Yeniliğe övgü bedava

YABANCIYI TERCİH YERLİYİ GELİŞTİRMEZ

1-Savunma sağlık ulaştırma eğitim enerji

2-Bu alanlarında nitelikli yerli yazılımlar ürettik

3-Ancak tercih yabancılar

4-Onları el üstünde tutuyoruz

5-Bu tutum yerli yazılımı öldürür

Hemen herkes yeniliğin gerekliliği konusunda hemfikir ama kendi yenilikçi adımlarını ön plana çıkarmada iştahsız.

İnovasyonu; sanki başka kültürlerin işiymiş sanıyoruz.

Oysa inovasyon şarttır cari açığı akılla kapamanın yoludur.

Yenilikçi sektörlerde pazar lideri firmalar, dünya devi haline nasıl geldi dersiniz? Öncelikle değer üreten yeniliğe sahip olmaları ve sonra da satınalma tercihinde kendi ülkesi tarafından ilk sıraya konulmalarıdır.

Yalnızca NASA, ihtiyaçlarını karşılaması için destek verdiği 2 binden fazla firmayı, alım garantisi ile dünya ligine taşıdı.

Bugün Türkiye, bilişim sektöründe “dışa bağımlı” yapısıyla “ciro” ile övüne dursun, tıpkı turizm gibi katma değeri tamamen ülkeden kalan bir alt sektöre de sahip; yazılım!

Fakat sorun şu ki 35 milyar $’lık bilişim sektörümüz içindeki ağırlıkları, 800 milyon $ civarında. Kamu, yerli yazılımcıları; “eşitler arasında birinci” yaparak sektöre destek vermeli… Kendi aklımızın eseri yazılım sektörünü

       övmek yerine önceleyelim. AKLIMIZA GÜVENSEK?

DEVAMINI OKU

Yeniliğe övgü bedava

YABANCIYI TERCİH YERLİYİ GELİŞTİRMEZ

Savunma, sağlık, ulaştırma, eğitim, enerji alanlarında nitelikli yerli yazılımlar ürettik.

Ancak yabancılar hala el üstünde tutuluyor.

Bu tutum yerli yazılımı öldürür.

Hemen herkes yeniliğin gerekliliği konusunda hemfikir ama kendi yenilikçi adımlarını ön plana çıkarmada iştahsız.

İnovasyonu; sanki başka kültürlerin işiymiş sanıyoruz.

Oysa inovasyon şarttır cari açığı akılla kapamanın yoludur.

Yenilikçi sektörlerde pazar lideri firmalar, dünya devi haline nasıl geldi dersiniz? Öncelikle değer üreten yeniliğe sahip olmaları ve sonra da satınalma tercihinde kendi ülkesi tarafından ilk sıraya konulmalarıdır. Yalnızca NASA, ihtiyaçlarını karşılaması için destek verdiği 2 binden fazla firmayı, alım garantisi ile dünya ligine taşıdı.

Bugün Türkiye, bilişim sektöründe “dışa bağımlı” yapısıyla “ciro” ile övüne dursun, tıpkı turizm gibi katma değeri tamamen ülkeden kalan bir alt sektöre de sahip; yazılım!

Fakat sorun şu ki 35 milyar $’lık bilişim sektörümüz içindeki ağırlıkları, 800 milyon $ civarında. Kamu, yerli yazılımcıları; “eşitler arasında birinci” yaparak sektöre destek vermeli… Kendi aklımızın eseri yazılım sektörünü

       övmek yerine önceleyelim.

AKLIMIZA GÜVENSEK?

DEVAMINI OKU

Tohumda milliyetçilik

ELDEN GELEN ÖĞÜN OLMAZ
O DA VAKTİNDE BULUNMAZ
Tıpkı savunmada olduğu gibi…
Elin silahıyla ülkeyi savunamaz,
Elin tohumu ile karın doyuramazsın.
Yerli tohum, gıda güvenliğimizin anahtarı…

Küresel salgın, Türk tarımı için bir fırsat. Yerli tohum ile gıda güvenliğimizi sağlayıp, Avrupa’yı doyurabiliriz. Bu söz; Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Savaş Akçan’a ait. Bize söylediği; tohumda milliyetçilik, gıdada egemenlik getirir.

55 ülkede 135 milyon kişi gıda güvencesinde kötü durumda.

Önemli olan; gıda egemenliğimiz için yerli tohum kullanmak. Çiftçimiz; yerli tohum kullanarak krizi fırsata çevirebilir.

Bugün 19 Mayıs; Yeni Türkiye’nin Samsun’da atılan tohumu bugün Cumhuriyetimizi var etti. Geldiğimiz noktada ülkeyi korumak için yeniden kendi değerlerimize sahip çıkmak ve tohum da bunlardan biri.

Her şeyin dijitalleşiyor ama bizler yine acıkacağız. Bitkisel üretimin temeli; fide fidan, tohum gibi kendi öz varlıklarına dayanır. Savaş Akçan’a; ülkedeki tohum çalışmalarını sordum; ‘2008’de 290 bin ton olan sertifikalı tohum üretimi, 2019’da 1 milyon 135 bin ton oldu.  İhracat ise 70 milyon $’dan 168 milyon $’a yükseldi. Ama bizler; tohum Ar-Ge’sine daha çok kaynak aktarmalıyız.

       KENDİ TOHUMUN VARKEN ELİN TOHUMU NİYE?

DEVAMINI OKU