Verimli olmayı dene

VERİMLİLİĞİN NASIL?

1-Değer yaratmayan her şeyi sorgula.

2-İş, iletişim, ilişki, bilgi süreçlerini yenile.

3-Bu sayede ‘daha çok çalışma’ yerine;

4-Daha verimli çalışmaya geçersin

5-Nicelik yetmez, nitelik gerek

Türkiye nihayet dikkatini nicelikten niteliğe kaydırmaya başladı.

Şükür ki bugün ihracatın ciro hedefi yanı sıra katma değeri konuşabiliyoruz.

Turist sayısından, turist başına geliri arttırmayı düşünebiliyoruz.

Şimdi paralel adımın; istihdamda atılması gerekiyor. 

Nicelik odağından bakınca görebildiğimiz; işgücüne katılma, istihdamın cinsiyet ayrımı veya işsizin genç olup olmadığı…

Oysa nitelik odağı bize; işçi sayısı, çalışma saati kadar, işgücü verimini sorgulatıyor. 

Sorguluyoruz

Gördüğümüz; iç açıcı değil.

En azından şimdilik…

Kendimize sürekli gelecek yılı hedefleri koyuyoruz ama çalışan başına verim artışı henüz ajandamıza girmiş değil.

Misal Almanya.

Verimlilikte en tepelerde…

Peki, bunu nasıl başarmışlar?

Eğitim diyenlere şunu hatırlatalım.

Sistem ve süreçler eğitimden daha önemli…

Zira siz değer yaratmayan iş süreçlerine sahipseniz, emeğin bu süreçteki verimi, eğitimi ne olursa olsun, sınırlı gelişebilecektir.

çok’ yerine ‘verimli’ olmalıyız.

VERİMSİZ ÇOKLUK YERİNE VERİMLİ OLSA?

DEVAMINI OKU

Enerjiyi israf etme

ENERJİYİ NASIL TASARRUF EDERİM?

1-Eski anlayış;

2-İki ampulden birini söndürmekti.

3-Yeni anlayış;

4-Kendini karanlıkta bırakmak yerine,

5-Zihnini aydınlatmak; kullanmadığın enerjiyi

harcamamaktır.

Gezegenin kaynaklarını iyi kullanmak, yeni modern fikirdir.

Cari açığın baş sebebi enerjiyi “tasarruf etmek” de öyle…

Hatta bu fikirlere uygun düzenlemeler getirebilirsiniz.

Sonuçta “insanı eğitemiyorsan, malzemeyi eğit” prensibi işe yarayabiliyor.

Bir şartla…

O da insanları bu yeni fikrin gerektirdiği “alışkanlıklara” taşımaktır.

Zor olan budur. Biliyoruz ki petrolü olmayan Türkiye, enerjide dışa bağımlılığını azaltabilmek için yeni ve alternatif kaynaklar geliştirmek zorunda.

Ancak en az bu kadar hayati olan, mevcudu iyi kullanmaktır.

Buna “enerji verimliliği” diyoruz.

Enerji verimliliği; yeni bir kaynak olarak tanımlanabilir.

Öyle bir kaynak ki cari açığa çare, zenginliğe katkı ve kalkınmaya ivme olabilecek kaynak…

Gereken, farkındalık oluşturmak ve insanları bu zihin yapısına ulaştırmaktır.

Eskiden 2 ampulden birini söndürerek tasarruf ederdik.

Şimdi ise kendimizi karanlıkta bırakmak yerine zihnimizi aydınlatarak tasarruf edebiliyoruz.

Buna enerjiyi israf etmemek diyoruz. 

ENERJİNİN FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Verimli olmayı dene

VERİMLİLİĞİN NASIL?

1-Değer yaratmayan her şeyi sorgula.

2-İş, iletişim, ilişki, bilgi süreçlerini yenile.

3-Bu sayede ‘daha çok çalışma’ yerine;

4-Daha verimli çalışmaya geçersin

5-Nicelik yetmez, nitelik gerek

Türkiye nihayet dikkatini nicelikten niteliğe kaydırmaya başladı.

Şükür ki bugün ihracatın ciro hedefi yanı sıra katma değeri konuşabiliyoruz.

Turist sayısından, turist başına geliri arttırmayı düşünebiliyoruz.

Şimdi paralel adımın; istihdamda atılması gerekiyor. 

Nicelik odağından bakınca görebildiğimiz; işgücüne katılma, istihdamın cinsiyet ayrımı veya işsizin genç olup olmadığı…

Oysa nitelik odağı bize; işçi sayısı, çalışma saati kadar, işgücü verimini sorgulatıyor. 

Sorguluyoruz

Gördüğümüz; iç açıcı değil.

En azından şimdilik…

Kendimize sürekli gelecek yılı hedefleri koyuyoruz ama çalışan başına verim artışı henüz ajandamıza girmiş değil.

Misal Almanya. Verimlilikte en tepelerde…

Peki, bunu nasıl başarmışlar?

Eğitim diyenlere şunu hatırlatalım. Sistem ve süreçler eğitimden daha önemli…

Zira siz değer yaratmayan iş süreçlerine sahipseniz, emeğin bu süreçteki verimi, eğitimi ne olursa olsun, sınırlı gelişebilecektir. ‘çok’ yerine ‘verimli’ olmalıyız.

VERİMSİZ ÇOKLUK YERİNE VERİMLİ OLSA?

DEVAMINI OKU

Çok yerine verimli

SÜREÇLERİ SORGULAMALI

1-Değer yaratmayan her şeyi sorgula.

2-İş, iletişim, ilişki ve bilgi süreçlerini yenile.

3-Bu sayede ‘daha çok çalışma’ yerine;

4-Daha verimli çalışmaya geçersin.

5-Nicelik yetmez, nitelik gerek.

Türkiye nihayet dikkatini nicelikten niteliğe kaydırmaya başladı.

Şükür ki bugün ihracatın ciro hedefi yanı sıra katma değeri konuşabiliyoruz.

Turist sayısından, turist başına geliri arttırmayı düşünebiliyoruz.

Şimdi paralel adımın; istihdamda atılması gerekiyor. 

Nicelik odağından bakınca görebildiğimiz; işgücüne katılma, istihdamın cinsiyet ayrımı veya işsizin genç olup olmadığı…

Oysa nitelik odağı bize; işçi sayısı, çalışma saati kadar, işgücü verimini sorgulatıyor. Sorguluyoruz

Gördüğümüz; iç açıcı değil. En azından şimdilik…

Kendimize sürekli 2023 yılı hedefleri koyuyoruz ama çalışan başına verim artışı henüz ajandamıza girmiş değil.

Misal Almanya. Verimlilikte en tepelerde…

Peki, bunu nasıl başarmışlar?

Eğitim diyenlere şunu hatırlatalım. Sistem ve süreçler eğitimden daha önemli…

Zira siz değer yaratmayan iş süreçlerine sahipseniz, emeğin bu süreçteki verimi, eğitimi ne olursa olsun, sınırlı gelişebilecektir.

Türkiye, ‘çok’ yerine ‘verimli’ olmayı başarmalı.

               SİZ, VERİMLİ BİRİ MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

Enerjiyi israf etme

ENERJİYİ NASIL TASARRUF EDERİM?

1-Eski anlayış;

2-İki ampulden birini söndürmekti.

3-Yeni anlayış;

4-Kendini karanlıkta bırakmak yerine,

5-Zihnini aydınlatmak; kullanmadığın enerjiyi harcamamaktır.

Gezegenin kaynaklarını iyi kullanmak, yeni modern fikirdir.

Cari açığın baş sebebi enerjiyi “tasarruf etmek” de öyle…

Hatta bu fikirlere uygun düzenlemeler getirebilirsiniz.

Sonuçta “insanı eğitemiyorsan, malzemeyi eğit” prensibi işe yarayabiliyor. Bir şartla… O da insanları bu yeni fikrin gerektirdiği “alışkanlıklara” taşımaktır. Zor olan budur.

Biliyoruz ki petrolü olmayan Türkiye, enerjide dışa bağımlılığını azaltabilmek için yeni ve alternatif kaynaklar geliştirmek zorunda. Ancak en az bu kadar hayati olan, mevcudu iyi kullanmaktır. Buna “enerji verimliliği” diyoruz.

Enerji verimliliği; yeni bir kaynak olarak tanımlanabilir.

Öyle bir kaynak ki cari açığa çare, zenginliğe katkı ve kalkınmaya ivme olabilecek kaynak… Gereken, farkındalık oluşturmak ve insanları bu zihin yapısına ulaştırmaktır.

Eskiden 2 ampulden birini söndürerek tasarruf ederdik.

Şimdi ise kendimizi karanlıkta bırakmak yerine zihnimizi aydınlatarak tasarruf edebiliyoruz. Buna enerjiyi israf

        etmemek diyoruz. ENERJİNİN FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Hazır yavaşlamışken…

ŞİMDİ VERİM ZAMANI

İşler yolunda iken gözden kaçıyordu.

Çünkü çarklar dönüyor, iş sürüyordu.

Ancak şimdi zorunlu #korona molası var.

Kaynak kıt, gelir az ve giderler fazla.

Verimlilik arayışı için mükemmel zamanlar.

İnsanlar suya düştüğünde değil, suda kaldığında boğulur.

Şirketler de öyle… Korona salgını, hepimizi kriz denizine attı. Daha ne kadar kalacağımız da belli değil. Umutları kaybetmeden bu süreçte hayatta kalmanın yolu bulunmalı.

Tarih bize gösteriyor ki böylesi büyük afet süreçlerinde eğer üretim tamamen durursa, en donanımlı şehirlerde dahi en fazla 6 hafta içinde tüm stoklar tükeniyor. Bu noktadan çok uzak olsam ta hazır işler durmuşken, şirketin kendimin verimini sorgulamalı mıyım? EVET. Bundan uygun zaman yok.

Burada ne yapıyorum? Bunu nasıl yapıyorum? Daha verimli üretim yapabilir miyim? İş süreçlerim, ilişki süreçlerim, iletişim süreçlerim ve bilgi süreçlerim acaba verimli mi?

Korona bize kendi MR’ımızı çekme zamanı tanımışsa bunu kullanalım ve değer üretmeyen tüm süreçlerimizi en ince detayına kadar gözden geçirelim. Göreceğimiz şudur; ne de çok gereksiz külfet, verimsiz rutin ve kullanışsız ezberimiz varmış meğer. İşler durma noktasında iken bunu yapabiliriz.

BURADA NE YAPIYORUM, BUNU NASIL YAPIYORUM?

DEVAMINI OKU

Bize yeni öykü gerek

3T ODAĞI: TARIM TEKNOLOJİ TURİZM

Türkiye, bu 3 alanda derinleşme imkanı bulabilir.

Bu da bizi orta gelir tuzağından kurtarabilir.

Üretimlerimizi; katma değer, ölçek, kalite, verimlilik esasına göre yapmalıyız.

Dünya, bir yandan küresel krizler, jeo-politik riskler ve Covid-19 salgınıyla zor günlerden geçiyor. Türkiye de bu güçlüklerle baş etme gayretinde…

Bildik dünya düzeninde köklü değişiklikler yolda. Bu süreçte bize yeni bir öykü gerekiyor. Zira mevcut yapılarla krizle baş edebilmek her gün daha da zorlaşıyor.

Yeni öykünün ben, kendi kabiliyet alanlarımızda odaklanma ile yazılabileceğine inanıyorum.

Eğer 3T’ye odaklanabilirsek orta gelir tuzağından çıkarız.

Tarım; henüz zıplama yapamadığımız kabiliyetimizdir. Hava su, fauna, flora, 7 iklim 4 mevsim bizde. Ama akıl da gerek.

Turizm; 100 milyar $ harcadık ve yılda 40 milyar $ üreten bir makine haline getirdik. Bu alanda derinleşmek gerekir.

Teknoloji; dünyanın gittiği yer burası. Gençlerimiz pek çok kabiliyet geliştirdi. Eğer ıskalarsak uygarlığı kaybederiz.

Ancak atacağımız her adımda, katma değeri, verimliliği, ölçek ekonomisini ve kaliteyi gözetmek zorundayız.

Bildik her ezber, hikaye oldu. Şimdi bize yeni öykü gerekiyor.

        SENİN KENDİNE AİT YENİ ÖYKÜN VAR MI?

DEVAMINI OKU

Salgın günlerinde iş

DAHA AZ ÇALIŞ, İYİ DİNLEN
ÇOK ÖĞREN; VERİM ARTSIN
Verimsiz sistemler, fazla mesai mi üretiyor?
Salgında evdeydim, verimim azaldı mı?
Daha az çalışarak daha çok iş üretmek mümkün müdür?

Covid-19 bizi evden çalışmayla tanıştırdı. Verim arttı mı? Çok çalışmak yerine daha az ama verimli çalışabilir miyiz?

Japonya’da 4 gün iş 3 gün izin denendi verim %40 arttı.

Microsoft Japonya çalışanlarına bir süre için haftada 3  gün izin vermiş, sadece 4 gün çalışmalarını istemiş.

Sonuç çok çarpıcı; Şirkette çalışan 2300 kişi önceki yaz boyunca Cuma-Cumartesi-Pazar izin yapmış ama bu 2300 kişinin ürettikleri iş miktarı 4 gün çalışmalarına rağmen %40 artış göstermiş. İnanılmaz bir üretkenlik artışı. CEO Takuya Hirono; ‘daha az çalış, daha iyi dinlen ve çok şey öğren’ sloganıyla yola çıkıldığını ve başardıklarını söylüyor.

Denemenin başka ilginç sonuçları da var; Çalışanlar bu süre boyunca geçmişe oranla %25 daha az gün için dinlenme ihtiyacı duymuş, şirketin elektrikten tasarrufu %23 olmuş, %59 daha az şey kağıda basılmış… Memnuniyet; %92

Sistemleri yeniden tasarlasak, daha verimli olur muyuz?

     BİZDE DE BU YÖNTEMİ DENESEK NASIL OLUR?

DEVAMINI OKU

Hazır işler durmuşken

ŞİMDİ VERİM ZAMANI
İşler yolunda iken gözden kaçıyordu.
Çünkü çarklar dönüyor, iş sürüyordu.
Ancak şimdi zorunlu #korona molası var.
Kaynak kıt, gelir az ve giderler fazla.
Verimlilik arayışı için mükemmel zamanlar.

İnsanlar suya düştüğünde değil, suda kaldığında boğulur.

Şirketler de öyle… Korona salgını, hepimizi kriz denizine attı. Burada ne kadar kalacağımız da belli değil. Umutları kaybetmeden bu süreçte hayatta kalmanın yolu bulunmalı.

Tarih bize gösteriyor ki böylesi büyük afet süreçlerinde eğer üretim tamamen durursa, en donanımlı şehirlerde dahi en fazla 6 hafta içinde tüm stoklar tükeniyor. Bu noktadan çok uzak olsam ta hazır işler durmuşken, şirketin kendimin verimini sorgulamalı mıyım? EVET. Bundan uygun zaman yok.

Burada ne yapıyorum? Bunu nasıl yapıyorum? Daha verimli üretim yapabilir miyim? İş süreçlerim, ilişki süreçlerim, iletişim süreçlerim ve bilgi süreçlerim acaba verimli mi?

Korona bize kendi MR’ımızı çekme zamanı tanımışsa bunu kullanalım ve değer üretmeyen tüm süreçlerimizi en ince detayına kadar gözden geçirelim. Göreceğimiz şudur; ne de çok gereksiz külfet, verimsiz rutin ve kullanışsız ezberimiz varmış meğer. İşler durma noktasında iken bunu yapabiliriz.

BURADA NE YAPIYORUM, BUNU NASIL YAPIYORUM?

DEVAMINI OKU