Liyakatte yarışalım

ÇOKLUKLA BÖBÜRLENME KALİTEYLE ÖVÜN
Nerede çokluk varsa orada aslında yokluk olabilir.
Nicelik yerine niteliğe odaklanan kaliteyi yüceltir.
#Korona süreci bize niteliğe, kaliteye ne çok ihtiyaç olduğunu öğretti.

Neyi beslersen onu büyütürsün. Bilgiyi büyüteceksen, onu üreteni beslemelisin… 90’larda, teknolojiyi eğitimde yaygın hale getirmek, kara tahtayı internet ile değiştirmek amacıyla bilgisayar derslikleri açtık.

Bilgisayarı “demirbaş” olmaktan çıkaramayınca, yeni cihazlar, el dahi değmeden eskimeye terk edilirdi. Cemil Meriç’in “katedrali kazlar, manastırı kızlar bekler” cümlesindeki gibi okul yönetimleri, demirbaş bilgisayarı hasardan korumak için kilit altında tutardı. lması gereken; bilgisayarı “sarf malzemesi” haline getirmekti.

Bugün değil her okul, neredeyse her öğrencide bilgisayar var ve Fatih Projesi ile çocuklarımızın her birinin elinde tablet var olsun istedik. Ancak benzer yatırımı öğretmenlere yapmadığımızdan fayda oluşmadı. Zira Fatih projesi aslında Molla Gürani, Akşemseddin projesiydi.

Türkiye’de üniversite sayısı 200’ü aştı. Nicelik sorununu çözdük nitelikte yaya kaldık. Korona sürecinde bize bilim ve liyakatin gerektiğini gördük. Liyakat olmadan asla ve asla…

         NİCELİKLİ MİSİNİZ, NİTELİKLİ MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

Evyeri kuralları

İŞİMİZİ EVDEN SÜRDÜRMEK İÇİN…
Mademki işyeri artık evimiz, burada çalışmak kuralsız olmaz.
İŞYERİNE gitmek için kalkıp yola düşmüyorsun ama…
EVYERİ için çalışma disiplini oluşturmak gerekiyor.

Evyeri; işin eve taşınma hali… Yeni işyerin artık ev ise senin yeni kurallara ihtiyacın olacak. Çünkü en zoru, iç disiplin

1-UYAN; Tıpkı işyerinde olduğu gibi saat 9’da mesai başlar. İlk işin yatak kıyafetlerinden kurtulmak ve masaya geçmek.

2-YÖNET; Öğlene yakın yöneticilerinle sanal görüşme yap.

3-RUTİNLER; Arada iş akışına uygun rutin işler oluştur.

4-RAPORLAT; İşin türüne bağlı olarak değişse de akşama doğru Z Raporu talep et. Güne dair yapılanı yaz yazılanı yap.

5-PLANLAT; Ertesi gün yapılacaklara dair plan talep et.

Çalışan evde olabilir ama aklı işinde olmalı. Bunun için yatak kıyafetinden kurtulmak ve sabah toplantısı çok faydalıdır.

İletişim araçları eksik ve yavaş ise Evyeri kuralları verimli çalışamaz. Şirket işleri bir masaya, dizüstüne sığabiliyor, onca plazayı dikmesek de olurmuş, bir eşofman ve terlik iş kıyafeti için yetermiş, onca araç trafik bina ofis, otopark?

Madem bir göz odaya sığıyorduk? Ancak sorun şu ki mekan farklı olsa da bize evyerinde farklı kurallar gerekecektir.

        SENİN YATAĞINLA EVYERİN ARASI KAÇ ADIM?

DEVAMINI OKU

Yeni Normal oluşuyor

İŞSİZLİK, İŞ KOLU HALİNE GELİYOR
Salgının biyolojik etkisi geçse de sosyolojik etkisi kalıcı.
Eski normale dönüşü boşuna beklemeyin.
Evden çalışma, azalan tüketim, sürekli işsizlik ve…

Korona süreci biran önce bitsin ve hayat normale dönsün diye bekleyenlere bir haberim var; hayat bir daha asla normale dönmeyecek; yeni normal oluşacak.

Çünkü korona zihinlerde derin kırılmalar oluşturuyor ve mevcut ezberler artık işe yaramıyor. Büyüme histerisi üzerinden devletler yarışı, yerini kalkınma odağına bırakacak. İhtiyaçlar ile istekleri karıştıran insana korona ayna tuttu ve dedi ki

‘abartma, şeytan olma, paylaş.’ Bunun ilk işareti, çalışanlar üzerinden geldi ve evine gönderilenlere kamu maaş bağladı.

Yetmeyecek, sürecin uzaması halinde işsizler de evdekiler gibi maaşa bağlanabilecek. Adı şimdiden kondu; Evrensel Asgari Ücret… Oysa çok değil 4 ay öncesine de bu kavram, robot istihdamı yüzünden işsiz kalacaklar için bahsedildi.

Öyle ya robotlar markete gidemeyeceğinden işsiz kalanlar ekonomiyi ayakta tutsun, alışveriş yapsın, tüketsin diye ceplerine para konulması öneriliyordu. Şimdi robotlar değil korona bunu gündeme taşıdı. Eski normale dönüş zor artık.

       YENİ NORMALE UYUM SAĞLAYABİLECEK MİSİN?

DEVAMINI OKU

Koronanın öğrettikleri

GÜÇ-SABIR-AKIL
Değiştirebileceklerimizi değiştirebilmek için GÜCE
Değiştiremeyeceklerimize tahammül için SABRA
Neyi değiştirebileceğimiz ile neye sabredeceğimizi ayırt edebilmek için AKLA ihtiyacımız var.

1-Aşırıya kaçma,

2-ihtiyacından fazlasının peşinden koşma.

3– Bitleri baytları yiyemezsin, gıdayı üretmek zorundasın.

4-Ellerini sık sık yıka, tuvalet kağıdı ne yediğinden önemli.

5-Petrol için savaşmanıza gerek yok, üretim durunca işe yaramıyor.

6-Avrupa Birliği göründüğü kadar eğitimli değil.

7-Hayvanat bahçesindeki canlıların ne çektiğini sen de yaşa.

8-Sosyal medya birbirimize yaklaştırıyor ama panikletiyor.

9-Gerektiğinde evden de çalışabilirsin.

10– Evde hayat var.

11-Bilim olmadan asla.

12-Salgına çare; politikacıdan veya şöhretlerden değil, bilim insanlarından gelecek.

13– Sağlık çalışanları hayati öneme sahip.

14-Dışarıda çalışma zorunda olanlara saygı duy.

15-Rahat bırakırsak tabiat düzelecek.

16-Virüs zengin-fakir, genç-ihtiyar, sağcı-solcu ayırmıyor.

17-İnsan lüks ve aşırı tüketmeden de hayatta kalabiliyor.

18-Daha fazla hastane, daha fazla silahtan daha hayatidir.

19-Başkasına yardım, aslında kendine yardımdır.

20-Komşu aç iken uyumaman gerekir.

21-Düşmanlıklar unutulabilirmiş.

         SENİN KORONADAN ÖĞRENDİKLER NELER?

DEVAMINI OKU

Beyinler yağmalanıyor

AKLIMI YAĞMAYA VERDİM FİKRİMİ ŞAŞTIM
Beyin gücüne randevu dahi vermiyoruz.
Sonra da beyin göçüne şaşırıyoruz.
Nitelikli beyinlerimizi dünya yağmalıyor.
Bu yüzden vasat beyinlere mahkûm oluyoruz.

Bildik bir öyküdür; Hattatın biri, pirinç tanesine Kur’an-ı Kerim’i yazar ve padişaha hediye eder. Padişah hattata böylesi bir beceri sahibi olduğu için 30 altın verir. Ancak boş işlerle uğraştığı için de 30 kırbaç ile cezalandırır.

Pirinç tanesine Kur’an’ı yazmak, o devrin nanoteknoloji idi. Eğer padişah, bunu yapana 30 kırbaç yerine 30 alkış ve 30 akçe yerine 30 dönümlük medrese verseydi ne olurdu?

Olimpiyatlarda başarılı olanlara, halter kaldırıp altın madalya kazananlara 2 bin Cumhuriyet Altını veriyoruz. Matematik, fizik olimpiyatlarında başarılı olanlara randevu bile vermiyoruz. Ancak liyakate değer veren ülkeler, beyin peşinde koşuyor, dine, dile, ırka, renge bakmaksızın onları kendi ülkelerine davet ediyor.

Son 5 yılda ülkeyi terk eden nitelikli beyinlerimiz on binleri aştı. Ben bu beyin yağmasına ses çıkarmayışımızı anlamıyorum. Nitelikli beyinleri içeride vasat yöneticiler mobbing (bezdirim) ile kaçıra dursun, elin oğlu onları baş tacı ediyor, kapılarda karşılıyor, yüceltiyor.

        BEYİNSİZ TOPLUMLARIN AKİBETİ N’İCOLUR?

DEVAMINI OKU

Hibe mi heba mı?

HİBELERİ BAŞARI KRİTERİNE BAĞLAYALIM
Üretimi, istihdamı desteklesin diye devletin dağıttığı hibelerin çoğu, heba ediliyor.
Sebebi; verilen hibelerin amacına uygun kullanıldığının izlenmemesi…

Türkiye, hibe zengini… Devlet desteği talebinde bulunanlar için tasarlanır. Kredi; geri alınan, hibe geri alınmayandır.

Hibe; karşılıksız vermek anlamı taşır. Herhangi bir ürünü veya bedeli, bir başkasına bağışlamak, yani karşılıksız, geri alınmaksızın vermektir. Devlet bunu, üretime, istihdama bir tür teşvik ve destek olarak verir. Bizde yaygın yöntemdir.

Ancak sorun şudur ki bu HİBE veriliş amacına uygun ve bir başarıya  adreslenmeyince, HEBA oluyor, boşa gidiyor.

Hibe, üretim, istihdam gibi amaca uygun kaldıraç haline getirilmeli. Devlet hibe versin ama akıbetini de takip etsin. Misal 1000 KOBİ hibeyi alsa ve her biri 100 bin $ ihracat yapsa, 100 milyon $’lık hedef gerçekleşir. Her biri fazladan 2 istihdam oluştursa ilave 2 bin kişiye iş bulunur.

Bizdeki hibelerin veriliş şekline bakıyoruz ve çok azının işe yaradığını görüyoruz. Öylesi örnekler var ki dudak uçurtur.

Üretim için aldığı hibe ile altına araba çekeni, kır düğünü yapanı, kata, yata harcayanı bilirim. Hibe heba olmamalı

        DEVLETTEN ALDIĞIN HİBEYİ HEBA ETMESEN?

DEVAMINI OKU

Sanal dünya 10 emri

SİBER FELAKETZEDE OLABİLİRSİN
Zenginliğimizi bilgisayarlara emanet ettiğimiz;
işlerimizi sanala taşıdığımız bu dünyada,
ayakta kalabilmek için adeta EMİR mahiyetinde
10 temel tedbir öneriyorum.

1-PARANOYAK OL: Güvenlik sorunu bilincinde ol. Her an her yerden bir saldırı gelebilir. Nitekim sıkça geliyor da…

2- KİLİT TAK: Kapını kilitle ki korsanın başını belaya sokma. Güvenliğin için yatırım yap. Maliyetin 9’da 1’i kadar.

3 –YABANCIYA DİKKAT: Gönderenini tanımadığın belge dosyayı, programı asla kabul etme. Haini hanene sokma.

4- RÖNTGENCİ OLMA: Çalma kapıyı, çalarlar kapını. Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalı.

5-TEMİZLİK İMANDANDIR: Sıkça bilgisayarını temizle.

6-KOPYALA:Servetini her gün kopyala ki felakette kazan.

7- BEKÇİ TUT: Güvenlik yazılımlarını deneme, satın al.

8- SIRDAŞIN OL: Her sırrını bilgisayarınla paylaşma. İki arasından çıkan, sır değildir. 2 ise 2 kişi değil, 2 dudağın…

9-SİGORTALA: Verilerini, sistemini sigortalamayı dene.

10- DUA ET: Siber evrende güvenlik yok. Yalnızca fırsat ve tahdit var. Önce tedbir al sonra tevekkül et. Ve bir hackerin (siber şeytan) şerrinden korunmak için dua et.

  KALENE TRUVA ATI SOKMUŞ OLMAYASIN SAKIN?

DEVAMINI OKU

Şimdi tam zamanı

YENİMİZ Mİ DAR BEYNİMİZ Mİ DAR?
Elin silahıyla savaşmanın zaafları ortada.
Üstelik elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz.
Bizler ihtiyaç duyduğumuz ileri teknolojiyi kendimiz üretmeliyiz.

Kötü müttefik bizi sektör sahibi yaptı ya… Şimdi kötü diğer müttefik, yeni beceri sahibi olmamızı sağlamalı…

ABD’nin F-35’i yerine Türkiye’nin T-35’i. Patriot yerine Vatansever’i… Rusya S-400’ü yerine bizim T-400’ümüz.

Anlatmak istediğim, şimdi aklımızı başımıza devşirme ve gayretlerimizi birleştirme zamanının geldiğidir. Bizler içinde bulunduğumuz mücadelenin galibi olacak isek akıl birliği yapmak zorundayız. Y

ığınca üniversitemiz, ar-ge merkezimiz, teknokentimiz var ama kritik teknolojilerde dışa bağımlı olmamızın taşıdığı riskler ortada… Rusya’dan S-400, ABD’den Patriot bekleyerek vatan savunmasını elin insafına bırakamayız.

Biliyorum ki çok sayıda liyakat sahibi genç yeteneğimiz, bilim insanımız var. Faka sorun; iyiler ittifakı olmamasında… Eğer bunca şehidimize rağmen hala savunma alanında hamle yapmayacak isek bu cennet vatanı nasıl güvende kılabiliriz?

Bu yüzden aklımızı başımıza devşirmek, birlikte kendi savunma becerilerimizi artırmak i       için gayret etmeliyiz.

DÜŞMAN SENİ BEKLER Mİ?

DEVAMINI OKU

Bedavanın bedeli

ÖDEMEYİ MAHREMİYETLE YAPIYORUZ
Bir yerde “bedava internet” görürseniz veya free wifi işareti gözünüze çarparsa, biliniz ki bunun bedeli vardır. Ödemeyi mahremiyetinizle yapacağınızdır

Bilgi; güçtür ve elinde tutana avantaj sağlar. Hele ki nitelikli bilgi ise rekabet üstünlüğü oluşturur. Bu bilgiye sahip olmayana kaybettirir.

Fakat daha da önemlisi, mahremiyetinize dair bilginin, başkasının elinde silaha  zenginliğe dönüşeceği gerçeğidir. 7.4 milyar insanın yaşadığı gezegende sim kart ve tablet sayısı, dünya nüfusunu aştı.

Öyle ki her saniye 2 çocuk doğarken 10 sim kart aktif hale geliyor. Bunun anlamı, giderek bütün insanlık kapsama alanına giriyor. Kapsama alanında iseniz; kapsanıyorsunuz da…

Yalnızca para işlemlerinde değil, sosyal medya paylaşımları ve konum cihazları sayesinde ardınızda bıraktığınız iz, zaten sizin mahremiyetinizi “kendi elinizle ifşa” niteliğinde…

Bunun dışında bir başka olgu, size ait bilgilerin ticarileşmesi ve mahremiyetinizin pazarlanmasıdır. Bir yerde “bedava internet” görürseniz veya free wifi işareti gözünüze çarparsa, biliniz ki bunun bedeli vardır. Ödemeyi mahremiyetinizle yapacağınızdır.

      BEDAVAYA NE ÖDEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Cin şişeden çıktı

SAYILMAYIZ PARMAK İLE
TÜKENMEYİZ KIRMAK İLE
Araştırma geliştirmede zincirleme tepkime başladı.
Tıpkı savunma sanayimizde olduğu gibi…
Yenileşim üzerinden yükselmek artık engellenemeyecek.

Bizler neden yeterince yenileşim (inovasyon) yapamıyoruz?

Son 10 yıldır cevabını aradığım soru bu ve cevabı, kültürel dirençler üzerinden bulduğumu sanıyorum.  ARGE’ye milli gelirin %1’ine yakıp kaynak ayırdığımız, yasa çıkardığımız halde, ARaştırıyor fakat GEliştiremiyorsak; sorun nedir?

Farklı olandan KORKU, bize benzemeyenden NEFRET, rakiple düello yerine PUSU, akıl yerine KURNAZLIK, sabır yerine TELÂŞ, merak yerine BİAT, bilgi yerine KANAAT, ödül yerine CEZA ve özgün yerine TAKLİT… Sorun işte bu.

Bu yüzdendir ki eski köye yeni adet getireni “töre” yapıyor, icat çıkaranı yok ediyoruz. Ancak bu kültürel direncimiz şükür ki kırılıyor. Zira inovasyon neferlerimizi yavaşlattık ama kıra kıra bitiremeyecek kadar çoğalmayı da başardık.

Kimyada bir kural vardır; zincirleme tepkinin başlayabilmesi için, aktif madde miktarının kritik kütleye erişmesi gerekir. Şükür ki gördüğüm şudur; cin şişeden çıktı ve Türkiye’nin yenilikçi kadroları durdurulamayacak.

       YENİYİ VE LİYAKATI KİM DURDURABİLDİ Kİ?

DEVAMINI OKU