Patron, İK’na dikkat!

BİLEN İNSAN MI, BİZDEN İNSAN MI?

1-Kurumların İnsan Kaynakları birimleri var

2-Personel müdürünü kovduk İK’cıları getirdik

3-Başarı; kabiliyetsiz diploma mı?

4-Yoksa yetenek avcılığı mı?

5-Patronlar İK’nız sizi batırabilir.

Eskiden Personel Müdürü vardı.

Babacan bir tavırla çalışanları yönetirdi.

Avans, harçlık, sağlık, taşınma, sorun çözme noktasında çalışanın hamisi gibiydi.

Sonra kurumsallaşalım dedik.

Batılı artık ‘insan kaynakları’ diyor o halde biz de personel müdürünü kovup yerine Human Resources birimi inşa edelim.

Ettik de…

Artık kurumlarda çalışanları seçen, yöneten, eğiten, kariyerlerini planlayan koca bir ekip var.

Ee, bunda neden sorun olsun ki?

İyi de İK birimi acaba insan kaynağı üretiyor mu diye sormak gerek.

İşini iyi yapan İK’cıları özenle ayrı tutup diyorum ki; Türkiye’deki pek çok işletme, kendi İK’sının esareti altındadır.

İşin ihtiyaç duyduğu kabiliyeti bilme, bulma ve onu işe almak yerine…

Patronu çalışandan koruyan(!) ruh haline evirilmişler.

Başarı, yıl sonu kaç kelleyi en az tazminatla işten çıkardığı mıdır?

Başarı, personel bütçesinden ne kadar tasarruf ettiği midir?

Başarı, diplomayı işe alıp kabiliyeti kovalamak mıdır?

Başarı, kabiliyetleri tutma yerine, onları tazminatsız kovmak mıdır?

Başarı; kurum sadakatinin katili olmak mıdır?

İNSAN KAYNAĞI MISIN YETENEK KATİLİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Patron, İK’na dikkat!

BİLEN İNSAN MI, BİZDEN İNSAN MI?

1-Kurumların İnsan Kaynakları birimleri var

2-Personel müdürünü kovduk İK’cıları getirdik

3-Başarı; kabiliyetsiz diploma mı?

4-Yoksa yetenek avcılığı mı?

5-Patronlar İK’nız sizi batırabilir.

Eskiden Personel Müdürü vardı.

Babacan bir tavırla çalışanları yönetirdi. A

vans, harçlık, sağlık, taşınma, sorun çözme noktasında çalışanın hamisi gibiydi.

Sonra kurumsallaşalım dedik.

Batılı artık ‘insan kaynakları’ diyor o halde biz de personel müdürünü kovup yerine Human Resources birimi inşa edelim.

Ettik de…

Artık kurumlarda çalışanları seçen, yöneten, eğiten, kariyerlerini planlayan koca bir ekip var.

Ee, bunda neden sorun olsun ki? İ

yi de İK birimi acaba insan kaynağı üretiyor mu diye sormak gerek.

İşini iyi yapan İK’cıları özenle ayrı tutup diyorum ki; Türkiye’deki pek çok işletme, kendi İK’sının esareti altındadır.

İşin ihtiyaç duyduğu kabiliyeti bilme, bulma ve onu işe almak yerine…

Patronu çalışandan koruyan(!) ruh haline evirilmişler.

Başarı, yıl sonu kaç kelleyi en az tazminatla işten çıkardığı mıdır?

Başarı, personel bütçesinden ne kadar tasarruf ettiği midir?

Başarı, diplomayı işe alıp kabiliyeti kovalamak mıdır?

Başarı, kabiliyetleri tutma yerine, onları tazminatsız kovmak mıdır?

Başarı; kurum sadakatinin katili olmak mıdır?

İNSAN KAYNAĞI MISIN YETENEK KATİLİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Kovmak mı veda mı?

HOŞÇA KAL DEMENİN DE BİR ADABI OLMALI

1-İşe alırken adeta iğne deliğinden geçir.

2-İşten çıkarırken edebiyle değil, adeta kovala…

3-Bu tutum kovulanı üzer.

4-Kalanı da tedirgin eder…

5-Veda ederken onur kırmak niye?

Ekonomik kriz yüzünden kapanan, geliri düşen  işletmeler çok sayıda insanı evine gönderdi.

Her ne kadar işçi bulunamıyorsa da çalışanı işsiz bırakma yaygın.

İşe alım kadar işten çıkarma da o kurumun kalibresini belirler.

İnsan Kaynakların (İK) kalitesi de bu süreçte ortaya çıkar. 

Çalışanından korkan, onunla gönül bağı kurmamış işletmeler, işten çıkarmayı; ‘pusu kültürüne’ indirger. 

Tuzak kurar, habersiz giriş kartını iptal eder.  

Evine tebligat gönderir, süt izninde kovar.

Böylesi şirket çalışanı da kurumuna sadakat beslemez; ‘ben zamanınım şu kadarını bunlara kiralıyorum. Bunlar da bana genişletilmiş alım gücü sağlıyor.’

 İşinin hakkını veren İK’cılar ise işten çıkarmayı, yasaya, edebe göre yapar, yüz yüze konuşur

Sebep bildirirel sıkışır.

Yönetim danışmanı Hülya Mutlu hoşça kal demenin de bir adabı olmalı’ diyor.

Zaten işsiz bıraktığın insanın özgüvenini sarsmaya, utanca boğmaya, onun ruhunda yara açmaya ne gerek var ki? 

En edep, sen ne güzel şeysin… Edep Ya Hû…

BÖYLESİ PATRON BİR GÜN  İŞİNDEN OLMAZ MI?

DEVAMINI OKU

Kovmak mı veda mı?

HOŞÇA KAL DEMENİN DE BİR ADABI OLMALI

1-İşe alırken adeta iğne deliğinden geçir,

2-İşten çıkarırken edebiyle değil adeta kovala…

3-Bu tutum kovulanı üzer,

4-Kalanı da tedirgin eder…

5-Veda ederken onur kırmak niye?

Kapanan, geliri düşen  işletmeler çok sayıda insanı evine gönderdi.

Her ne kadar kağıt üstünde işsizlik azalmış gösterilse de işsiz bırakma yaygın.

İşe alım kadar işten çıkarma da o kurumun kalibresini belirler.

İnsan Kaynakların (İK) kalitesi de bu süreçte ortaya çıkar.

Çalışanından korkan, onunla gönül bağı kurmamış işletmeler, işten çıkarmayı; ‘pusu kültürüne’ indirger. Tuzak kurar, habersiz giriş kartını iptal eder.

Evine tebligat gönderir, süt izninde kovar.

Böylesi şirket çalışanı da kurumuna sadakat beslemez; ‘ben zamanınım şu kadarını bunlara kiralıyorum. Bunlar da bana genişletilmiş alım gücü sağlıyor.’

İşinin hakkını veren İK’cılar ise işten  çıkarmayı, yasaya, edebe göre yapar, yüz yüze konuşur. Sebep bildirir, el sıkışır.

Unutulmasın ki ‘Hoşça kal demenin de bir adabı olmalı

Zaten işsiz bıraktığın insanın özgüvenini sarsmaya, utanca boğmaya, onun ruhunda yara açmaya ne gerek var ki?

Kovmak yerine şık veda etsen?  Edep Ya Hû

   BÖYLESİ PATRON BİR GÜN İŞİNDEN OLMAZ MI?

DEVAMINI OKU

Eleman alırken abartma

EY İK ARADIĞIN NEDİR?

1-Eleman arayan insan kaynaklarına bakın,

2-Aranan niteliklerin abartıldığını görürsünüz.

3-Yeni mezundan tecrübe,

4-Bekçiden yabancı dil isteyeni var.

5-Patronlar İK’nıza dikkat edin, batabilirsiniz.

İşini iyi yapan insan kaynaklarına sözüm yok.

Diğerlerine sözüm odur ki eleman ararken talep edilen nitelikleri abartanlar: gerçek amacınız nedir?

İş ilanı üzerinden itibar açlığı giderilir mi? Şayet aradığın ‘eleman’ ise hayır…

İlanlara bakın; giderek abartıldığını fark edersiniz.

İngilizceden bihaber misiniz? İş ilanında “ileri derecece” bilenini arayınız. Pozisyon ambar sayımı olsa bile.

Sebep? “Herkes bilenini arıyor, biz de yazalım dedik.”

Peki, işe yarıyor mu bu ilanlar?

Bir eczane ilanı; “ECZANEDEN ÇALIŞACAK / 15-16 yaşlarında, tercihen bayan, 4 yıllık kimya, biyoloji veya sağlık bölümünden mezun bayan eleman alınacaktır. Mür; … Eczanesi…

Ya özgeçmiş kuyusu kariyer sitelerine ne demeli?

Yeni mezunlara iş ilanları üzerinden uygulanan zulme bakın; “en az 5 yıl iş tecrübesi…”

İyi de ilk işvereni sen olmaz isen bu genç nasıl “tecrübe” sahibi olacak?

Kanaat budur ki böylesi sapkın iş ilanlarını itibar açlığı çekenler veriyor. Yazık!

    ARADIĞIN ELEMAN MI YOKSA FİYAKALI CV Mİ?

DEVAMINI OKU

Yetenek havuzu

PATRONLAR DİKKAT!

1-Türkiye’de pek çok işletme;

2-Kendi İnsan kaynaklarının işgali altında

3-Kurumun sahip olduğu kabiliyetlerin farkında değiller

4-Yeteneği dışlayıp,

5-Diplomayı işe alıyor olabilirler

İşletmelerimizin en değerli sermayesi; insan kaynakları

Özellikle yetenekli çalışanlar şirket için hayati öneme sahip.

Fakat bir sorun var; o da işletmelerimizin, sahip oldukları yetenekleri bilmemesi

Gelişen ihtiyaçlara göre zaman zaman bazı yeteneklere ihtiyaç duyan işletmeler, kariyer siteleri veya kendi insan kaynakları üzerinden bu yeteneklerin peşine düşer.

Oysa kendi personelinin yetenek bilgisine sahip olmadığından, kendinde zaten var olanın dışarıda dilencisi haline gelir.

Zaten istihdam ettiği çalışanlarına dönüp bakmak aklına gelmez.

Zira kendi İK birimi, işletmenin kabiliyet envanterini çıkarmamış, kendi yetenek havuzunu tanımlamamıştır.

Bu yüzden patronlara uyarım şudur; bugün Türkiye’de pek çok işletme, İK’larının işgali altındadır.

Beceriyi değil diplomayı işe alma pratiği ile yapabilecekleri bu kadardır.

İnsan kaynakları lafındaki insan kelimesine takılmayın; yıllarca onu kapıda karşılayan danışma görevlisinin adını bilemeyen İK yöneticileri bilirim.

         SİZİN İK YÖNETİCİNİZ YETENEKSAVAR MI?

DEVAMINI OKU

Yetenek havuzu

PATRONLAR DİKKAT!

1-İşletmeniz insan kaynaklarının işgali altında olabilir

2-Kurumundaki kabiliyetlerden habersizdirler

3-Diploma silolarıdır

4-İK; İnsan Kıymak olmamalı

5-Yeteneği keşfedemiyorlar

İşletmelerimizin en değerli sermayesi; insan kaynakları

Özellikle yetenekli çalışanlar şirket için hayati öneme sahip. Fakat bir sorun var; o da işletmelerimizin, sahip oldukları yetenekleri bilmemesi

Gelişen ihtiyaçlara göre zaman zaman bazı yeteneklere ihtiyaç duyan işletmeler, kariyer siteleri veya kendi insan kaynakları üzerinden bu yeteneklerin peşine düşer.

Oysa kendi personelinin yetenek bilgisine sahip olmadığından, kendinde zaten var olanın dışarıda dilencisi haline gelir.

Zaten istihdam ettiği çalışanlarına dönüp bakmak aklına gelmez. Zira kendi İK birimi, işletmenin kabiliyet envanterini çıkarmamış, kendi yetenek havuzunu tanımlamamıştır.

Bu yüzden patronlara uyarım şudur; bugün Türkiye’de pek çok işletme, İK’larının işgali altındadır.

Beceriyi değil diplomayı işe alma pratiği ile yapabilecekleri bu kadardır.

İnsan kaynakları lafındaki insan kelimesine takılmayın; yıllarca onu kapıda karşılayan danışma görevlisinin adını bilemeyen İK yöneticileri bilirim.

         SİZİN İK YÖNETİCİNİZ YETENEKSAVAR MI?

DEVAMINI OKU

Bezdiri yaygınlaşmasın

EN İYİ KIRBAÇLAYANI TERFİ ETTİRME

Salgın sebebiyle dayanışma artacaktı dedik,

neredeyse aksi oldu, mobbing (BEZDİRİ) artıverdi.

Patronlar; çalışanları disiplinde tuttuğunu sandığınız kamçılılardan işletmenizi koruyun.

Korona bize ayna tuttu ve pek çok hatamızı yüzümüze vurdu. Bencilliğin zararlarını gösterdi, dayanışmanın bize sağlayacağı faydalara işaret etti. Kimimiz bundan ders çıkardır ama kimileri de zora girince, zulmünü artırmayı seçti.

Bunlardan biri de işyerlerindeki korona atamaları

En iyi kırbaçlayanı terfi ettirmek gibi…

Hal böyle olunca kırbaçlı yöneticiler yüzünden insan kaynakları eriyor, zaten çalışma hayatının krizde olduğu süreçte işyeri gerilim alanı haline geliyor.

Liyakati; kırbaçlı sadakatin emrine verirsen; eninden sonunda batarsın. Mobbing ya da bezdiri, bir grup insanın bir kimseye, bir başka gruba sosyal kabadayılık yapması anlamını taşır.

Bugün mobbing işyerinin baş belası olmaya başladı. Patronların yanılgısı, çalışanı disiplinde tutan kırbaçlı yöneticileri atadıklarında, kendileri için tehdit oluşturan liyakati, hedef almaları…

İlk iş olarak şirketin en kabiliyetlilerini bezdirmeleri

Kurumda; ‘gücü güce yetene’ ortamı oluşturma: batarsın!

       NEDEN MOBBİNGCİYE YÖNETTİRİYORSUN?

DEVAMINI OKU

Kovmak mı veda mı?

HOŞÇA KAL DEMENİN DE BİR ADABI OLMALI
İşe alırken adeta iğne deliğinden geçir.
İşten çıkarırken edebiyle değil adeta kovala.
Bu tutum kovulanı üzer, kalanı da tedirgin eder.
Veda ederken onur kırmak niye?

Korona işsizliği patlattı. Kapanan, geliri düşen  işletmeler çok sayıda insanı evine gönderdi. Her ne kadar işçi çıkarma geçici olarak yasaklansa da çalışanı işsiz bırakma yaygın.

İşe alım kadar işten çıkarma da o kurumun kalibresini belirler. İnsan Kaynakların (İK) kalitesi de bu süreçte ortaya çıkar. Çalışanından korkan, onunla gönül bağı kurmamış işletmeler, işten çıkarmayı; ‘pusu kültürüne’ indirger. Tuzak kurar, habersiz giriş kartını iptal eder. Evine tebligat gönderir, süt izninde kovar.

Böylesi şirket çalışanı da kurumuna sadakat beslemez; ‘ben zamanınım şu kadarını bunlara kiralıyorum. Bunlar da bana genişletilmiş alım gücü sağlıyor.’ İşinin hakkını veren İK’cılar ise işten  çıkarmayı, yasaya, edebe göre yapar, yüz yüze konuşur. Sebep bildirir, el sıkışır.

Yönetim danışmanı Hülya Mutlu hoşça kal demenin de bir adabı olmalı’ diyor. Zaten işsiz bıraktığın insanın özgüvenini sarsmaya, utanca boğmaya, onun ruhunda yara açmaya ne gerek var ki? Edep Ya Hû

   BÖYLESİ PATRON BİR GÜN İŞİNDEN OLMAZ MI?

DEVAMINI OKU

Yetenek havuzu

PATRONLAR DİKKAT!
Türkiye’de pek çok işletme; kendi İnsan kaynaklarının işgali altında…
Kurumun sahip olduğu kabiliyetlerin farkında değiller.
Yeteneği dışlayıp diplomayı işe alıyor olabilirler.

İşletmelerimizin en değerli sermayesi; insan kaynakları

Özellikle yetenekli çalışanlar şirket için hayati öneme sahip. Fakat bir sorun var; o da işletmelerimizin, sahip oldukları yetenekleri bilmemesi

Gelişen ihtiyaçlara göre zaman zaman bazı yeteneklere ihtiyaç duyan işletmeler, kariyer siteleri veya kendi insan kaynakları üzerinden bu yeteneklerin peşine düşer.

Oysa kendi personelinin yetenek bilgisine sahip olmadığından, kendinde zaten var olanın dışarıda dilencisi haline gelir. Zaten istihdam ettiği çalışanlarına dönüp bakmak aklına gelmez.

Zira kendi İK birimi, işletmenin kabiliyet envanterini çıkarmamış, kendi yetenek havuzunu tanımlamamıştır. Bu yüzden patronlara uyarım şudur; bugün Türkiye’de pek çok işletme, İK’larının işgali altındadır.

Beceriyi değil diplomayı işe alma pratiği ile yapabilecekleri bu kadardır. İnsan kaynakları lafındaki insan kelimesine takılmayın; yıllarca onu kapıda karşılayan danışma görevlisinin adını bilemeyen İK yöneticileri bilirim.

         SİZİN İK YÖNETİCİNİZ YETENEKSAVAR MI?

DEVAMINI OKU