Ektiğini biçeceksin

5 KRİTİK SEBEP-SONUÇ İLİŞKİSİ

1-Sevgi eken barış biçer

2-Nefret eken savaş biçer

3-Huzur eken saadet biçer

4-Kibir eken kaos biçer

5-Değer eken değer biçer

Bağırarak yönetenler; toplumu kutuplaştırıyor.

Ekmek; bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmektir. Bir başlangıçtır. İlk adımdır. Yeşertme niyetidir, ürün isteğidir.

Bir tarlaya ne ekersen onu biçersin. Bilgi ekersin verimlilik biçersin. Teknoloji ekersin, hız biçersin. Sanat ekersin görsel bir şölen biçersin.

Ektiğin birikimindir, biriktirdiğindir. Çoğaltansa büyütür, eksiltense kaybolur.

Hayat ekini var olabilme yetisini; sevgiden, dürüstlükten, doğruluktan, huzurdan, iyilikten alır. Saygıdan yükselir.

Ekini; değerler toplumu olanın elinde gelişmişlik vardır. Dünyada söz sahibi olma iddiası vardır.

Kibri, karamsarlığı, huzursuzluğu, ayrılığı ekenin ocağı gün yüzü görmez. Talana, yağmaya açık olur. Gelenin gidenin yol geçen hanı olur.

Eğer nifak tohumu ekersen, ayrılık, iç savaş, kargaşa, kavga, kaos biçersin.

Toplum bir tarla ise eğer, bireyleri kutuplaştırır, sürekli azarlar, bağırır, çağırırsan; eninde sonunda insanları bir ötekine düşman hale getirir, ülkeyi perişan hale sokarsın.

        SEN NE EKTİĞİNE DİKKAT EDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Başarı gayretten gelir

BAŞARMANIN 5 ŞARTI

1-Niyeti billurlaştırmak

2-Gayreti sürgit kılmak

3-Güçlüklerde vazgeçmemek

4-Olumsuzlara kulak tıkamak

5-Hazzını hakkıyla yaşamak

KOLAY demedik MÜMKÜN dedik.

Başarı, yılmayan bir gayret ve çabadır. İnsanı yaşama bağlayan enerjidir.

Hayatın aurasıdır. Başarı sonu zaferle sonuçlandığı için değil, yükselten direnç sağlayan bir güç olduğu için değerlidir.

Başarı iyi niyetle ve azimle gelir. Soluklanmayan bir inançla beslenir. Başarının gözleri engelleri atlanacak kulvarlar olarak görür.

Önüne çıkan çukurları doldurarak aşar. Başarı söz değildir. Sözden ötesidir; eylemdir, tutumdur, duruştur, harekettir. Başarının hazzı ürettiğindir.

Üretmeyen insan sadece tüketir. Sürekli tüketen insan hayatın en değerli duygusundan mahrum kalır. Başarmak; birlikteliktir. Aynı sesi duyabilmektir.

Konuşmaktır. İletişimdir. Bütün zorluklara rağmen adım atabilme azmidir. Başarı ışıldar, sesi duyulur, heyecanı yürek çarpıntısıdır.

Başarı süreçtir, plandır. İstikrardır. Başarı gelirken seni yükseltir. Yol aldırır. Başarının temelinde, sürdürülebilir gayret vardır.

Başaramayanlara bak; yarı yolda vazgeçenleri görürsün.

        DİLEDİĞİNİ BAŞARACAĞINI BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Düzen restorasyonu

DÜZENİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Bireyini hayatta tutar

2-Değer üretir

3-Değişim enerjisi dışarıdan gelir

4-Eninde sonunda çökmeye mahkûmdur

5-Farklılıklara yeniliklere düşmandır

Her düzen bozulası, her kaos düzene varılasıdır.

Aristo; “Devlet” eserinde; “değiştirilemeyen bir düzen, kötüdür” der bize… Doğrudur. Zira her düzen, artan entropi ile çürümeye, kokuşmaya ve dağılmaya yüz tutmuştur.

İçine, düzeni tazeleyecek unsurlar koyma başarısını gösterenler, daha uzun süre dayanan yönetimler kurabilmişlerdir. Hayatın düzen bozucusu; ölümdür.

O bile bir başka düzenin kurucusu sıfatını taşıyacaktır. Hiçbir düzen kendi rızasıyla değişmez, bunun için değişim enerjisinin dışarıdan gelmesi gerekir.

Bu bir tehdit, düşman, virüs, savaş, afet olabilir.

 Düzenin güçlü yanı, değer üretme becerisidir. Zayıf yanı, farklılıklara, yenilenmeye düşmanlığıdır.

Fırsatı; gelişme, tehdidi ise topyekûn yok oluş kaderidir.

Neticede hayat; düzen içre yürür. Her düzen bozulası, her karmaşa düzene varılası enerji taşır. Düzen koyucu isen bil ki düzenin bozulacaktır.

Bu yüzden arada düzen restorasyonu yapsan iyi olur. Bunun da yolu, ahengini kendi içinde arayıp bulmaktan geçer

   İÇİNDE OLDUĞUN DÜZENİNDEN MUTLU MUSUN?

DEVAMINI OKU

‘Ben senin yerinde olsam…’

HEMHAL OLMANIN 5 ŞARTI

1-Kendini karşındakinin yerine koy

2-Duygularını hisset

3-Anladığını ona ifade et

4-Karşındakini yoğun yaşa

5-Ruhuna göç et, onunla bütünleş

“Hamdım, yandım, piştim” diyebilmen için..

Bu sözle başlayan cümle kadar boş, gereksiz, yaygın ve kullanışsız ifade var mıdır acaba?

Kadim kültürde “hemhal” kelimesi kullanılırdı. Günümüz dilinde “empati”… Hemhal, yani karşındakinin haliyle bütünleşme, onun haline bürünme.

O üşüyorsa senin de titremen, onun içinde volkanlar kaynıyorsa senin de kıpır kıpır olman anlamında…

Hamdım, yandım, piştim’ Pişene dek hemhal olamazsın. Pişmek ancak tüm değer yargılarından arınıp; karşındakine göç etmek ile mümkündür.

Ötekini anlar, daha da önemlisi yaşarsın. 3 kuraldan söz edilir;

1– bir insanın kendisini karşısındakinin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakma gayreti,

2-karşısındakinin duygu ve düşüncelerini doğru anlama ve hissetme,

3– Karşısındaki kişiyi anladığını o kişiye ifade etme… Ben bu üçlemeyi eksik bulurum. “hemhal” kelimesine doğru kayarak;

4-karşısındakini yaşama” boyutunu eklerim. Ancak bu durumda empati, işlevini icra edecek ve bütünleşme sayesinde sorun her ne ise kendiliğinden çözülecektir.

Birinin yerinde olmak budur.

         HEMHAL OLABİLDİĞİN KAÇ DOSTUN VAR?

DEVAMINI OKU

Okumayı alışkanlık haline getirmek zor

OKUMANIN 5 FAYDASI

1-Cehaletini azaltır

2-Bilgelerle tanışırsın

3-Akıcı konuşursun

4-Kendini iyi ifade edersin

5-Kelime hazinen genişler

İlim, insanın yitik malıdır, nerede görse eğilir alır.

Okumak; sayfaya eğilip onu almaktır.

Bana okudun mu diye sormayın / Kitap okumadım insan okudum / Kitabı insandan ayrı görmeyin / İnsanı sınırsız umman okudum.”

Okumayı öğrenmek kolaydır da bunu alışkanlık haline getirmek; zordur.

Çileli iştir. Satırları izler durur gözlerin… Gözü bozar, beli kamburlaştırır, mürekkebi yalatır, uykusuz bırakır…

Ama buna değer. Zira her okuma ile bir önceki andan daha az cahil olacaksındır.

Bir şeyin anlamını çözersin; onu okumuş olursun. Tıpkı insan okumak gibi…

General Patton; can düşmanı Çöl Tilkisi Rommel’in Tank Savaşı kitabını, barut kokuları içinde çadırında bitirince şu cümleyi sarf eder; “kitabını okudum Rommel.” Aslında kitabından yola çıkarak Alman generalini okumuştur. Ve bu okumuşluğuyla onu yenmeyi başaracaktır.

Neticede okumak, insanı primattan ayıran en değerli eylemlerdendir ve hayatta kalma repertuarını genişletir.

         OKUMA ALIŞKANLIĞI EDİNMEYİ DÜŞÜNSEN?

DEVAMINI OKU

Kültür işbirliği ve iş bölümüyle doğar

KÜLTÜR&DEĞER İLİŞKİSİ

1-Kültür toprak, değer tohumdur

2-Tohum, toprakla barışık olmalı

3-Kültür, toplumsal auradır

4-Değerler toplumu, kültürü var kılar

5-Değeri yitik toplum; yığınlaşır

Kültür; toplumun kalbi… Düşünce biçimi… Gelenekleştirdiği hayat tarzı… Yığından kümeye geçiren enerji… Toplumun çıktısıdır.

Ürettiği her şey, tükettiği her şey… Hayatı kavrayış tarzı… Bireylerin tohum olduğu toplumun ekini, ekincidir. Kültür; biriktirilendir.

Elle tutulamayan, gözle görülmeyen ama hissedilen, içine doğulan toplumsal auradır.

Birey bağlamında kültür; bir alanda kazanılan bilgi ve bilgelik değerleridir. 

Mikrop bağlamında  onun uygun üremesini sağlayan tüm koşulların bir araya geldiği ortamdır.

Kültür, işbirliği ve işbölümüyle doğar. Yıllar içinde mayalanır, gelişir, kapsayıcı olur ve bireylerin davranış kalıplarını şekillendirir.

Kültürü oluşturan, kurucu babalar, savaşçı büyükler ve sanatçı bireyler bütünüdür.

Bireyselliğin toplum içinde eritilip o topluma kazandırılan renktir, tattır, kokudur, sestir, hayatiyettir kültür…

         KENDİ KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Ocak; hayatiyettir…

OCAĞINA SAHİP ÇIK! ÇÜNKÜ…

1-Ocağın; hayatiyetindir, var kalmandır

2-Sana enerji sunandır

3-Hain hanede ise kapın kilit tutmaz

4-Ocağın, aile bütünlüğündür

5-Birliğindir, dirliğindir, vatanındır

Birinin ocağını batırmak istiyorsan, o haneye nifak sok. Birinin ocağını yapmak istiyorsan; dilini, töresini koru; yeter…

Birinden yardım istersin; ocağına düşersin. Zira ocak; hayatiyettir. Enerji saçandır.

Zaten ocağı batmak, yuvası yıkılmak demektir. Ailesi dağılan insanın ocağı söner. Çünkü ocaktaki ateşi sürdürecek kimse kalmamıştır.

Ocak, ailenin dirlik, birlik ve beraberlik sembolü olarak bilinir. Dilimizde hala gazla ısıtılan araç gerece ocak desek bile güçlü anlamı, aileye dair olandır.

Bizde ocak, kutsiyet taşır. Ocak ihanete açıktır. Ateşi söndüren ocağın hainidir. Dedem Korkut; “hain hanedeyse, kapı kilit tutmaz oğul” der. Ocak; dışarıdan değil, içeriden söndürülür.

Nice ocağı, hanedeki hainler söndürmüştür. Neticede ocak; bizi hayata bağlayan mekânın rahmi, sıcaklığıyla bize hayat sunan plasentası, sönmesi halinde bizi de söndürecek olandır.

Ocağını söndürmeden önce düşün; sönen ocak, beraberinde hayatları da söndürecektir.

Ocak yıkmak buna değer mi?

OCAĞINA İNCİR DİKİLMESİNE GÖZ YUMAR MISIN?

DEVAMINI OKU

Neden adil olmalıyız?

ADALETİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Hayatın mülkün temelidir

2-Toplumu ayakta tutar

3-Adalet güçlü ise erdemdir

4-Güçsüz adalet acizliktir

5-Adil olmayan yönetim ülkeyi bitirir

Güç; adaletle dengelenmezse felakettir.

Adalet; orta yol, istikamet. Arapça kelime…

Bizde yüklendiği anlam; yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanımını sağlamak…

Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, herkese uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme ve doğruluk ifadesi

Peki, neden adaletli olmak zorundayız? Gücüm varsa zulmetmekten beni alıkoyan nedir ki?

Adalet, bireysel sorumluluklar penceresinden dürüstlük ilkesine dayanır. Ancak temel içgüdü; bireyin kendini korumasıdır.

Adaletsizliğin eninde sonunda can yakacağı bilinir ve bu yüzden “en yüce erdem” diye nakşedilir zihinlere…

Adalet güçlü olmak zorundadır. Adaleti sağlayan iki dinamik vardır; 1-erdem, 2-güç.

Bu yüzden güçsüz adalet acizlik, adaletsiz güç ise zulümdür. Güç; adalet ile dengelenir.

Eğer adalet yoksa, en güçlü sistem, en büyük yıkımla sonlanacaktır.

Öyle ki gaddar pek çok kral taht sürmüştür de adaleti sağlayamayan çoğu iyi kralın sonu çabuk gelmiştir.

Adalet, hayattır.

        SEN ADİL DAVRANDIĞINA İNANIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Taş yoksa kemer yok

DAYANIŞMANIN 5 GETİRİSİ

1-Taşlar birbirine dayanışırsa kemer olur

2-Kemer sağlamsa yük taşıyabilir

3-Kemeri ayakta tutan; kaynaşmadır

4-Kilit taşı, kemeri yönetendir

5-Her bir taş; kemerin kendisidir

Kemer; İki ucu birbirine bağlayan… Bele doladığımız bağ… Bir şeyleri tutsun diye kullanırız. Kemer olmasa, yükseğe taşınmış çok şey yere düşerdi. Kemer, yük taşıyandır.
Ekonomik olarak kemer sıkmak zorunda olan bir ulusa önerilecek olan; külfeti toplumun tüm kesimlerine eşit dağıtacak politikalar üretmesidir.

IMF’nin kemer sıkması; insansız ekonomi yaklaşımı taşır ve bireylerin ölümüyle fazlaca ilgili değildir. “Kendi ekmeğini yiyip oturmak, altın kemer bağlayıp bir kişinin karşısında ayakta durmaktan iyidir.“  Gülistan eserinde  Şeyh Sadi Şirazi

Marco Polo, tek tek her taşıyla bir köprüyü anlatıyor. ‘Peki köprüyü taşıyan taş hangisi?‘ diye sorar Kubilay Han. ‘Köprüyü taşıyan; şu taş ya da bu taş değil, taşların oluşturduğu kemerin kavsi‘ der Marco.

Kubilay Han sessiz kalır bir süre, düşünür. Sonra ekler: ‘Neden taşları anlatıp duruyorsun bana? Beni ilgilendiren tek şey; o da kemer…’ Marco cevap verir: ‘Taşlar yoksa kemer de yoktur.‘

            SENİN KEMERİNİN KİLİT TAŞI HANGİSİ?

DEVAMINI OKU

Suçlu haddi aşandır

İSTEK İLE İHTİYAÇ FARKI

1-İsteklerin genelde sonsuzdur

2-İhtiyaçların ise daima sınırlıdır

3-Sınırlı kaynakla sonsuz istek karşılanmaz

4-Haddini aşan er geç zıddına döner

5-Suç; had ve hak sınırında oluşur

Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır. Suçlarsın, kurtulursun. İspat külfetini suçladığına yıkarak… Bu hale gelmiş toplum, çürümüştür ve suçlu üretmeye başlamıştır.

Zaten çoğu suçlar, yasanın tanımından oluşur. Suçların özüne inilirse fark edilebilir ki en büyük suçlar, zaruri olanı değil, fazla olanı elde etmek için işlenenlerdir.

Açlıktan dolayı ekmek çalan Sefiller’in baş kahramanı Jan Valjean’ı ölesiye izleyen sistemin adamı Javert, vicdanı bu ağır vicdani yükü kaldıramadığı için kendini cezalandırıp canına kıymıştır.

Yasası bol ulusların suçluları da bol olur. Hele ki toplumun çürüme döneminde ortalık yasadan geçilmez.

Yasa koyucu, güçlüler hukukunu devreye almış, hukukun gücünü ortadan kaldırmıştır.

Neticede suç; vicdanın hükmüdür. Yasanın hükmü, cezadan yola çıkarak suçu tanımlayacaktır. Toplumu dönüştürenler, ilerletenlerin tümü, başardığı için kahraman olmuştur.

Topluma karşı çıkanların suçu; başaramamışlıkları olacaktır. Tıpkı Hammurabi’nin çaldığı için değil de yakalandığı için suç saydığı gibi.

Haddini aşan zıddına döner.

          HADDİNİ VE HAKKINI AŞANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU