Paylaşanlar kazanıyor

SÜREKLİ ALAMAZSIN VERMEN DE GEREKİR

İnsan; biriktirdiklerine değil, paylaştıklarına sahiptir.

Salgın bize paylaşmanın hayati önemini gösterdi.

Olan; olmayana, bilen; bilmeyene borçludur.

Covid-19 salgını; ihtiyaçlarımız ile isteklerimiz arasındaki farkın kavramamızı sağladı. Gördük ki isteklerimiz aşırıya kaçmış ve ihtiyaçlarımız sandığımızdan da az sayıda imiş.

Salgın sürecinde fark ettiğimiz bir husus da paylaşmak

Charles Eisenstein; ‘Kutsal Ekonomi’ kitabıyla 7,5 milyar insanın paylaştığı gezegen için, vahşi kapitalist olmadan, üzmeden, kirlenmeden, başka bir varoluş mümkün diyor.

Daima almaya ve yolsuzluğa yönelik tavırları terk ederek…

Sürekli alamazsın; çoğu kez vermen de gerekiyor.

İnsan, biriktirdikleriyle değil, paylaştıklarıyla zengindir…

Bu yüzden alış-verişin ötesinde, ‘armağan’ etmek şart.

Ekonominin neyini kutsuyor Charles? Diyor ki; bakmayın şu anda dünyanın içindeki bu ‘güçler çağı’ afrasına tafrasına. Herkesin daha mutlu ve daha zengin olduğu bir dünya pekala mümkün.

Yeter ki uydurduğumuz ve kendimizi inandırdığımız yalanların efsunundan kurtulalım. Kirlilikten, yolsuzluktan arınalım, gerçeğin bize düşen ödevini bilelim.

   MEZARA İYİLİKTEN BAŞKA NE GÖTÜREBİLİRSİN?

DEVAMINI OKU

Seni yarattım ya…

BAYRAM; YOKSULLARA DA GELİR
Bizler; ‘yardım edilmiş yoksullar’ değil,
‘giderilmiş yoksulluk’ istemeliyiz.
Bizler; biriktirdiklerimizle değil,
Paylaştıklarımızla yoksulluğu yenebiliriz.
Bugün yoksulla bayramı paylaşsak…

Adamın biri karlı bir kış günü, son model arabasıyla giderken camına yaklaşan bir kız çocuğu görür.

Ayakları çıplak kızın soğukla nasıl baş edebildiğini ve hayatta kalabildiğini  merakla, içi sızlar.

Tam da bir şeyler yapacakken, yeşil ışık yanar ve gaza basar. Ama vicdanı kırmızı ışıkta kalmıştır;

‘-Allahım; bu yoksullar neden var ve yoksullara yardım için neden bir şeyler yapmıyorsun? Ve içine o anda bir ses ilham olur; ‘Seni yarattım ya!

Hayırseverlerimizi özenle ayrı tutarak diyorum ki; Yoksullarımızı görmezden geliyor, iş ve aş vermiyor, önemsemiyor, ‘hâlin nicedir?’ diye sormuyoruz.

Halbuki bize; ‘komşusu aç iken uyuyan bizden değildir’ demişlerdi. Zekât kurumumuz vardır. Fitre vardır. Bayram sadece bizlere değil yoksula da gelir.

  BAYRAMDA YOKSUL İÇİN NE YAPACAKSIN?

DEVAMINI OKU

Bilgi yoksulu olmayın

SİBER VAROŞ TEHLİKESİ
Gezegen; daha bilgililerin yönetimine giriyor.
Makineler bile giderek akıllanıyor.
Bilgiyi reddedenler uygarlığın taşrasına düşecek.
Bilgisizler; siber varoşların habitatı olacaklar.

İnsanların zengin ya da yoksul olduğunu anlamak için hangi coğrafyada yaşadıkları önemlidir. İbni Haldun; ‘coğrafyanız kaderinizdir’ der.

Ancak bilginin etkisiyle bu önem yerini; bulunduğu eğitime bırakmaya başladı. Bill Gates ile bundan 23 yıl önce Londra’da bir söyleşi yapmıştım. Bilgiye erişimin zenginlik ilişkisine dair sorumu şöyle cevaplamıştı; ‘bir insanın zenginliğini anlamak için eskiden küredeki yerine bakardık. Eğer bu kişi Somali’de ise fakir, Londra’da ise  zengin idi.

Ancak şimdi bir kişinin zenginliğini anlamak için, bulunduğu eğitim düzeyine bakıyoruz. Londra’daki kişi eğer eğitimsizse aynı aile içinde, Somalili birinden daha fakir olabilir.

Burada işaret edilen nokta; bilgi uçurumunun, gelir uçurumunu derinleştirdiğidir. Zengin ile yoksulun derinleşen refah farkı, bilgi ile ölçülür hale geldi artık. Bilgi; üretim faktörü olarak tanımlanıyor.

Üretemiyorsan siber varoş olacak, uygarlığın taşrasına düşecek, başkasına bağımlı yaşayacak, dijital uçurumdan yuvarlanıp marabalaşaksın…

    KENDİNİ BİLGİ YOKSULU HİSSEDİYOR MUSUN

DEVAMINI OKU

Yoksula da bayram

BAYRAM, YOKSULA DA GELİR
Karşılığını veremeyecek birine; bir iyilik yapmadıkça, mükemmel bir gün yaşamış sayılmazsın.
“Yardım edilmiş yoksullar” yerine; giderilmiş yoksulluk” ayırtına varanlara selam olsun.

Yoksulluk; “bir şeylerden yoksun olmak” haline denir.

Kimine göre bu günlük bir “kalori” hesabıdır. Kimine göre de hane halkının, bilmem kaç bin liralık kazancı olamaması.

Kimisi de bilgisizliğiilgisizliği yoksulluk olarak tanımlıyor.
İnsanın ihtiyaçları sınırlı fakat istekleri sonsuz. Kaynakları kısıtlı fakat iştahı sınırsız… Kısıtlı kaynaklarla sonsuz istekleri arasındaki “temel ihtiyaçlarını” karşılayamama hali de yoksulu şekillendiriyor. Bunu Korona bize gösterdi.
Yükselen değerleri topluma dayatıp, bir şekilde kendi içinde dengeye gelmiş ihtiyaç tatminini bozduk. Sonsuz istekleri “ihtiyaçmış gibi” gösterip, buna ulaşamayanları zaten “yoksullaştırdık.

Hâlbuki inancımız, “komşusu aç iken uyuyan, bizden değildir” diyordu. Onlar için zekat kurumumuz var oysa… Şükür ki yoksulu gözeten zekâtını fazlasıyla veren, binlerce hayırseverimiz var. İyi ki de varlar…

Ama yoksula sırt çevirmeyi marifet sayan da çok. Bayram; yoksula da gelir. Onlara bayram bizim elimizde…

    BU BAYRAM YOKSULLARA YARDIM EDER MİSİN?

DEVAMINI OKU

Paylaşanlardan mısın?

DAHA AZ ALIŞ, DAHA ÇOK VERİŞ
İhsan; sende var olanı vermektir.
İsar; “benim değil onun olsun” diyebilmektir.
İdeal tutum; bende de onda da olmasıdır.
Bu nasıl mümkün olabilir?
Tabii ki paylaşarak…

Ramazan; paylaşmanın erdemlerini hatırlatan mübarek ay.

Her gün bir yoksul doyurmak, oruç ibadeti yanı sıra bizden beklenendir; iyilik yap ve paylaş

Bunun ne kadar önemli olduğunu korona süreci gösterdi zaten.  7,5 milyar insanın paylaştığı gezegen için; vahşi kapitalist olmadan, üzmeden, kirletmeden, kirlenmeden, başka bir varoluş mümkün imiş.

Daima almaya ve aşırı kâra yönelik tutumumuzu terk etme pekala mümkünmüş. Biriktirdiğin değil paylaştığın senindir.

Sadaka, fitre, zekat gibi kurumlar zaten vardı ve çoğumuz bu yardımlaşma araçlarını kullanıyordu. Fakat şimdi korona var ve bilenin bilmeyene, olanın olmayana borcu olduğunun daha çok farkındayız.

Gördük ki güç biriktirmeye, servet yapmaya yönelik iştahımızın sonucu Covid-19 gibi belaların gelip bizi bulması kaçınılmaz imiş.

Herkesin daha mutlu ve daha zengin olacağı bir dünyanın var olabileceği, karantina sürecinde belirginleşti.

Daha az tüketerek, kirletmeyerek ve paylaşarak bu yeni dünyayı hayatımıza alabiliyormuşuz.

  BU RAMAZAN FAKİRLER İÇİN NELER YAPIYORSUN?

DEVAMINI OKU

Kışın yüzü fakire daha sert bakar

BU DA YOKSUL GARİBAN EKONOMİSİ
Kış yoksula da gelir.
Hem de çok ağır gelir.
Gönlü YAZ insanlarımız;
KIŞ soğuğundan kaç yoksulu kurtarabiliriz acaba?
Özellikle yardım istemeyecek kadar vakurları…

Kara kış geldi çattı ama bu çatış yoksula ve garibana…’

Bu cümle, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı okurumdan;

‘Olmaz mı acaba bunlara baharı getirecek, gönlü yaz mevsimi insanlar? Kış geldi ama yoksulun garibanın ayağını ısıtacak ayakkabısı bile yok. Hala hastaneye terlikle gelip ayağı ısınsın diye delik çorabını ayağına siper edenler…

Hasta ama yazılan reçeteyi, eczane ilaç farkı yüzünden alamayan, 3 gün sonra daha kötüleşerek gelen hastalar…

Mutfağında iki kaşık yemeğini karnı doysun diye bol kuru ekmekle yiyen var. Doğalgaz parasını kim neyle ödeyecek?

Soğuk kış günü evinde kabanla oturup yazın biran önce gelmesi için dua edenler… Kaymakamlıklar, muhtarlıklar bunların adresleriyle dolu… Kimi o kadar vakur ve tevekkül içinde ki onları ancak gören gözler bulur. Adresleri bile yoktur. Acaba yoksul gariban ekonomisini yazsanız, onlara yardım eden çıkar mı?

ELBETTE;ÇIKMAZ OLUR MU?

DEVAMINI OKU

Siber Varoş olmayın

BİLGİ YOKSULLUĞU
Günde 1 $’dan az geliri olanlara; AÇ
günde 10 $’dan az geliri olanlara; YOKSUL deniyor.
Eğer günde 2500 kalori, 3 litre su ve 3 gigabit bilgiye erişemiyorsan; YOKSULSUN.

İnsanların zenginliğini anlamak için hangi coğrafyada yaşadıkları önemlidir. Ancak bilginin etkisiyle bu önem yerini; bulunduğun “eğitim düzeyine” bırakmaya başladı.

Bill Gates ile bundan 22 yıl önce Londra’da bir söyleşi yapmıştım. Bilgiye erişimin zenginlikle ilişkisine dair soruma şu cevabı vermişti; “Bir insanın zenginliğini anlamak için eskiden küredeki yerine bakardık. Eğer bu kişi Somali’de ise fakir, Londra’da ise zengin idi. Ancak şimdi bir kişinin zenginliğini anlamak için, bulunduğu eğitim düzeyine bakıyoruz. Londra’daki bir kişi, eğer eğitimsizse aynı aile içinde, Somalili birinden daha fakir olabilir.”

Burada işaret edilen nokta, bilgi uçurumunun, gelir uçurumunu derinleştirdiğidir. Zengin ile yoksulun derinleşen refah farkı, bilgi ile ölçülür hale geldi artık.

Bilgi; üretim faktörü olarak tanımlanıyor. Üretemiyorsan SİBER VAROŞ olacak, uygarlığın taşrasına düşecek ve dijital uçurumun kaybedeni haline gelebileceksin.

      KENDİNİ BİLGİ YOKSULU HİSSEDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU