Sosyal medya özgür ama kirli bilgi kaynağı…

“GÜVENMİYORUM AMA GEREKLİ”

1-Sosyal medyalar; #Facebook #Instagram #Snapchat #Telegram #TikTok #Twitter #Whatsapp #Youtube

2-hayatımızda büyük yer kaplıyor

3-Ama güvenmiyoruz.

4-En büyük sorun;

5-Yalancı hesaplar

İNGEV TAM ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliği ile yapılan İnsani Gelişme Monitörü Araştırması; Türkiye’de halkın önemli çoğunluğunun sosyal medyayı aynı anda hem ÖZGÜR (%56)  hem SAHTE (% 61) diye tanımlıyor.

%48’lik kesim kendisini sosyal medyada pasif izleyici kabul ediyor. Gündemi dar ama aktif azınlık belirliyor. Geleneksel haber kaynakları önemli ama itibarları azalıyor. Görüşlerime uygun haber ve yorum paylaşırım diyenlerin oranı; %31. İnanmadığına tepki verenler %24.

Peki, sosyal medyayı hangi amaçlarla kullanıyoruz? Haber almak %88, Okuduğunu teyit; %88, Takipteki kişi kurumun görüşünü öğrenmek %77, Tanıdığımı merak; %72, Kendime dair olanları paylaşmak %60,

Ülkemde olup bitenlere dair kendi görüşümü paylaşmak; %54. Bu arada 55 yaş üstündeki kendi tanıdığını izlerken 18-34 yaş kendisini paylaşıyor. Kısaca, sosyal medyanın güven sorunu var

    SENİN SOSYAL MEDYAYA BAKIŞIN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Görünüyorum o halde varım

MEŞHURİYET DÖNEMİ

1-Sosyal medya; hemen herkesi,

2-Dünya çapında yayıncı yaptı.

3-Ama ortalama 150 izleyicisiyle.

4-Meşhuriyet; fenomenleşmek, görünür olmak; 5-En büyük uğraşımız haline geldi.

Herkesin küresel çapta yayıncı olduğu ama ortalama 150 izleyeninin bulunduğu tuhaf bir görünürlük çağındayız.

Tuhaf çünkü hiçbir zaman bu kadar iletişim imkanlarına sahip değildik.

Tuhaf çünkü her birimizin cebinde matbaa, fotoğraf makinesi, kayıt cihazı, TV stüdyosu, reji masası, daktilo gibi yayın donanımları var ve tümü bir cep telefonuna sığabiliyor.

Tuhaf çünkü; eskiden bakmak için çektiğimiz fotoğrafları şimdi bakılmak için çekiyoruz.

Sosyal medya platformları Twitter, Facebook, InstagramLinkedinTikTok; bizim paylaşımlarımız ile var oluyor.

Her birimizin derdi, daha fazla görünür hale gelmek.

Çektiğimiz fotoğraf ve videoların %97’sine bir daha asla bakmıyoruz.

İzlenme ve beğenilme sayısı yeni itibar ölçüsü oldu. Bu meşhuriyet döneminde birikimin bilginin önemi kalmadı, paylaşım sayısı yeni rütbe oldu.

Eskinin ‘düşünüyorum o halde varım’ ilkesi; ‘görünüyorum o halde varım’ pratiğine erişti.

Görünmüyorsan; yoksun!

Yapman gereken, sosyal medya ile görünür hale gelmen…

SEN MEŞHURİYET ÇAĞININ NERESİNDESİN?

DEVAMINI OKU

280 karakterle bilim insanı olmak imkansız

ENFORMATİK CEHALET

1-Sizi bilmem ama ben kendimi her geçen günde,

2-Daha da cahil hissediyorum.

3-Okudukça cehaletim artıyor.

4-Cehalet tahsil ediyor gibiyim.

5-Bilmem gerekenleri daha fazla fark ediyorum.

Twitter 140 karakter limiti 280’e çıkarılınca mesajların uzunluğu daha da kısalmış ama atılan twit sayısı artmış.

Soru şu; 280 karakterle bilim olur mu? Olmaz tabii ki…

Olsa olsa malumatfuruşluk olur ki bu da insanı ‘yarım porsiyon aydın’ yapar. Münevver değil

Günde 5 saat televizyon ve internetle meşgul iken yılda ancak 10 saat kitap okuyarak uygarlık mirasımızın hakkını veremeyiz.

Bildiğim şudur; arama motoru ile 280 karaktere sığdırılmış aforizmalarla gerçek bilgiye sahip olunmaz.

Gün bitmeden değerini yitiren bilgiyle zamana meydan okuyan eserler verilemez.

Bilgi için daha fazla emek harcamak gerekir. Yüzeysel bilgi bilim için yetersizdir.

Derinleşmek ise daha fazla okumak, daha nitelikli bilgi talebiyle olur.

Cebimize akan bilgiyle alim değil, sosyal medya fenomeni olursunuz.

O da ertesi güne kalmaz. Buna enformatik cehalet diyoruz.

         BİLİM İNSANI OLMAYI DÜŞÜNÜR MÜYDÜNÜZ?

DEVAMINI OKU

Çok değil verimli çalış

VERİMLİ ÇALIŞMAYI ÖĞRENMELİ

ABD’de 1 saatlik çalışma milli geliri 40$ arttırıyor. AB’de bu rakam 29$.

Türkiye’de ise yalnızca 5$.

ATM gibi 7/24 çalışsak dahi az kazanıyoruz.

Sebep; kamu-özel yapısal köhneliklerimiz.

Çalışırsak olur… Şimdiye dek şiarımız buydu. Eğer çok çalışırsak tüm müşkülleri halleder, zenginleşiriz. Ancak bu ezber sorgulanıyor artık: Çok çalışmak çağı yakalamaya yeter mi?

Misal bilgi toplumu için bu geçerli mi? Saniyeler üzerinden ilerleyen dijital çağda; seni rekabette öne çıkaran olan çok çalışmak mı? Sıçramanı sağlayacak mı?

Rekabetin şiddeti ile nasıl başa çıkabiliriz? Varlığımızın tehlikede olduğu bir dönem yaşıyoruz. Farkında mıyız?

Şirketler; her yeni çıkan alana saldırmaya çalışıyorlar. Twitter’da olayım, Instaram’da, Youtube’da, Clubhause’da da olayım. Yeni enstrümanlar çıkarıyorlar ve biz bir süre sonra onlar için çalışır hale geliyoruz. Gönüllü köle gibi.

Çok çalışma çağı geride kaldı. Merak ve bilgi ile yoğrulmuş verimli ve zeki çalışma çağına girdik. Çalışkan ama akıllı değilse, ATM gibi 7/24 çalışsan ne fayda; kaybedersin.

Değer üretmeyen süreçleri ayıklamadıkça çok çalışmak ömrü heba eder, zenginlik getirmez, ülkeyi kalkındırmaz.

        VERİMLİ Mİ ÇALIŞIYORSUN YOKSA ÇOK MU?

DEVAMINI OKU

Görünüyorum O halde varım

MEŞHURİYET DÖNEMİ

Sosyal medya herkesi dünya çapında yayıncı yaptı.

Ama ortalama 150 izleyicisiyle…

Meşhuriyet; fenomenleşmek, görünür olmak,

en büyük uğraşımız haline geldi.

Herkesin küresel çapta yayıncı olduğu ama ortalama 150 izleyeninin bulunduğu tuhaf bir görünürlük çağındayız.

Tuhaf çünkü hiçbir zaman bu kadar iletişim imkanlarına sahip değildik.

Tuhaf çünkü her birimizin cebinde matbaa, fotoğraf makinesi, kayıt cihazı, TV stüdyosu, reji masası, daktilo gibi yayın donanımları var ve tümü bir cep telefonuna sığabiliyor.

Tuhaf çünkü; eskiden bakmak için çektiğimiz fotoğrafları şimdi bakılmak için çekiyoruz.

Sosyal medya platformları Twitter, Facebook, Instagram, Linkedin, TikTok; bizim paylaşımlarımız ile var oluyor.

Her birimizin derdi, daha fazla görünür hale gelmek. Çektiğimiz fotoğraf ve videoların %97’sine bir daha asla bakmıyoruz.

İzlenme ve beğenilme sayısı yeni itibar ölçüsü oldu. Bu meşhuriyet döneminde birikimin bilginin önemi kalmadı, paylaşım sayısı yeni rütbe oldu.

Eskinin ‘düşünüyorum o halde varım’ ilkesi; ‘görünüyorum o halde varım’ pratiğine erişti. Görünmüyorsan; yoksun!

Yapman gereken, sosyal medya ile görünür hale gelmen…

        SEN MEŞHURİYET ÇAĞININ NERESİNDESİN?

DEVAMINI OKU

SOSYAL MEDYA özgür ama kirli bilgi kaynağı

“GÜVENMİYORUM AMA GEREKLİ”
Sosyal medyalar; #Facebook #Instagram #Snapchat #Telegram #TikTok #Twitter #Whatsapp #Youtube hayatımızda büyük yer kaplıyor ama güvenmiyoruz.
En büyük sorun; yalancı hesaplar…

İNGEV TAM ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliği ile yapılan İnsani Gelişme Monitörü Araştırması; Türkiye’de halkın önemli çoğunluğunun sosyal medyayı aynı anda hem ÖZGÜR (%56)  hem SAHTE (% 61) diye tanımlıyor.

%48’lik kesim kendisini sosyal medyada pasif izleyici kabul ediyor.

Gündemi dar ama aktif azınlık belirliyor.

Geleneksel haber kaynakları önemli ama itibarları azalıyor.

Görüşlerime uygun haber ve yorum paylaşırım diyenlerin oranı; %31. İnanmadığına tepki verenler %24.

Peki, sosyal medyayı hangi amaçlarla kullanıyoruz?

Haber almak %88, Okuduğunu teyit; %88, Takipteki kişi kurumun görüşünü öğrenmek %77, Tanıdığımı merak; %72, Kendime dair olanları paylaşmak %60, Ülkemde olup bitenlere dair kendi görüşümü paylaşmak; %54.

Bu arada 55 yaş üstündeki kendi tanıdığını izlerken 18-34 yaş kendisini paylaşıyor.

           SENİN SOSYAL MEDYAYA BAKIŞIN NEDİR?

DEVAMINI OKU

280 karakterle bilim insanı olmak imkansız

ENFORMATİK CEHALET
Sizi bilmem ama ben kendimi her geçen gün daha da cahil hissediyorum.
Okudukça cehaletim artıyor.
Cehalet tahsil ediyorum.
Bilmem gerekenleri daha fazla fark ediyorum.

Twitter 140 karakter limiti 280’e çıkarılınca mesajların uzunluğu daha da kısalmış ama atılan twit sayısı artmış.

Soru şu; 280 karakterle bilim olur mu? Olmaz tabii ki…

Olsa olsa malumatfuruşluk olur ki bu da insanı ‘yarım porsiyon aydın’ yapar. Münevver değil… Günde 5 saat televizyon ve internetle meşgul iken yılda ancak 10 saat kitap okuyarak uygarlık mirasımızın hakkını veremeyiz.

Bildiğim şudur; arama motoru ile 280 karaktere sığdırılmış aforizmalarla gerçek bilgiye sahip olunmaz. Gün bitmeden değerini yitiren bilgiyle zamana meydan okuyan eserler verilemez. Bilgi için daha fazla emek harcamak gerekir.

Yüzeysel bilgi bilim için yetersizdir. Derinleşmek ise daha fazla okumak, daha nitelikli bilgi talebiyle olur. Cebimize akan bilgiyle alim değil, sosyal medya fenomeni olursunuz.

O da ertesi güne kalmaz. Buna enformatik cehalet diyoruz.

         BİLİM İNSANI OLMAYI DÜŞÜNÜR MÜYDÜNÜZ?

DEVAMINI OKU