Sorumluluğunu öteleme

5 SORUMLULUK BİLİNCİ

1-Haklarının farkındasın

2-Görevinden kaçmazsın

3-Yetkilerinin hakkını verirsin

4-Verdiğin söze sahip çıkarsın

5-Kurnaz değil adil olursun

Toplum, sorumluluk öteleyeni affetmez.

Sorumluluk; bireyin üstlendiği, yapmak zorunda olduğu, yürütmekle görevli kılınan, gerektiğinde hesap verebilme hali…

Mesuliyet. Mesul olma durumudur. Sorumluluk, külfettir. Nimeti tanımlı külfettir.

Karşılığında onay para, mevki, aidiyet alırsın. Çoğu kişi ya yetkisizlikten veya konfor ya da ahlak zaafından ötürü, sorunu; kendi sorumluluk alanının dışına iter.

Çevre için sorumluluklarını yerine getirmez ve “zaten iklim değişikliği” diyerek sorunu kendi dışına atar. Fakat toplum, sorumluluklarını öteleyenleri, bir şekilde cezalandırır.

Ya yetki ve haklarından mahrum ederek veya toplumdan tecrit ederek…

Neticede sorumluluk; hayata karşı taşıdığımız görevler manzumesi, sözleşmesidir.

Hak talebinde olanın sorumlulukları reddetmesi söz konusu olamaz. Olursa; toplumsal sözleşmeleri ihlalden sorumlu tutulacaktır. 

Sorumsuzlar er veya geç sorun olacak ve yetkileri budandığı gibi haklarından da mahrum kalacaklardır.

       SEN SORUMLULUKLARININ FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Mahrumiyet ve tecrit

SAHİP OLDUKLARIN;
ASLINDA SANA SAHİPMİŞ
Varlık içinde yokluk çekiyor olmayasın?
Kalabalıkta yalnızlık çekmenin sebebi ne?
#Korona MAHRUMİYET ile hiçleşebilmeyi
TECRİT ile tekleşebilmeyi fark etmemizi sağladı.

Korona ile farkına vardığımız iki kavram. Her ikisi de bizim baş etmemiz gereken hal. Mahrumiyet, yoksunluk demek… Var iken ondan yoksun kalma hali…

Yoksulluktan farkı, elde var iken kullanmamak, ondan mahrum olmaktır…

Tecrit ise izolasyon veya hiçleşme demektir. Bir insanın dış dünyadan koparılarak kendi haline bırakılmasıdır. İlişkiden bulunduğu topluluktan çıkarmak, sosyal, ekonomik ve kültürel olarak yalnızlığa terk edilmektir.

Bunun yanı sıra kendisine veya çevresine  zarar verme ihtimali gösterenlerin ayrı bölüm içinde muhafaza edilmesini anlatır. Bu salgın sürecinde fiziksel mesafeyle tecridi, eve kapatılmakla pek çok haktan mahrumiyeti tattık.

Gördük ki arada ruhsal ve bedensel arınma gerekiyormuş. Her hak mahrumiyetiyle hayatımızdan olmuyor her tecritte ölmüyormuşuz.

Hatta bu durum ruha iyi geliyor, aslında ne az şeye ihtiyacımız olduğunu fark edebiliyormuşuz. Uzun sokağa çıkma yasağında belki de en güzeli, içimize doğru seyahati denemek olacaktır.

         KENDİ İÇİNE SEYAHAT ETMEK İSTER MİSİN?

DEVAMINI OKU

Sokağa çıkma Türkiye

KORONA BULAŞTIRICISI OLMA
Salgınla mücadelede en etken tedbir; tecrit.
İşi ve görevi gereği sokağa çıkmak zorunda değilsek, bizlere düşen sorumluluk; evde oturmak.

Korona virüsü pusuya yatmış, bulaşacak insan arıyor. Gözle görülmüyor diye ‘bana bir şey olmaz’ gafleti içindekiler yüzünden yayılma hızı artabiliyor. Yaşlılara getirilen yasak herkes için geçerli olmalı. Pek çok insan şu anda evde ve sorumluluk sahibi. Fakat virüse karşı bilinç sahibi olsa dahi dışarı çıkmak zorunda olan yüzbinlerce vatandaşımız var.

Virüsün matematiği son derece basit; kendini taşıyacak ve içinde yaşayacağı canlı peşinde… İtalya’nın durumu bize ibret vermesi gerekirken güvenlik görevlileri hala birilerini sokağa çıkmaması için ikna etme gayretinde. Oysa şimdi bu gibilerin ‘toplum düşmanı’ ilan edilmesi gerektiği görülüyor.

Salgına karşı başarının sağlık sistemlerinin gücünden ziyade halkın kurallara uymasından geldiğini, binlerce ölü vererek kavrayabildik. Kamu spotlarıyla halka ezberletilen 14 kural bizlerin salgına ‘kuryelik’ yapmamamız için ne derece hayati olduğunu açıklıyor.

Bu kurallar içinde belki de en önemlisi; ‘kurallara harfiyen uy’ ilkesidir. Evde hayat var diyenlere kulak vermeliyiz.

HAYAT EVDE SEN NEREDESİN?

DEVAMINI OKU