Şeytanlık yapma!

ŞEYTAN; KAYBETMEYE MAHKÛM

OYUNUN KURUCUSUDUR

1-Bu yüzden kaybetmek;

2-Şeytanın tanımında var…

3-Temel prensip, fırsatları şeytanca tutumlarla,

4-Heba etmek yerine, etik prensiplerle,

5-Değer üreterek kazanan olmaktır.

Halka açılma sürecinde Sergey ve Larry; başında oldukları Google için, bütün internet kullanıcılarını kapsayan sosyal paydaşlarına yönelik stratejileri şuydu; ‘şeytanlık yapma!’.

Anlatmak istedikleri, ‘ne vaat ettiysen onu ver’ idi ve ‘arama sonuçları arasına istenmeyen siteleri sıkıştırarak para kazanmayı deneme’ güvenini yaratmaktı.

Bundan 26 yıl öncesinde Microsoft; benzer bir yaklaşımı; ‘anlaşma yaparken adil ol’ ilkesi peşinden gidiyordu.

Daha pek çok dünya devi şirket; müşterilerini dolandırmanın ayıp, ortağına kazık atmanın ‘gerizekalıca’ olduğu ilkesinde…

Hele ki sizin hisse senedinizi almış, küçük ortağınız ise…

Peki, bunun pratikte denetimi nasıl olacak?

Şeytanlık yapma deklarasyonun dahi olsa, birinin ‘küçük ortağını’ dolandırmadığından ‘halka açık hisseler üzerinden’ paydaşlarına kazık  atmadığından  emin olmanın yolu; ‘bağımsız yönetim kurulu üyeliği’ prensibi…

Ancak korku şu ki; ‘şirketlerimiz yabancıların eline geçecek.’

Oysa dert başka.. 

Dert; şeytanlık…

SEN HESAP VERMEYENLERDEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Kötülere birkaç sözüm var

ŞEYTANIN AVUKATI OLMAK MI
ŞEYTANA AVUKAT KESİLMEK Mİ?
Sosyal medyada ne zaman kötüleri eleştiren şeyler paylaşsam; onları koruyanlar türeyiveriyor.
Kötüyü, yanlışı, çirkini savunanların sayısı
sandığınızdan fazla…

Hayvanın alacası dışında, insanın alacası içindedir derler.

Sosyal medya; insanın içindeki kötülükleri görünür kılıyor..

Korona sürecinde bizler maske takınca bazılarının maskesi düşüyor demiştim. Bu; sosyal medya üzerinden yaptığım paylaşımlarda kendini gösteriyor. Ne zaman iyiliğe örnek paylaşsam altında çapanoğlu arayanlar sıraya giriyor adeta.

Ancak daha da beteri ne zaman kötüye, çirkine, yanlışa dair bir olay veya görsel paylaşsam, onları savunanlar bir anda ortaya çıkıyor. Savunmalara bakıyorum; vicdansızlık kadar akılsızlık örnekleriyle dolu cümleler ve çok kez hakaretler söz konusu oluyor.

Kimi, ‘ben buradayım, beni fark et’ gibi güdülerle, kimi de sırf kendini fenomen yapma gayretiyle tuhaf eleştiriler hatta hakaretler yapıyor. İsimsiz trolleri anlarım da işi gücü mesleği ortada iken kötüleri savunanları anlamak mümkün değil.

Üstelik bunu yaparken, kendilerini gerçeğin peşinde koşan, zehir hafiye  gibi gözünden hiçbir şey kaçmayan tutumları…

Komikten öte düşündürücü olan budur. Güya gerçeği arıyor ama iblisten yana saf tutuyor.

      SÜREKLİ KÖTÜLERİ TUTMAK ZORUNDA MISIN?

DEVAMINI OKU