Uzaktan mobbing

EVDE ÇALIŞANI BEZDİRMEK

Mobbing virüsü koronadan beter.

Pek çok iyi patron çalışanına sahip çıkarken

bazı iblis yöneticiler bezdiriyor.

Kadın çalışana; ‘arkadan çocuk sesleri gelmesin.’

Odaya mı kilitlesin?

Kurt dumanlı havayı, işyeri iblisleri de koronayı beklermiş.

Salgın sürecinde çalışanını ücretsiz izne postalamak hatta mümkünse istifaya zorlamak için mobbing (bezdirim) yapan yöneticiler vardı. Gerek finans kesiminde gerek üretimde duran işleri fırsat bilip çalışandan kurtulmak isteyenlerin şeytani yöntemlerinin sonu gelmiyor.

Geçenlerde bankacı biri sıralıyordu; Hiçbir şey olmaz, işimize bakalım, aynen devam edelim, presi arttıralım, iş saat 12’de başlıyor ama siz sabah 9’da gelin, öğle arası olmasın, evde çalışıyorsa hiç boş zaman bırakmayalım, hedef yok ama vermiş gibi baskı kuralım, evden çalışanlar telefonla satış yapsın. Yüzlercesi.

‘Evde bıraktığın çocuğun var mı? Endişeli misin?  Uzaktan çalışma şartların elverişli mi? Bunları sormaz mobbingci

Bu arada Korona yüzünden robota bağlayan mobbing üstadı, narsist, bencil, psikopat yöneticiler iyice açığa çıkar oldu.

Göze girmek için çalışanı istifaya, ücretsiz izne çıkmaya zorlayan korona mobbingcilerine patronları dikkat etmeli.

MOBBİNG VİRÜSÜ KORONADAN BETER Mİ?

DEVAMINI OKU

Bunca eziyet niye?

GRAM AKILLANDIK MI?

Koronadan ders çıkarmamız gerekirdi.

Oysa açılalım derken saçılıverdik.

Yeni normal oluşamadan eski normalimize dönüverdik.

2. dalga geldi. Gram akıllandık mı? Hayır!

‘Zannederdik servet ile rahat artar

Umardık ki rahat ile taat artar

Bulduk bir ehli tahkik sorduk hakikatinden

Dedi; Servetle gaflet, rahatla illet artar.’

Şairi meçhul bu dörtlük diyor ki; rahat ile illet artar. Konfora düşen kişinin sorunları çoğalır.

Mücadele, sağlıklı kalmanın bildik yöntemi…

Söylemek istediğim şu; 1 Haziran’da resmi açılışı yapılan Korona süreci; bazılarımız hariç çoğumuzu eksi normalin içine getiriverdi.

Olayı; sosyal mesafe & maske üzerinden değil de ekonomi dahil daha geniş çerçeveden okuduğumda gördüğüm şudur; gram akıllanmadık.

Hani isteklerimiz ile ihtiyaçlarımızı ayırt etmiştik?

Hani fazla hırsın bünyeye zarar verdiğini kavramıştık? Hani komşusu açken uyumamak gerekirmiş?

Hani diğerine yardım, kendimize yardımmış?

Görünen o ki rahata erdiğimiz an, illetler artmaya başladı.

   VİRÜS BİLE AKILLANDIRAMIYORSA ÇARE NEDİR?

DEVAMINI OKU

Bahaneler daha neler…

MAZERET ÜRETME

MAHARET GÖSTER

Kurnazlık kültürü, yaygın tutum oldu.

Nimeti alıp külfeti öteliyoruz.

Korona dahi gayretsizlik mazereti.

Yan gelip yatanımız çoğaldı. Oysa bize maharet gerek, gayret gerek

Salgın, kimilerini gayrete getirirken bazılarımız salgını yan gelip yatmaya bahane yapıyor. Kurnazlık kültürünün eseri bu tutum; nimeti alıp, külfeti öteleme gayretidir aslında…

Salgın riski dahi mazeret gösterilebiliyor. Evde çalışmaya mecbur kalanlar, mesai kavramını yitirdi, gece-gündüz demeden çalışıyor. Koronanın yükselttiği sektörlerde canla başla çalışanlarımız var. Hele bir kesim var ki çalışmanın ötesinde hayatlarını ortaya koyuyor sağlık çalışanlarımız.

Ancak başta bazı kamu çalışanları olmak üzere bir kısım yan gelip yatmayı yaygın tutum haline getirdi. Bu; zaten sıkıntıdan olan ülke ekonomisini, verimlilik açısından fazlaca etkiliyor.

Halen 13,5 milyona yakın kişi, bir şekilde sosyal yardım ve benzeri ödemeler ile ATM çalışanı olmuştu. Burada benim sorguladığım, çalışma barışını bozucu bu durumun neden sorgulanmadığıdır.

Bahanesi korona olanlar sebebiyle bizler; günde 2 saat fazladan bunların yerine çalışmak zorunda kalıyor. Bizlere yazık, günah değil mi?

        SEN DE YAN GELİP YATANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Tünelin ucundaki ışık

KORONADAN SONRASINA

KİM NE KADAR HAZIR?

Aşı müjdeleri arttı.

Bilim, salgını yenecek.

İnsanlar yeniden serbestçe dolaşabilecek.

Ekonomiler açılacak.

Büyüme hızlanacak.

Ama yeni normale hazır olmayanlar ne olacak?

Görünen ki insanlık, bilim sayesinde korona ile başa çıkıyor.

Her yerden aşı haberleri yağıyor. Belli ki salgın aylar sonra kontrol altına alınacak. Etkileri azalarak sürse de insanlar korona sonrasında yeni normal ile yaşamaya başlayacak.

Yeni normal nedir? İş, ilişki, iletişim ve bilgi süreçlerinin salgın ile dönüşmesidir. Kapanan ekonomilerin yeniden açılması ile değişen satınalma davranışları, üretim becerisi ve mülkiyet kavramıdır.

Tüketim yerine yakın yerde üret, değer zincirinin boyunu kısalt, yumurtalarını tek sepete koyma, paylaşımcı ol, işbirliğine git, daha büyük değil daha çevik işletmeler kur. Çalışanına sahip çık, müşterini paydaş kabul et, üretimin çevreci, teknolojili, ölçek, verimli olsun.

Tünelin ucunda ışık göründü mü? Evet… Korona sonrası için bu, sıkıntıdan çıkışın müjdecisi olsa da yeni normale hazır olmayan için, üzerine hızla gelen trenin far ışığı olacaktır.

Eski anormali özleyenlere kötü haberim odur ki korona sonrası dünya hızla büyümeye geçerken; onlar yok olacak.

  KENDİNİ KORONA SONRASINA HAZIRLADIN MI?

DEVAMINI OKU

Aynayı tuttum yüzüme

SAHİ, GERÇEK VİRÜS KİMMİŞ?

Aynayı tuttum yüzüme. Kendim göründüm gözüme…

Gördüm ki Korona işin bahanesiymiş;

Ben halimizi düzeltmedikçe dünya düzelemiyormuş.

Dünyayı tüketirken aslında kendimizi tüketiyormuşuz.

Korona, artık kullanışsız hale gelen ezberlerimizi bozdu.

İnancımız bize; ‘aşırıya kaçma’ dedi, kaçtık.

İhtiyacından fazlasına talip olma dedi, olduk.

Eline, diline, beline sahip çık dedi, aldırmadık.

Bencil olma, ötekine saygı duy dedi, tınmadık.

Bir sabah Korona kapıya dayandı, tüm benliğimiz tehdit altındayken, kendimize çekidüzen verme gereğini anladık.

Covid-19; bize haddimizi bildirdi, gerçekleri görebildik:

Gördük ki haddimizi bilince, gezegen daha yaşanılırmış.

Gördük ki silahtan çok sağlık için para harcamalıymışız.

Gördük ki ötekine düşmanlık beslemek gerekmiyormuş.

Gördük ki uğruna onca insanın öldüğü petrol, içilmezmiş.

Gördük ki rahat bırakırsak tabiat düzelebiliyormuş.

Gördük ki şahla geda, başkanla yurttaş, fakirle zengin bir.

Gördük ki hatada ısrar edince ikinci dalga gelebiliyormuş.

Gördük ki yıldızlar yerde yürekler gökte hüzünler serde…

Gördük ki aynada gördüğümüzün halimizi düzeltmeliymişiz.

 SALGIN SENİN HALİNİ NE KADAR DÜZELTEBİLDİ?

DEVAMINI OKU

Savaş Afet Kıtlık Salgın

MAHŞERİN 4 ATLISI

Batı dinlerinde kıyamet alameti bunlar

Genelde savaş, kıtlık, afet ve salgın ile temsil edilir.

Şu anda hepsi aynı anda mevcut.

Savaş çok yerde

Kıtlık; ekonomik kriz

Deprem afeti

ve Korona.

Bu dörtlü, eğer aynı anda dünyada bulunuyor ise insanlık zor zamanlar geçiriyor olduğu varsayılır. Batı dinlerinde kıyamet alameti (zor zamanlar) olarak gösterilirler ve adına Mahşerin 4 Atlısı denir; Savaş, Afet, Kıtlık, Salgın

Savaş; dünyanın farklı bölgelerinde çatışmalar sürüyor. Kur savaşları, ticaret savaşları, jeopolitik riskler de cabası…

Afet; Deprem, yangın, sel, indifa… En son İzmir’de içimizi yakan deprem ve hala enkaz altında kalan insanlarımız…

Kıtlık; Afrika’da her zaman var. Ekonomik kriz her yerde…

Salgın ise Korona kılığında tüm dünyayı tehdit ediyor. Ne zaman kontrol altına alınacağını ise tahmin etmek çok zor.

Tüm bu tehditlerle dünya aynı anda baş edebilmek için yoğun çaba içinde… Türkiye’nin etrafındaki savaşlar, İzmir depremiyle afet belası, ekonomik krizle dövizin kıtlık tehdidi ve ikinci dalganın korona vakalarını tırmandırması…

İnsanoğlu tarih boyunca bu 4 atlı ile mücadele etti, durdu.

Şimdi de mücadele ediyoruz. Başarı; birlikte davranmakta…

         FELAKETLERLE MÜCADELEDEN YILACAK MIYIZ?

DEVAMINI OKU

Bezdiri yaygınlaşmasın

EN İYİ KIRBAÇLAYANI TERFİ ETTİRME

Salgın sebebiyle dayanışma artacaktı dedik,

neredeyse aksi oldu, mobbing (BEZDİRİ) artıverdi.

Patronlar; çalışanları disiplinde tuttuğunu sandığınız kamçılılardan işletmenizi koruyun.

Korona bize ayna tuttu ve pek çok hatamızı yüzümüze vurdu. Bencilliğin zararlarını gösterdi, dayanışmanın bize sağlayacağı faydalara işaret etti. Kimimiz bundan ders çıkardır ama kimileri de zora girince, zulmünü artırmayı seçti.

Bunlardan biri de işyerlerindeki korona atamaları

En iyi kırbaçlayanı terfi ettirmek gibi…

Hal böyle olunca kırbaçlı yöneticiler yüzünden insan kaynakları eriyor, zaten çalışma hayatının krizde olduğu süreçte işyeri gerilim alanı haline geliyor.

Liyakati; kırbaçlı sadakatin emrine verirsen; eninden sonunda batarsın. Mobbing ya da bezdiri, bir grup insanın bir kimseye, bir başka gruba sosyal kabadayılık yapması anlamını taşır.

Bugün mobbing işyerinin baş belası olmaya başladı. Patronların yanılgısı, çalışanı disiplinde tutan kırbaçlı yöneticileri atadıklarında, kendileri için tehdit oluşturan liyakati, hedef almaları…

İlk iş olarak şirketin en kabiliyetlilerini bezdirmeleri

Kurumda; ‘gücü güce yetene’ ortamı oluşturma: batarsın!

       NEDEN MOBBİNGCİYE YÖNETTİRİYORSUN?

DEVAMINI OKU

Covid-19 Maratonu

EĞİTİME HAYIR MARATONA EVET

Salgınla mücadelede ikircil tutum:

Tedbir için okulları kapalı tutuyoruz.

Ancak maratonsuz yapamıyoruz.

İstanbul Maratonunda binlerce kişi koşuyor.

Ama milyonlara; ‘evde kal’ diyoruz.

Salgın ile mücadelede ne kadar tutarlıyız? Bir yandan okulları açmayacak kadar tedbirli davranırken diğer yanda İstanbul’da maraton düzenliyoruz

Bu tutarsızlığı anlamak mümkün değil. 2 bin 500 kişi, sosyal mesafeli mi maraton koşacak? Maske tak, mesafe koy derken bu maraton da neyin nesiydi?

Spor, elbette teşvik edilesi bir etkinliktir. Son derece önemlidir de… Eğitim, maratondan daha mı az önemli?

Cadde ve sokaklarda maske takmayan, sosyal mesafeyi korumayanları uyaran yönetim, ‘önlemleri daha da arttıracağız’ derken, Yarı Maratondan mı söz ediyordu?

Bunun bir izahı var mı? Yoksa ‘maraton salgına iyi geliyor’ diye sağlık bilim kurulu görüş mü beyan etti?

Bir yandan binlercesiyle maraton koşusu düzenleyeceksin, diğer yanda ‘salgın tedbiri’ diyerek bayram etkinliklerini iptal edeceksin.

Bunu anlamak mümkün değil. Anlamadığım bir şey de şu; salgın yüzünden okulsuz kalabiliyoruz ancak maratonsuz kalamıyoruz. Anlayan beri gelsin lütfen…

   VİRÜSLE AYNI KULVARDA MI KOŞTURULUYORUZ?

DEVAMINI OKU

Hepimiz aynı gemideyiz ama…

FEDAKÂRLIK PAYLAŞIMI;

FEDA bana KÂR sana olmasın.

Fırtına tekneyi salladığında;

1’nci sınıftaki yolcuların söylemidir;

‘Hepimiz aynı gemideyiz.’

Aynı gemideyiz de güverte yüzü göremeyen ne yapsın?

Bu kelimelerle başlayan cümleyi sıkça kaptan köşkündeki yöneticilerden duyarız. Genelde 1’inci sınıf yolcularının batmaya yakın yaptığı çağrıdır. Cümle böyle başlıyorsa bil ki senden FEDAKÂR olman istenecektir.

Şüphesiz hepimiz aynı gemideyiz ama… Devamı gemideki yolculardan gelsin;

Hepimiz aynı gemideyiz ama siz sürekli güvertedesiniz.

Hepimiz aynı gemideyiz ama siz farklı göğe bakıyorsunuz.

Hepimiz aynı gemideyiz ama servis edilen yemekler farklı.

Hepimiz aynı gemideyiz ama kürek çeken hep biz oluyoruz.

Hepimiz aynı gemideyiz ama tekne batınca aynı denizdeyiz.

Hepimiz aynı gemideyiz ama seni filikan bekler bizi simit.

Hepimiz aynı gemideyiz ama sizin masanızda olamıyoruz.

Hepimiz aynı gemideyiz ama buzdağını göremeyen sizsiniz.

Tamam haklısınız anladık; hepimiz aynı gemideyiz ancak;

     NEDEN BİZLER GÜVERTE YÜZÜ GÖREMiYORUZ?

DEVAMINI OKU

Sağlıkçılar ölüyor

GÖREV ŞEHİDİ SAYILSINLAR

Bizleri hayatta tutabilmek için hayatlarını kaybeden sağlıkçılarımız, şehit sayılsın.

Bizim için ölen bu insanlarımıza borcumuz yok mu?

Haberimiz var mı? Bizler düğünlerde, plajlarda, kulüplerde, vur patlasın çal oynasın tedbirsiz dolaşırken, sağlıkçılarımız teker teker ölüyor. Doktorundan hemşiresine, destek biriminde çalışanından hastane görevlisine dek ölüyorlar.

Koronalı hastalarla temas halinde olan bu insanlarımız, bizi hayatta tutmak için olağanüstü fedakarlık içinde gece gündüz çalışırken, sorumsuzlarımız maske takmamayı dahi maharet sayabiliyor. Geçenlerde ‘maskesiz haydutlar’ diye bir kamu spotu yazmıştım, yemediğim hakaret kalmadı.

Sağlıkçılarımız ölmesin diye onlara iş çıkarmayalım diyoruz. Bakanı, bakmayanı; ‘tedbir alın, sağlıkçılara iş çıkarmayın’ diye haykırıyor. Tedbirleri ciddiye alanları özenle ayrı tutarak diyeceğim odur ki sağlıkçılarımızı bu sorumsuzlar öldürüyor.

Önerim; Korona salgını sürecinde canla başla mücadele eden ve canından olan doktor, hemşire ve diğer sağlıkçılarımız; ‘GÖREV ŞEHİDİ’ sayılsın.

Bizim için ölen bu değerli insanlarımıza hiç değilse böylesi bir minnet duyalım.

          BİZİM İÇİN ÖLENLERE BORCUMUZ YOK MU?

DEVAMINI OKU