İşte büyümenin gerçek formülü
Aslında formül çok sade; birleşip büyümek, büyüyüp birleşmekten çok daha iyidir. 2 ile 5 hacmindeki iki şirket, ayrı ayrı 3’e katlanıp birleşirlerse ulaşacakları değer, 133 birim ise… Bu iki şirket önce birleşip 7 hacmine ulaştıktan sonra 3’e katlandığında ulaşacakları değer 343 birim olur. İlkokul matematiği kadar basit bu.
Madem ki dünya bizi yenilenmeye zorluyor, bu yeni yolda yeni ayakkabılarla yürümek daha akıllıca olmaz mı?
Zihin yapımızı; ‘azıcık aşım, kaygısız başım’ ölçeğinden taşırsak? Misal; daha fazla işbirliği ve işbölümüne gitsek?
Birlikte iş yapma becerisi, bir yandan ölçek ekonomisini oluştururken diğer yanda kabiliyet havuzunu geliştiriyor, pazar risklerini azaltıyor ve rakiplere karşı üstünlük sağlıyor. Sorun; iyiler ittifakı olmayışında… Ortalık KOBİ dolu ama işbirliği yapanlar, çabucak BOBİ (büyük ve orta boy işletme) olabiliyor. BÜYÜMEK İSTEMİYOR MUSUN?
DEVAMINI OKUFakir şirketlerin zengin patronları
Türkiye, fakir şirketlerin zengin patronlarıyla dolu… Sermayeleri yeterince güçlü olmayınca ekonomideki sıkıntılardan hastalanıyor, zor duruma düşebiliyorlar.
Bu; servet sahibi ama geliri düşük yapıyı dönüştürmek için şimdiden daha uygun zaman var mı?
Biliyoruz ki sahibi zengin olup kendisi fakir olan şirketin nefesi çabuk tükeniyor. Sermayesini servet yapan patron, soba ateşine çıra oluyor. 2001 krizini hatırlıyorum. Bir ilimizin ticaret ve sanayi odasında “şirketlerin krizden çıkış yolları” konulu konferans vermek için bu ile gitmiştim. Biraz geç kalınca salona en geç giren ben olmuştum. Konuşmam çok kısa sürmüştü; “hanımlar beyler, binanın bahçesi lüks otolarınızla dolu. Oysa siz ilk iş; işçileri eve göndermeyi seçmiş ve işsizliği şişirip krizi tetiklemişsiniz.’
ACABA SERVETİ SERMAYAYE KATAMAZ MIYIZ?
DEVAMINI OKUBeni gücümde dene
Zayıfken insan, daha adildir; zira adalete muhtaçtır.
Çünkü mağdur edilmiştir; “gücün taşrasına” düşmüştür. Adalet talebi, zulme uğramama ihtiyacıyla örtüşmüştür.
Zayıfken insan, üretken olmak zorundadır. Çünkü hayatta kalma repertuarı genişlemiştir, sıra dışı yöntemleri bu refleksiyle daha kolay keşfedebilecektir.
Zayıfken vefalı olmak zorundadır. Zayıflığı doğuran dışlanmışlık , “bir güce vefa göstererek” aşılabiliyordur.
Zayıfken dürüst olmak, fazla bir değer ifade etmez. Dürüst kalma zorundaki biri; karıştırılır ilkeli canlı insanla.
Asıl sınav; güç aktarıp, o insanı gücünde denemektir.
Güçlü insan, bu gücü kullanırken gösterir gerçek kimliğini.
Bu testten geçemeyenlere ise kötü insan diyorum ben. Toplumu kemiren, kamusal alanda sorun çıkaran, işletmede kaynakları heba eden, düzen tanımaz, istilacı ruh hali temsilcileri… Kural ihlali, hak gaspı, sorumsuzluk, ötekine eziyet, çalışanına mobbing, kötülüğünü gücünden alanlar…
GÜÇ AKTARILINCA KÖTÜLEŞENLERDEN MİSİNİZ?
DEVAMINI OKUEşeklikten kurtulma duası
Kasabanın
semercisi ölmüş.
Yeni gelen semerci
işin acemisiymiş.
Yaptığı kötü
semerler yüzünden bütün eşeklerin sırtı yara
olmuş. Eşekler başlamış
semercinin
ölmesi için dua
etmeye… Sonunda dualar
kabul
olmuş.
Semerci ölmüş. Ne var
ki yerine
gelen daha
da acemiymiş. Eşekler yeniden duaya başlarken biri demiş ki: -Yahu arkadaşlar anlaşıldı ki
semercinin iyisi gelmeyecek. Semerci
ölsün diye
dua etmenin anlamı yok.
– Peki ne yapalım?
–Allah’a bizi eşeklikten kurtarması için dua edelim.”
Bu fıkradan ders alınacak kamu spotu çıkar mı? Çıkar:
Kazandığından fazlasını harcamak bence eşeklik.
Ürettiğinden fazlasını tüketmek az eşeklik değil hani.
Nimeti alıp külfeti öteleme; kurnaz eşekliğin daniskası.
Araştırmadan geliştirmeden taklitte kalmak da öyle…
Liyakat yerine ahmak sadakati tercih etmek te…
Semeri değiştirince Avrupalı olacağını sanmak ta
Liste uzar gider; gelin hatalarımızı tımar edelim biz…
DEVAMINI OKUHızlı ve sezgisel mi? Yavaş ve dikkatli mi?
Bize lazım olan 20 metre derinliğinde 1 kuyu…
Zira su o derinlikte… Oysa biz işbirliği ve işbölümüne fazla rağbet etmediğimiz için her birimiz tek başımıza 1’er metre derinliğinde 20 kuyu açmakla meşgulüz.
Bu da gayretimizi, zamanımızı, enerjimizi heba ediyor.
Türkiye’de ölçek ekonomisiyle başımız pek hoş değildir. Azıcık aşım, Kaygusuz başım deriz ancak her biri kendi ölçeğinde 1,3 milyon şirketimiz işbirliğin pek sevmez.
Güç birliği, değişen rekabet şartlarında hayatta kalmanın yoludur ancak bu konudaki gayretimiz, bir diğerine güvensizlik sebebiyle yetersizdir.
Biliyoruz ki yörede nitelikli KOBİ, bölgesel güç ve küresel marka olmak için ortaklık şart. Ancak ortağını dolandırmamak da şart… İYİLER İTTİFAKI sağlanabilirse; ülkenin kalkınma vitesi büyüyecektir.
DEVAMINI OKU
Ben başlamazsam, ancak durdurulabilirim
TUTUNAMAYANLAR yazarı Oğuz Atay, böyle der… Nitekim başlamadığı için tutunamadı da…
Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ; uçağa başlatılmadı.
KARAKURT lokomotifimizin 22 mühendisi başlatılmadı.
KİLLİGİL Paşa, Şakir ZÜMRE; silaha başlatılmadı.
Devrim otomobili ilk yerlimiz idi, başlatılmadı.
ANADOL’a başlamıştık, sevildi ama sürdürülmedi.
BANDIRMA FEZA KULÜBÜ rokete başlatılmadı.
Lagari, Hezarfen ve diğer vizyoner insanlarımız…
NİHAYET savunma sanayiinde başlayabildik; Uçak, gemi, tank, helikopter, SİHA, SİDA, roket, denizaltı ve diğerleri…
Sırada şimdi UZAY var. Kendi S-400’ümüz, kendi F35’imizvar.
Biran önce başlamazsak tutunamayabiliriz.
DEVAMINI OKU