Türkiye’nin afet karnesi

HAL VE GİDİŞ PEK İYİ DEĞİL

1-Afet öncesi tedbir yok

2-Afet sonrası yardım çok

3-Afet bilinci; kader

4-Ortalık uyulmayan kural dolu

5-Önlem yok ağıt çok

Hz Nuh gemisini tufandan önce yapmıştı.

DEPREM: Geçen yıl 321 deprem oldu. Hiç birine hazır değildik, 17 Ağustos 1999 depremi yıldönümünde sadece konuştuk bir sonraki büyük depremi bekliyoruz. Not; zayıf

YANGIN: Yüze yakın yangında bitki, hayvan, insan canlar gitti. Hazır değildik, koordinasyon sağlayamadık, THK uçak uçuramadı, terörü ve birbirimizi suçladık. Not; Pek zayıf

SEL: Dere yatağına çöktük, dere de  geldi akılsızlığımızın cezasını verdi. Gram akıllandık mı? Ne gezer! Not; zayıf

HEYELAN: Dere yatağından kaçan, yamaca ev konduruyor ama evinin önüne yol açmak için ağacı kesiyor, heyelana davetiye çıkarıyor. Ağaçsız toprak akıveriyor. Not; orta

KURAKLIK: Karadeniz’de Kaçkarlar’ın kuzeyi sel heyelan ile boğuşurken, güneyinde kuraklık hüküm sürüyor. Ot fiyatları katlandı, susuzluk, tarımı da vuruyor. Not; zayıf

VOLKAN; Allahtan Erciyes ve Ağrı hala sönük. Not; boş

ÇÖKME: Artezyen kuyularıyla yeraltında su bırakmadık. Hal böyle olunca çökme, obruk sayısı patladı. Not; orta

NETİCE; Türkiye afetten bütünlemeye değil sınıfta kaldı.

        AFET KARNENE İTİRAZ ETMEK İSTER MİSİN?

DEVAMINI OKU

Acısını anısını yaşatmak yerine ömürlerini uzatsak?

BİZE GEREKEN 5 ERDEM

1-Öldürmeyelim, yaşatmaya çalışalım

2-Muktediri değil mazlumu tutalım

3-Kibri terk edip mütevazı olalım

4-Utancı mahcubiyeti hatırlayalım

5-Şiddeti dilden, hayattan atalım

Bu dünyada bir nesneye / Yanar içim, göynür özüm /
Yiğit iken ölenlere / Gök ekini biçmiş gibi…’

Yunus Emre böyle sesleniyor yüzyıllar öncesinden ve sanki bugünümüzü anlatır gibi.

Gencecik insanlar, kadınlarımız, acılarıyla yürek dağlayanlar…

Kadına şiddete verdiğimiz canlar… Gencecik insanların ‘acısını’ ve ‘anısını’ yaşatmak yerine ömürlerini uzatsak?

Cenazelerde ‘ölmez’, ‘ölmez’ naraları atmak, gözyaşı dökmek tamam da…

Öldükten sonra değil, hayattayken yaşatmak için… 

Dağda, şehirde, sınırda, kışlada, madende ölenin annesinin kederini anlamak, babasının acısını paylaşmak için… Nasırlarından ellerini göremediğimiz yalınayak çocuklar için…

Yokluğun acısını, yoksulun cefasını anlamak için..

Tecavüze uğrayana eteği boyunu, sokağa çıktığı saati sormamak için…

Zulme seyirci kalmadan, ortak olmadan yaşamak için…

Güçlüyü değil, ezileni görmek için…

Gelin; ömürleri uzatmayı düşünelim.

        AĞITLARDA ÇOK İYİYİZ DE YA YAŞATMAKTA?

DEVAMINI OKU

Zor dönemde mücadele

MÜCEDELEDE 5 BAŞARI FAKTÖRÜ

1-Riskleri iyi hesap et

2-Kapsayıcı planla

3-Zamanı etkin yönet

4-İhtiyaçları önceliklendir

5-Kabiliyetleri koordine et

Zor zamanlar kahramanları görünür kılar

Ülkemiz zor zamanlar yaşıyor. Bu zor dönemde mücadele çok daha çetin ve çok daha koordineli olmak zorunda

Kamu kurumları arasında hizmet yarışı normal ancak her bir kurumun tek başına değil, koordineli gayreti gerekiyor.

Zaten hüner, beklenmeyen durumlarda koordinasyonu sağlayabilmektir. Devletin halkın yanında olduğunu gayet net hissettirebilmesidir.

Yangın örneğinde olduğu gibi söndürme gayreti içinde vatandaşı engellemek yerine bu canhıraş gayreti desteklemek, yönetmek gerekecektir.

Jandarmanın can güvenliği sebebiyle izin vermediği yere dahi giren ve elindeki kısıtlı imkanla su ile söndüremeye çalışan halk, bu ülkenin çimentosudur aslında.

Zor dönem bu gibi gizli kahramanları var eder. Yönetime düşen böylesi gayreti küçümsemek, engellemek yerine koordine etmektir.

Ancak devletin kurumlarını itibarını yok eder, bunların koordinasyonu sağlamaz ise zor dönemi daha da zorlaştırır, felaketlerin maliyetini arttırmış olursun.

Kaos çıkarmak isteyenlere bilmeden alan açmakla kalmaz, zarar verirsin.

       SENİN ZOR ZAMANLARDAKİ TUTUMUN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Kötülüğe göz yumma

KÖTÜLERİN 5 ZARARI

1-Değerleri tahrip eder

2-Toplumu çürütür, korkuyu iktidar yapar

3-Hak gasp eder

4-Gücünü kötüye kullanır

5-Uygarlık düşmanıdır

Kötülerin cesaret bulduğu ülkede iyilik göçe zorlanacaktır.

Göz yummak; kusurları görmezlikten gelmek, görmemiş gibi davranmak, hoş görmek, müsamaha göstermek

Bir şeyin yapılmasına ses çıkarmamak. Kötülüğe göz yummak. Basit bariz hakikatleri görmezden gelmek

Kontrolsüz bırakmak, yapılacak çokça hatalara ve kötülüklere göz yummaktır.  

Göz yummanın haklı gerekçesi yoktur. Zorbalığa, yağmalara, haksızlığa göz yumanlar çıkarları olanlardır.

Yiyicilerdir, dolandırıcılardır, tefecilerdirsoygunculardır.

Göz yummak, ilkelliğimizi, kirliliğimizi pisliklerimizi saklamaktır.

Şiddete göz yummak, yangına göz yummak; suça ortak olmaktır, ihanet etmektir.

Kötülüğe zulme, haksızlığa, göz yumma! Göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.

Kural şudur; eğer kötülük varsa önce elinle müdahale et. Buna gücün yetmiyorsa dilinle müdahale et. Ona da gücün yetmiyorsa kalbinle kötülüğe diren

Kötü, ona müdahale etmedikçe yaptığı kötülüğü kendine hüner sanacaktır.

        KÖTÜYE, KÖTÜLÜĞE KARŞI TUTUMUN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Topluma en büyük zulüm tedbirsizlik

TEDBİRSİZİN 5 BAHANESİ

1-Başkasını suçlamak

2-Yangında bile poz vermek

3-Alevlerden siyaset çıkarmak

4-Canlıları hiçe saymak

5-Enkaz kaldırmayla göz boyamak

Doğa, ona ihanet edeni cezalandırır.

Riskleri bilmek, görmek; tedbir almamak bir topluma yapılabilecek en büyük zulümdür.

Milyonlarca para harcarsın, muhteşem tesisler kurarsın, Bütün sermayenin yatırsın, tedbirsizliğin kurbanı olur, bir gecede hepsi erir. Paran erir, evin yanar, su altında kalırsın.

Doğal afetlerin merkezi haline gelirisin. Bir ülke aldığı tedbirlerle en büyük tasarrufu yapar. Var olanı koruyabilmek zenginliğin en büyük parçasıdır.

Bir sabah uyandığında paranın değeri pul olmaz, is kokuları içerisinde uyanmazsın.

Tedbirsizlik; kalkanı duvara asarken, etrafta gezinen düşmana dikkat etmemektir.

Tedbiri olmayanların enkazları olur. Tedbir azaldıkça tehditler artar.

Palyatif tedbir; geçici tedbirdir. Biz ne zaman palyatif tedbirleri bırakacağız?

Tedbir al; ciğerlerini korursun, ormanlarından kül yağmaz, ölmezsin.

        FELAKETİN ADI TEDBİRSİZLİK DEĞİL MİDİR?

DEVAMINI OKU

Boğaz tokluğuna çalışmak

GELİR DAĞILIMI BOZULDUĞUNDA

1-Açlık en büyük kitle imha silahı olur

2-Toplumsal barış tehlikeye girer

3-Tok, açın halinden anlamaz olur

4-İhtişam da sefalet de abartılır

5-Sistem fakirden alır zengine verir

Bir ülkede bir kesim sürekli zenginleşiyor, diğer kesim fakirleşiyor ve boğaz tokluğuna çalışıyorsa ülkenin gelir adaletsizliği aşırı artmış demektir.

Boğaz tokluğuna çalışmak asgari geçim standardında yaşamaktır. Geneli bu halde yaşayan bir ülke; bilime, eğitime, teknolojiye odaklanamaz. Sadece yaşamaya çalışır.

Gelir dağılımı böylesine bozulunca toplumsal barış da tehlikeye girer. Komşusu açken uyuyan bizden değildi güya… Oysa bırak uyumayı, yoksullara aldırmıyoruz bile.

Ülkeye kayıt dışı para girişi arttı ve onun getirdiği sanal bir rahatlık var.

Kimileri konut, araba almaya devam ediyor.

Kimileri de açlık sınırında hayatta kalmaya çalışıyor.

Bulabildiği işte; boğaz tokluğunda çalışmaya razı oluyor.

Hal böyle olunca da orta gelir tuzağında debeleniyor Türkiye…

      KOMŞUSU AÇKEN UYUYABİLEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Sevelim, sevilelim…

SEVGİNİN 5 MUCİZESİ

1-Evren sevgiden yaratılmıştır

2-En katı kalbi dahi yumuşatır

3-Çatışmayı bitirir, barışı getirir

4-Ötekini var eder

5-Hayata anlam katar

Seviyorsan bugün sor bugün ara;

Yarına kim öle kim kala…

Sevgi ve güvenden sızmayan ışık; karanlıkları inşa eder. Sabahları uykudan uyandıran sevgi ve güvendir.

İnsanı yaşama katan, günü tiril tiril yaşatan… Zorlukları aştıran…

İmkansızlığa karşı dirençli hale getiren… Görünmez fakat hissedilir. Elinle tutamazsın ancak tebessümüne dağılır. Dokunamazsın ancak duruşuna yansır.

Bir ülke sevgi ve güveni inşa ediyorsa geleceğinin temellerini güçlü kılar. Haksızlıklarla mücadele eder.

Kültürel değerlerini korur, kendine ve halkına sahip çıkar. Bir çocuğun sofrasında güven ve sevgi varsa; şiddeti, bağımlılıkları, hayatın tadını köreltenleri uzak tutar yaşamından…

Yaratır, hayata katkı sağlar. Güveni ve sevgisi elinden alınan her kim ve her ne olursa olsun; yaratıcılığını, hayata katkısını, yaşamla uyumunu kaybeder. Günleri zindan olur.

Şems’ten; ‘En çok kimi seviyorsan, seni en çok o yorar ki bu tuhaftır. Seni en çok kim yoruyorsa en çok onunla huzur bulursun ki bu daha  tuhaftır.’

Evren, sevgiden yaratılmışsa bu sevgisizlik niye?

      SEVGİSİNİ GÖSTEREN MİSİN SAKLAYAN MI?

DEVAMINI OKU

Diyet ödeyerek yaşamak

MUHANNETİN 5 LANETİ

1-Önce iyilikle borçlandırır

2-Sonra bunu başına kakar

3-Sürgit diyet talep eder

4-Çaresizliği öğretir

5-Hayatiyetini çalar

Yaptığın iyiliği unut ki diyet talep etme.

Sen de diyet ödeme

Ömer Seyfettin’in “Kolunun diyetini ben verdim. Yoksa çolak kalacaktın” sözleriyle zihinlerimize yer etmiş en yaralı sözdür diyet.

Diyet kelimesini; sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni, perhiz, rejim olarak duyarız da yüreğimizdeki sesi; Ömer Seyfettin’in diyetidir.

Diyet öğrenilmiş bir çaresizliktir. Zavallılık yokuşunda debelenmektir. Hikayesi olmayanların sığınağıdır.

Bir ülke yöneticileri basiretsiz olursa diyet öder, bir toplum değerler zincirini kırdığında diyet öder.

Bir insan hayatından “önem” ve “öncel” kavramlarını çıkardığında diyet öder.

Ancak en yaygın olanı, yaptığı iyiliği başa kakarak sürekli diyet ödetenlerin tutumudur.

Giderilmiş yoksulluk yerine yardım edilmiş yoksulluğu tercih edenlerin tavrı budur.

Muhannet kelimesi, bunlar için üretilmiştir; ‘Muhannetin suyu dolayı akar / Geçtiği yerleri sel olur yıkar /İyilik yaparsa başına kakar /Beni muhannete muhtaç eyleme…

Diyet çaresizliğinden kurtul!

      İYİLİK YAPTIĞINA DİYET ÖDETİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Zarf mazrufa göredir

VİTRİNİNE YAKIŞAN 5 ŞEY

1-Gerçek benlik, iç güzellik

2-Erdem, güzel ahlak

3-Cömertlik

4-Gayret

5-Değerler

Her şeyini vitrinine koyanın satacak malı azalmış demektir. Sonuçta mazruf, zarfa göre olmalı.

Mazruf; zarfın için konulandır. Zarflanandır. Tıpkı vitrin gibi…

Hayat artık öyle bir hal aldı ki neyi vitrine çıkarırsak çıkaralım, içi görünüyor.

Sana zarf geliyor ama açıp bakmıyorsun bile; içindekini ezberlemişsin çünkü…

Zarfın kalitesi mazrufu aşarsa; zarfa da yazık, zarfı açacak olana da yazık.

Vitrin dükkanın sattığını aşıyorsa, hayata değer sunamıyorsun demektir.

Vitrin mi? Her malın sergilendiği yer. Camla ayrılan teşhir mekânı… Sergen

Görünmesini istediğini sergilemeye yarar. Vitrini iyi olmayanın satışı düşük olur derler. Vitrine ne koyduğun, barındırdığın değeri ifade eder.

Ancak her şeyini vitrine koyanın, satacak malı azalmış demektir. İ

nsan, biriktirdiği değeri sergilemek ister.

Kabiliyetinden fazlasını sergileyenin, vitrini cazip olabilir fakat sürekli olmaz.

Vitrin; gösterdiğindir. İyi görünmek için gerçekten iyi olmak gerekir.

Hayatın vitrinine her şey konulur mu? Misal aşk? Mahremiyettir konulmaz ama koyanlar hayli fazla…

      HER ŞEYİNİ VİTRİNİNE KOYANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Davası yok tasası yok

DAVASI OLANIN 5 ERDEMİ

1-Uygarlık talebi vardır

2-İz bırakmak ister

3-İyi, güzel ve doğrudan yanadır

4-Davası barış olan savaş istemez

5-Dava; olgunlaştırır

Davası büyük olmayan, küçük dertlerde boğulur.

Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur.

Dert; dava ettiğin her şeydir.

Çözüme ihtiyaç duyulan sorunlar, dava konusu demektir.

Dava; çözüm aranandır.

Hukuk; bir yargı organına başvurmak olarak tanımlar.

Felsefede dava; öne sürülerek savunulan düşüncedir. İnançla çerçevelenmiş amaç, gerektiğinde uğrunda ölünecek gaye

Özünde sorun vardır davanın. Sorun yoksa dava yoktur. Davası olmayanın tasası da yok demektir.

Kimi açlığı dava eder kendine, kimi de ahlâkı

Ülkü diye dilimizde fazla tutunamayan kelime vardı, unuttuk, kullanmaz olduk.

Argoda dava; ‘adı bende saklı’ sevgilidir. Dillendirilmesi risk taşıyan mevzudan bahsederken ‘o davadan…’ söz edersin.

Dava; çözüm iddiası taşımalıdır. Davası yok tasası yok insanlar, genelde konfor tuzağında çürüme riskine sahip olanlardır.

Sorun, kendine neyi dava edeceğindir. Eğer memleketin selametini dava edersen, onun için çaba sarf edersin.

Dava öylesine kutsal bir kavramdır ki davadan dönen sevilmez, değersizleşir.

      KENDİNE DAVA ETTİĞİN BİR ŞEY VAR MI?

DEVAMINI OKU