Elin yapay zekasıyla…

AHLAKSIZ YAPAY ZEKA; İBLİS ÜRETİR

1-Yapay zekayı inşa eden;

2-Bizim organik zekalı beyinlerimiz.

3-Bu süreçte eğer etik değerlerimizi ıskalarsak,

4-Kendi elimizle Frankeştayn inşa ederiz.

5-Yapay ahlak üretilmedi henüz.

Türkiye Zeka Vakfı’nın Zeka ve Yetenek Kongresi her yıl yeni kavramların tartışma platformu oluyor.

Kongrede; metaverse teknolojileri bağlamında ‘Avatarım benden zeki mi?’ sorusunu irdelemiştim.

Bencil bir yapay zekâ, insanlığın başına bela olabilir mi? “Hem de çok büyük bela” olabilir.

Makineler bir kez zeki olmaya başlarsa, bu zekânın insanlığa faydasını iyi kontrol etmek temel şart olacak.

Aksi halde yapay zekâ, çağımızın en büyük risk unsuru halini alır.

Yapay zekânın neleri kapsadığına bakalım;

Makine öğrenimi, ihtimal hesaplama, planlama, gerçek zamanlı kritik karar alma, çoklu hedef izleme, işlemsel biyolojinin temel felsefesi…

Robotik ve biyo-enformatik alanlarındaki çalışmalar, akıllı silahlarla kitlesel kıyım risklerini, bencil bir zekanın insanlığa vereceği zararları, yeni nesil terminatörleri gündeme getiriyor

Peki, bu işlere hiç bulaşmamak?

Bu, artık mümkün değil.

Karşıtı veya yandaşı olsanız dahi, yapay zekâ çağında bu alanda geri kalamayız.

Aksi halde başkasının hizmetindeki yapay zeka bizi esiri yapacaktır.

KENDİ YAPAY ZEKAMIZI ÜRETİYOR MUYUZ?

DEVAMINI OKU

Algoritokrasi Çağı

ALGORİTMA; SANAL KANUN

1-Algoritmalar hayatımızı yönetiyor

2-Tercihlerimizi şekillendiriyor

3-Bizim yerimize karar veriyor

4-Demokrasinin yerine mi?

5-Algoritmacılar; yeni kanun koyucularımız…

Bir sorunu çözmek veya belirlenmiş bir amaca ulaşmak için tasarlanan yola, işlem basamaklarına algoritma diyoruz.

Dijital dünyanın yapı taşları bilgisayarlar ve onların üzerinde çalışan yazılımlar, hayatımızı yönetmeye başladı.

Algoritmalar artık bizim adımıza karar veriyor, günümüzü yönetiyorlar.

Şirketler, kurumlar algoritmaları üretim, fiyat belirleme, mal ve hizmet kalitesini arttırma gibi amaçlar için kullanıyorlar.

Müşteri İlişkileri Yönetimi’nden arama motorlarına dek her alanda algoritmalar, yapay zeka parçacıkları olarak devreye giriyor, e-ticarette satınalma süreçlerini, seçim tercihlerini yönlendiriyorlar.

şin ilginç yanı, kimsenin seçmediği yöneticiler tarafından oluşturulan kurallarla çalışan algoritmaların, yeni bir yönetim anlayışını giderek yaygın hale getiriyor olmasıdır.

Bir bakıma yeni kurallar, bu algoritmaları yazanlar tarafından oluşturuluyor ve bunlar yeni kanun koyucular halini alıyor.

Bize de algoritmalara boyun eğmek düşüyor.

BU SENİN TERCİHİN Mİ, ALGORİTMANIN MI?

DEVAMINI OKU

Üretmeyen teknoloji

KLAVYE Mİ yoksa MOUSE MU?

1-Soru: “en fazla mouse’u mu?

2-Yoksa klavyeyi mi kullanıyorsun?”

3-Cevapların dağılımı ilginç; %80 mouse, %20 klavye.

4-Klavye; genelde ÜRETİMİ,

5-Mouse ise TÜKETİMİ temsil ediyor.

Neredeyse bütün dünya; kimi yoğun kimi kısmen teknoloji kullanıyor.

Ama teknolojiyi üretmiyorsanız büyük ihtimalle tüketicisi olmuşsunuz demektir.

Bizde; üretim süreçlerinde akıllı ve gereği kadar teknoloji kullananlarımız çoğunlukta.

Sorun, üretmeyen teknolojinin tüketicisi olanlarımızda…

Çeyrek asır önce bilişim konferanslarında sıkça uyguladığım test şuydu;

Bilgisayarı olan el kaldırsın.’

Önceleri tek tük ama sonraları, salonun neredeyse tamamı el kaldırır oldu.

Bilgisayarı olanlara şunu sorardım;

En fazla mouse’u mu yoksa klavyeyi mi kullanıyorsunuz?’ 

Gelen cevapların genel dağılımı ilginçti; 

%80 mouse%20 klavye.

Benim bu duruma yaptığım yorum klavyenin üretimi mouse’un tüketimi temsil ettiğiydi.

Gerçi mouse ile üretim yapan tasarımcı benzeri işler de söz konusu ama geneli fazlaca etkilemez.

Bugün cep telefonları bilgisayarlaştıkça mouse’un yerini parmak aldı.

Şimdi soru şu; o parmaklar ile katma değeri olan ne gibi üretim yapıyoruz?

Üretmeyen teknoloji bizi tüketiyordur.    

TEKNOLOJİ İLE   ÜRETİCİ MİSİN TÜKETİCİ Mİ?

DEVAMINI OKU

ARaştırıyoruz ama GEliştiremiyoruz…

KAYNAK DEĞİL İDRAK SORUNU

1-Başarılı AR-GE projelerine bakın;

2-Buradaki düşünceler özgür,

3-Gençleri meraklı,

4-Farklı fikirleri cezasız.

5-Bırakın çocuklar merak etsin, onların merak repertuvarını daraltmayın, genişletin.

Eğitim sistemi, günde 400 soru soran çocuğun elinden merakı alınca sorular teke iner; ‘sınavda ne çıkacak?’

Hal böyle olunca araştırma, geliştirme işi kültürel dirençle karşılaşır.

Yıllarca soru sordum: ‘Neden AR’aştırdığımız kadar GE’liştiremiyoruz?

Vardığım sonuçları objektif olarak inceleyin derim:

1-Farklı olandan KORKU,

2-Bize benzemeyene NEFRET,
3-Rakiple düello yerine PUSU,

4-Akıl yerine KURNAZLIK,

5-Sabır yerine TELAŞ,

6-Merak yerine BİAT,

7-Bilgi yerine KANAAT,

8-Özgün yerine TAKLİT,

9– Kazan yerine KAYBET,

10-Ödül yerine CEZA

Hal böyle olunca AR-GE; ‘Arakla, Getir’ halini alıyor.

ARAMAYI BİLMEZSEN BULABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Eyvah çocuğum dijital

ÇOCUĞUM BİLGİSAYAR BAĞIMLISI

1-Oyun başından kaldıramıyoruz;

2-Ne yapmalıyız?

3-Biz ekrandan başımızı kaldıramazken:

4-Çocuğun tablet, telefon, oyun bağımlılığından şikayet;

5-Ne kadar samimi?

Çocuğun ekran bağımlılığını ortadan kaldırmak için bir model önerisi var; Öncelikle onu ekran bağımlısı yapan motive unsuru bulun.

Ardından bu motive unsurun nasıl üretime çevrilebileceğini planlayın üretmesine yardımcı olun, takdir edin ve kendini gerçekleştirmesini sağlayın.

Modeli öneren Buğra Ayan, ‘EYVAH ÇOCUĞUM DİJİTAL!’ adlı kitabında ebeveyne yol gösteriyor.

Modelini somutlaştırmak için internet ve oyun endüstrisinin arka planını detaylandırıyor, her oyunun arka motive unsurlarını sıralıyor.

Ayan’a göre her çocuğun geleceğe dair hayal kurma ihtiyacı var.

Aksi takdirde ekran bağımlılığını azaltılmamızın bir anlamı olmaz.

Kuracağı bu hayali gerçekleştirmek için yakın geleceğe dair unsurları sıralıyor:

Yapay zeka, nesnelerin interneti, robotlar, 3D yazıcılar, otonom araçlar, drone, blockchain, arttırılmış gerçeklik, nanoteknoloji, büyük veri, endüstri 4.0, iklim bilimi, sanal gerçeklik, veri bilimi, giyilebilir teknolojilersiber güvenlik…

Gelecek yol çıkmışken evladını engellerken düşün…

    ÇOCUĞUNUZUN NEYE YETENEĞİ VAR?

DEVAMINI OKU

Elin yapay zekasıyla…

AHLAKSIZ YAPAY ZEKA; İBLİS ÜRETİR

1-Yapay zekayı inşa eden;

2-Bizim organik zekalı beyinlerimiz.

3-Bu süreçte eğer etik değerlerimizi ıskalarsak,

4-Kendi elimizle Frankeştayn inşa ederiz.

5-Yapay ahlak üretilmedi henüz.

Türkiye Zeka Vakfı’nın Zeka ve Yetenek Kongresi bu yıl yeni kavramların tartışma platformu oluyor.

Kongrede; metaverse teknolojileri bağlamında ‘Avatarım benden zeki mi?’ sorusunu irdeleyeceğim.

Bencil bir yapay zekâ, insanlığın başına bela olabilir mi?

hem de çok büyük bela” olabilir.

Makineler bir kez zeki olmaya başlarsa, bu zekânın insanlığa faydasını iyi kontrol etmek temel şart olacak.

Aksi halde yapay zekâ, çağımızın en büyük risk unsuru halini alır.

Yapay zekânın neleri kapsadığına bakalım; Makine öğrenimi, ihtimal hesaplama, planlama, gerçek zamanlı kritik karar alma, çoklu hedef izleme, işlemsel biyolojinin temel felsefesi…

Robotik ve biyo-enformatik alanlarındaki çalışmalar, akıllı silahlarla kitlesel kıyım risklerini, bencil bir zekanın insanlığa vereceği zararları, yeni nesil terminatörleri gündeme getiriyor

Peki, bu işlere hiç bulaşmamak?

Bu, artık mümkün değil. Karşıtı veya yandaşı olsanız dahi, yapay zekâ çağında bu alanda geri kalamayız.

Aksi halde başkasının hizmetindeki yapay zeka bizi esiri yapacaktır.

KENDİ YAPAY ZEKAMIZI ÜRETİYOR MUYUZ?

DEVAMINI OKU

Üretmeyen teknoloji

KLAVYE Mİ yoksa MOUSE MU?

1-Soru: “en fazla mouse’u mu?

2-Yoksa klavyeyi mi kullanıyorsun?”

3-Cevapların dağılımı ilginç; %80 mouse, %20 klavye.

4-Klavye; genelde ÜRETİMİ,

5-Mouse ise TÜKETİMİ temsil ediyor.

Neredeyse bütün dünya; kimi yoğun kimi kısmen teknoloji kullanıyor.

Ama teknolojiyi üretmiyorsanız büyük ihtimalle tüketicisi olmuşsunuz demektir.

Bizde; üretim süreçlerinde akıllı ve gereği kadar teknoloji kullananlarımız çoğunlukta.

Sorun, üretmeyen teknolojinin tüketicisi olanlarımızda…

Çeyrek asır önce bilişim konferanslarında sıkça uyguladığım test şuydu; ‘Bilgisayarı olan el kaldırsın.’

Önceleri tek tük ama sonraları, salonun neredeyse tamamı el kaldırır oldu.

Bilgisayarı olanlara şunu sorardım; ‘En fazla mouse’u mu yoksa klavyeyi mi kullanıyorsunuz?’ 

Gelen cevapların genel dağılımı ilginçti; %80 mouse%20 klavye.

Benim bu duruma yaptığım yorum klavyenin üretimi mouse’un tüketimi temsil ettiğiydi.

Gerçi mouse ile üretim yapan tasarımcı benzeri işler de söz konusu ama geneli fazlaca etkilemez.

Bugün cep telefonları bilgisayarlaştıkça mouse’un yerini parmak aldı.

Şimdi soru şu; o parmaklar ile katma değeri olan ne gibi üretim yapıyoruz?

Üretmeyen teknoloji bizi tüketiyordur.    

TEKNOLOJİ İLE  ÜRETİCİ MİSİN TÜKETİCİ Mİ?

DEVAMINI OKU

ARaştırıyoruz ama GEliştiremiyoruz…

KAYNAK DEĞİL İDRAK SORUNU

1-Başarılı AR-GE projelerine bakın;

2-Buradaki düşünceler özgür,

3-Gençleri meraklı,

4-Farklı fikirleri cezasız.

5-Bırakın çocuklar merak etsin, onların merak repertuvarını daraltmayın, genişletin

Eğitim sistemi, günde 400 soru soran çocuğun elinden merakı alınca sorular teke iner; ‘sınavda ne çıkacak?’

Hal böyle olunca araştırma, geliştirme işi kültürel dirençle karşılaşır.

Yıllarca soru sordum: ‘Neden AR’aştırdığımız kadar GE’liştiremiyoruz?

Vardığım sonuçları objektif olarak inceleyin derim:

1-Farklı olandan KORKU,

2-Bize benzemeyene NEFRET,
3-Rakiple düello yerine PUSU,

4-Akıl yerine KURNAZLIK,

5-Sabır yerine TELAŞ,

6-Merak yerine BİAT,

7-Bilgi yerine KANAAT,

8-Özgün yerine TAKLİT,

9- Kazan yerine KAYBET,

10-Ödül yerine CEZA

Hal böyle olunca AR-GE; ‘Arakla, Getir’ halini alıyor.

ARAMAYI BİLMEZSEN BULABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Bilim özgürlük ister

NEDEN ELLER AYA BİZ YAYA?

1-Bizim çocuklar 2 ile 2’yi toplayıp 4 ettiremez mi?

2-Okulları ezber tekrarı diploma fabrikası yaptık.

3-YÖK ile bilimi,

4-BİAT ile özgür düşünceyi yok ettik.

5-Orta akıl tuzağında debelenmemiz bundan.

Özgürce düşünemeyen zihin, yeni fikirler üretebilir mi?

Elbette üretemez. 

Biat ile ancak bağlandığı düşünceyi çoğaltabilir insan

. Oysa yenilik; daha önce düşünülmemiş alanlarda özgürce dolaşmakla oluşur.

Misal bizdeki YÖK; Amacı bilim üretmek yerine, kendisine emanet edilen gençleri, olay çıkarmadan biran önce üniversiteden mezun etmek ister.

Tabii ki bazı istisnalar hariç

Böylece YÖK öyle Endüstri 4.0.

Bu kadar cehalet ancak tahsille olur kabilinden  hocalarla bilim olmaz. 

Kendi zihnini çoğaltmak amacıyla yıllardır ders veren ancak araştırmayı teşvik etmeyen hocalar ile varacağınız yer; biat olacaktır.

Öyle de oluyor zaten.

Ayağına tarla çamuru değmeden okutan(!) diploma fabrikası gibi çalışıp bitki tanımaz ziraatçı, hesap bilmez nesil üretilmesi; bilime özgürlük alanı tanımayan YÖK’ün marifetidir(!)

Hal böyle olunca %50’nin ‘yarım’ ettiğini bilmeyen mezunlarla doluyor ortalık ve kendilerini sosyal medyada görünür kılmaktan da asla utanmıyorlar.

   KOLTUK, MEVKİ, YAŞ; AKLA RÜTBE OLABİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

Eyvah çocuğum dijital

ÇOCUĞUM BİLGİSAYAR BAĞIMLISI

1-Oyun başından kaldıramıyoruz;

2-Ne yapmalıyız?

3-Biz ekrandan başımızı kaldıramazken:

4-Çocuğun tablet, telefon, oyun bağımlılığından şikayet;

5-Ne kadar samimi?

Çocuğun ekran bağımlılığını ortadan kaldırmak için bir model önerisi var; Öncelikle onu ekran bağımlısı yapan motive unsuru bulun.

Ardından bu motive unsurun nasıl üretime çevrilebileceğini planlayın üretmesine yardımcı olun, takdir edin ve kendini gerçekleştirmesini sağlayın.

Modeli öneren Buğra Ayan, ‘EYVAH ÇOCUĞUM DİJİTAL!’ adlı kitabında ebeveyne yol gösteriyor.

Modelini somutlaştırmak için internet ve oyun endüstrisinin arka planını detaylandırıyor, her oyunun arka motive unsurlarını sıralıyor.

Ayan’a göre her çocuğun geleceğe dair hayal kurma ihtiyacı var.

Aksi takdirde ekran bağımlılığını azaltılmamızın bir anlamı olmaz.

Kuracağı bu hayali gerçekleştirmek için yakın geleceğe dair unsurları sıralıyor:

Yapay zeka, nesnelerin interneti, robotlar, 3D yazıcılar, otonom araçlar, drone, blockchain, arttırılmış gerçeklik, nanoteknoloji, büyük veri, endüstri 4.0, iklim bilimi, sanal gerçeklik, veri bilimi, giyilebilir teknolojilersiber güvenlik…

Gelecek yol çıkmışken evladını engellerken düşün…

  ÇOCUĞUNUZUN NEYE YETENEĞİ VAR?

DEVAMINI OKU