Gerilim hattında kalmak

GER VE YÖNET! NEREYE KADAR?

1-Toplumu kutuplaştırıp düşman üretmek,

2-Halkı gererek yöneteceğini sanmak,

3-Çalışanı gerilim hattında tutmak

4-Böylece insanları yönettiğini zannetmek,

5-En derin ahmaklıktır, mutlaka geri teper..

Gerilim; huzurun düşmandır.

Sinirleri gerilmiş biri, hataya açık olur, sağlıklı karar veremez ve sürekli baskı altında tutulduğu için sağlığı, verimi bozulur.

Lideri tarafından sürekli azarlanan halkın halini düşününün.

İyi bir şey yapsa bile teşekkürü bile ona hakaret ile sunulur.

Sürekli düşman üreterek halkı gerdiğinizde, toplumdaki birlik beraberlik ruhu ölür.

İki kuzu deneyi; birinin karşısına kafes içinde aslan koyuluyor, diğerinin karşısında ise yeşil çayırlar var.

Karşısında aslan olan kuzu, bir süre sonra ölüyor.

Zira her an yenileceği gerilimiyle çok yaşayamıyor.

Diğeri ise serpiliyor, gelişiyor.

İşletmelerde de en iyi kamçılayanı terfi ettirerek kurumsal mobbing üzerinden gerilimle yönetim, hayli yaygın.

Kurum kademelerinde her yöneticiye onu gerecek bir rakip atayarak verim artacağını savunur bazı patronlar.

Oysa böyle bir işletmede gerilimin verim yerine mutsuzluk üretildiğini görüyoruz.

Aslında patron da kamu otoritesi tarafından gerilim hattında tutulup vergi gelirlerinin artacağı sanılır, oysa tersidir.

Ger ve yönet anlayışı bugün ülkeyi kaosa sürükleyendir.

  GERİLİM HATTINDA VERİMİN ARTIYOR MU?

DEVAMINI OKU

Zor dönemde mücadele

MÜCEDELEDE 5 BAŞARI FAKTÖRÜ

1-Riskleri iyi hesap et

2-Kapsayıcı planla

3-Zamanı etkin yönet

4-İhtiyaçları önceliklendir

5-Kabiliyetleri koordine et

Zor zamanlar kahramanları görünür kılar

Ülkemiz zor zamanlar yaşıyor. Bu zor dönemde mücadele çok daha çetin ve çok daha koordineli olmak zorunda

Kamu kurumları arasında hizmet yarışı normal ancak her bir kurumun tek başına değil, koordineli gayreti gerekiyor.

Zaten hüner, beklenmeyen durumlarda koordinasyonu sağlayabilmektir. Devletin halkın yanında olduğunu gayet net hissettirebilmesidir.

Yangın örneğinde olduğu gibi söndürme gayreti içinde vatandaşı engellemek yerine bu canhıraş gayreti desteklemek, yönetmek gerekecektir.

Jandarmanın can güvenliği sebebiyle izin vermediği yere dahi giren ve elindeki kısıtlı imkanla su ile söndüremeye çalışan halk, bu ülkenin çimentosudur aslında.

Zor dönem bu gibi gizli kahramanları var eder. Yönetime düşen böylesi gayreti küçümsemek, engellemek yerine koordine etmektir.

Ancak devletin kurumlarını itibarını yok eder, bunların koordinasyonu sağlamaz ise zor dönemi daha da zorlaştırır, felaketlerin maliyetini arttırmış olursun.

Kaos çıkarmak isteyenlere bilmeden alan açmakla kalmaz, zarar verirsin.

       SENİN ZOR ZAMANLARDAKİ TUTUMUN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Özgürlük mü güvenlik mi?

YAPISAL REFORMLARI KİM YAPACAK?

Reform; formu deforme olmuşu

yeniden şekillendirmek, forma sokmaktır.

Ekonomi hukuk demokrasi deforme olmuştur.

Bunlara yeni formunu hangi anlayış kazandıracak?

Güvenliği için özgürlüğünden vazgeçenler, gün gelir her ikisinden de olurlar… Şimdi hukuk reformu gündemde… Yediden yetmişe, herkesin ihtiyacı…

Sözü verilen reformlar içinden hayata en çok dokunanı da bu… Ancak reform diye vatandaşın, ekonominin, piyasanın, yabancı yatırımcının talep ettiği özgürlükler ve hukuki güvenceler mi getirilecek yoksa güvenlikçi politikaların gereği, daraltıcı, kısıtlayıcı tedbirler mi?

Aynı sorun, demokrasi için geçerli. Halkın idaresi anlamındaki demokrasiyi, reforma tabi tutarken, hangi yeniliklerden söz ediyoruz? ‘Benim’ için talep ettiğimi ‘öteki’ için istemeyen bir zihin yapısı varsa, demokrasiden söz etmek mümkün olamaz.

Ekonomik reformlar da hangi anlayışın şekillendireceğine bağlı olarak inşa edilecektir. Eğer piyasa dostu, iş yapmayı kolaylaştıran, vatandaşı  paydaş kılan, karar süreçlerine geniş katılım sağlayan bir reform anlayışı varsa; Türkiye’nin ihtiyacı tam da budur.

Ekonomik güvence diye yola çıkıp özgürlükler kısıtlanmasın.

           REFORMLARDA HALKIN FİKRİ ÖNEMSİZ Mİ?

DEVAMINI OKU