beter bir bela…

Her gün 8 bin çocuğu öldürüyor.

Üstelik aşısı da var; YEMEK.

Ancak aşısına erişim zor çünkü; biz zengini doyuramadığımız için bu çocuklar aç.

Uzaklarda arama bu çocukları.

Acaba ülkemde kaç çocuk gece yatağa aç giriyor?

Aça dokuz yorgan örtsen, gene de uyuyamaz. 

Açlık sınırıkarnı aç iken uyuyamamaktır.

Açlıktan ölmek, topluma yüz karası olarak yazılır.

Açlığı gideremeyen yönetimin sonu yakındır.

Açlar ve toklar arasındaki savaşta zenginler kendilerini, teknolojinin ve silahların ardında gettolarında korumaya alacaktır.

İşe yarayacak mı?

Elbette hayır.

Zengin kendisine 4,5 metrelik duvar öremeden aç; 5.5 metrelik merdiveni çoktan o duvara yaslamış olur.

Açlığın öğretisi;1-harekete geç, 2-doyduğunda açlığın geri geleceğini unutma, 3-acıktığın her şeyin değerini bil.

Aç kalmak, alçalmaktan iyidir; açlığı gıda giderir de alçaklığa çare; kesinlikle yoktur.

Aç, aşçıya kusur bulmaz, umduğu değil, bulduğudur.

KARNI TOKKEN AÇ HALİNDEN ANLAR MISIN?

DEVAMINI OKU

Kuraklık güvenlik sorunu

KURAKLIĞIN 5 YIKIMI

1-Tarımsal üretim kaybı.

2-Sosyal huzursuzluk.

3-Zorunlu kavimler göçü.

4-Ekolojik hasar.

5-Ülke dış güvenliğinde tehlike.

Kuraklık; açlık üretir.

Açlık, en büyük kitle imha silahıdır.

Kuraklık 31 farklı doğal afet arasında en kritik olanıdır.

Yavaş yavaş gelişir, etkisi hayatın tüm alanlarında hissedilir.

Kuraklık kıtlıktır; yağışsızlık, susuzluk, çölleşmedir.

Sıkıntı, eksiklik, açlıktır. Kuraklığın sonuçları; Sosyal adaletsizlik, Tarımsal üretim azalması, nüfus kaybı, toplumsal stres…

Kuraklık bir ülkenin en önemli güvenlik sorunudur.

Gıda güvenliğinin tehlikeye girmesidir.

Barış ve istikrarın tehdididir.

Ekolojik hasar verir.

Göç nedeni, kuraklık travmadır.

Gıda fiyat artışıdır.

Dünya Su Haritası’na göre 2040’ta ülkemiz su kıtlığı çekecek, iklim krizinden en fazla etkileneceklerden olacak.

Yeraltı sularımızı neredeyse bitirdik, Su sorununda; ‘aşırı yüksek derecede’ listesinde 17’nci sıradayız.

İstanbul’da baraj doluluk oranımız 9 Nisan itibariyle %41.

Tarihi metinlerde geçen ‘7 yıl bolluk, 7 yıl kıtlık’ ifadeleri devamında, çok sayıda uygarlığın kuraklık sebebiyle yok olduğu yazar.

Kuraklık sadece iklim değişikliğiyle gelen bir olgu olsa da bu iklimi bozan bizlerin olduğu gerçeğini de asla unutmamalıyız.

KURAKLIĞI CİDDİYE ALIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Boğaz tokluğuna çalışmak

GELİR DAĞILIMI BOZULDUĞUNDA…

1-Açlık en büyük kitle imha silahı olur.

2-Toplumsal barış tehlikeye girer.

3-Tok, açın halinden anlamaz olur.

4-İhtişam da sefalet de abartılır.

5-Sistem fakirden alır zengine verir.

Bir ülkede bir kesim sürekli zenginleşiyor, diğer kesim fakirleşiyor ve boğaz tokluğuna çalışıyorsa ülkenin gelir adaletsizliği aşırı artmış demektir.

Boğaz tokluğuna çalışmak asgari geçim standardında yaşamaktır.

Geneli bu halde yaşayan bir ülke; bilime, eğitimeteknolojiye odaklanamaz.

Sadece yaşamaya çalışır. Gelir dağılımı böylesine bozulunca toplumsal barış da tehlikeye girer.

Komşusu açken uyuyan bizden değildi güya…

Oysa bırak uyumayı, yoksullara aldırmıyoruz bile.

Ülkeye kayıt dışı para girişi arttı ve onun getirdiği sanal bir rahatlık var.

Kimileri konutaraba almaya devam ediyor.

Kimileri de açlık sınırında hayatta kalmaya çalışıyor.

Bulabildiği işte; boğaz tokluğunda çalışmaya razı oluyor.

Hal böyle olunca da orta gelir tuzağında debeleniyor Türkiye…

Hele ki hiperenflasyon var iken gelir dağılımındaki tehlikeli bozulmanın toplum üzerindeki barışı bozan etkisi hesaba katıldığında…

Önerim, boğaz tokluğuna çalışmanın sürdürülebilir bir şey olmadığını kavramamız ve tedbir almamız…

      KOMŞUSU AÇKEN UYUYABİLEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Sokağa çıkabilmek

SOKAĞIN DİLİYLE 5 UYARI

1-Açlık en büyük kitle imha silahıdır

2-Sokak bu silahın yankılandığı yerdir

3-Sokağa kulağını tıkayan kaybeder

4-Sokağı sindirmiş olman yetmez

5-Sessizliğin sağır ediciliği seni bulur

Evden adım attığında, pencereni araladığında, hayata dokunduğunda; sokaktasındır.

Sokak; iki yanında ev olan, caddeden dar ve kısa olan yoldur.

Sokak, halkın sesini duyabildiğin dinamik mekandır.

Ekonomideki büyük çöküş dalgaları, sokağın sesi ile inler.

Zira sokak artık bir ses olmuştur.

Kulak veren için uyarı, kulağını sokağa tıkayan için ise gaflet…

Sokağa çıkmak daha önce kıyafetinle, sözünle güçlü bir duruş gerektirirdi.

Pazara geç giden, çöpten beslenen, kıt kanaat geçinmeye çalışan insanlar sokaktan çekilince…

Ağzını açamayan, konuşamayan insanlar haline gelince…

Kendi söylediği sözleri bir gün sonra ‘yanlış söylemişim’ diye yalanlayan insanlar dolmaya başlayınca, sokağın da anlamı değişti.

Enflasyonun %80’e dayandığı, gerçek enflasyonun ise %200’e koştuğu ortamda, bunun sorumlularının sokağa çıkabilme cüreti göstermesi, tam da bu yüzdendir.

Sokak sessizleştirildi, ses çıkarana haddi(!) bildirildi.

Sokak, buna rağmen açlığın sessiz çığlığıyla yankılandığı yerdir hâlâ…

    SESSİZ ÇIĞLIKLARI DUYABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Kuru koruman yetmez üretimi de korumalısın

ENFLASYON KORUMALI ÜRETİM

1-Mevduata kur koruması uygulanıyor

2-Oysa üretimin korunması gerek

3-Gübre, tohum, ilaç, mazot zamlarını geri alın

4-Üreticiye bu girdileri sağlayın

5-Böylece tarımsal üretim sürebilsin

Tasarruf sahibine parasını dolardan alıp liraya yatırsın diye kur korumalı mevduat sistemi uygulanıyor.

Amaç, enflasyon üzerinde kur baskısını kırmak ve tasarruf sahibinin dövize akışını engellemek

Bu sayede mevduata kurdaki artışa karşı koruma getirmek…

Peki, enflasyon karşısında tehlikede olan yalnızca mevduat sahibi mi?

Ya çiftçiye ne demeli? Üreticiyi enflasyondan korumak gerekmez mi?

Misal neden üretime enflasyon koruması getirmiyoruz?

Gıda, dövizden daha mı az önemli bizim için?

Üretimi korumak için gübre, ilaç, tohum ve mazot zamları geri alınmalı, çiftçiye ucuz girdi temin edilmeli ki tarımsal üretim sürebilsin.

Çiftçi gübre alamaz, tohum ekemez, ilaç kullanamazsa, zaten ateş pahası olan gıda fiyatları daha yüksek düzeye çıkacak, gıdada dışa bağımlılığımız artacak.

Kuru koruduğumuz kadar üretimi de korumamız zorunludur.

GIDA ÜRETİLMEZSE MEVDUAT KARIN DOYURUR MU?

DEVAMINI OKU

Açlar toklar savaşı

EN BÜYÜK KİTLE İMHA SİLAHI: AÇLIK

1-Açlığı ortadan kaldıracak adımlar atmaz isek,

2-Tokların gettoların ardında,

3-ileri teknoloji ve silahla korunması,

4-Kâr etmeyecek. 5-Aç olanlar gelip tokların elinden alacak

Dünya hiç bu kadar zengin ve böylesine fakir olmamıştı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği, 60 milyondan fazla insanın gezegende kendine karnını doyuracak vatan arayışında olduğunu rapor ediyor.

Dünya servetinin yarısı %1’in eline geçmiş durumda…  Gezegenin fakir nüfusunun yarısının geliri, dünyanın 85 en zengininin elinde toplanmış.

Son 5 yılda her ne olduysa, eşitsizlik adeta patladı ve fakirler %90 daha da fakirleşti. Oysa internetin çeyrek asır önce bize vaat ettiği, bilginin eşitsizliği gidereceğiydi.

Ancak tecelli; açlar-toklar arası dünya çatışmaları oldu.

Düne kadar fakirliğin coğrafyası vardı. Misal Londra’da zengin, Somali’de fakir olabiliyordunuz.

Ancak şimdi ihtişam ve sefalet; bir kıvılcım mesafesinde duruyor bir diğerine… 60 milyon kıtlık, açlık, fakirlik ve bunların tetiklediği terör yüzünden bir kez göç etmeye başlamışsa, komşusu aç iken tok uyumak mümkün olmayacaktır.

Tarih; kavimler göçünün nelere yol açabileceğinin müzesi gibi…

İnanmayan okusun…

     KOMŞUN AÇKEN HUZURLA UYUYABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Açlık çok şey yaptırır

AÇLIĞIN BİZE 5 ÖĞÜDÜ

1-Harekete geç

2-Doyduğunda geri geleceğini unutma

3-Acıktığın şeyin değerini bil

4-Asla fazla doyma açlık kendini hatırlatsın

5-Neye aç olduğunu belirle, giderirsin

Açlık; en büyük kitle imha silahıdır.

Açlık insana ne yaptırmaz ki?

Yasaları, kuralları, haram-helal ayırtını bir kenara koyar, peşinde olduğu tokluğu sağlamak için hırsız olur, katil olur, savaş dahi çıkarabilir.

Açlık, eğer sürgit giderilemiyorsa, sefalet diye tanımlanır.

Sefilleri zayıf kılan açlık, giderilmediği takdirde toplumsal hareketleri tetikler.

Açlar ve toklar aynı toplumda hatta aynı kent veya ailede yan yana gelmişse, çatışma kaçınılmaz olur.

Komşusu açken insan rahat uyuyamaz zira aç komşu, gelir ve ihtiyacını alır.

Rıza göstersen de göstermesen de…

Tarih; aç kavimlerin göçü ile şekillenmiştir.

Açlığın güçlü yanı; harekete geçirmesi, zayıf yanı; giderilmediği takdirde taşıdığı tehlikelerdir.

Avantajı; talepkâr olmayı sağlaması, dezavantajı; tokluğun kaynağına bağımlılık kılmasıdır.

Açlık kader değil, tercihtir. Açlık sınırı, yatağa aç girmektir. Karnı aç uyuyamamaktır.

Aç, aşçıya kusur bulmaz zira umduğunu değil bulduğunu yiyecektir.

Komşun aç iken başını yastığa koyma, bir daha uyanamayabilirsin.

     HAYATINDA HİÇ AÇLIKLA TERBİYE EDİLDİN Mİ?

DEVAMINI OKU

Varlık içinde yokluk

TARIMDA 5 REÇETE

1-Arazileri bütünleştir

2-Nereye ne ekeceğini bil

3-Üreticiyi örgütle

4-Akıllı ve iyi tarım yap

5-Gıda zincirini iyileştir

Kendi hazinemizin dilencisi olduk.

Elden gelen öğün olmaz

O da vaktinde bulunmaz

Yerli ve milli salatalık çöpe giderken Çin’den salatalık ithal etmek, nasıl bir tarım politikasıdır? İthalat kamçısıyla neyi terbiye ediyoruz ki Çin’in ürünlerine muhtaç hale getirildik?

Türkiye, 4 mevsim, 7 iklim, havası, suyu, fauna, florası ile cennet vatan iken nasıl oldu da böylesi cinnet vatan oldu?

Tarım; bangır bangır bağırıyor; ‘kıtlığı, dışa bağımlılığı yola çıkardım, sorunlarımla tepenize yığılmaya geliyorum’ diye…

Peki, biz ne yapıyoruz? Darı ambarı üzerinde açlık çeken tavuklara döndük. Varlık içinde yokluk çekmemize sebep; toprağa ihanetimiz… Hayvancılık da öyle…

Enflasyonumuz tarımsızlıktan beslenir, bizde olanı tarladan mutfağa doğru ulaştıramayıp saçar döker, gıda komiteleri kurup etiketleri dövmekten başka çözüm üretmez isek olacağı zaten buydu.

Oysa Türkiye, tarım kartını henüz oynamadı ve tarımımız, işsizliğe, açlığa, dışa bağımlılığa çare olacak imkân taşıyor.

Bakanlık, salatalık ithalatını yalanlıyor ama sosyal medya dahil herkesin dilinde, ithal bağımlısı olduk gerçeği var.

         TARIM FIRSATINI GÖREMEMEK KADER MİDİR?

DEVAMINI OKU