Sebepleri sorgulamazsan sonuçlarıyla boğuşursun

TARIMDA ADIM ADIM AÇLIĞA DOĞRU

1-Cennet vatanı cinnet vatana çevirdik

2-Tarımda ele güne muhtaç haldeyiz.

3-Tarım ihracatına yasak geliyor.

4-Enflasyonla savaş, etiketler üzerinde değil,

5-Tarlada, fabrikada verilebilir.

Tarım ürünleri ihracatında Tarım Bakanlığı’na dönemsel düzenleme yetkisi verdi Hükümet…

Buna göre bakanlık, Patates Domates Kuru soğan Kuru sarımsak hıyarlar kornişonlar Patlıcan Fasulye Sivri biber Zeytinler Kırmızı mercimek portakal mandalina limon karpuz elma zeytinyağı tavuk eti yumurta tereyağı süt ve krema ihracatını kısıtlayabilecek.

Enflasyonla mücadelede yine sebeplere değil, sonuçlara odaklanmış olmanın adıdır bu…

Üretimi artırmak yerine ihracatı kısıtlamayı seçince döviz gelirinden de olursun.

Oysa enflasyonla savaş, etiketler üzerinden verilemez.

İhracatı kısıtlayınca cari açık artar. Savaşın verilmesi gereken alan, tarladır, fabrikadır, değer zinciridir, üretimdir.

Tarımda girdileri ucuzlatmak yerine ihracatı yasaklamak, geçici bir çözüm olabilir fakat sürgit devam edemez.

Onca ihracatçının yatırımı çöpe atılmamalı.

    HÜKÜMET SİZCE NE YAPTIĞINI BİLİYOR MUDUR?

DEVAMINI OKU

İhracatçılarımıza özen

İHRACATIN 5 FAYDASI

1-Ülkeye döviz kazandırır

2-Ürünlerimizi dünyaya tanıtır

3-Firmalarımıza küresel markalaşmanın yolunu açar

4-Diplomasiye katkı sunar, barışa hizmet eder

5-Cari açıkla etkin savaşma yöntemidir

Ekonominin içinden geçtiği dar boğazda Türkiye’nin döviz ihtiyacını karşılayan 2 sektör var; Turizm ve ihracat.

Bu savaş ortamında turizm sıkıntıda zira turistlerimiz birbiri ile savaşıyor.

Geriye, ihracatçılar kaldı ve onlara gözümüz gibi bakmalıyız.

Rekabetçi kur dedik sonra kur koruması getirdik ve sonra da ihracatçının zorunlu döviz satışını %25’ten %40’a çıkardık.

Şimdi de döviz kazandırıcı hizmet veren firmalara yıllık %9’a varan faizle TL cinsinden uzun vadeli finansman imkanı getiriyoruz.

Yetmez, zira sayıları 105 bini bulan ihracatçılara gözümüz gibi bakmalı, onların döviz kazandırıcı her adımını daha yoğun desteklemeliyiz.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle; İhracatı Geliştirme’den 1000 firmaya 1 milyar Tl kaynak verileceğini söylüyor.

Bildiğim şudur; ülkenin döviz ihtiyacı var ve bunu sağlayacak olan, turizmciler ile ihracatçılardır.

Hal böyle olunca onlara özen göstermek gerek.

Kıt kaynağı popülist alanlara gömmek yerine ihracata ayırmak gerek…

         İHRACAT GERİLERSE EKONOMİ NE HAL ALIR?

DEVAMINI OKU

Şimdi gayret zamanı

İHRACATIN HAMALI DEĞİL EFENDİSİ

1-Biz plastiğin kilosunu 3’dan $’dan

2-Japonya 13 $’dan ihraç ediyor.

3-Aradaki fark Ar-Ge gayreti.

4-Biz de inovasyona başladık ama

5-Yetmiyor, gayreti artırmak gerek.

Teknoloji gruplarına göre kapasite raporuna bakıyorum.

Her 100 kapasitemizin ancak %2.31’i ileri teknoloji

Gerisi? Yüzde 23.41’i orta-ileri teknoloji, %31.57’si orta-düşük teknoloji ve%42.71’i düşük teknoloji…

Bu kapasite dağılımıyla ihracatın hamalı olunur, efendisi olunamaz.

Türkiye, inovasyon kelimesini ezberledi. Yenilikçilik alanı hızla doluyor.

Yığınca KOBİ, savunma sanayi gibi ileri teknoloji için üretim yapıyor. Teknokentler, Ar-Ge merkezleri de yüzlerce bilim insanımızı çalıştırabilir hale geldi.

Ancak son 20 yıldır gelebildiğimiz nokta da ortada. Yüzde 2.31’lik ileri teknoloji kapasitesiyle kazandıran mal üretemezsin.

Derin uzay madenciliği yapamazsın, robot biliminde ilerleyemez, sağlıktan tarıma, ileri teknolojinin sunacağı nimetlere ulaşamazsın.

Bize gereken; gayrettir. Fakat bu gayret, kendi alanımızda ar-ge kadar; işbirliği ve işbölümü ile sağlanabilecek.

Zira sadece Ar-Ge yetmiyor, yeniliğin hayata geçirilmesi için bunu bir ekosistem içinde var etmek gerekiyor.

GÜÇLERİMİZİ BİREŞTİRSEK?

DEVAMINI OKU

Şimdi gayret zamanı

İHRACATIN HAMALI DEĞİL EFENDİSİ
Biz plastiğin kilosunu 3’dan $ ihraç ederken Japonya 13 $’dan satıyor.
Aradaki fark; Ar-Ge gayretidir
Biz inovasyona başladık ancak gayretimizi arttırmak gerekiyor.

Teknoloji gruplarına göre kapasite raporuna bakıyorum.

Her 100 kapasitemizin ancak %2.31’i ileri teknoloji… Gerisi? Yüzde 23.41’i orta-ileri teknoloji, %31.57’si orta-düşük teknoloji ve%42.71’i düşük teknoloji… Bu kapasite dağılımıyla ihracatın hamalı olunur, efendisi olunamaz.

Türkiye, inovasyon kelimesini ezberledi. Yenilikçilik alanı hızla doluyor. Yığınca KOBİ, savunma sanayi gibi ileri teknoloji için üretim yapıyor. Teknokentler, Ar-Ge merkezleri de yüzlerce bilim insanımızı çalıştırabilir hale geldi.

Ancak son 20 yıldır gelebildiğimiz nokta da ortada. Yüzde 2.31’lik ileri teknoloji kapasitesiyle kazandıran mal üretemezsin. Derin uzay madenciliği yapamazsın, robot biliminde ilerleyemez, sağlıktan tarıma, ileri teknolojinin sunacağı nimetlere ulaşamazsın.

Bize gereken; gayrettir. Fakat bu gayret, kendi alanımızda ar-ge kadar; işbirliği ve işbölümü ile sağlanabilecek. Zira sadece Ar-Ge yetmiyor, yeniliğin hayata geçirilmesi için bunu bir ekosistem içinde var etmek gerekiyor.

GÜÇLERİMİZİ BİREŞTİRSEK?

DEVAMINI OKU