Hukuk varsa hayat var

HUKUK; SEN NE İYİ ŞEYSİN

1-Hukuk reformu, hayatın en büyük ihtiyacı.

2-Hukukun olmadığı yerde;

3-Demokrasi de ekonomi de gelişemez.

4-Hukuk temelli yapısal reformlar bizi;

5-Orta gelir tuzağından kurtarır.

Türkiye’yi; orta gelir ve orta demokrasi tuzağından kurtaracak reformların başında hukuk geliyor.

Aslında yeni yasalardan ziyade mevcutların iyi işletilmesine ihtiyaç var.

Hukuk yoksa, ne hayatın akışını, ne devletin işleyişini ne de ekonomiyi düzenleyemiyorsunuz. 

Hukuk reformu kim için?

Yönetenin; elindeki gücü kullanarak malına, şirketine çökmesinin önüne, ancak sağlıklı işleyen bir hukuk geçebilir.

Haklarını güçlüye karşı koruyabilecek olan yegane enstrüman da ancak ve ancak iyi hukuktur.

HALK; Zorba, hak yiyen kural tanımayana direnebilecek.

KADIN; Kadına şiddet uygulayanlar cesaret bulamayacak.

ÇOCUK; istismarcıları elini kolunu sallayıp dolaşamayacak.

İŞÇİ; iş kazasına göz yuman mevcut sistem düzeltilecek.

PATRON; bilecek ki girişimlerinin üzerine çökülmeyecek.

YATIRIMCI; geleceğe dair güven odaklı plan yapabilecek.

YABANCI; kârından, yatırımından, malından emin olacak.

TRAFİK; yollarda motorize haydutların hakimiyeti bitecek.

KOBİ; rekabet, gücü gücü yetene anlayışından uzaklaşacak.

MAHKEMELER; daha hızlı, adil, faydalı karar verebilecek.

ENGELLİLER; onları istismar eden alanlar temizlenecek.

BİZLER; daha iyi ve mutlu Türkiye’de yaşıyor olacağız.

   SENİN DAHA İYİ HUKUK TALEBİN YOK MU?

DEVAMINI OKU

Yasalarla aldatmak…

DAVAYI KAZANDIN AMA MÜŞTERİYİ KAYBETTİN

1-Yasaları eğip büküp,

2-Kendi çıkarı için kullanan,

3-Yasal ama etik dışı firma modelleri;

4-Eninde sonunda her yerde kaybedecek.

5-Unutma; her yasal hak helal değil.

Teknolojide ve iş yapma kültüründe yaşanan gelişmeler; müşteriyi “varlık sebebi” ve işini “ibadet” sayan yaklaşımın; sürdürülebilir ve kazandıran bir tutum olduğunu gösteriyor.

Neticede, “etik” olmak; ahlaki duyarlılıktan öte, ekonomik mantığı olan bir davranış…

Müşteriyi yasayla koruduğumuz geçmiş yıllarda, kurnaz işadamları; yasaların ardından dolaşıp, hukuken haklı çıkacak dümenler peşindeydi.

Sonuçta kaybettiler…

Çünkü değişen rekabet koşullarında seçenekleri artan müşteri, bir başkasını tercih ederek; bu, kanunen haklı fakat etik olarak dökülen firmaları; sildi süpürdü.

Reklamlarıyla “kafa karıştıran”, kampanyalarıyla müşterisini “aldatan”, yalan söylemese dahi “doğruyu saklayıp” müşterisine tuzak kuran kurnazlar hala var fakat hayatları giderek zorlaşacak gibi görünüyor.

Müşteriyi “firmamızın parasını cebinde taşıyan insan” diye tanımlayan etik dışı zihin yapısında olanların kaybedeceği bir dönem geliyor zira…

KURNAZLIK MAHARET MİDİR?

DEVAMINI OKU

Bizler enayi miyiz?

KURALA UYANI ENAYİ YERİNE KOYMA

1-Vergimi zamanımda ödüyorum.

2-Trafik kurallarına uyuyorum.

3-Çevreyi kirletmiyorum.

4-Ancak kamu, bunları yapmayanları;

5-Sürekli “vergi affı” “varlık barışı” diyerek

desteklerse biz enayi miyiz?

Toplumu uygar kılan, hayatın akışını düzenleyen kurallardır.

Ancak bu kurallar, bazılarına imtiyaz oluşturmamalıdır.

Trafikte kural dinlemeyen, çakarlı aracıyla makas atan, şeridinde gideni enayi yerine koyarcasına kural ihlal eden yığınca kural tanımaz var.

Daha geçen yıl, olur olmazlara geçiş üstünlüğü tanıdılar. 

Ambulanstan öncelikliler var.

Başka bir enayilik, vergi barışında

Ekonomik sıkıntıya rağmen vergisini zamanında ödeyen, borcuna sadık olan, kamu ödemelerini aksatmayanları, ‘afsüre uzatma’ gibi etik dışı kararlarla enayi yerine koyuyorsunuz.

Helal, alın teri ile kazanan, kıt kanaat biriktirenler, ‘varlık barışı’ gibi kuralsızlara ödül veren kamu, dürüste ‘enayi’ demiş oluyor.

Engelli otoparkına araç koyan hadsizlere göz yumarsanız, kadına şiddeti iyi halden(!) salıverirseniz, suyu getiren ile testiyi kıranı bir tutarsanız, bu ülkede dürüst insanları enayi yerine koymuş olursunuz.

Bunu neden yapıyorsunuz?

Bizler, vergi veriyor, kurala uyuyor, dürüst davranıyoruz.

  BİZİ ENAYİ SAYMAKTAN UTANMIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yasalarla aldatma

YASAL AMA HELAL Mİ?

1-Yasalar ve piyasa şartları ne olursa olsun,

2-Gayriahlaki iş ve uygulamalar kabul edilemez.

3-Helalleşmek;

4-Dava kazanmaktan daha üstündür.

5-Çünkü her yasal hak; helal değildir…

Asıl olan, hakkın helal edilmesi olmalıdır.

Asıl olan helalleşmek olmalıdır.

Helalleşmek, mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır.

Alev Alatlı böyle diyor; ‘Çünkü her yasal hak, helal değildir ve olamaz.’

Misal; imar ruhsatı almış bir müteahhit, şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama helal değildir.

21’inci Yüzyılın en yaman toplum projesi, helal olanı, yasal olanla örtüştürmektir.

Seçimle gelen ve yasal yetkilerle donatılmış bir siyasetçi düşünün, bu kişinin kısa sürede ve anormal bir şekilde zenginleşmesi, parayla oynar hale gelmesi belki yasalara uygun olabilir ama helal midir?

Bir işadamı düşünün, vergi ödememek için, yeminli yeminsiz mali müşaviriyle yasaların boşluklarını sonuna dek kullanır.

Sonra da vicdanını rahatlatmak için devlete okul bile yaptırır ama helal midir?

Bir belediye başkanı, meclis üyesi hepsi yasal imar ruhsatlarıyla dere yatağına bina yaparlar, bunların tümü yasal olabilir ama helal midir? Helal ile yasal olanı karıştırıyor olmayasın?

ÇAKTIĞIN KAZIK YASAL OLABİLİR AMA HELAL Mİ?

DEVAMINI OKU

Kırmızı çizgiye dikkat

KIRMIZI ÇİZGİNİN 5 GEREKÇESİ

1-Sınırları belirler

2-Değerleri çerçeveler

3-Ötekine had bildirir

4-Bizi biz yapandır

5-Toplumsal barışı sağlar

Ekonominin kırmızı çizgisi;

enflasyon, işsizlik, cari açıktır.

Kırmızı çizgi hayatın her alanında acil durum ifadesidir.

Trafikte uyulmadığında hayat bitirir.

Hayatın kırmızı çizgileri, toplumların birlikte yaşamalarının kurallarıdır…

Demokrasideki özgürlüklerin kırmızı çizgisi, bir diğerinin özgürlük sınırıdır.

Kırmızı çizgi, üzerinde sıkı durulan ve taviz verilmeyen bir tavır veya tutumdur.

Bir insan hangi alanlarda taviz vermez ise o alanlar onun kırmızı çizgisidir.

Ekonominin kırmızı çizgisi; enflasyon, işsizlik ve cari açıktır. 

Sağlığın kırmızı çizgisi; hayatiyeti koruyanlardır.

Trafikte kırmızı çizgi; eğer araç kullanıyorsan, yayaların güvenliği, sen yaya isen kırmızı ışığa riayettir.

Ahlakın kırmızı çizgisi; temel ahlaki değerlere itaat, yasaların kırmızı çizgisi; kuralları çiğnememektir. Vücudun kırmızı çizgisi; kalptir ve kalp kıran, kırmızı çizgiyi ihlal etmiştir.

Ülkenin kırmızı çizgisi; sınırları olduğu kadar, o ülkenin toprak bütünlüğü ve uluslararası arenadaki itibarıdır.

Kırmızı çizgileri olan, ötekinin kırmızı çizgilerine dikkat etmeli.

Aksi halde çizgi ihlali, çatışmaların sebebi olabilir.

  KIRMIZI ÇİZGİLERİN VAR MI VE NELERDİR?

DEVAMINI OKU

Yasalarla aldatmak

DAVAYI KAZANDIN AMA MÜŞTERİYİ KAYBETTİN

1-Yasaları eğip büküp,

2-Kendi çıkarı için kullanan,

3-Yasal ama etik dışı firma modelleri;

4-Eninde sonunda her yerde kaybedecek.

5-Unutma; her yasal hak helal değil.

Teknolojide ve iş yapma kültüründe yaşanan gelişmeler; müşteriyi “varlık sebebi” ve işini “ibadet” sayan yaklaşımın; sürdürülebilir ve kazandıran bir tutum olduğunu gösteriyor.

Neticede, “etik” olmak; ahlaki duyarlılıktan öte, ekonomik mantığı olan bir davranış…

Müşteriyi yasayla koruduğumuz geçmiş yıllarda, kurnaz işadamları; yasaların ardından dolaşıp, hukuken haklı çıkacak dümenler peşindeydi. Sonuçta kaybettiler…

Çünkü değişen rekabet koşullarında seçenekleri artan müşteri, bir başkasını tercih ederek; bu, kanunen haklı fakat etik olarak dökülen firmaları; sildi süpürdü.

Reklamlarıyla “kafa karıştıran”, kampanyalarıyla müşterisini “aldatan”, yalan söylemese dahi “doğruyu saklayıp” müşterisine tuzak kuran kurnazlar hala var fakat hayatları giderek zorlaşacak gibi görünüyor.

Müşteriyi “firmamızın parasını cebinde taşıyan insan” diye tanımlayan etik dışı zihin yapısındakilerin kaybedeceği bir dönem geliyor zira…

KURNAZLIK MAHARET MİDİR?

DEVAMINI OKU

Yanlış işin bedeli var

SUÇ VE CEZA 5’LİSİ

1-Hayatı düzenlemek yasa gerektirir

2-Daha fazla yasa daha fazla suç tanımlar

3-Yasa tanımazlar toplum kirleticileridir

4-Af, cezayı giderir de suç yerinde kalır

5-Her suç ceza gerektirecektir

Ceza; uygun bulmayanın uygun bulmadığı davranışlara karşı yapana uygulanan üzüntü, acı, sıkıntı verici işlem…

Yasanın, topluma zarar veren eylemlere karşı öngörülen yaptırım

Yaptığı “yanlış işin” zararına uğramak…

Cezanın bir gerekçesi, o gerekçenin bir tanım koyanı ve o tanımın yaptırım uygulama gücü vardır.

Ceza, onu uygulayacak güç yoksa yaptırıma dönüşmez.

Ceza, gücünü tanımlardan alır. Sistem, kendini koruma adına suçu icat eder ve her suç, cezayı gerektirir.

Affın gücü, cezaya yeter de suç, tanımı ortadan kalkmadığı sürece varlığını korur.

Hammurabi, bundan 3 bin 800 yıl önce Babil sokaklarına diktiği tabletlerle cezayı tanımlayan ilk kral olmuştur.

Suç tanımları yaparak cezayı yasalara bağlamakla kalmamış, “ben bu yasayı bilmiyordum” bahanesini sonsuza dek ortadan kaldıran; “yasaların biliniyor olması ön kabulünü” icat etmiştir.

Bugün yasaları biliyor ve yanlış iş yapınca ‘ben yasayı bilmiyordum’ diyemiyoruz.

Bedelini ödetiyorlar bize.

        HANGİ SUÇUN CEZASIZ KALMIŞ OLABİLİR?

DEVAMINI OKU

Neden adil olmalıyız?

ADALETİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Hayatın mülkün temelidir

2-Toplumu ayakta tutar

3-Adalet güçlü ise erdemdir

4-Güçsüz adalet acizliktir

5-Adil olmayan yönetim ülkeyi bitirir

Güç; adaletle dengelenmezse felakettir.

Adalet; orta yol, istikamet. Arapça kelime…

Bizde yüklendiği anlam; yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanımını sağlamak…

Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, herkese uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme ve doğruluk ifadesi

Peki, neden adaletli olmak zorundayız? Gücüm varsa zulmetmekten beni alıkoyan nedir ki?

Adalet, bireysel sorumluluklar penceresinden dürüstlük ilkesine dayanır. Ancak temel içgüdü; bireyin kendini korumasıdır.

Adaletsizliğin eninde sonunda can yakacağı bilinir ve bu yüzden “en yüce erdem” diye nakşedilir zihinlere…

Adalet güçlü olmak zorundadır. Adaleti sağlayan iki dinamik vardır; 1-erdem, 2-güç.

Bu yüzden güçsüz adalet acizlik, adaletsiz güç ise zulümdür. Güç; adalet ile dengelenir.

Eğer adalet yoksa, en güçlü sistem, en büyük yıkımla sonlanacaktır.

Öyle ki gaddar pek çok kral taht sürmüştür de adaleti sağlayamayan çoğu iyi kralın sonu çabuk gelmiştir.

Adalet, hayattır.

        SEN ADİL DAVRANDIĞINA İNANIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Tüketici sorumluluğu

YASA KORUMASI BİR YERE KADAR
Tüketiciyi koruma yasaları bize sunduğu haklar yanı sıra sorumluluklar da yüklüyor.
Ayıplı malı ayıplı hizmeti ayıplı fiyatı fark etme külfeti tüketicinin üzerinedir.

Töre köylerin, yasa kentlerin düzenleyicisidir. Kente dair ilk yasaların şekillendiği Babil’de bundan 3 bin 800 yıl önce Hammurabi; çok önemli bir adım attı. Yasalarını, Babil sokaklarında dev tabletlere kazıyarak, bilinmelerini sağladı.

Bir yasanın gücü, yapanından ziyade uygulayanın enerjisinden gelir. En modern yasa, ona sahip çıkmayan insanın elinde tarihin belge arşivini boylar. Bu, vergiden cezaya dek bütün yasalar için geçerlidir. Ancak tüketici yasaları için daha da geçerlidir.

Tüketiciye yasa ile sunulan haklar, yeterli düzeydedir ancak tüketicinin de haklarını bilme sorumluluğu vardır. Devlet koruması, yasa ile sınırlı olsa da tüketici, hakkını bilme ve talep etme sorumluluğu göstermek zorundadır.

Önüne uzatılan belgeyi incelemeden imzalamış ve yığınca külfetin altına girmişsen, mahkemeleri meşgul etmeden önce  neyin altına imza attığını bilmelisin. İnternet çağında para ödediğin şirketin aslında var olmadığı için zarara uğradıysan; ‘devlet beni korusun’ diyemezsin.

SORUMLULUĞUNU BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

İş kazası kimin işi?

YASA YETMEZ İNSAN ŞART
Günde 172 iş kazasında 4 işçi ölüyor 6’sı iş görmez hale geliyor.
Yasa kadar bizlerin kendi güvenlik hakkımızı savunmamız, bunu sağlamayan patronları buna zorlamamız şart.

Her cinayetin failleri ve maktulleri olur.

İş kazalarını kurbanlara ağıt üzerinden götürme kolaycılığındaki bizler, işyeri güvenliğinde çalışanların payı olması gerçeğini ne yazık ki bilmiyor, dile getiremiyoruz.

Bu cinayetlerden yalnızca yasaları ve denetimsizliği sorumlu tutarak 85 yıl geçirdik ve acı sonuçlar ortada;

İş kazlarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü bir ülke…

Eğer siz işyerlerini patronların “mini krallığı” gibi tarifleyip, riskleri bile bile madene, işyerine giriyor iseniz, en güçlü iş güvenliği yasası dahi, kapıda kalır, işe yaramaz.

Eğer siz biat kültüründe, üstelik hayatı risk altında olan siz iken, güvenlik açıklarını görerek bile bile o işyerinde çalışıyorsanız, bilinçsiz patronun suç ortağı değil misiniz?

Eğer çalışan bu “cesareti” gösteremiyorsa, sendika, eğitmiyorsa, devlet yetkin denetim yapamıyorsa, mühendisinden işçisine kadar herkes (Bana bir şey olmaz) mantığı ile çalışıyorsa daha çok görürüz iş cinayetlerini…

         İŞYERİNDEKİ RİSKLERİ GÖREBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU