Hayat pahalılığı kâbusu

ENFLASYONUN 5 TAHRİBATI

1-Değerler erozyonu.

2-Çürüme belirtisi.

3-Denge bozulması.

4-Adaletsiz vergi.

5-Büyüme yerine şişme.

TÜİK varken kim korkar enflasyondan?

Vatandaş korkuyor, rakamları değil ekonomiyi düzelt

Enflasyonu Turgut Özal; “hayat pahalılığı” olarak öğretti bize…

Elindeki parayla daha az şey alabiliyorsan, fiyatların artışından, hayatın pahalı hale geldiğinden, enflasyondan söz etmiş olursun.

Enflasyon, yüzde ile ölçülür.

Eğer aylık enflasyon %10 ise o ay içinde fiyatlar genel seviyesi, bir önceki aya göre yüzde 10 oranında artmış demektir.

Yıllık enflasyon %100 ise geçen yıl 100 liraya alabildiklerini şimdi 200 liraya alabiliyorsun.

Enflasyon ülkede hızlandığında, ekonomide çözülme başlamış demektir.

Enflasyon, sürgit artıyorsa, yakınlarda bir yerde ekonomiyi kriz bekliyordur.

Ülkenin üretim kabiliyeti ve ihracat yapısına göre bu süre 18 ay ile 24 ay arasında değişebilir.

Enflasyonu yapışkan kılan, fiyatların sürekli artacağı beklentisidir.

Ayrıca enflasyondan geçinenleri de unutmamalı; fırsatçılartefecilerkolaycılarüretmeyenleralternatifsizler

Enflasyonu çözmeden diğer ekonomik sorunlarla başa çıkamazsın.

Nimet-külfet dengesi bozulur, yönetimin gücü erimeye başlar.

Kâbus şimdi tüm dehşetiyle bizde…

ENFLASYON KÂBUSUNDAN MUZDARİB MİSİN?

DEVAMINI OKU

Diyanet bunu yaparsa…

İLK EMİR ‘OKU’ AMA

1-#Enflasyon sadece paramızı değil,

2-Davranışlarımızı da deforme ediyor.

3-#Diyanet’in kitaplarında etiket söküldü.

4-Kur garantili kitap etiketine geçmişler.

5-OKU’mayı teşvik, etiketin altında kaldı.

Türkiye Diyanet Vakfı İstanbul Cağaloğlu Kitabevi’ne gittim.

Yolum Cağaloğlu’na düşünce uğrar, kitap bakar satın alırım.

Bu defa gittiğimde binlerce kitabın tüm etiketlerinin ya kazındığını ya da söküldüğünü gördüm.

Hiç birinde fiyat göremeyince kasadakilere sordum; ‘etiketlerle baş edemiyoruz bu yüzden kaldırdık.’

İyi de fiyatlarını bilmez isem nasıl satınalma kararı veririm?

Siz beğenin biz ekrandan bakalım.’

Tabiidir ki pratik bir yöntem değildi.

Benim aklımı kurcalayan 96 bin camisi, 130 bin imamı, 162 bin personeli olan Diyanet’in, ilk emri ‘OKU’ olan dine diyanete hizmet ederken fiyat etiketi derdine düşmesi

Enflasyon sadece paranın değil bizi de deforme etmeye başlamış ki kasada boş oturana dek fiyat etiketi dahi yapıştırmaya üşenir hale gelmişiz.

Ayrıca 16,1 milyar TL bütçeyle Diyanet, kitapta kâr maksimizasyonu yapmamalı.

Binlerce kitabın etiketini; ‘uyanık esnaf’ gibi sökmek yerine yeniden fiyatlandırıp pekala kitap satışını sürdürebilirlerdi.

DİYANET İŞLERİ KİTAPTA ETİKET GÜNCELLER Mİ?

DEVAMINI OKU

Bu da geçer ya hu

NE DEM BAKİ NE GAM BAKİ

Açılır bahtımız elbet hemen batdıkca batmaz ya

Açar elbet kerem bâbın kapatdıkca kapatmaz ya

Benim Hakk’a münâcâtım değil bir rızk için hâşâ

Hudâ Rezzâk-ı âlemdir rızıksız kul yaratmaz ya

(Agâhi)

Geçer geçmesine de;

Acısı bağrını deler de geçer…

Kurt kışı atlatır da yediği ayazı unutmaz da geçer

Yiğidi kuru soğana muhtaç eder de geçer

Emekliyi avuç açar hale getirir de geçer

Neler geçmedi ki bu dar günler de geçer

Orta gelir tuzağında debelendirir de geçer

Yılların birikimlerini enflasyona yedirir de geçer

İşini, aşını sana kaybettirir de öyle geçer

İşyerini sana kâbus haline getirir de öyle geçer

Keseni, kasanı, fileni mahveder de öyle geçer

Seni bu hale getireni de silip süpürüp öyle geçer

Krizle geleni krizle götürür de öyle geçer

Ahlakını bozar, yarınını çalar, umudunu yıkar da geçer

Düşmanına cesaret verir, seni sıkıntıya sokar da geçer

Kazandıklarını elinden alır seni değersizleştirir de geçer

Dün geçti, gün de geçer, yarın güneş doğar da geçer

          HANGİ GECE VAR Kİ SABAH OLMAMIŞ?

DEVAMINI OKU

Bu zamlarla nereye?

ZAMLARA 5 ÇARE

1-Ekonomik paket açıklamayı bırak, harekete geç

2-Zabıta önlemlerini terk et, birliktelik ruhu yarat

3-Heterodoks olmaktan çık, geleneksele dön

4-Kasaya keseye fileye dokunma

5-Halkın pazara gidecek gücü olsun

Zam; kökeni Arapçadır. “ekleme, katlama” sözcüğünden alıntıdır…

Zam; günümüz literatüründe fiyat değişikliği, revize, yapılandırma, minik dokunuş, rötuş, güncelleme, düzenleme, değer artışı, ek yapma diye versiyonları türemiştir.

Özü ise krizdir. Sabah yine zam ile uyandık. Motorine 52 Kuruş zam geldi. Litre fiyatı 1 doları geçti, 15 TL’ye dayandı.

“20 yıldır pazarlardayım ama ben böyle bir şey yaşadığımızı hatırlamıyorum. Eskiden zam geldiğinde vatandaş bizi suçluyordu. Şimdi onlar da ekonomik krizi anladı. Geçen yıl Niğde’den İstanbul Hali’ne 3-4 TL‘ye gelen patates kamyonu şimdi 12-13 TL. Halde anlık fiyat değişimine şahit oluyorum” diyor pazarcı…

Zam; ekonomik körlük halidir. Gerçeklerden uzaklaşma, basılan para, yitirilen emek, onarılamaz hasar, geri gelmeyen yarındır.

Halkın cebindeki hırsız. Her sabah daha fakirleşerek uyanırsın.

Zam varsa enflasyon asla düşmez.

Düşmeyen fiyatlar, mevcut yönetimin ahlak çöküntüsüdür.

       ZAM YAĞMURU SİZDEN NELERİ GÖTÜRÜYOR?

DEVAMINI OKU

Salgın fırsatçıları

İYİ GÜNÜN DOSTU KÖTÜ GÜNDE HANİ

Şeytana aşkla bakınca;

onu melek sanırsın.

Oysa değildir.

İşler yolundayken sana melek gibi görünmüş,

sen de onu sosyal paydaşın sanmışsın.

Ancak gerçek yüzünü, dar günde anladın.

Müşterindik, işletmenin gerçek kralı bizdik, velinimetindik.

Senin tedarikçindik, biz olmadan sen de yaşayamazdın güya.

Ortağındık, birbirimize sırtımızı dönebilir, dolandırmazdık.

Reklamlarda ‘her şey sosyal paydaşlar için’ diyordun hani…

Korona geldi, durum değişiverdi mi? ‘Krizi fırsata çevirme’ anlayışın bu mu? Onu söyleyenler, kendi krizini yönetmeyi kastediyordu. Başkasının krizinden fırsat çıkarmayı değil.

Sosyal paydaş; hissedarın, müşterin olsun olmasın senin bu ekosistemde ulaştığın herkesi kastediyordu. Salgın süreci gerçek yüzünü ortaya çıkardı.

Kendini kurtarma adına bizi ateşe atman, ne yaman çelişki… Ürettiğin mala, verdiğin hizmete fahiş zam yapıyorsun.

Nasılsa kullanmak zorunda’ diyerek bizlerin evine korkunç faturalar gönderiyorsun. Raftaki malını ‘nasılsa almak zorundalar’ diye zamlıyorsun…

Sahi, sen kimsin? Bu kadar iblis olmayı nasıl başarıyorsun?

Korona geçecek ,bizler bu şeytani tutumu unutmayacağız.

Tıpkı müşterisini tedarikçisini sosyal paydaşını düşünenleri

         bileceğimiz gibi… GERÇEK YÜZÜN BU MUYMUŞ?

DEVAMINI OKU

Ölmüşe acı ilaç mı?

ACI İLACI KİM İÇSİN?

Ekonomi, krizin ve salgının çapraz ateşinde…

Şimdi acı ilaçtan söz ediliyor.

Ancak acı ilacı önce kim içmeli?

Elbette bu ilacı hazırlayanlar…

Halkın acı ilaç içecek hali kalmadı.

Ekonomide yönetim değişikliğinin getirdiği olumlu hava devam ediyor. Faiz kararı ardından Merkez Bankası’na güven arttı. Şimdi sıra sözü verilen ekonomik reformlarda.

Cumhurbaşkanı, reform yanı sıra acı reçeteden söz etti.

Acı reçete; acı ilaçları kapsar. Önceki krizlerde öylesine çok içtik ki yeni acı ilaçları halkın midesi kaldıramayacak.

İnsansız ekonomi isteyen IMF’nin reçetelerindeki ilaçlar belli idi; zam, kemer sıkma, düşük maaş, bastırılmış ücret

Salgın yüzünden işini kaybetmiş, krizde aşını yitirmiş, milyonlarca insanlara acı ilaçları içirmeye kalkamazsınız.

Eğer acı ilaç kaçınılmaz ise buna en fazla ihtiyacı olan, kamunun bizzat kendisidir. Savurganlığı, bitmez tükenmez israfı, gereksiz yatırımlara milyarlık harcamaları vs…

Önceliği olmayan alanlara kaynakları gömme yerine bunları üretken alanlara harcamayı düşünmeli kamu… Kepçeyle saçtığı kredileri kaşıkla toplama sürecinde zaten ölmüş olan aile bütçelerine yeni yükler getirmek, düşünülmemeli bile…

        SEVGİLİ KAMU, ACI İLACI ÖNCE SEN İÇSEN?

DEVAMINI OKU

Faiz düşmüş neyime Zam damlar yüreğime

HAYDAN GELEN HUYA GİDERSE
Konut faizleri rekor aşağıda.
Ancak konut fiyatları da rekor artışta.
Sektör, fahiş kâr huyundan vazgeçmedi.
Faiz kolaylığına el koyuverdiler.
Konutta ikinci durgunluk dalgası geliyor.

Söz konusu konut olunca zam; damlamıyor, adeta yağıyor. Konut kredi faizleri, sektör canlansın diye rekor düşürüldü. Ancak fiyatları da tırmanmaya başladı.

Bankadan kredi alan müteahhide koştu fakat bir gün önce anlaştıkları konuta en az %25 zam geliverdi. Parasını enflasyon karşısında korumaya çalışanlar şimdi parasını müteahhit karşısında korumak zorunda kalıyor. Zira faizden gelen avantaj anında bina sahiplerinin cebine akmaya başladı.

Sorun, zaten duran sektörün bu yüzden yeniden duraklayacağıdır. Korona’da ikinci dalga konuşulurken konutta ikinci durgunluk dalgası kaçınılmaz biçimde geliyor.

Serbest piyasa kuralları içinde fiyatlar, arz ve talebe göre belirleniyor. Zaten alım gücü gerileyen süreçte konuta getirilen fırsat zamları, konut sektöründe ikinci durgunluk sürecini başlatacak gibi.

Zira faiz sıfır dahi olsa alıcıya faydası yoksa, konut satılamaz.

         KONUT ALMAK BAŞKA BAHARA MI KALIYOR?

DEVAMINI OKU

Yüksek hızlı trene yüksek zam pususu

KARA TİREN GECİKİR BELKİ HİÇ GELMEZ
YHT abonman zamlarıyla binlerce hayat zorlaştırıldı.
Modern ulaşım diye sunuldu ama abonmanı; otantik Şark Ekspresi kadar lüks ve pahalı hale geldi.

Yüksek hızlı tren abonman fiyatlarına %300 zam geldi.

Böylesi bir zam oranı, günlük hayatını buna bağlamış, kariyerinde veya eğitiminde ulaşımını yüksek hızlı trenle yapanlar için inanılmaz yıkımı da beraberinde getiriyor.

Ulaşım altyapısının örnek eseri olarak hayatımıza giren ve modern hayatın ulaşılabilir konforu diye sunulan YHT’nin böylesine rekor zam görmesi, pusu kültürünün kamudaki tezahürüdür ve asla kabul edilemez.

Binlerce yolcunun abonman biletlerine getirilen zamla Ankara-Polatlı hattı 220 liradan 878 liraya çıktı. Ankara-İstanbul arası? 2 bin 100 liradan 3 bin 847 liraya çıkarıldı.

TCDD’ye göre zam yok, yalnızca abonman indirimleri kaldırıldı. Hatta öğrenciye indirim bile gelmiş. Önce hız ve konfora alıştır sonra işini YHT’ye göre planlamış yolcuya zam pususu kur.

        AMACINIZ HIZLI TRENİ BİTİRMEK Mİ YOKSA?

DEVAMINI OKU