Patron nitelikli mi?

NE İŞ OLSA YAPARIMCI PATRONLAR

1-“Ne iş olsa yaparımcı eleman” ile

2-“Ne iş olsa girişirim” diyen;

3-Patronlar arasında sıkıştık.

4-Nitelik sadece iş gücünde mi aranmalı?

5-Patronların nitelik sorunu yok mudur?

Eskimeye yüz tutan bir ezberimiz var; nitelikli işgücü ihtiyacı

Sanki bu nitelik sadece çalışanda eksikmiş gibi davranıyor, girişimcinin niteliğini sorgulamıyoruz.

Katma değeri düşük işler kuran girişimci, katma değeri düşük çalışandan şikayet hakkı yoktur.

Değer üretmeyen iş süreçlerinde nitelikli işgücü çalıştırmak ne derece anlamlı?

Ara eleman aranan eleman sloganı, özünde doğru olmakla birlikte niteliksiz patronların elinde bu ara elemanlar, arada derede kalıyor.

Ne iş gelişiyor ne de işçi niteliği…

Sen patron olarak kendini geliştirmez isen kullandığın işgücünde nitelik artışı olur mu?

Ara eleman yetiştirmek için yoğun gayret başladı şükür.

Milli Eğitim Bakanlığı ile sanayi ticaret odaları elbirliği yapıyor, meslek liseleri gibi çözümleri yaygınlaştırıp aranan eleman dediğimiz kabiliyet havuzunu genişletmeye çalışıyorlar.

Ancak bu yetmez. Bize nitelikli girişimci gerekiyor.

Ne iş olsa yaparımcı eleman kadar ne iş olsa girişirim patronların varlığın da bir sorun.

NİTELİK ARAYAN PATRON; PEKİ SEN NİTELİKLİ MİSİN?

DEVAMINI OKU

İşe alırken kandır çıkarırken pusu kur

HOŞÇA KAL DEMENİN DE ADABI OLMALI…

1-Çalışanına değer vermeyen,

2-İşten insan çıkarırken;

3-Teknolojiye başvurur,

4-İletişim araçlarını kullanır.

5-Mertlik, ilkeli olmak yoktur hanelerinde…

İşe alım kadar işten çıkarma da o kurumun kalibresini belirler.

İnsan kaynaklarının (İK) kalitesi de bu süreçte ortaya çıkar… 

Çalışanından korkan, onunla gönül bağı kurmamış işletmeler, işten çıkarmayı; “pusu” kültürüne indirger.

Tuzak kurar, habersiz giriş kartını iptal eder. 

Evine tebligat gönderir, süt izninde kovar.

Böylesi şirket çalışanı da kuruma sadakat beslemez; ”ben zamanımın şu kadarını bunlara kiralıyorum.

Bunlar da bana ‘genişletilmiş alım gücü’ sağlıyor.”

İşinin hakkını veren İK’cılar ise işten çıkarmayı yasaya, edebe göre yapar, yüz yüze konuşur.

Sebebini bildirir, el sıkışır.

Yönetim danışmanı Hülya Mutlu; ‘hoşça kal demenin de bir adabı olmalı’ diyor.

Zaten işsiz bıraktığın insanın özgüvenini sarsmaya, utanca boğmaya, onun ruhunda yar açmaya ne gerek vardı?

Bu tutum çalışan sadakati geliştirmez, kalan personeli de tedirgin eder sadece.

İLKELİ, KURUMSAL PATRONLUK BU MUDUR?

DEVAMINI OKU

Sessiz istifa sesiz kovma

İSTİFASIZ İSTİFA, KOVMADAN KOVULMA

1-İşyeri toksik hale geldiğinde;

2-Çalışan; kovulmayacak kadar çalışır.

3-Patron; çalışanı istifaya zorlar.

4-Ölmeyecek kadar ücret verirsen,

5-Kovulmayacak kadar iş alırsın.

Sessiz istifa, “belirlenen mesai saatleri içinde sadece tanımlanan işi yapmak”, “başka ek sorumluluk almamak”, “iş-yaşam dengesini korumak” ve “çalışma sınırlarını belirlemek” diye tanımlanıyor ve yaygın.

Sessiz işten çıkarma; işverenlerin çalışanlarını doğrudan işten çıkarmak yerine kendi kendilerine işten ayrılmalarını sağlamak amacıyla zorlayıcı davranması anlamına gelir. Bu da yaygınlaşıyor.

Sessiz istifanın en büyük sebebi, işyerinin toksik ortama dönüşmesi…

Liderlik olmayışı ve ücretlerin beklentilerin çok altında kalması…

Özellikle kamuda; ‘kaçma, karışma, çalışma’ kelimeleriyle tanımlanıyor.

İşgücü verimsizliği bu sessiz istifalarla sağlanıyor.

Sessiz kovmanın da bir tür psikolojik şiddet olduğu söylenebilir.

Doğrudan işten çıkarmadığı elemanını ya iş vermeyerek veya kötü işlere atayarak, tazminat ödememek için kendisinin istifa etmesini sağlıyor.

Her ikisine de çalışma hayatının kanseri diyebiliriz.

Aslında patronun çalışana ve çalışanın da patrona yönelik mobbingi dahi sayılabilir.

Çare; işyerine yeni baştan tasarlamak ve değer üretmeye odaklanmak.

Aksi halde istifa da kovma da sessiz gerçekleşecek.

İŞYERİNDEKİ BU SESSİZLİĞİNİZ NİYE?

DEVAMINI OKU

Patron, İK’na dikkat!

BİLEN İNSAN MI, BİZDEN İNSAN MI?

1-Kurumların İnsan Kaynakları birimleri var

2-Personel müdürünü kovduk İK’cıları getirdik

3-Başarı; kabiliyetsiz diploma mı?

4-Yoksa yetenek avcılığı mı?

5-Patronlar İK’nız sizi batırabilir.

Eskiden Personel Müdürü vardı.

Babacan bir tavırla çalışanları yönetirdi. A

vans, harçlık, sağlık, taşınma, sorun çözme noktasında çalışanın hamisi gibiydi.

Sonra kurumsallaşalım dedik.

Batılı artık ‘insan kaynakları’ diyor o halde biz de personel müdürünü kovup yerine Human Resources birimi inşa edelim.

Ettik de…

Artık kurumlarda çalışanları seçen, yöneten, eğiten, kariyerlerini planlayan koca bir ekip var.

Ee, bunda neden sorun olsun ki? İ

yi de İK birimi acaba insan kaynağı üretiyor mu diye sormak gerek.

İşini iyi yapan İK’cıları özenle ayrı tutup diyorum ki; Türkiye’deki pek çok işletme, kendi İK’sının esareti altındadır.

İşin ihtiyaç duyduğu kabiliyeti bilme, bulma ve onu işe almak yerine…

Patronu çalışandan koruyan(!) ruh haline evirilmişler.

Başarı, yıl sonu kaç kelleyi en az tazminatla işten çıkardığı mıdır?

Başarı, personel bütçesinden ne kadar tasarruf ettiği midir?

Başarı, diplomayı işe alıp kabiliyeti kovalamak mıdır?

Başarı, kabiliyetleri tutma yerine, onları tazminatsız kovmak mıdır?

Başarı; kurum sadakatinin katili olmak mıdır?

İNSAN KAYNAĞI MISIN YETENEK KATİLİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Patron nitelikli mi?

NE İŞ OLSA YAPARIMCI PATRONLAR

1-“Ne iş olsa yaparımcı eleman” ile

2-“Ne iş olsa girişirim” diyen;

3-Patronlar arasında sıkıştık.

4-Nitelik sadece iş gücünde mi aranmalı?

5-Patronların nitelik sorunu yok mudur?

Eskimeye yüz tutan bir ezberimiz var; nitelikli işgücü ihtiyacı

Sanki bu nitelik sadece çalışanda eksikmiş gibi davranıyor, girişimcinin niteliğini sorgulamıyoruz.

Katma değeri düşük işler kuran girişimci, katma değeri düşük çalışandan şikayet hakkı yoktur.

Değer üretmeyen iş süreçlerinde nitelikli işgücü çalıştırmak ne derece anlamlı?

Ara eleman aranan eleman sloganı, özünde doğru olmakla birlikte niteliksiz patronların elinde bu ara elemanlar, arada derede kalıyor.

Ne iş gelişiyor ne de işçi niteliği…

Sen patron olarak kendini geliştirmez isen kullandığın işgücünde nitelik artışı olur mu?

Ara eleman yetiştirmek için yoğun gayret başladı şükür.

Milli Eğitim Bakanlığı ile sanayi ticaret odaları elbirliği yapıyor, meslek liseleri gibi çözümleri yaygınlaştırıp aranan eleman dediğimiz kabiliyet havuzunu genişletmeye çalışıyorlar.

Ancak bu yetmez. Bize nitelikli girişimci gerekiyor.

Ne iş olsa yaparımcı eleman kadar ne iş olsa girişirim patronların varlığın da bir sorun.

 NİTELİK ARAYAN PATRON; PEKİ SEN NİTELİKLİ MİSİN?

DEVAMINI OKU

Alın teri kurumadan emeğin hakkını ver…

EMEĞİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Nimeti hak ediştir

2-İş başarandır

3-Zaman değirmenidir

4-Bedeni, zihni yorgun bırakır

5-Hakkını almazsa daima sorundur

Emeksiz yemek olmaz. Olsa da her öğün olmaz.

Bu söz, toplumsal barışın korunmasına dair bilgeliği sunar bize.  

Emeğin kaynağı, bilinçli eylemdir.

Bilinç amacı, eylem ise gayreti simgeler. Emek, yorgun bırakır.

Emek, kalori tüketir. Emek, zaman değirmenidir.

Emek; vücudun her azasında olandır. Herhangi bir aza, bedeni hayatta tutma amacının gerektirdiği emeği göstermez ise, sorun çıkar.

Emeği genelde pazularla ilişkilendirsek dahi vücuttaki 2 ortam, kafile başı olur. 1-beyin, 2-kalp

Uykuda tüm diğer organlar düşük yoğunluklu emek moduna geçse dahi bu ikisi sürgit çalışmak zorundadır.

Rüyada dahi beyin yoğun emek harcar.

Kalbin bir saniyelik molasına, kalp krizi deriz.

Neticede emek, ödülün hakkedilmişidir.

Ganimetten farkı, emek oluşturmuştur. Uğruna emek verilmemiş her kazanç, kolay harcanasıdır.

Emeksiz yemek olmaz. Olsa da her öğün olmaz.

Emeğin hakkını anında ver…

        EMEĞİNİN KARŞILIĞINI ALABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Kötüye güç aktarma

MOBBİNG TERFİ SİSTEMİ

1-En iyi kamçılayanı terfi ettirirsen;

2-Liyakat senden kaçar.

3-Liyakati kırbaçlı sadakatin emrine verirsen;

4-Eninde sonunda batacaksın.

5-Mobbing, patronun sorumluluğundadır.

İşletmelerde giderek artan bir bela var; sistematik mobbing.

Bezdirim dediğimiz bu olgu, bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması…

Yetki verilince zalimleşen yöneticiler, bezdirimin en büyük paydaşları…

Her 4 erkekten 3’ünün mobbinge (alay) uğradığı, kadınların bezdirim yanı sıra tacize maruz kaldığı ortamlar ne yazık ki işletmede huzur bırakmıyor, ofisler kanserli koğuşu halini alıyor.

Gördüğüm şudur; iyileri özenle ayrı tutarak diyorum ki çok sayıda patron, işletmesindeki mobbingin ana sebebi, baş sorumlusudur.

En iyi kamçılayanı terfi ettirir, çalışanı ezeni teşvik eder, mobbingi bilse de ses çıkarmaz.

Öyle ki arada çalışana zulmedenleri teşvik eder, terfi verir.

Kötülere güç aktararak işletmesini güya iyi yönettiğini sanır.

Korkutarak, bağırarak; kötüye güç aktararak organize kötülüklerin yuvası haline gelir.

Böylesi işletme; nitelikli çalışanı tutamaz, liyakat kaçar, mobbing iktidar olur.

     BAĞIRARAK YÖNETENLERDEN MUSTARİP MİSİN?

DEVAMINI OKU

İnsana yatırım

ÇALIŞANI MUTSUZ PATRONU MUTLU ŞİRKET YOKTUR

1-Müşterinden önce çalışanını mutlu et

2-Ancak bu sayede müşterin velinimetin olur

3-Değilse, bugün sana sadık olan;

4-Yarın bir başkasına sadık olur

5-Ona kazandırır

Şeyh Edebâli; “insanı yaşat ki devlet yaşasın” der…

İş dünyasında durum farklı değildir; “çalışanı yaşat ki kurum yaşasın.” Müşterinin velinimet olduğu o eski çağlar geride kaldı.

Nimetimizin velisi, bize nimet sağlayan idi. Lonca sisteminin o faydalı düsturu bugün ortada yok.

Yeni müşteri tanımı; “paramızı cebinde taşıyan insan.

CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi) gibi soğuk yöntemlerle bugünkü cılız iddiamız şudur ki; müşteri patrondur.

Peki, müşteri gerçekten patron mu? Buna yürekten inananlar var ise onlara bir çift sözüm var… Müşteri patron olabilir ama çalışanınız o patronun da üzerindedir.

Çalışanı mutsuz fakat şirketi mutlu patron görmedim henüz.

Çalışanlarına kârdan pay vermek; insana yatırımın çalışan bir yöntemidir ve müşteriyi elde tutmada  çok işe yarar.

Zira işyerine aidiyeti artmış çalışan, müşteriye de patronuymuş gibi davranır. Çünkü müşteri sayesinde o da kazanabilmektedir. 

ÇALIŞANINI SEVİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yetenek havuzu

PATRONLAR DİKKAT!

1-Türkiye’de pek çok işletme;

2-Kendi İnsan kaynaklarının işgali altında

3-Kurumun sahip olduğu kabiliyetlerin farkında değiller

4-Yeteneği dışlayıp,

5-Diplomayı işe alıyor olabilirler

İşletmelerimizin en değerli sermayesi; insan kaynakları

Özellikle yetenekli çalışanlar şirket için hayati öneme sahip.

Fakat bir sorun var; o da işletmelerimizin, sahip oldukları yetenekleri bilmemesi

Gelişen ihtiyaçlara göre zaman zaman bazı yeteneklere ihtiyaç duyan işletmeler, kariyer siteleri veya kendi insan kaynakları üzerinden bu yeteneklerin peşine düşer.

Oysa kendi personelinin yetenek bilgisine sahip olmadığından, kendinde zaten var olanın dışarıda dilencisi haline gelir.

Zaten istihdam ettiği çalışanlarına dönüp bakmak aklına gelmez.

Zira kendi İK birimi, işletmenin kabiliyet envanterini çıkarmamış, kendi yetenek havuzunu tanımlamamıştır.

Bu yüzden patronlara uyarım şudur; bugün Türkiye’de pek çok işletme, İK’larının işgali altındadır.

Beceriyi değil diplomayı işe alma pratiği ile yapabilecekleri bu kadardır.

İnsan kaynakları lafındaki insan kelimesine takılmayın; yıllarca onu kapıda karşılayan danışma görevlisinin adını bilemeyen İK yöneticileri bilirim.

         SİZİN İK YÖNETİCİNİZ YETENEKSAVAR MI?

DEVAMINI OKU

Nitelikli girişimci

NE İŞ OLSA YAPARIMCI PATRONLAR

1-“Ne iş olsa yaparımcı eleman” ile

2-“Ne iş olsa girişirim” diyen

3-Patronlar arasında sıkıştık

4-Nitelik; sadece elemanda mı aranmalı?

5-Patronların nitelik sorunu yok mudur?

Eskimeye yüz tutan bir ezberimiz var; nitelikli işgücü ihtiyacı… Sanki bu nitelik sadece çalışanda eksikmiş gibi davranıyor, girişimcinin niteliğini sorgulamıyoruz.

Katma değeri düşük işler kuran girişimci, katma değeri düşük çalışandan şikayet hakkı yoktur. Değer üretmeyen iş süreçlerinde nitelikli işgücü çalıştırmak ne derece anlamlı?

Ara eleman aranan eleman sloganı, özünde doğru olmakla birlikte niteliksiz patronların elinde bu ara elemanlar, arada derede kalıyor. Ne iş gelişiyor ne de işçi niteliği…

Sen patron olarak kendini geliştirmez isen kullandığın işgücünde nitelik artışı olur mu? Ara eleman yetiştirmek için yoğun gayret başladı şükür.

Milli Eğitim Bakanlığı ile sanayi ticaret odaları elbirliği yapıyor, meslek liseleri gibi çözümleri yaygınlaştırıp aranan eleman dediğimiz kabiliyet havuzunu genişletmeye çalışıyorlar.

Ancak bu yetmez. Bize nitelikli girişimci gerekiyor.

Ne iş olsa yaparımcı eleman kadar ne iş olsa girişirim patronların varlığın da bir sorun.

NİTELİK ARAYAN; SEN ARANAN PATRON MUSUN?

DEVAMINI OKU