Emeğin karşılığı var

EMEĞİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Ödülün hakkedilmişidir

2-Ganimet değil, helal kazançtır

3-Emeksiz yemek olmaz

4-Olsa da her öğün olmaz

5-Emeğe saygı duyan kazanır, kazandırır

Uğruna emek verilmemiş her kazanç, kolay harcanasıdır.

Bir amaca yönelik harcanana güç… İnsanın bilinçli olarak giriştiği çalışma süreci. Beden veya zihin ile bir hedefe ulaşmaya yönelik gösterilen gayret.

Bir şeyin yapılmasına, bir eserin ortaya çıkarılmasına sarf edilen çalışma süresi.

Emeğin karşılığı vardır. Boşa harcanmış emek dahi, bunu sarf edene bedensel performans, ruhsal olgunluk kazandırabilir. 

Emek çekilmiş her şey, olduğundan da değerli hale gelir.

İster özenle örülmüş bir duvar, ister özenle davranılmış bir ilişki, emeğin ödülüyle gelir. Bu da mutluluktur.

Yunus Emre, atandığı kadılığı terk ederek Taptuk’un dergahına 15 yıl odun taşıdı. Hepsi düzgün, budanmış idi.

Taptuk sordu; –Yunus, bunların eğrisi yok muydu? Cevap;, en yüce emeğin tanımıydı; –Bu kapıya eğri odun yaraşmaz.

Bu menkıbede dahi emeğin bir rızaya talip olduğu görülür.

Nitekim Yunus;  emeksiz yemeği dörtlükleştirir; “emeksiz zengin olanın / Kitapsız bilgin olanın / Sermayesi din olanın / Rehberi şeytan olmuştur.”

        EMEĞİN HAKKINI VERENLERDEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

İnanç zihni var eder

İNANCIN 5 GERÇEĞİ

1-İddiayı gerçeğe dönüştürür

2-Kayıtsız şartsız teslimiyettir

3-Bilgin inancının törpüsüdür

4-İnanç ihtiyaçtan doğar

5-İnsan inandığına güvenir

İnandığına dikkat et, zira ona dönüşeceksin.

İnanç; bir şeye, derinden bağlanma… O şeyin ne olduğundan bağımsız onunla bütünleşme duygusu

İnanç, insanı hayvandan ayıran en güçlü özelliktir. Öyle ki insanları da inandıkları şeye göre rahatça sınıflandırabilir, bütünleştirebilir, savaştırabilir…

Akılla onaylama, kalple bağlanma, ruhla bütünleşme…

Bir iddiayı, zihinde gerçek kılan şey, inancın ta kendisidir.

O artık iddianın ötesine taşmış, inanç sahibinin kendi gerçekliği halini almıştır.

İnsan, inandığına güvenir, güvendiğine inanır. Güven, inancın oluşturduğu enerjidir. İnanç; zihinle ilgilidir. Bilgiyle ve bilinçle çatışır. A priori’dir.

Denenmeden bilinendir. Bilgi gelir onu test eder, doğrular veya yanlışlar; geriye kalana da Posteriori bilgi deriz.

Artık o bir inancın ötesine geçmiş, zihnin yeni gerçeği olmuştur. Neticede inanç, gereklidir.

İstersen bir koli bandına inan, o duygudan dahi seni hayata ulaştıracak bir bağ kurabilirsin.

İnanıyorum, o halde varım. Tıpkı ‘düşünüyorum  o halde varım’ gibi…

    İNANDIĞINA DÖNÜŞECEĞİNİ BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Hayatın anlamı derinde

DİP Mİ DERİN Mİ?

1-Dip; başın öte ucu ise

2-Derin; gövdenin bizzat boyudur

3-Dip; tünelin ucundaki ışıktır

4-Derin, tünelin bizzat kendisi

5-Dibe odaklanırsan, derin yolun manzarasını kaçırırsın

Dibini görmeden derine atlama

Yahya Kemal; “körfezdeki dalgın suya bir bak” der; “geçmiş gecelerden biri durmakta” derinde…

Derler ki açılmamış kanatların genişliğini, boylanmamış gölün derinliğini bilinmezmiş.

Doğrudur; kulaçlamadığın suya dalmadan önce iskandil atsan iyi olur, ne derinlikte olduğunu kestiremezsin.

Zira derinlik, ancak onu boylayıp kavranabilir, seyrederek değil…

Her ne kadar başında durduğun uçurumun dibine baksan da onun derinliği kartala başka, sana başka görünecektir.

Dip ile derin; genelde karıştırılır. Dip, tünelin ucundaki ışıktır.

Derin ise tünelin bizzat kendisi… Dibe odaklanırsan, yol boyu manzarayı kaçırırsın.

Neticede hayatın yüzeyi seni ömür denizinde yüzdürse de anlamı; onun gayesini kavrama gayretiyle varacağın derinlikte yatar.

Sana düşen ya yüzeyde kulaç atmak ya da derine dalıp inciyi almaktır.

İnci, sancı ürünü ise, o derinlikte soluksuz kalmaya değecektir.

Nitekim hayat; soluk aldığımız anlarla değil, nefesimizi kesen anlarla ölçülür ve o anlar, daima derinlerde yaşanacaktır.

         HAYATTA YÜZEYSEL MİSİN DERİNLİKLİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Yetenek tohum gibidir

YETENEĞİ GELİŞTİREN 5 ADIM

1-Mevcut olanla yetinmemek

2-Güçlü çalışma disiplinine sahip olmak

3-Sürdürülebilir gayreti olmak

4-Öğrenmeyi sürekli hale getirmek

5-Doğal beceriyle yükseleceğin alanlara yönelmek

Yetenek, içimizde uyuyan tohum gibidir. Uyandırır ve beslersen çınar olur. Değilse varlığını bilmeden ölür gidersin.

John Locke, insanın boş bir çerçeve olarak dünyaya geldiğini savunur. Boş çerçeve, yeteneklerle çevrelenmiştir ama toplum ve ortam, o çerçeveyi doldurur.

Ya bir şahesere çevirir veya karalamalarla dolu bir tuval olarak kalır.

Tartışma, yeteneğin doğuştan gelip gelmediğidir. Gelen kısmı da var fakat geliştirilen kısmı, daha önemlidir.

Erken yaşta fark edileni makbuldür. Çünkü her yeteneğin bir olgunlaşma süreci vardır.

Doğuştan gelen olağanüstü yetenekleri fark edecek çevre olmalıdır ki ona yetenekli diyebilmeli insan… Herkesin sağır olduğu bir toplumda güzel ses yeteneği ölüp gidecektir.

Neticede; yetenek, peşinden koşulası bir şeydir. Onu önce sen keşfedeceksin. Geç fark edilenine, ziyan olmuş yetenek denir.

Neye yatkınsan, bırak ona aksın ruhun

Bırak aklın kayıp gitsin yeteneğin; bedeni onu izler nasılsa…

       YETENEKLERİNİ FARK EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Deneyim; en sert öğretmen

DENEYİMİN HAYATA 5 KATKISI

1-Bir kez deneyimleyince asla unutulmaz

2-Öğrenmenin sürekliliğidir

3-Farkındalığın giderek yükseltir

4-Riskleri yönetmeyi sağlar

5-Beceri geliştirir, yeteneği görünür kılar

Deneyim, sert bir öğretmendir ve önce sınav yapar sonra ders verir. Bu da onu maliyetli kılar.

Bilinen ama tutulmayan nasihat şudur; “deneyimlenecek fazlaca hata var. Başkalarının deneyimlerinden yararlanın.” Ancak yararlanılmaz ve deneyimlenerek öğrenilirler.

Deneyim; pahalıdır. Zaman alır, para harcatır, bedeni riske sokar, itibarı tehlikeye atar.

Ancak bir kez deneyimleyince asla unutulmaz ve insana yetkinlik kazandırır. Bu yetkinlik, yeniliklere karşı direnç de oluşturur.

Deneyimli insanlarla sistemi sürdürülebilir kılabilirsin ama yeni kıta keşfedemezsin.

Bizler; yaşadıklarımızı deneyimleriz. Deneyimli, daha önce başından geçmişliktir.

Deneyim, büyür, gelişir, dönüşür, önemsenir, önemsenmez ama asla unutulmaz.

İnsan, deneyimlemeye, doğumla başlar. İlk deneyim, ciğerleri acıtan havadır. Plasenta artık yoktur ve ihtiyaç duyduğun oksijeni sana göbek kordonun değil, ciğerlerin sağlayacaktır.

Deneyim, yaşla birlikte dönüşür. Başlangıçta beden ile yapılacaklar deneyimlenecektir.

       DENEYİM SANA NE ANLAM İFADE EDİYOR?

DEVAMINI OKU

Yakında hikayesi olmayan uzağı arar

UZAĞA BAKABİLİYOR MUSUN?

1-Burnunun dibini iyi görmen yetmez

2-Senden uzağı da görebilmelisin

3-Dürbün, uzaklara dokunmaktır

4-Senin dürbün bakışın olmalı

5-Arada uzağa bak ki geleceğe toslama

Göz, bazı dimağların penceresi, bazılarının dürbünü ve bazılarının da aynasıdır” der Cenap Şahabettin.

Haklıdır da… Gözden yola çıkar merak, dürbünü kullanır ve sana ayna tutar; gözlenen sen de olabilirdin

Söz konusu uzaklara bakmak ise, büyük ihtimalle sen yakınlarda olmayan bir hikâye sahibisin.

Dürbün, uzaklara dokunmaktır. Kokuyu, tadı, sesi feda ederek göz ile varmaktır menziline… Bedenin geride kalmıştır. Bu, dokunamadığını gözüne yakın kılar yalnızca… Sıcağı, kucağı; uzağa terk edilmiştir.

Neticede; uzağında kalanı yakınlaştıran dürbün, arada kullanılası bir uzantıdır. Sürgit gözünde durmasın, boynuna asılı kalsın.

Sürekli oradan bakıyorsan, belki hedefini 12’den vurabilir ama hayatı ıskalamış olursun.

   SENİN ZİHNİNDEKİ UZAKLARIN ÖYKÜSÜ NEDİR?

DEVAMINI OKU

Alet işler el övünür

ELİN 5 DİKKATİ

1-El en yakını kadar en uzağı tanımlar

2-El açar dilenir, el altında tutarsın

3-El verir, yetenek aktarırsın

4-Elin işe yatkındır, elinden bir şey gelmez

5-Ele güne rezil olmak da var

El aldığın ise tuttuğun yol olur.

El, 14 boğumlu 5 parmak ile beyni, gözden sonra en çok meşgul edendir.

El koyarsın sürece… Baskılarsın, el altında tutarsın kitleleri…

Yetmez, ilin, yurdun, ülken olur elde ettiğin topraklardır.

Tuhaftır, el; en yakını olduğu kadar en uzağı da tanımlar; elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz.

Ele güne rezil olursun elinden gelen bu kadar ise.

Elin eşeğini ıslık çalarak arar, el eliyle yılan tutarsın da kendi elin incinmesin diye maşa kullanırsın.

Elden bir şey gelmek; kabiliyetin en güzel tanımıdır.

Elin her işe yatkındır, yeteneğinle anılırsın.

El açar dilenir, işine çok yarayanı el altında tutarsın.

El vermek; yeteneğini bir sonrakine aktarmanın adı olur.

Kimden el aldığın ise tuttuğun yolun adı oluverir. 

Mürşit uçmaz, mürit uçurur derler. Ancak mürşit de bir başka bilgeden aldığı el ile bunu yapabilir. Usta-çırak için de geçerlidir el vermek

Eller tarih yazar. Yaşlandıkça insanların elleri derin çizgiler taşır. Nasırlı eller emeğin elleri, üretimin ispatıdır.

  MERAK ETTİM SEN HİÇ NASIRLI EL GÖRDÜN MÜ?

DEVAMINI OKU

Saygı yoksa ikna olmaz

GÜVENİLİR OLMANIN 5 ŞARTI

1-Sözün ile özün bir olsun

2-Söylediğini yap ve yapabileceğini söyle

3-Sen kani değilsen beni iknaya çalışma

4-Saygıyı güven oluşturur, sevgi pekiştirir.

5-Önce sen bana güvenmelisin.

İkna; başkalarını, fikirlerini, düşüncelerini, eylem ve kararlarını değiştirmeye razı etme becerisidir.

Kanaat ettirme, kanaat verebilme, güven aşılayabilme, sözünü dinletebilme, kısaca inandırma başarısı

İkna, tek başına uzlaşma değildir ama uzlaşmanın ön şartıdır. Uzlaşma için paylaştığımız fikre dair daha yığınca detay vardır.

Fakat ikna olmadan ön kabul sağlanamayacak gerisi, tüm taraflar için zaman kaybından ibaret olacaktır.

Karşılıklı uyum sağlayabilenler arasında bir fikre kani olmak (ikna edilmişlik) daha kolaydır. Zira can kulağı ile dinleyebilmek, içtenlikle onay istemek, tutarlılık devrededir.

Saygı, ikna sürecinin ayrılmaz parçasıdır. Saygı yoksa ikna olmaz. Olan; tek taraflı dayatmadır.

İknayı; güven, kararlılık ve heyecan getirir. Çatışmacı, saygısız, hoşgörüsüz, kasıntı, kalitesiz insanlar ikna edici olamaz.

Usul, esasa mukaddemdir der eskiler. Yani, usul, yöntem, esastan önce gelir ve iknanın usulü, saygıdır.

    SAYGI DUYMADIĞIN, SENİ İKNA EDEBİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

Değer, uğruna bedel ödenebilendir

DEĞERLER TOPLUMUNUN 5 ÖZELLİĞİ

1-Kurallar ön plandadır.

2-İlkeli insanlar el üstünde tutulur

3-Liyakat aranır, yetenek yüceltilir

4-Krizlerle kolay baş edilir

5-Hukuk, adalet toplumda hakimdir

Değer; paha, kıymet… Bir şeyin gerekliliğini, önemini belirtmeye yarayan niceliksel veya niteliksel ölçü. O şeyin kıymetine denk düştüğü kabul edilen karşılık…

Üstün nitelikli kişi veya şey… Nesnelerin veya olayların bir toplum, bir sınıf veya bir insan yönünden taşıdığı önemi belirleyen nitelik…

Erdemin dayandığı kıymet… Değer, uğruna bedel ödenebilendir.

Varlığı değerden farklı kılan, onun var olmak için mevcudiyetidir.

Her varlık, değer taşımaz. Değer; o varlığa atfedilendir. Kriz dönemlerinde değerlerin önemi çok daha fazla öne çıkar.

Zira buhran dönemleri, çiğnenmiş değerler manzumesidir.

Çürümüşlüğün salgın hale gelmesidir. Ancak değerler üzerinden yükselmek toplumu yükseltir.

Yeniler. Hayat verir.

Toplum, değerlerini kaybettiğinde çürüme başlar, ilkeler yok olur.

Yan yollara sapılır ve toplumsal barış yerini kaosa terk edebilir.

       DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

İş kazası kimin işi?

YASA YETMEZ İNSAN ŞART

1-Günde 172 iş kazasında;

2-Dört işçi ölüyor 6’sı iş görmez hale geliyor.

3-Yasa kadar bizlerin;

4-Kendi güvenlik hakkımızı savunmamız,

5-Bunu sağlamayan patronları buna zorlamamız şart.

Her cinayetin failleri ve maktulleri olur.

İş kazalarını kurbanlara ağıt üzerinden götürme kolaycılığındaki bizler, işyeri güvenliğinde çalışanların payı olması gerçeğini ne yazık ki bilmiyor, dile getiremiyoruz.

Bu cinayetlerden yalnızca yasaları ve denetimsizliği sorumlu tutarak 85 yıl geçirdik ve acı sonuçlar ortada;

İş kazlarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü bir ülke…

Eğer siz işyerlerini patronların “mini krallığı” gibi tarifleyip, riskleri bile bile madene, işyerine giriyor iseniz, en güçlü iş güvenliği yasası dahi, kapıda kalır, işe yaramaz.

Eğer siz biat kültüründe, üstelik hayatı risk altında olan siz iken, güvenlik açıklarını görerek bile bile o işyerinde çalışıyorsanız, bilinçsiz patronun suç ortağı değil misiniz?

Eğer çalışan bu “cesareti” gösteremiyorsa, sendika, eğitmiyorsa, devlet yetkin denetim yapamıyorsa, mühendisinden işçisine kadar herkes (Bana bir şey olmaz) mantığı ile çalışıyorsa daha çok görürüz iş cinayetlerini…

         İŞYERİNDEKİ RİSKLERİ GÖREBİLİYOR MUSUN?

STK

DEVAMINI OKU