Sağlıkçılar ölüyor

GÖREV ŞEHİDİ SAYILSINLAR

Bizleri hayatta tutabilmek için hayatlarını kaybeden sağlıkçılarımız, şehit sayılsın.

Bizim için ölen bu insanlarımıza borcumuz yok mu?

Haberimiz var mı? Bizler düğünlerde, plajlarda, kulüplerde, vur patlasın çal oynasın tedbirsiz dolaşırken, sağlıkçılarımız teker teker ölüyor. Doktorundan hemşiresine, destek biriminde çalışanından hastane görevlisine dek ölüyorlar.

Koronalı hastalarla temas halinde olan bu insanlarımız, bizi hayatta tutmak için olağanüstü fedakarlık içinde gece gündüz çalışırken, sorumsuzlarımız maske takmamayı dahi maharet sayabiliyor. Geçenlerde ‘maskesiz haydutlar’ diye bir kamu spotu yazmıştım, yemediğim hakaret kalmadı.

Sağlıkçılarımız ölmesin diye onlara iş çıkarmayalım diyoruz. Bakanı, bakmayanı; ‘tedbir alın, sağlıkçılara iş çıkarmayın’ diye haykırıyor. Tedbirleri ciddiye alanları özenle ayrı tutarak diyeceğim odur ki sağlıkçılarımızı bu sorumsuzlar öldürüyor.

Önerim; Korona salgını sürecinde canla başla mücadele eden ve canından olan doktor, hemşire ve diğer sağlıkçılarımız; ‘GÖREV ŞEHİDİ’ sayılsın.

Bizim için ölen bu değerli insanlarımıza hiç değilse böylesi bir minnet duyalım.

          BİZİM İÇİN ÖLENLERE BORCUMUZ YOK MU?

DEVAMINI OKU

Akbabanın PR zamanı

ŞEHİT CENAZESİNDE SAHNE ALANLAR
Mehmetçik CAN derdindedir.
Akbabalar ŞAN derdindedir.
Ölümlerden beslenirler.
Şehit cenazelerinde, yetim/öksüz kalmış çocuklarla aynı karede görebilirsiniz onları.

Trajediden ölümden beslenmek; tipik akbaba davranışıdır. Arslan pusuya düşürülmüştür, akbabalar başına dikiliverir.

Mehmetçik şehit düşmüştür, cenazesi al bayrağa sarılıdır.

Akbaba; cenazedeki her karede kendini göstermek ister.

Babası şehit düşmüş kız çocuğu acılar içinde kıvranıyordur.

Akbaba, ona sarılır; acısını paylaşmaz ama kendini gösterir.

Soma’da 301 canımız gider, ortaya çıkarlar, Ankara’da 102 gencimiz katledilir, ortalığa dökülürler.

İdlib’de 34 canımız şehit düşer, cenazelerinde boy gösterirler. Kamera hangi yöne bakıyorsa, orada poz verirler.

Bakın ben buradayım’ diye haykıran gösterişli kıyafetleri vardır. Cenazede yoksa medyadadır. PiaR’cısı çoktan ‘teröre lanet’ beyanatını size geçmiştir bile.

Arar hatta; ‘filancamız şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır dedi’ diye… Hatta bültene sırıtan poz eklemeyi de ihmal etmez.

Önerim şu; akbaba gibi ölümden beslenmeyin, mateminiz kendinizde kalsın. Şehit üzerinden kendine görünürlük sağlamak için cenaze cenaze dolaşma…

 ŞEHİT ÜZERİNDEN REKLAMA UTANMIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Şimdi tam zamanı

YENİMİZ Mİ DAR BEYNİMİZ Mİ DAR?
Elin silahıyla savaşmanın zaafları ortada.
Üstelik elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz.
Bizler ihtiyaç duyduğumuz ileri teknolojiyi kendimiz üretmeliyiz.

Kötü müttefik bizi sektör sahibi yaptı ya… Şimdi kötü diğer müttefik, yeni beceri sahibi olmamızı sağlamalı…

ABD’nin F-35’i yerine Türkiye’nin T-35’i. Patriot yerine Vatansever’i… Rusya S-400’ü yerine bizim T-400’ümüz.

Anlatmak istediğim, şimdi aklımızı başımıza devşirme ve gayretlerimizi birleştirme zamanının geldiğidir. Bizler içinde bulunduğumuz mücadelenin galibi olacak isek akıl birliği yapmak zorundayız. Y

ığınca üniversitemiz, ar-ge merkezimiz, teknokentimiz var ama kritik teknolojilerde dışa bağımlı olmamızın taşıdığı riskler ortada… Rusya’dan S-400, ABD’den Patriot bekleyerek vatan savunmasını elin insafına bırakamayız.

Biliyorum ki çok sayıda liyakat sahibi genç yeteneğimiz, bilim insanımız var. Faka sorun; iyiler ittifakı olmamasında… Eğer bunca şehidimize rağmen hala savunma alanında hamle yapmayacak isek bu cennet vatanı nasıl güvende kılabiliriz?

Bu yüzden aklımızı başımıza devşirmek, birlikte kendi savunma becerilerimizi artırmak i       için gayret etmeliyiz.

DÜŞMAN SENİ BEKLER Mİ?

DEVAMINI OKU