Eyvah çocuğum dijital

ÇOCUĞUM BİLGİSAYAR BAĞIMLISI

1-Oyun başından kaldıramıyoruz;

2-Ne yapmalıyız?

3-Biz ekrandan başımızı kaldıramazken:

4-Çocuğun tablet, telefon, oyun bağımlılığından şikayet;

5-Ne kadar samimi?

Çocuğun ekran bağımlılığını ortadan kaldırmak için bir model önerisi var;

Öncelikle onu ekran bağımlısı yapan motive unsuru bulun.

Ardından bu motive unsurun nasıl üretime çevrilebileceğini planlayın üretmesine yardımcı olun, takdir edin ve kendini gerçekleştirmesini sağlayın.

Modeli öneren Buğra Ayan, ‘EYVAH ÇOCUĞUM DİJİTAL!’ adlı kitabında ebeveyne yol gösteriyor.

Modelini somutlaştırmak için internet ve oyun endüstrisinin arka planını detaylandırıyor, her oyunun arka motive unsurlarını sıralıyor.

Ayan’a göre her çocuğun geleceğe dair hayal kurma ihtiyacı var.

Aksi takdirde ekran bağımlılığını azaltılmamızın bir anlamı olmaz.

Kuracağı bu hayali gerçekleştirmek için yakın geleceğe dair unsurları sıralıyor:

Yapay zeka, nesnelerin interneti, robotlar, 3D yazıcılar, otonom araçlar, drone, blockchain, arttırılmış gerçeklik, nanoteknoloji, büyük veri, endüstri 4.0, iklim bilimi, sanal gerçeklik, veri bilimi, giyilebilir teknolojilersiber güvenlik…

Gelecek yol çıkmışken evladını engellerken düşün…

ÇOCUĞUNUZUN NEYE YETENEĞİ VAR?

DEVAMINI OKU

Başkahraman öğretmen

İYİ ÖĞRETMEN İYİ NESİL

1-Eğitimde hata yaparsak,

2-Bir hatta birkaç nesli yitiririz.

3-En iyilerimizi en zekilerimizi,

4-Öğretmenlik mesleğine yönlendirmeli,

5-Onları baş tacı yapmalıyız.

Akşemsettin’siz Fatih, İbn Kemal’siz Yavuz, Mustafa’sız Kemal Atatürk düşünülemez.

Öğretmene davranışımızdan uygarlığa bakışımızı ölçebiliriz.

Eğer talebimiz daha uygar ulus olmak ise öğretmenlik mesleğini baş tacı yapmalıyız.

En mükemmel eğitim sistemini geliştirseniz dahi, bunu hayata geçirecek kadroların olmayışı, başarı getirmez.

Öğretmen, eğitim sisteminin dinamosudur ve öğretmenin niteliği gelecek nesillerin uygarlık kalitesini belirler.

Talim kadar terbiyenin, beyinleri bilgi ile doldurmak kadar gönülleri doyurmak hayatidir ve bunu öğretmenler sağlar.

Öğretmeni dönüştür, onu başkahraman yap ve öğrencinin gelişimindeki olağanüstü mucizeleri hayretle, gururla izle…

Sadece okulları değil velileri de dönüştürecek potansiyelin anahtarı, nitelikli öğretmenlerdir.

Bu vizyonun başarı kriteri de başkahraman öğretmenleri var etmek olacaktır.

Bu yüzden en iyilerimizi öğretmen yapmalıyız.

Ancak bu sayede ufukların efendisi olabileceğiz.

EN İYİ ÖĞRETMENİNİ HATIRLIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Eğitilerek hayatta kal

OKULLARA DEPREM DERSİ KONULSUN

1-Deprem, bizim kaçınılmaz gerçeğimiz.

2-Öncesinde; neler yapmamalıyız?

3-Sırasında; nasıl davranmalıyız?

4-Sonrasında; nasıl hayatta kalmalıyız?

5-Sahi, deprem dersi koymak günah mı?

Arkamızdan fay kovalıyor adeta…

Deprem fırtınası devam edecek ve biz zihin yapımızı değiştirmiyoruz.

Deprem ülkesinde deprem eğitimini zorunlu hale getirmiyoruz.

İlkokuldan başlayarak çocuklarımıza deprem gerçeğiyle yaşamanın pratiğini öğretmeliyiz.

Askerlik sürecinde ülke savunması için eğittiğimiz gençlerimize, deprem dersi veremez miyiz?

Onlar da terhis olduklarında kendi aileleri, eşleri, çocuklarına bu bilinci aşılayabilirler.

Hollanda; suyla mücadele ile varlığını sürdüren bir ülke…

Toprağının %40’ı, suları bentlerle durdurarak kazanılmış.

Orada çocuklara yüzme dersi, zorunludur.

Üstelik 3 kademede…

Birincisinde su üstünde kalma, ikincisinde başkasının hayatını kurtarma, üçüncüde ise bir diğerini eğitme…

Onların derdi su ve bizim derdimiz ise deprem.

Oysa biz sanki deprem gerçeği yokmuş gibi davranıyoruz.

Deprem öncesi yapılacak işler, deprem sırasında nasıl davranılacağı, deprem sonrası hayatta kalma, kurtarma dersleri olmalı.

Deprem değil bina öldürür diyoruz ya…

Deprem değil cehalet öldürür.

Cehalet ölümcüldür zaten.

NEDEN DEPREM DERSİ KONULMAZ?

DEVAMINI OKU

Faydasız bilgiyi boş ver

ÖĞRENDİĞİMİZ HAYATTA NE İŞİMİZE YARAYACAK?

1-Okullarda çocuklara;

2-Kullanabilecekleri bilgiler versek,

3-Ezbersiz eğitimi sağlamış oluruz.

4-Bana ne midyenin sindirim sisteminden?

5-Bana hayatımı yönetecek bilgiler verseniz?

Korona gösterdi ki bilimsiz olmaz.

Bunu zaten biliyoruz ama nedense bilgi yerine kanaatlerimizle hareket ediyoruz.

Çok sayıda okulumuz var ki temel soruya cevap bulamıyor.

Soru; ‘öğrendiğimiz hayatta ne işimize yarayacak?

Sırf müfredat böyle belirlenmiş diye, talep edilmeyen bilgi çocukların aklına kazınıyor.

Oysa ezber eğitimin zararları sürekli dilimizde…

Acaba okullarda, ezbere yönelik değil de uygulamayla belletilen bilgilere ağırlık versek nasıl olur?

Bu bilgiler, hayata geçirilmekle içselleştirilebiliyor.

Değilse sınav bitene kadar akılda tutuluyor sonra unutulup gidiyor.

Açıları, sınıfın giriş kapısının altına çizilmiş yarım daire ile gösteren bir okul görmüştüm.

Basit ama etkin yöntemdi.

O kapıdan işleyen çocukların dardikgeniş açıya dair kesin bilgileri oluşmuştur.

Hayatları boyunca işe yarayacak…

Eğitim müfredatını güncellemek ve bunu yaparken hayata geçirilecek bilgilerle zenginleştirmek gerekir.

Zira yarışta olduğumuz dünyanın başarılı ulusları bu yöntemleri deniyor.    

ŞİNE YARAR BİLGİYİ  VERSELER ALMAZ MISIN?

DEVAMINI OKU

Görgü eğitimi şart

GÖRGÜ KURALLARI DERSİ ŞART OLDU

1-Kuralsız toplum;

2-Çürümeye mahkûmdur.

3-Ortalık kaba, hoyrat davranışlarla dolu.

4-Okullarımıza görgü kuralları dersi konulsun.

5-Bu sayede ötekine saygılı bireyler yetiştirebiliriz.

Hoyratlık, her yeri kaplamış durumda… 

Sokakta, iş yerinde, evde, her yerde, görgü kurallarına duyulan ihtiyaç artıyor.

Okullarımızda şiir, musiki, estetik, resim, felsefebeden terbiyesi ve güzel sanatları çıkardı.

Böylece bugünkü hoyratlığımızı inşa ettik.

Medeniyet talebinden vazgeçtik.

Zarafeti kovduk, sanatı harcadık.

Musikiye sağırlaştık.

Estetiği katlettik.

Görgü kurallarını unuttuk.

BENcilleştik. ÖTEKİne yabancılaştık,

Nihayet Recep İvedik 6’ya vardık.

Oysa eskiden okullarda görgü kuralları öğretilirdi.

İşte birkaç örnek; 

Ayakta bir şeyler yiyip içilmez. 

Başkasının kusuru ile alay edilmez.

Emanet eşyalar geciktirilmez.

Pazarlık yaparken mal kötülenmez.

Telefon eden önce kendini tanıtır.

Hiçbir yere ağızda sigara ile girilmez.

Alay ve kötüleme ima ile bile yapılmaz. 

Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz.

 Başkasının lafı kesilmez.

Aksırırken ağız elle kapatılır. 

Yere tükürülmez.

Araba kullanırken sinyal verilir.

Çekirdek kabuğu yere atılmaz. 

Hoyratlık, toplumsal çürümedir.

MUTLU MUYUZ BU HOYRATLIKLARIMIZDAN?

DEVAMINI OKU

Matematikte yoksan ilk 10’da da yoksun

İYİ MATEMATİK BİLMEYEN

TOPLUMLARDA ADALET YOKTUR

1-Oyun Teorisi kurucusu John Nash böyle diyor

2-Matematik hayatın belirleyicisi.

3-Ama OECD sonuncusuyuz.

4-Bu yüzden hesabımız şaşıyor.

5-Net HATA ve NOKSAN işlerimiz.

Matematikten yoksun ülkelerin teknoloji ve nitelikli üretim yapması, söz konusu olamaz. 

Mantığın dili matematik, insana gerçeği ve doğruyu bulmada kılavuzluk yapar.

 PISA raporu uyarıyor bizi; Türkiye’de alt yeterlilik düzeyindeki öğrenci oranı tavan yapmış durumda..

Bu çocuklar matematikte %37 fende %25 ve okumada %26 başarılı.

Matematikte ezber rutinlerle çok basit işlemler yapılabilir ancak.

Hayatı hesap dilinde çözümlemeyi başaramazlar ise bu büyük sorun olur.

Soru şudur; OECD ülkeleri arasında matematikte, fende ve okuduğunu anlamakta son sıralardaki Türkiye, milli gelirde dünyanın ilk 10’unda olabilir mi?

Olamaz.

Çocuklarımıza matematiği sevdirmenin bir yolunu bulmalıyız.

Çocuk 5’i tanıyor, seslendiriyor hatta onu bazı rutin ezberiyle çarpıp bölüyor ama hayattaki karşılığını bilemiyor.

Böylesi bir nesille gel dünyada ilk 10 ekonomi arasına gir.

Mümkün mü?

 DÜNYAMIZI KAVRAMAYA 4 İŞLEM YETER Mİ?

DEVAMINI OKU

5 yıldızlı faturayla kaç yıldızlı eğitim?

DERSLERE KİM GİRİYOR?

1-Bu fahiş ücretlerle sanırsın özel okul öğrencilerinin;

2-Fizik dersine Einstein,

3-Matematiğe Cahit Arf,

4-Felsefeye Aristo,

5-Din dersine Gazali geliyor

Özel okulların eğitim ücretleri zıvanadan çıkmış durumda.

Servis ücretlerini de hesaba kattığında fatura ödenemez seviyelere çıkmış.

Yarına kadar geçerli ücretlere bakın; Kolej ve fen lisesi ve hazırlık sınıfları 102 bin lira.

Fen ve teknoloji lisesi 9-12 sınıfları 94 bin lira.

İlkokul 109 bin, ortaokul 116 bin lira düzeyinde.

Eğer peşin ödeme yapıyorsanız fiyatta indirim var, taksitte üzerine vade konuluyor genelde…

İsim vermeye gerek yok. Tüm özel okulların eğitim faturaları, 5 yıldız.

Hele ki enflasyonun %50 olduğu ortamda ücretler daha da artacak.

Servis yemek ve diğer giderleri de katarsanız, özel okulların maliyeti katlanılacak gibi değil.

Peki ya 5 yıldızlı fatura ile kaç yıldızlı eğitim söz konusudur?

Daha yeni Türkiye’nin başkentini bilemedi üniversiteye girebilen özel okullular.

          ÖĞRENCİ NE KAZANIYOR BU EĞİTİMDEN?       

DEVAMINI OKU

10 yıl sonra ekonomi

NEREYE DOĞRU YOL ALIYORUZ?

1-Şimdiki zihin yapımızla ligden düşeceğiz

2-Potansiyellerimize odaklanırsak;

3-10 yıl sonra ancak 15’nci ekonomiyiz

4-Yönetim anlayışımız; çıkmaz sokak

5-Kaynak değil, idrak sorunumuz var

Bundan 10 yıl sonra Türkiye ekonomisinde neler olabilir?

Aslında geleceğe yönelik tahmin yapan kurumların bir fikri var.

Misal İSO’nun 7’nci Sanayi Kongresi’nde Goldman Sach araştırmasını aktaran Dr. Peter Cornelius, 2035’te dünyanın 9’ncu ekonomisi olabileceğini anlatıyordu; ‘Ülkenin insan kaynağı, coğrafi konumu, dinamizmi, enerji koridorları üstünde yer alması ve doymamış pazarlara yakınlığını iyi kullanabilirse…’

Ancak bu sunum 12 yıl önceydi ve bizler bu fırsatı harcadık.

Benim 10 yıl sonrasına yönelik tahminim;

Eğer zihin yapısı farklı bir yönetim üretebilirsek, 15’inci büyük ekonomi olabiliriz.

Fakat şimdiki zihin yapısı devamı iktidarlar eşliğinde, orta gelir grubundan bir alt kümeye düşeceğiz.

Bu da kalıcı yoksulluk demektir ve ülkemizin çok değerli dinamizmini harcayacağımızı gösterir.

Ülkemizin %5’i Cambridge düzeyinde ancak %85’i Bangladeş düzeyi eğitim yapısıyla varacağı daha iyi gelecek göremiyorum.

Şu anda patinaj yaptığımız orta gelir tuzağı bizi eritecektir.

        DAHA İYİ BİR TÜRKİYE SİZCE MÜMKÜN MÜ?

DEVAMINI OKU

Öğrencileri nasıl harcadık nasıl harcandık

DEĞER ÜRETMEYEN DEĞERSİZLEŞİR

1-Değerlerden yoksun bir eğitim sistemi,

2-Faydalı olmaktan ziyade,

3-İnsanı daha zeki bir şeytan yapar.

4-Değerler eğitimi bu yüzden şart.

5-Değersizleştirilmiş birey, toplumu çürütecektir.

En iyi problem çözeni doktor yaptık,

İçinde insan sevgisi var mı diye bakmadık.

En iyi ezber yapanı hukukçu yaptık,

Kalbinde adalet duygusu var mı diye sormadık.

En iyi matematik bileni mühendis yaptık,

Kul hakkından korkanını bulamadık.

İşte bu yüzden;

Merhametli pek çok çocuk problem çözemediği için;

Adil pek çok çocuk ezber yapamadığı için;

Namuslu pek çok çocuk sınavda hata yaptığı için;

Doktor, hukukçu, mühendis olamadı…

Paran kadar sağlık varsa,

Adamına göre hukuk varsa,

Çöküyorsa yeni binalar

İşte bu yüzden!

İşte bu yüzden!                       (Yakup Kiraz)

DEVAMINI OKU

Ezberi arar olduk

KAYIP KUŞAK MI GELİYOR?

Eğitim Türkiye’nin kanayan yarası…

Hiçbir öğrenci, başladığı sistemle okulunu bitiremedi.

Eğitim reformu ise hayata geçiş sürecinde yığınca dirençle karşılaşıyor.

Peki, neticesi ne olacak?

Cumhuriyet ne zaman ilan edildi? Ta ilkokuldan itibaren öğretilen bilgilerden biri. Bayramını kutlarız, coşkusunu yaşarız ve 29 Ekim diye biliriz. Bu, bir bakıma ezbere dayalı eğitimin bize kazandırdıklarıdır.

Ancak yeni nesil; ‘Cumhuriyet ne zaman ilan edildi?’ sorusunun cevabını bilmiyor. 23 Nisan diyen var 19 Mayıs diyen…

Hatta Noel diyene dahi rastladım. Yıllarca ezbere dayalı eğitime karşı çıkarak proje odaklı eğitim yapalım dedik. Midye midesini ezberlemeyelim de hayatta işimize yarayacakları bilelim dedik. Ama geldiğimiz noktada; ezberi dahi arar olduk.

Karekökü üniversiteli dahi unuttu. Çocuklar çarpım tablosu ezberlememiş.

Kıbrıs Türkiye’nin kuzeyinde olduğunu iddia edecek kadar da özgüven(!) sahibiler üstelik.

Ezber kuşağı dahi şimdiki kayıp nesilden daha donanımlıydı. Soru şudur; bu yapışkan cehalet ile nasıl başa çıkacağız?

Bilmeyen, bilmediğini de bilmeyenler ile nasıl bir yarın inşa edilir? Merak etmeyen, öğrenmeye direnenlerle başımız belada…

    YAPIŞKAN CEHALETLE NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİZ?

DEVAMINI OKU