Üretmeyen teknoloji

KLAVYE Mİ yoksa MOUSE MU?
Soru: “en fazla mouse’u mu yoksa klavyeyi mi kullanıyorsun?”
Cevapların dağılımı ilginç; %80 mouse, %20 klavye.
Klavye; genelde ÜRETİMİ, mouse ise TÜKETİMİ temsil ediyor.

Neredeyse bütün dünya; kimi yoğun kimi kısmen teknoloji kullanıyor. Ama teknolojiyi üretmiyorsanız büyük ihtimalle tüketicisi olmuşsunuz demektir. Bizde; üretim süreçlerinde akıllı ve gereği kadar teknoloji kullananlarımız çoğunlukta. Sorun, üretmeyen teknolojinin tüketicisi olanlarımızda…

Çeyrek asır önce bilişim konferanslarında sıkça uyguladığım test şuydu; ‘Bilgisayarı olan el kaldırsın.’ Önceleri  tek tük ama sonraları, salonun neredeyse tamamı el kaldırır oldu. Bilgisayarı olanlara şunu sorardım; ‘En fazla mouse’u mu yoksa klavyeyi mi kullanıyorsunuz?’ 

Gelen cevapların genel dağılımı ilginçti; %80 mouse, %20 klavye. Benim bu duruma yaptığım yorum klavyenin üretimi mouse’un tüketimi temsil ettiğiydi.

Gerçi mouse ile üretim yapan tasarımcı benzeri işler de söz konusu ama geneli fazlaca etkilemez. Bugün cep telefonları bilgisayarlaştıkça mouse’un yerini parmak aldı.

Şimdi soru şu; o parmaklar ile katma değeri olan ne gibi üretim yapıyoruz? Üretmeyen teknoloji bizi tüketiyordur.

     TEKNOLOJİ İLE ÜRETİCİ MİSİN TÜKETİCİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Dijitalleşmeyi abartma

BİTLER BAYTLAR İLETİLSE DE
ATOMLAR YERLİ YERİNDE…
#Korona sürecinde dijitalleşmenin önemi arttı.
Pek çok şey online hale geliyor.
Ancak abartmamalı.
Zira hayatın tüm gerçeği, sanal dünyaya sığmıyor.

Korona yüzünden iş yapma kültüründe derin kırılmalar var. Pek çok alışkanlığımızı terk eder olduk. Ekonomiler yeniden açılma gayretinde… Bu süreçte online çözümler hızla önem kazanmaya başladı. Yeni normalde dijitalleşme şart oluyor.

Ancak sorun şu ki dijitalleşmeye bağlanan umutların haddi hesabı yok. Satış, pazarlama, üretim, tedarik, evde çalışma gibi her alanda dijitalleşme şart deniyor.

Burada sorun her işi dijitale taşıyamayacağımızdır. Korona sonrası oluşacak ortamda yeni ihtiyaçları ve yeni harcama eğilimlerini göz önüne alıp bunlara uygun dijitalleşme düşünmek gerekiyor.

Bizler bitleri baytları ağ üzerinden nakledebiliyoruz ama atomlar yerli yerinde duruyor. Birileri onu bize getirmeli. Beyaz yakalı çalışan evde olabilir ama mavi yakalı, torna başında olmak zorunda.

Otobüs şoförü evinden çalışamaz. Pilot uçakta olmalı. Pizzayı internetten sipariş edersin de eklenti olarak e-postayla göndermezsin. Kapıya taşımalısın.

Online olacak işler var, olmayacak işler var. Ak ile karayı karıştırmayalım.

CEBİN PİZZA PİŞİREBİLİYOR MU?

DEVAMINI OKU

Hibe mi heba mı?

HİBELERİ BAŞARI KRİTERİNE BAĞLAYALIM
Üretimi, istihdamı desteklesin diye devletin dağıttığı hibelerin çoğu, heba ediliyor.
Sebebi; verilen hibelerin amacına uygun kullanıldığının izlenmemesi…

Türkiye, hibe zengini… Devlet desteği talebinde bulunanlar için tasarlanır. Kredi; geri alınan, hibe geri alınmayandır.

Hibe; karşılıksız vermek anlamı taşır. Herhangi bir ürünü veya bedeli, bir başkasına bağışlamak, yani karşılıksız, geri alınmaksızın vermektir. Devlet bunu, üretime, istihdama bir tür teşvik ve destek olarak verir. Bizde yaygın yöntemdir.

Ancak sorun şudur ki bu HİBE veriliş amacına uygun ve bir başarıya  adreslenmeyince, HEBA oluyor, boşa gidiyor.

Hibe, üretim, istihdam gibi amaca uygun kaldıraç haline getirilmeli. Devlet hibe versin ama akıbetini de takip etsin. Misal 1000 KOBİ hibeyi alsa ve her biri 100 bin $ ihracat yapsa, 100 milyon $’lık hedef gerçekleşir. Her biri fazladan 2 istihdam oluştursa ilave 2 bin kişiye iş bulunur.

Bizdeki hibelerin veriliş şekline bakıyoruz ve çok azının işe yaradığını görüyoruz. Öylesi örnekler var ki dudak uçurtur.

Üretim için aldığı hibe ile altına araba çekeni, kır düğünü yapanı, kata, yata harcayanı bilirim. Hibe heba olmamalı

        DEVLETTEN ALDIĞIN HİBEYİ HEBA ETMESEN?

DEVAMINI OKU

Akıl, telefonda mı yoksa üretimde mi?

KLAVYE Mİ MOUSE MU?
Soru: “en fazla mouse’u mu yoksa klavyeyi mi kullanıyorsun?”
Cevapların genel dağılımı ilginç; %80 mouse, %20 klavye.
Klavye; genelde ÜRETİMİ, mouse ise TÜKETİMİ temsil ediyor.

Söz konusu tüketim olunca ulusça yeteneğimiz inanılmaz…

Yeni icadı üzerinden hafta geçmeden benimser, kullanır, bedeli ne ise öderiz. Tüketimin bizlere sunduğu konfora gösterdiğimiz uyumu, üretim sürecinde başaramayınca aradaki farka; cari açık diyoruz.

Cari açık (akıl açığı okunur) iktisadi bir tanım olsa da kazandığından fazlasını harcamanın ifadesinden başka bir şey değil.  Misal Henüz kazanmadığın parayla gidip akıllı telefonu alırsan ne olur?

Olacağı şu… Yılda 12,2 milyon cep telefonuna 2,2 milyar $ öder, cari açığı beslersin… Kazandığından fazlasını harcar isen bunu nasıl finanse edersin? Borç alarak tabii ki…

Peki, sana borç verenler vade sonunda tahsilâta gelince neden sorun olur? Çünkü üretmemiş tüketmişsindir. Üretmediğin teknoloji, eninde sonunda sırtına, aklına yük olacaktır.

      TEKNOLOJİYİ ÜRETİMDE KULLANABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Klavye mi mouse mu?

KAYNAK SORUNU DEĞİL İDRAK SORUNU
Bilgiye kaynak aktarmak gerek.
Bizde kaynak bol fakat idrak eksik.
İdrak, eğer sen üretmemiş isen o bilgiyle hayatını yönetemeyeceğin gerçeğidir.

25 yıl önce bilişim konferanslarında sıkça uyguladığım test şuydu: ‘Bilgisayarı olan el kaldırsın.’ Önceleri tek tük ama sonraları, salonun neredeyse tümü el kaldırır oldu.

Bilgisayarı olanlara devamla şunu sorardım: “En fazla mouse’u mu yoksa klavyeyi mi kullanıyorsunuz?

Gelen cevapların genel dağılımı ilginçti; %80 mouse, %20 klavyeBenim buna getirdiğim yorum, klavyenin üretim, mouse’un tüketimi temsil ettiğiydi. Kısaca; üretmiyorduk

Rahmetli Turgut Özal, 80’lerde şunu diyordu; ‘1 milyon bilgisayar olsa, Türkiye’yi uçururduk.’ Kastettiği; bilgi sayesinde ekonominin dönüşeceği idi. Ancak Özal’ın vefatı ardından bu zihniyet sürdürülemeyince işyerlerimiz ve evimiz bilgisayarla dolmasına rağmen, sektör uçtu fakat Türkiye yerinde kaldı. Sebep? Bilginin de tüketicisi olduk.

Son 15 yıldır araştırma ve geliştirmeye bıkmadan kaynak aktarıyoruz. Ancak AR’aştırdığımız kadar GE’liştiremedik.

Ben bunu üretimsizliğe bağlıyorum. Başkasının ürettiği

        bilgiyle yetinmemeliyiz. BİLGİ ÜRETİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU