Kitlenin huzursuzluğu paydaşın yarın kaygısı

HUZUR VARSA HER ŞEY TAMAM

1-Huzurun yoksa çok şey eksik.

2-Huzursuz olmak;

3-Ya geçmişin pişmanlığında,

4-Veya yarının kaygısında yaşamaktır.

5-Bir kitlenin huzursuzluğu paydaşlarının yarın kaygısıdır

Huzur; Arapça hazır olma kökünden gelir.

Huzur; kişinin anda olması ise huzursuzluk, ya geçmişin pişmanlığında veya yarının kaygısında olmaktır.

Hazır değilse, kendisini şimdi burada hissetmiyorsa, yerleşik değil göçebe olduğu duygusunda ise huzursuzdur, rahat değildir, asayiş yoktur.

Bir kitlenin huzursuzluğu, paydaşlarının yarın kaygısıdır

Geçim sıkıntısıdır. 

Ekonomik krizdir

Savaşta olma halidir.

Salgınafetdüşman ve kıtlık tehditleriyle karşı karşıya kalma halidir.

Bir dağın huzursuzluğu; heyelan, karla kaplı yamacın huzursuzluğu çığ, denizin huzursuzluğu dev dalgalardır.

Huzursuz yönetici, topluluğu gerer.

Huzurunu kaçıracak olan; arkasını dönüp baktığında izleyicilerinin giderek azalıyor olmasıdır.

Huzursuzluğu; daha fazla güç talebi ve daha fazla yetki devşirmiş tek adamlık olacaktır.

Huzurunu kaçıranlardan uzak durman; sağlıktır, saadettir, ömrüne bereket, sana cennettir.

KENDİNİ HUZURLU HİSSEDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Paydaşını ikna et

AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR AMA

AKLI TUTULMUŞA ÇARE YOKTUR

1-Ekonomide alınan kararlar,

2-Katılımcılıktan uzak..

3-Tek beyin ürünü olunca, işe yaramıyor.

4-Oysa sağlık Bilim Kurulu modeli,

5-Karar süreçleri için başarılı.

Yöneticimsen, bana dair karar alabilirsin ama bana rağmen aldığın karar, işe yarar mı?

Her birimiz yasalar, kurallar ve alınan kararların paydaşıyız ve bunlara ikna edilmemiz şart.

Batı dillerinde hatır, gönül, vefa kelimeleri yoktur.

Zira bu dili var den sosyolojide bunların karşılığı yoktur.

Bizim dilde de ‘planvizyonmisyonstrateji’ kelimelerinin tam karşılığı yoktur.

Çünkü bizde kervan yolda düzülür, gözümüzle düşünür, Önce ateş eder; sonra nişan alırız.

Ekonomiye dair alınan kararlara bakıyorum.

Çok azı derin düşüncenin eseriydi. Çoğu panik atak psikolojisiyle, acele alınmış kararlardı.

Hal böyle olunca tedbir diye getirilen pek çok uygulama, yarattığı sonuçlar itibariyle başka bir yeni tedbir

Kamuda durum böyle iken özel sektörde durum farklı değildi.

Ben bunu, karar süreçlerindeki kibre bağlıyorum. 

Masanın en güçlü sesi, diğer görüşlere sesini duyurma imkanı vermezse katılımcılık sağlanamaz.

Bu da kararın kalitesizliğini belirler.

Paydaşını ikna etmelisin.

TEK KAFADAN ÇIKAN KARAR NİTELİKLİ MİDİR?

DEVAMINI OKU

Şeffaflığın gücü

HESAP VEREBİLİR OLMAK ŞART

1-Şeffaflık; gereklidir

2-Sırların ortalığa saçılması değildir

3-Şeffaflık; hesap verebilir olmanın gereğidir

4-Şeffaflık; güven duyulan şirketi var eder

5-Paydaşlarına hesap verebilmelisin

Halka açık şirketlerin yönetim kurullarında en az 2 bağımsız üye bulundurma prensibi var.

Şartları uygun yaklaşık 500 şirket için, 500’ü kadın, toplam 1000 yabancı üye, şirketin tepe yönetim katında olması demek.

Buna itiraz edenlerin gerekçelerini hatırlıyorum; “sırlarım ortalığa dökülecek” diyeninden; “şirketim yabancıların eline geçecek” paranoyasına dek kaygılar manzumesi…

Bu itirazları dinledikçe akla takılan soru şu oluyordu; Şeffaflıktan kime ne zarar gelir?

Sır dediğin bilgiye, küçük ortaklar adına vakıf olacak bağımsız üyelerden neden korkuluyor?

Bu durum aslında Yeni Ticaret Kanunu’ndaki, “ortaklar cari hesabına itiraz” argümanıyla aynı yerde buluşuyor; “hesap vermekten hoşlanmıyorum.

İster büyük ortağın ister hissedarın, küçük ortağın olsun; hesap vermeye yanaşmamak, artık kabul edilemezdir.

Halka açık olmasan da ve hesap verebilir olmalısın.

  PAYDAŞINDAN SAKLADIĞIN SIRRIN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Paydaşını ikna et

AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR AMA

AKLI TUTULMUŞA ÇARE YOKTUR

1- Ekonomide alınan kararlar, katılımcılıktan uzak

2-Tek beyin ürünü olunca, işe yaramıyor

3-Danışmalısın

4-Fikrini Paylaşmalısın

5-Bizi ikna etmelisin

Yöneticimsen, bana dair karar alabilirsin ama bana rağmen aldığın karar, işe yarar mı?

Her birimiz yasalar, kurallar ve alınan kararların paydaşıyız ve bunlara ikna edilmemiz şart.

Batı dillerinde hatır, gönül, vefa kelimeleri yoktur.

Zira bu dili var eden sosyolojide bunların karşılığı yoktur.

Bizim dilimizde de ‘planvizyonmisyonstrateji’ kelimelerinin tam karşılığı yoktur.

Çünkü bizde kervan yolda düzülürgözümüzle düşünürÖnce ateş eder; sonra nişan alırız.

Ekonomiye dair alınan kararlara bakıyorum.

Çok azı derin düşüncenin eseriydi.

Çoğu panik atak psikolojisiyle, acele alınmış kararlardı.

Hal böyle olunca tedbir diye getirilen pek çok uygulama, yarattığı sonuçlar itibariyle yeni tedbir gerektiriyordu.

Kamuda durum böyle iken özel sektörde durum farklı değildi.

Ben bunu, karar süreçlerindeki kibre bağlıyorum.

Masanın en güçlü sesi, diğer görüşlere sesini duyurma imkanı vermezse, katılımcılık sağlanamaz.

Bu da kararın kalitesizliğini belirler. Paydaşını ikna etmelisin.         

TEK KAFADAN ÇIKAN KARAR NİTELİKLİ KARAR MIDIR?

DEVAMINI OKU

Kitlenin huzursuzluğu paydaşın yarın kaygısı

HUZUR VARSA HER ŞEY TAMAM

1-Huzurun yoksa çok şey eksik.

2-Huzursuz olmak;

3-Ya geçmişin pişmanlığında,

4-Veya yarının kaygısında yaşamaktır.

5-Bir kitlenin huzursuzluğu paydaşlarının yarın kaygısıdır

Huzur; Arapça hazır olma kökünden gelir.

Huzur; kişinin anda olması ise huzursuzluk, ya geçmişin pişmanlığında veya yarının kaygısında olmaktır.

Hazır değilse, kendisini şimdi burada hissetmiyorsa, yerleşik değil göçebe olduğu duygusunda ise huzursuzdur, rahat değildir, asayiş yoktur.

Bir kitlenin huzursuzluğu, paydaşlarının yarın kaygısıdır

Geçim sıkıntısıdır. 

Ekonomik krizdir

Savaşta olma halidir.

Salgınafetdüşman ve kıtlık tehditleriyle karşı karşıya kalma halidir.

Bir dağın huzursuzluğu; heyelan, karla kaplı yamacın huzursuzluğu çığ, denizin huzursuzluğu dev dalgalardır.

Huzursuz yönetici, topluluğu gerer.

Huzurunu kaçıracak olan; arkasını dönüp baktığında izleyicilerinin giderek azalıyor olmasıdır.

Huzursuzluğu; daha fazla güç talebi ve daha fazla yetki devşirmiş tek adamlık olacaktır.

Huzurunu kaçıranlardan uzak durman; sağlıktır, saadettir, ömrüne bereket, sana cennettir.

KENDİNİ HUZURLU HİSSEDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Paydaşını ikna et

AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR AMA

AKLI TUTULMUŞA ÇARE YOKTUR

1-Ekonomide alınan kararlar,

2-Katılımcılıktan uzak..

3-Tek beyin ürünü olunca, işe yaramıyor.

4-Oysa sağlık Bilim Kurulu modeli,

5-Karar süreçleri için başarılı.

Yöneticimsen, bana dair karar alabilirsin ama bana rağmen aldığın karar, işe yarar mı?

Her birimiz yasalar, kurallar ve alınan kararların paydaşıyız ve bunlara ikna edilmemiz şart.

Batı dillerinde hatır, gönül, vefa kelimeleri yoktur.

Zira bu dili var den sosyolojide bunların karşılığı yoktur.

Bizim dilde de ‘planvizyonmisyonstrateji’ kelimelerinin tam karşılığı yoktur.

Çünkü bizde kervan yolda düzülür, gözümüzle düşünür, Önce ateş eder; sonra nişan alırız.

Ekonomiye dair alınan kararlara bakıyorum.

Çok azı derin düşüncenin eseriydi.

Çoğu panik atak psikolojisiyle, acele alınmış kararlardı.

Hal böyle olunca tedbir diye getirilen pek çok uygulama, yarattığı sonuçlar itibariyle başka bir yeni tedbir Kamuda durum böyle iken özel sektörde durum farklı değildi.

Ben bunu, karar süreçlerindeki kibre bağlıyorum. 

Masanın en güçlü sesi, diğer görüşlere sesini duyurma imkanı vermezse katılımcılık sağlanamaz.

Bu da kararın kalitesizliğini belirler.

Paydaşını ikna etmelisin.

 TEK KAFADAN ÇIKAN KARAR NİTELİKLİ MİDİR?

DEVAMINI OKU

Şeffaflığın gücü

HESAP VEREBİLİR OLMAK ŞART

1-Şeffaflık; gereklidir

2-Sırların ortalığa saçılması değildir

3-Şeffaflık; hesap verebilir olmanın gereğidir

4-Şeffaflık; güven duyulan şirketi var eder

5-Paydaşlarına hesap verebilmelisin

Halka açık şirketlerin yönetim kurullarında en az 2 bağımsız üye bulundurma prensibi var.

Şartları uygun yaklaşık 500 şirket için, 500’ü kadın, toplam 1000 yabancı üye, şirketin tepe yönetim katında olması demek.

Buna itiraz edenlerin gerekçelerini hatırlıyorum; “sırlarım ortalığa dökülecek” diyeninden; “şirketim yabancıların eline geçecek” paranoyasına dek kaygılar manzumesi…

Bu itirazları dinledikçe akla takılan soru şu oluyordu; Şeffaflıktan kime ne zarar gelir?

Sır dediğin bilgiye, küçük ortaklar adına vakıf olacak bağımsız üyelerden neden korkuluyor?

Bu durum aslında Yeni Ticaret Kanunu’ndaki, “ortaklar cari hesabına itiraz” argümanıyla aynı yerde buluşuyor; “hesap vermekten hoşlanmıyorum.

İster büyük ortağın ister hissedarın, küçük ortağın olsun; hesap vermeye yanaşmamak, artık kabul edilemezdir.

Halka açık olmasan da ve hesap verebilir olmalısın.

  PAYDAŞINDAN SAKLADIĞIN SIRRIN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Paydaşını ikna et

AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR AMA

AKLI TUTULMUŞA ÇARE YOKTUR

1- Ekonomide alınan kararlar, katılımcılıktan uzak

2-Tek beyin ürünü olunca, işe yaramıyor

3-Danışmalısın

4-Fikrini Paylaşmalısın

5-Bizi ikna etmelisin

Yöneticimsen, bana dair karar alabilirsin ama bana rağmen aldığın karar, işe yarar mı?

Her birimiz yasalar, kurallar ve alınan kararların paydaşıyız ve bunlara ikna edilmemiz şart.

Batı dillerinde hatır, gönül, vefa kelimeleri yoktur.

Zira bu dili var eden sosyolojide bunların karşılığı yoktur.

Bizim dilimizde de ‘planvizyonmisyonstrateji’ kelimelerinin tam karşılığı yoktur.

Çünkü bizde kervan yolda düzülürgözümüzle düşünürÖnce ateş eder; sonra nişan alırız.

Ekonomiye dair alınan kararlara bakıyorum.

Çok azı derin düşüncenin eseriydi.

Çoğu panik atak psikolojisiyle, acele alınmış kararlardı.

Hal böyle olunca tedbir diye getirilen pek çok uygulama, yarattığı sonuçlar itibariyle yeni tedbir gerektiriyordu.

Kamuda durum böyle iken özel sektörde durum farklı değildi.

Ben bunu, karar süreçlerindeki kibre bağlıyorum.

Masanın en güçlü sesi, diğer görüşlere sesini duyurma imkanı vermezse, katılımcılık sağlanamaz.

Bu da kararın kalitesizliğini belirler. Paydaşını ikna etmelisin.

 TEK KAFADAN ÇIKAN KARAR   NİTELİKLİ KARAR MIDIR?

DEVAMINI OKU

Paydaşını ikna et

AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR AMA

AKLI TUTULMUŞA ÇARE YOKTUR

1-Ekonomide alınan kararlar,

2-Katılımcılıktan uzak..

3-Tek beyin ürünü olunca, işe yaramıyor.

4-Oysa sağlık Bilim Kurulu modeli,

5-Karar süreçleri için başarılı.

Yöneticimsen, bana dair karar alabilirsin ama bana rağmen aldığın karar, işe yarar mı?

Her birimiz yasalar, kurallar ve alınan kararların paydaşıyız ve bunlara ikna edilmemiz şart.

Batı dillerinde hatır, gönül, vefa kelimeleri yoktur.

Zira bu dili var den sosyolojide bunların karşılığı yoktur.

Bizim dilde de ‘planvizyonmisyonstrateji’ kelimelerinin tam karşılığı yoktur.

Çünkü bizde kervan yolda düzülür, gözümüzle düşünür, önce ateş eder; sonra nişan alırız.

Ekonomiye dair alınan kararlara bakıyorum.

Çok azı derin düşüncenin eseriydi.

Çoğu panik atak psikolojisiyle, acele alınmış kararlardı.

Hal böyle olunca tedbir diye getirilen pek çok uygulama, yarattığı sonuçlar itibariyle başka bir yeni tedbir Kamuda durum böyle iken özel sektörde durum farklı değildi.

Ben bunu, karar süreçlerindeki kibre bağlıyorum. 

Masanın en güçlü sesi, diğer görüşlere sesini duyurma imkanı vermezse katılımcılık sağlanamaz.

Bu da kararın kalitesizliğini belirler.

Paydaşını ikna etmelisin.

    TEK KAFADAN ÇIKAN KARAR NİTELİKLİ MİDİR?

DEVAMINI OKU

Paydaşını ikna et

AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR AMA

AKLI TUTULMUŞA ÇARE YOKTUR

1- Ekonomide alınan kararlar, katılımcılıktan uzak

2-Tek beyin ürünü olunca, işe yaramıyor

3-Danışmalısın

4-Fikrini Paylaşmalısın

5-Bizi ikna etmelisin

Yöneticimsen, bana dair karar alabilirsin ama bana rağmen aldığın karar, işe yarar mı?

Her birimiz yasalar, kurallar ve alınan kararların paydaşıyız ve bunlara ikna edilmemiz şart.

Batı dillerinde hatır, gönül, vefa kelimeleri yoktur.

Zira bu dili var eden sosyolojide bunların karşılığı yoktur.

Bizim dilimizde de ‘planvizyonmisyonstrateji’ kelimelerinin tam karşılığı yoktur.

Çünkü bizde kervan yolda düzülürgözümüzle düşünürÖnce ateş eder; sonra nişan alırız.

Ekonomiye dair alınan kararlara bakıyorum.

Çok azı derin düşüncenin eseriydi.

Çoğu panik atak psikolojisiyle, acele alınmış kararlardı.

Hal böyle olunca tedbir diye getirilen pek çok uygulama, yarattığı sonuçlar itibariyle yeni tedbir gerektiriyordu.

Kamuda durum böyle iken özel sektörde durum farklı değildi.

Ben bunu, karar süreçlerindeki kibre bağlıyorum.

Masanın en güçlü sesi, diğer görüşlere sesini duyurma imkanı vermezse, katılımcılık sağlanamaz.

Bu da kararın kalitesizliğini belirler.

Paydaşını ikna etmelisin.

TEK KAFADAN ÇIKAN KARAR  NİTELİKLİ KARAR MIDIR?

DEVAMINI OKU