İş ahlakımız çürürse…

HAYVAN YULARINDAN İNSAN SÖZÜNDEN TUTULUR

1-#enflasyon sözünü tutmamanın bahanesi olmuş.

2-Kriz içimizdeki hırsı azaltacağına;

3-Bazılarımızı daha da beter hale getirmiş.

4-Oysa iş ahlakı çürürse;

5-Ortada #piyasa kalmayacak.

İşimiz zor. İmkanı olduğu halde borcunu ödemeyene dair şikayetler çoğaldı. 

Taahhütlerini yerine getirmeyenin öyküleri etrafa yayılıyor. 

Kriz şartlarını bahane edip anlaşmaları çiğnemek, verdiği krediyi geri çağırmak veya benzeri ahlak-etik dışı davranışlar, bindiği dalı kesmektir.

İş dünyasındaki ilişkilerin evrensel kabul görmüş değerler üzerinden yürümesini savunan iş ahlakı çökünce çürüme başlıyor.

Bizde pek çok kurum iş etiğini reddetmiyor ama uygulamıyor da…

Oysa mayamızda ahiliklonca gibi kurumlar bir zamanlar iş yapma kültürümüzün DNA’sıydı.

Tuhaf olan iş ahlakının bizi ‘yavaşlattığı’, etik olmayan rakip karşısında ‘rekabet dezavantajı’ oluşturduğunun savunulmasıdır.

Etik ve vicdanı bir tarafa atınca, müşteriyi kandırmak, çalışanı istismar, devleti dolandırma, ortağı batırma; yaygınlaşıyor.

Enflasyon sürecinde gördük ki daha hırslı, etik dışı olabiliyormuşuz.

Oysa bize zamanında ayna tutan virüs, hatalarımızdan kurtulmaya vesile olmalıydı…

  DEĞERLERİN ÇÜRÜDÜĞÜNDE SEN VAR KALABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Hayat pahalılığı kâbusu

ENFLASYONUN 5 TAHRİBATI

1-Değerler erozyonu.

2-Çürüme belirtisi.

3-Denge bozulması.

4-Adaletsiz vergi.

5-Büyüme yerine şişme.

TÜİK varken kim korkar enflasyondan?

Vatandaş korkuyor, rakamları değil ekonomiyi düzelt

Enflasyonu Turgut Özal; “hayat pahalılığı” olarak öğretti bize…

Elindeki parayla daha az şey alabiliyorsan, fiyatların artışından, hayatın pahalı hale geldiğinden, enflasyondan söz etmiş olursun.

Enflasyon, yüzde ile ölçülür.

Eğer aylık enflasyon %10 ise o ay içinde fiyatlar genel seviyesi, bir önceki aya göre yüzde 10 oranında artmış demektir.

Yıllık enflasyon %100 ise geçen yıl 100 liraya alabildiklerini şimdi 200 liraya alabiliyorsun.

Enflasyon ülkede hızlandığında, ekonomide çözülme başlamış demektir.

Enflasyon, sürgit artıyorsa, yakınlarda bir yerde ekonomiyi kriz yürüyordur.

Ülkenin üretim kabiliyeti ve ihracat yapısına göre bu süre 18 ay ile 24 ay arasında değişebilir.

Enflasyonu yapışkan kılan, fiyatların sürekli artacağı beklentisidir.

Ayrıca enflasyondan geçinenleri de unutmamalı; fırsatçılartefecilerkolaycılarkurnaz üretmeyenler

Enflasyonu çözmeden diğer ekonomik sorunlarla başa çıkamazsın.

Sadece yalan söylersin.

Nimet-külfet dengesi bozulur, yönetimin gücü erimeye başlar.

Kâbus şimdi tüm dehşetiyle bizde…

ENFLASYON KÂBUSUNDAN MUZDARİB MİSİN?

DEVAMINI OKU

20 ₺ görünümlü 200 TL banknot

5 ZEYTİN TANESİ 16 ₺ OLURSA

1-Bir yol restoranında tane zeytin 3 lira 20 kuruş

2-Kiloda 365 zeytin var, bu fiyatla kilosu 1,168 ₺

3-Cebindeki 20 lira, tadımlık zeytine yetmiyor

4-Enflasyon 200 ₺’nin cakasını değil,

5-Ahlakımızı da bozuverdi

Nicelik olarak farklı olabilirler ama nitelik itibarıyla 200 liralık banknot, 20 lira görünümüne büründü satınalma gücü üzerinden…

Enflasyonda dünya lideri ülkemizde liramız, en itibarsız paralar listesinde de yerini almaya başladı.

Son 1 yılda tüm etiketlere, fazladan 1 sıfır ilave edildi bile.

Gıda fiyatlarında bunu görebiliyoruz.

Cebimizdeki metal paraların en büyüğü olan 1 lira dahi, neredeyse hiçbir şey satın alamıyor.

50, 25, 10 ve 5 kuruşlar, nostaljik metal parçaları halini aldı.

En dramatik dönüşüm, cebimizdeki banknotlara bakışımızda yaşanıyor.

Geçen yıl 20 lira taşıyanın satınalma hareket alanı, şimdi ancak 200 lira ile sağlanabiliyor.

Hele ki enflasyonu bahane ederek etiketleri çıldırmışçasına değiştirenler 200 liraya bakışımızı, 10’da 1 değere indirgemiş bulunuyor.

Bu yüksek enflasyon sebebiyle yakında 500, 1000’lik banknot da kaçınılmaz oldu.

SEN 200 LİRAYA NE GÖZLE BAKIYORSUN?

DEVAMINI OKU

Rakamların gürültüsü

5 RAKAMLA GERÇEĞİN FERYADI

1-Gerçekler, rakamlara dökülüyor.

2-Rakamların sesini kısamazsın.

3-Mızrak çuvala, rakam TÜİK’e sığmaz.

4-Ülkede herkes sana alkış tutsa bile faydasız.

5-Rakamlar gerçeği haykıracaktır.

Rakamlar; ifadesi ve anlamı net olan anlatım dili

Hükümet her attığı adımda beğenmediği bir rakam gördüğünde; ‘bu rakamı nasıl ortadan kaldırırım, hangi yönü ile görünmez hale getirir, sesini kısarım’ diyerek atraksiyonlara başladı.

Enflasyonu aşama aşama gizledi.

Bunu öyle gizli de yapmadı.

Ülkenin en önemli, en bilindik, en itibarlı kurumları aracılığı ile yaptı.

Yönetimini değiştirdi, sepetini değiştirdi.

Adı enflasyon olan, göstergesi, ibresi aynı noktalarda dalgalanan aletler üretti.

Sonuç; mızrak çuvallara sığmayınca ‘hissedilen enflasyon’ kavramı ortaya çıktı, ‘ENAG’lar türedi.

Ülkede öylesine büyük körlük ve sağırlık yaşanıyor ki…

Artık rakamlar şişeden çıkan Cin gibi ortalığa saçılıyor.

Nasıl mı?

CDS’ler 280’lerde, dolar 41 Lira engelini zorluyor.

Parkurda koşu halinde.

Ülkenin saray söylentilerini yabancı kurumlar, TV’ler, bankalar, dile getiriyor.

Herkesin önünde gerçekleşmesi adeta meşruymuş gibi ekonomi yönetimi ‘%50 enflasyon var ama sokağa çıkabiliyorum’ noktasına gelebildi.

Böylesi bir gerçeklik yaşanırken rakamlar çıldırmayı sürdürecek.

 RAKAMLARIN SESİNİ DUYABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Sokağa çıkabilmek

SOKAĞIN DİLİYLE 5 UYARI

1-Açlık en büyük kitle imha silahıdır

2-Sokak bu silahın yankılandığı yerdir

3-Sokağa kulağını tıkayan kaybeder

4-Sokağı sindirmiş olman yetmez

5-Sessizliğin sağır ediciliği seni bulur

Evden adım attığında, pencereni araladığında, hayata dokunduğunda; sokaktasındır.

Sokak; iki yanında ev olan, caddeden dar ve kısa olan yoldur.

Sokak, halkın sesini duyabildiğin dinamik mekandır.

Ekonomideki büyük çöküş dalgaları, sokağın sesi ile inler.

Zira sokak artık bir ses olmuştur.

Kulak veren için uyarı, kulağını sokağa tıkayan için ise gaflet…

Sokağa çıkmak daha önce kıyafetinle, sözünle güçlü bir duruş gerektirirdi.

Pazara geç giden, çöpten beslenen, kıt kanaat geçinmeye çalışan insanlar sokaktan çekilince…

Ağzını açamayan, konuşamayan insanlar haline gelince…

Kendi söylediği sözleri bir gün sonra ‘yanlış söylemişim’ diye yalanlayan insanlar dolmaya başlayınca, sokağın da anlamı değişti.

Enflasyonun %80’e dayandığı, gerçek enflasyonun ise %120’ye koştuğu ortamda, bunun sorumlularının sokağa çıkabilme cüreti göstermesi, tam da bu yüzdendir.

Sokak sessizleştirildi, ses çıkarana haddi(!) bildirildi.

Sokak, buna rağmen açlığın sessiz çığlığıyla yankılandığı yerdir hâlâ…

SESSİZ ÇIĞLIKLARI DUYABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yüksek enflasyon kader mi?

HALİMİZ; KADER DEĞİL, TERCİH

1-Ürettiğinden fazlasını tüketir,

2-Kazandığından fazlasını harcar,

3-Nimet-külfet dengesini bozarsan;

4-Enflasyonun da 10 kat fazla olur.

5-Kötü halimiz; bizim yaşam tercihimizdir.

Yolunda gidenlerden ziyade aksayan, yürümeyen ve başarısızlıkla sonuçlanan şeyleri, kader bağlamak, adeta bizim geleneğimiz…

Başarıyı; çalışkanlığa, bilgi ve sabra bağlamak yerine, onu kaderle ilişkilendiren toplumların genelde geri kaldığını pekala görebiliriz.

Misal dünya ekonomisinde zaman zaman kriz çıkar, kuraklık olur, işler yolunda gitmez ve sorun yaşanır.

Bu sorunu çözmek için akil insanlar bir araya gelir, kök soruna erişir, yöntem geliştirir ve çözüm gelir.

Enflasyon şimdilerde dünyanın baş belası

İyi de bizim enflasyon baş belasından fazlası…

Onlarda %5 -%10 arasındaki enflasyonun, bizde %50 – %100 arasında olması, sizce kader midir?

Yoksa tercih mi?

Su, her coğrafyada 100 derecede kaynar.

Biz su 1000 derecede kaynamıyor.

Her coğrafyada kimya, fizik, biyoloji kuralları aynı oluyor da neden bizde enflasyon 10 kat fazla?

Yerçekimi Türkiye’de diğer ülkelerden kat be kat ayrışıyor mu?

Burada sorun, bizim enflasyona bakışımızdır.

Kaderle filan ilgisi yok. Bu; bizim kötü yönetim tercihimizdir.

Bu bizim nimet-külfet dengesini bozma tercihimizdir.

BATI’DA SU 1000 DERECEDE Mİ KAYNAR?

DEVAMINI OKU

Etiketlerde sıfır salgını

UTANMIYOR MUYUZ?

1-Enflasyonu saldık gitti.

2-Herkes enflasyondan beslenir oldu.

3-Etiketleri keyfi sıfırlarla donattık.

4-Fiyatlandırma davranışını bozduk

5-Sıfır, liranın da etiketin de vebasıdır

Enflasyonun en büyük yıkımı, ahlak üzerinde olur.

Nimeti alıp külfeti bir başkasına yıkma, yaygın hale gelir.

Fiyatlandırma davranışı bozulur. Maliyetler ile fiyat arasındaki bağ kopar, keyfi hale geliverir.

Nitekim bizde de öyle oldu.

Dikkat ettiniz mi; fiyat etiketlerinde çok sayıda sıralı sıfır oluştu.

Etin fiyatı 600 idi, derken 800 oluverdi, biftek filan ise anından 900 liraya fırlayıverdi.

Ette durum böyle de giyimde farklı mı? Geçenlerde ucuzluğun kalesi olan Tahtakale’de dolaşıyordum; Bir sıra etiketler aynen şöyle sıralanıyordu; 100, 200, 300, 400

Bu nasıl bir fiyatlandırma davranışıdır? 

Etiketlerdeki veba gibi bu sıfırlar

Önce fiyat etiketlerine dadanıyorlar, sonra da liranın üzerine kuruluyorlar.

Kayıp yıllar dediğim 90’larda; yüksek enflasyon zamanlarında her 3-4 yılda bir, liramız fazladan sıfır alıyordu.

Bugün 20 liranın karşılığı olan 20,000,000 lira dahi vardı.

Şimdi aynı sıfırlar, kurnazların eliyle etiketlerde kendini göstermeye başladı.

Enflasyon bugün artık ekonomiden ziyade sosyolojinin konusu ve toplumsal çürümenin ifadesi.

Sıfırı tüketeceğiz bu gidişle

  SIFIRLARINDAN UTANMIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Hayat pahalılığı kâbusu

ENFLASYONUN 5 TAHRİBATI

1-Değerler erozyonu.

2-Çürüme belirtisi.

3-Denge bozulması.

4-Adaletsiz vergi.

5-Büyüme yerine şişme.

TÜİK varken kim korkar enflasyondan?

Vatandaş korkuyor, rakamları değil ekonomiyi düzelt

Enflasyonu Turgut Özal; “hayat pahalılığı” olarak öğretti bize…

Elindeki parayla daha az şey alabiliyorsan, fiyatların artışından, hayatın pahalı hale geldiğinden, enflasyondan söz etmiş olursun.

Enflasyon, yüzde ile ölçülür.

Eğer aylık enflasyon %10 ise o ay içinde fiyatlar genel seviyesi, bir önceki aya göre yüzde 10 oranında artmış demektir.

Yıllık enflasyon %100 ise geçen yıl 100 liraya alabildiklerini şimdi 200 liraya alabiliyorsun.

Enflasyon ülkede hızlandığında, ekonomide çözülme başlamış demektir.

Enflasyon, sürgit artıyorsa, yakınlarda bir yerde ekonomiyi kriz yürüyordur.

Ülkenin üretim kabiliyeti ve ihracat yapısına göre bu süre 18 ay ile 24 ay arasında değişebilir.

Enflasyonu yapışkan kılan, fiyatların sürekli artacağı beklentisidir.

Ayrıca enflasyondan geçinenleri de unutmamalı; fırsatçılartefecilerkolaycılarkurnaz üretmeyenler

Enflasyonu çözmeden diğer ekonomik sorunlarla başa çıkamazsın. Sadece yalan söylersin.

Nimet-külfet dengesi bozulur, yönetimin gücü erimeye başlar.

Kâbus şimdi tüm dehşetiyle bizde…

ENFLASYON KÂBUSUNDAN MUZDARİB MİSİN?

DEVAMINI OKU

20 ₺ görünümlü 200 TL banknot

5 ZEYTİN TANESİ 16 ₺ OLURSA

1-Bir yol restoranında tane zeytin 3 lira 20 kuruş

2-Kiloda 365 zeytin var, bu fiyatla kilosu 1,168 ₺

3-Cebindeki 20 lira, tadımlık zeytine yetmiyor

4-Enflasyon 200 ₺’nin cakasını değil,

5-Ahlakımızı da bozuverdi

Nicelik olarak farklı olabilirler ama nitelik itibarıyla 200 liralık banknot, 20 lira görünümüne büründü satınalma gücü üzerinden…

Enflasyonda dünya lideri ülkemizde liramız, en itibarsız paralar listesinde de yerini almaya başladı.

Son 1 yılda tüm etiketlere, fazladan 1 sıfır ilave edildi bile.

Gıda fiyatlarında bunu görebiliyoruz.

Cebimizdeki metal paraların en büyüğü olan 1 lira dahi, neredeyse hiçbir şey satın alamıyor.

50, 25, 10 ve 5 kuruşlar, nostaljik metal parçaları halini aldı.

En dramatik dönüşüm, cebimizdeki banknotlara bakışımızda yaşanıyor.

Geçen yıl 20 lira taşıyanın satınalma hareket alanı, şimdi ancak 200 lira ile sağlanabiliyor.

Hele ki enflasyonu bahane ederek etiketleri çıldırmışçasına değiştirenler 200 liraya bakışımızı, 10’da 1 değere indirgemiş bulunuyor.

Bu yüksek enflasyon sebebiyle yakında 500, 1000’lik banknot da kaçınılmaz olacak.

SEN 200 LİRAYA NE GÖZLE BAKIYORSUN?

DEVAMINI OKU

Yüksek enflasyon kader mi?

HALİMİZ; KADER DEĞİL, TERCİH

1-Ürettiğinden fazlasını tüketir,

2-Kazandığından fazlasını harcar,

3-Nimet-külfet dengesini bozarsan;

4-Enflasyonun da 10 kat fazla olur.

5-Kötü halimiz; bizim yaşam tercihimizdir.

Yolunda gidenlerden ziyade aksayan, yürümeyen ve başarısızlıkla sonuçlanan şeyleri, kader bağlamak, adeta bizim geleneğimiz…

Başarıyı; çalışkanlığa, bilgi ve sabra bağlamak yerine, onu kaderle ilişkilendiren toplumların genelde geri kaldığını pekala görebiliriz.

Misal dünya ekonomisinde zaman zaman kriz çıkar, kuraklık olur, işler yolunda gitmez ve sorun yaşanır.

Bu sorunu çözmek için akil insanlar bir araya gelir, kök soruna erişir, yöntem geliştirir ve çözüm gelir.

Enflasyon şimdilerde dünyanın baş belası

İyi de bizim enflasyon baş belasından fazlası…

Onlarda %5 -%10 arasındaki enflasyonun, bizde %50 – %100 arasında olması, sizce kader midir?

Yoksa tercih mi?

Su, her coğrafyada 100 derecede kaynar.

Biz su 1000 derecede kaynamıyor.

Her coğrafyada kimya, fizik, biyoloji kuralları aynı oluyor da neden bizde enflasyon 10 kat fazla?

Yerçekimi Türkiye’de diğer ülkelerden kat be kat ayrışıyor mu?

Burada sorun, bizim enflasyona bakışımızdır. Kaderle filan ilgisi yok.

Bu; bizim kötü yönetim tercihimizdir.

Bu bizim nimet-külfet dengesini bozma tercihimizdir.

BATI’DA SU 1000 DERECEDE Mİ KAYNAR?

DEVAMINI OKU