Hukuk reformu şart

BİZE ADİL REKABET GEREK

Hukukun üstünlüğü yoksa piyasa adil olamaz…

Hak edilmemiş kazançların faturası; kriz olarak ödenir.

Adil rekabet şartlarını sağlamadan da piyasa gelişmez.

Adalet, herkesin olduğu kadar piyasanın da ihtiyacı…

Piyasa ekonomisi aktörlerinin, kendi çıkarlarını korumak için kabullenmek zorunda  oldukları davranışlara rekabet diyoruz.

Kendi başına ‘ahlaki’ kaygı taşımasa da yıkıcı rekabetin önüne geçmek, herkes için en iyi olanı sağlamak için, piyasalarda ‘etik değerlere’ ihtiyaç duyulur.

Bundan 240 yıl önce Adam Smith’in piyasayı tanımlarken  sözünü ettiği ‘görünmez el’, rekabet de dahi her şeyi düzenleme mucizesine sahip olduğu farz edilirdi. Peki, ya gerçekte?

Fakat hayatın pratiği farklı gelişti ve ‘görünmeyen el’in; kimin sırtını sıvazlayacağını kimin de suratına yumruk indireceğini kestiremediğimizi acı tecrübelerle anladık.

Tam rekabet şartlarını oluşturma yönündeki düzenlemelerin görünen bir ‘ahlakî’ kodu yoksa da ‘etik iş yapma’ kurallarının varlığı, girişimcilerin hakları kadar kamu yararını da gözeten faydalı yapılar sunar.  

Bize gereken, adil rekabet şartlarını sağlayacak hukuk reformudur.

            PİYASADA ADALETİ KİMLER İSTEMİYOR?

DEVAMINI OKU

Hukuk yapay zekası

DAHA İYİ YARGI TÜRKİYE’NİN HAKKI

Hukuk sadece sosyal hayatla değil ekonominin sinir sistemi ve kan damarı gibidir.

Hukuk ne kadar iyi çalışıyorsa ekonomik başarı o kadar yüksek olur.

Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün ile adli yıl başlarken yargının sorunlarını ve hukuk organik zekasını konuştuk. Gün; ‘sadece adli yıl değil, virüslere ve yapay zeka çağı başlıyor’ diyor.

Hukuk, yapay zekaya muhtaç ve acilen Milli Platform oluşturulmalı. Daha iyi bir yargı için bilgisayarları akıllıca kullanmalı. Danıştay’ın 15 günde yaptığı işi birkaç saniyede çözmek mümkün. Dünya hukuk yapay zekasını kullanmaya başladı bile.

Çağ, virüslerle mücadele; teknoloji, yapay zekâ ile refah çağıdır. Dünyaya virüsler ve yapay zekâ geliştirenler egemen olacak. İyi işlemeyen Yargı, tehlikeli virüs gibidir; hukuk düzenini zehirleyerek ülkeleri çürütür ve aniden çökertebilir.

Buna karşın saygın, şeffaf ve iyi işleyen Yargı ve sağlayacağı ileri hukuk düzeni; demokrasinin temeli, küresel rekabette ülkelerin sosyal, siyasal ve iktisadi güçlerinin kaynağıdır.

Eski alışkanlıkları bırakmak, hukukta da yapay zekâ çağını yakalamak şarttır. Türkiye; daha iyi bir yargıya muhtaçtır.

      SEN ADİL VE HIZLI YARGI İSTEMEZ MİSİN?

DEVAMINI OKU

Matematikte yoksan ilk 10’da da yoksun

İYİ MATEMATİK BİLMEYEN TOPLUMLARDA ADALET YOKTUR
Akıl Oyunları filmine konu olan Oyun Teorisi kurucusu John Nash diyor ki;
Matematik hayatın pratiğinin belirleyicisi.
İyi matematik bilmeyen toplumlarda adalet yoktur.

Matematikten yoksun ülkelerin teknoloji ve nitelikli üretim yapması, söz konusu olamaz. Mantığın dili matematik, insana gerçeği ve doğruyu bulmada kılavuzluk yapar. PISA raporu uyarıyor bizi; Türkiye’de alt yeterlilik düzeyindeki öğrenci oranı tavan yapmış durumda..

Bu çocuklar matematikte %37 fende %25 ve okumada %26 başarılı. Matematikte ezber rutinlerle çok basit işlemler yapılabilir ancak. Hayatı hesap dilinde çözümlemeyi başaramazlar ise bu büyük sorun olur.

Soru şudur; OECD ülkeleri arasında matematikte, fende ve okuduğunu anlamakta son sıralardaki Türkiye, milli gelirde dünyanın ilk 10’unda olabilir mi? Olamaz.

Çocuklarımıza matematiği sevdirmenin bir yolunu bulmalıyız. Çocuk 5’i tanıyor, seslendiriyor hatta onu bazı rutin ezberiyle çarpıp bölüyor ama hayattaki karşılığını bilemiyor. Böylesi bir nesille gel dünyada ilk 10 ekonomi arasına gir. Mümkün mü?

4       DÜNYAMIZI KAVRAMAYA 4 İŞLEM YETER Mİ?

DEVAMINI OKU

Yasalarla aldatmak

DAVAYI KAZANDIN AMA MÜŞTERİYİ KAYBETTİN
Yasaları eğip büküp, kendi çıkarı için kullanan yasal ama etik dışı firma modelleri eninde sonunda her yerde kaybedecek.
Unutma; her yasal hak helal değil.

Teknolojide ve iş yapma kültüründe yaşanan gelişmeler; müşteriyi “varlık sebebi” ve işini “ibadet” sayan yaklaşımın; sürdürülebilir ve kazandıran bir tutum olduğunu gösteriyor. Neticede, “etik” olmak; ahlaki duyarlılıktan öte, ekonomik mantığı olan bir davranış…

Müşteriyi yasayla koruduğumuz geçmiş yıllarda, kurnaz işadamları; yasaların ardından dolaşıp, hukuken haklı çıkacak dümenler peşindeydi. Sonuçta kaybettiler…

Çünkü değişen rekabet koşullarında seçenekleri artan müşteri, bir başkasını tercih ederek; bu, kanunen haklı fakat etik olarak dökülen firmaları; sildi süpürdü.

Reklamlarıyla “kafa karıştıran”, kampanyalarıyla müşterisini “aldatan”, yalan söylemese dahi “doğruyu saklayıp” müşterisine tuzak kuran kurnazlar hala var fakat hayatları giderek zorlaşacak gibi görünüyor. Müşteriyi “firmamızın parasını cebinde taşıyan insan” diye tanımlayan etik dışı zihin yapısındakilerin kaybedeceği bir    dönem geliyor zira…

KURNAZLIK MAHARET MİDİR?

DEVAMINI OKU

Borca sadakat şart

NİMETİ ALIP KÜLFETİ ÖTELEMEK
Birine borcunu ödedi diye madalya takılmaz.
Ancak borcunu ödemeyenin hayatını zorlaştırmayınca da kendiliğinden ödemez.
Çalışan adalet tam da bu yüzden şart

Kurnaz toplumların en belirgin özelliklerinden biri, nimetleri kovalarken külfetlerinden sıyrılma gayretidir.

Krizlerde, toplumun kurnaz kesiminin davranışları daha da belirgin hale geliyor. Kriz geldiğinde, kimi iyi durumdadır, kimi değildir. Borçla yakalananların bazısı vadesi gelmiş 10 bin doları ödeyemediğinden diğeri de 10 milyon doları denkleştiremediğinden batmıştır. Bu, krizin doğasıdır.

Fakat krizin belki de sebebini oluşturan başka bir tutum vardır. O da krizi bahane edip “nasılsa kimse ödemiyor” deyip, durumu uygun iken kendi borcunu ödememektir.

Her kriz, krizzede kadar ahlaksız krizzade de türetir.

Bu kurnaz ve ahlaksız krizzedeler yüzünden alacağını tahsil edemeyen dürüst işadamları da, firmasını kurtarma ihtimali olmasına rağmen dibe vurup batmıştır.

Yasalar, borçluyu, borcuna sadık kalmaya zorlar. Hele ki alacaklın devlet ise borcundan kaçmanın imkanı yoktur.

Ancak iyi bir hukuk bizi böylesi bir açmazdan çıkarabilir.

         ALACAĞINA ŞAHİN BORCUNA KARGA MISIN?

DEVAMINI OKU

Adil rekabet şart

EKONOMİNİN GELECEĞİ HUKUK REFORMUNA BAĞLI
Hukukun üstünlüğü yoksa piyasa adil olamaz.
Hak edilmemiş kazançların faturası kriz olarak ödenir.
Adil rekabet şartlarını sağlamadan da piyasa gelişmez.

Piyasa ekonomisi aktörlerinin, kendi çıkarlarını koruyabilmek için kabullenmek ve uygulamak zorunda oldukları davranışlar manzumesine rekabet diyoruz.

Kendi başına “ahlaki” kaygı taşımasa da yıkıcı rekabetin önüne geçmek ve herkes için “en iyi” olanı sağlayabilmek için, piyasalarda; etik değerlere ihtiyaç duyulur.

240 yıl önce Adam Smith’in piyasayı tanımlarken sözünü ettiği “görünmez el”, rekabet de dâhil her şeyi düzenleme mucizesine sahip olduğu farz edilirdi. Peki ya gerçekte?

Fakat hayatın pratiği farklı gelişti ve “görünmeyen el”in; kimin sırtını sıvazlayacağı kimin de suratına yumruk indireceğini kestiremediğimizi acı tecrübelerle anlayabildik.

Tam rekabet şartlarını oluşturma yönündeki düzenlemelerin görünen bir “ahlâkî” kodu yoksa da “etik iş yapma” kurallarının varlığı, girişimcilerin hakları kadar kamu yararını da gözeten “faydalı yapılar” sunar. Bize gereken, adil rekabet şartlarını sağlayacak olan hukuk reformudur.

            ADİL REKABETE KİM İHTİYAÇ DUYMAZ Kİ?

DEVAMINI OKU

Kümesteki kazlar Dışarıdaki tilkiler

VERGİ ve ZAM ENFLASYON ÜRETİR
Enflasyonla mücadelede temel dert, üretimi artıramamak.
Yeni vergi, yüksek zamlarla ekonomi iyileşmez.
Geleceğe dair güven inşa etmeyen, zamdan medet ummasın.

Gelirden önce vergisini arttırırsan; gelirden de vergiden de olursun. Vergi oranlarını tırmandırınca ekonomi, kayıt dışına doğru meyleder. Kümesteki kazları daha fazla yolmak zorunda kalır, dışarıdaki tilkilere prim vermiş olursun. Zamlarla kronik enflasyon üretmek de cabası…

Yeni vergiler gündemde… Konaklama, lüks konut, dijital hizmet, döviz alım satım vergisi, 500 bin lirayı aşan serbest meslek kazançları vergisi, sporcu hakem vergisi.

Vergi salmak kadar, onu toplamak önemlidir. Salınan vergi adil olmalı, üretimi desteklemeli, zaten el freni çekilmiş ekonomiye fazladan takoz olmamalı… Gelir üretmeyenden sürgit vergi alamazsın. Bütçe açığını kapamak için sabit gelirliye, bordroluya yüklenirsin. Soru şudur; bütçeyi denkleştirmek için neden kamu harcamaları azaltılmaz?

ADALETSİZ VERGİ, SÜREKLİ ZAM; ÇARE MİDİR?

DEVAMINI OKU