Eğitim 4.0 dönemi

ÇÜN OKUDUN BİLMEZSİN, HA BİR KURU EMEKTİR

1-Okuryazarlık yetmez.

2-Eğitiminin kalitesi ne?

3-Tahsilli cahiller ortalıkta.

4-Öğrenen, araştıran, uygulayanlar makbul.

5-Farkı ise bilgelik düzeyinde görürsünüz.

Gelişmiş uluslar Eğitim 4.0 döneminde…

Peki, nedir Eğitim 4.0? Eğitimin evrelerini 4’e ayırıyorum. 1.0; öğrenme, 2.0; araştırma, 3.0; uygulama ve nihayet 4.0: veriyi anlamlandırma; bilgelik dönemine denk…

ÖĞRENME; bilgi, beceri ve deneyimi artırmaya odaklıdır. Aktif katılım ve yönlendirme gerektirir.

ARAŞTIRMA; öğrenme materyalleri, bilgi üretir.

UYGULAMA; öğrenilen bilgi, beceri deneyimlenir.

VERİYİ ANLAMLANDIRMA; Veriyi okuyan eğitim sistemi Eğitimi 4.0’a taşıyacak. Bilgeliğe giriş kapısı.

Verileri kaç boyutuyla okuruz?; Tek veri sadece ‘ne’ bilgisi içerir.

Eğer 2 veri söz konusu ise akışın yönünü ölçmeye yeter.

Ancak 3 veri varsa yönü tanımakla kalmaz hızını da ölçebilirsin.

Fakat 4’ncü veri devreye girdiğinde bu akışın karakteri de şekillenir. İyi huylu mu, kötü huylu mu? Fırsat mı, tehdit mi? Determinist mi, kaotik mi?

Veri sayısı arttıkça öykü de oluşur.

Verilerin dilini öğrenmelisin.

Veri senin dilini öğrenmeyeceğine göre…

Burada şu sorunun cevabını arayalım diyorum; Bizdeki eğitimin genelde hangi seviyede olduğunu düşünüyorsun?

SENİN EĞİTİMİN KAÇ SIFIR DÜZEYİNDE?

DEVAMINI OKU

Deneyim; en sert öğretmen

DENEYİMİN HAYATA 5 KATKISI

1-Bir kez deneyimleyince asla unutulmaz

2-Öğrenmenin sürekliliğidir

3-Farkındalığın giderek yükseltir

4-Riskleri yönetmeyi sağlar

5-Beceri geliştirir, yeteneği görünür kılar

Deneyim, sert bir öğretmendir ve önce sınav yapar sonra ders verir.

Bu da onu maliyetli kılar.

Bilinen ama tutulmayan nasihat şudur; “deneyimlenecek fazlaca hata var. Başkalarının deneyimlerinden yararlanın.”

Ancak yararlanılmaz ve deneyimlenerek öğrenilirler.

Deneyim; pahalıdır. Zaman alır, para harcatır, bedeni riske sokar, itibarı tehlikeye atar.

Ancak bir kez deneyimleyince asla unutulmaz ve insana yetkinlik kazandırır.

Bu yetkinlik, yeniliklere karşı direnç de oluşturur.

Deneyimli insanlarla sistemi sürdürülebilir kılabilirsin ama yeni kıta keşfedemezsin.

Bizler; yaşadıklarımızı deneyimleriz.

Deneyimli, daha önce başından geçmişliktir.

Deneyim, büyür, gelişir, dönüşür, önemsenir, önemsenmez ama asla unutulmaz. İnsan, deneyimlemeye, doğumla başlar.

İlk deneyim, ciğerleri acıtan havadır. Plasenta artık yoktur ve ihtiyaç duyduğun oksijeni sana göbek kordonun değil, ciğerlerin sağlayacaktır.

Deneyim, yaşla birlikte dönüşür. Başlangıçta beden ile yapılacaklar deneyimlenecektir.

DENEYİMİN SENDEKİ ANLAMI NEDİR?

DEVAMINI OKU

Deneyim riski azaltır

DENEYİMİN 5 FAYDASI

1-En etkin öğrenme yöntemi

2-Gelecek risklerini azaltır

3-Ruhu ve kalbi iyileştirir

4-Başkasına öğretirsin

5-Kolay hayatlar kılarsın

Hayat, ya cesur bir deneyimdir ya da hiç bir şeydir.

Hayatta deneyimi eksik olanlar, çok fazla riski yönetmek zorundadır.

Bu, onları masum kılmaz. Sadece daha kırılgan yapar. Hiç birimiz deneyimlemediğimiz günahın masumu değiliz.

Deneyimlenmemiş dostluklar da çıkar çatışması ile teste tabi tutulur.

Dostunun istekleriyle arasına girmedikçe, deneyimlenmemiş dost sahibi olarak kalacaksın.

İyi günün dostu dar günde hani?” Zaman, dünün deneyimlerini, bugünün koşullarında, yarına aktaran olaylar getirir bize…

Kimimiz bunu önceden tahmin eder, ona göre hazırlık yaparız. Kimimiz ise Miller’in dediği gibi dalga üzerimizden geçince, hasar tespiti ardından deneyimlenmiş bilgiye ulaşırız.

Gelecek; tıpkı dalgalı bir denizde yol alan tekne içinde üzerimize doğru gelir. Eğer onu kafadan karşılar isek, dalganın üzerine çıkar, onu aşarız.

Ancak onu bordadan alırsak, alabora olur, yıkılır, başkalarının deneyimine ilham oluruz.

Deneyim, eğitimin en maliyetli fakat en etkin yöntemidir. Yeter ki deneyimle…

        DENEYİMLEMEDİĞİN NE ÇOK ŞEY VAR SENİN?

DEVAMINI OKU

Hayattan öğrendiklerim

BİLİNÇLİ BİLGİSİZLİK VE İLGİSİZLİK

66 yılda kavradığım şu oldu;

Her şeyi öğrenemem.

Öğrendiğimi hayata geçiremiyorsam

ömrü ziyan ederim.

Bilinçli bilgisizlik ve ilgisizlik alanlarım

olmalı ki ömrüme değer katabileyim

Bugün benim doğum günüm. 66 yılda neler öğrendiğime dair bilanço çıkarmak istedim.

Öncelikle öğrendikçe cehaletimin arttığını öğrenim.

Okudukça daha nice kitap okuma gerektiğini kavradım.

Yargılamak yerine anlamaya çalışmak daha değerliymiş, öğrendim. Gayretin zekadan değerli olduğunu öğrendim.

Kolay olmadığını ancak mümkün olduğunu öğrendim.

Hatalarımdan öğrendim. Benimkilerle yetinmeyip başkalarının hatalarından da öğrenmem gerektiğini öğrendim.

Biriktirdiklerimin değil paylaştıklarımın bana ait olduğunu öğrendim.

Dakikliğin erdemini, zamana saygının yüceliğini, sürdürülebilirliğin faydasını, verilen sözü tutmanın hayatiyetini öğrendim.

Çalışma disiplini nitelikli gayetle birleşince her müşkülün çözülebileceğini öğrendim.

Kuralların keyfiyet için değil hayatın temposu için olduğunu öğrendim.

Trafiğin ömür törpüsü olduğunu öğrendim.

Üretenin takdir etmeyi, benimsemediklerimi hayatıma monte etmemeyi öğrendim.

        BU KADAR CEHALETİ NASIL BİRİKTİRMİŞİM?

DEVAMINI OKU

Öğrenme ömür öğütür

BUGÜN HAYATA DAİR NE ÖĞRENDİN?

Bizler öğrenerek hayatta kalırız.

Ömür boyu eğitim;

yürürken dahi öğrenme becerisidir.

Bildiğini sanan biliyorum diyen öğrenemez.

Her gün cehaletinden bir parçayı eğit.

Öğrenme, zaman değirmenidir. İçinde bir ömrü öğütür.

Her yeni bilgi ile daha da yaşlanır, her farklı beceri ile daha da mükemmelleşir, her yenisiyle giderek olgunlaşırsın.

Ancak mükemmelliğin sonucunda daima entropi artacaktır.

Entropi; öğrendiklerinle değiştirdiğin zihin yapının; bir daha eski ham haline asla ve asla dönemeyecek olmasıdır.

Bir parça şeker, un ve yağ ile helva yapabilirsin fakat hiçbir güç, helvadan yola çıkıp başlangıçtaki şekeri, unu ve yağı; eski haline getiremeyecektir. Ateş helvanın öğrenme yöntemidir ve sönen bir ateşten geriye ancak kül kalır ki mükemmellik kavanozuna konulandır bu… Sana lazım olan…

Öğrenme; hayata tutunma halatını her an yeniden örmek demektir. Bizler öğrenerek hayatta kalırız.

Yürürken dahi öğrenebilen hale gelenler; birer öğrenme makinesine dönüşür ve hayatını, hayatları ancak onlar yönetebilir.

Öğrenmeyenler? Onlar boşa geçen ömürle öğrenen olurlar.

Her gün yeni şeyler öğrenmeye, söylemeye, anlamaya bak!

       SEN NE ÖĞRENDİĞİNİN FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Dinlemeyi biliyor musun?

KONUŞMAK İHTİYAÇ İSE

DİNLEMEK BİR SANATTIR

Konuşan; bildiğini tekrarlar.

Dinleyen ise yeni bir şey öğrenir.

Başkalarını inandırmanın en iyi yolu;

onları can kulağıyla dinlemektir.

Söz söylemekte yücelik aramayın, dinlemek söylemekten yeğdir. Uzun uzun konuşanı, kısa dinlemek gerekir.

Büyük insan, dinlemeyi bilir. Kulak, yüreğe giden yoldur.

Dinlemek düşünmeye, konuşmak düşünmemeye yol açar.

Neden kulağımız 2  tane de dilimiz 1 tane?

Bir konuşup iki dinlemek için olabilir mi?

Güzel konuşmanın yolu da iyi bir dinleyici olmaktan geçer.

İletişimin kademelerinde dinlemek, daha fazla yer kaplar:

1-Düşündüğün, 2-Söylemek istediğin, 3-Söylediğini sandığın, 4-Söylediğin, 5-Karşınızdakinin duymak istediği, 6-Duyduğu, 7-Anlamak istediği, 8-Anladığını sandığı, 9-Anladığı…

Konuşmak kolay; bildiğini seslendirirsin.

Dinlemek zor; yeni şeyler öğrenirsin.

Karşımızdaki konuşurken onu dinlemek yerine sıra bize geldiğinde ne söyleyeceğimizi düşünüyoruz genelde…

Oysa buna monolog denir. Diyalog, karşılıklı dinlemeye dayanır ve 2 monoloğun toplamı, 1 diyalog etmeyecektir.

 GÖZLEMLE,AZ YARGILA, ÇOK DİNLE; ÇOK MU ZOR?

DEVAMINI OKU

Ekmek bilginin ağzında

NEYİ BESLERSEN ONU BÜYÜTÜRSÜN
İnterneti ilkelliğinin emrine verirsen daha donanımlı ilkel olursun.
Cehalet boş bilgiyle giderilmez.
İşte senin hayatta kalman için gerekenler;
Günde 3 litre su 3 bin kalori ve 3 GB bilgi.

Bilgi toplumu; yürürken bile öğrenebilen birey yetiştirmek ile mümkün. Bilgiye talip olmayanları eğitmek ise dünyanın en verimsiz işi. Çocukların merakını kamçılamak ve onları ‘hızlı öğrenen, öğrendiğini hayata geçiren’ insan haline getirmek için illa ki Milli Eğitim reformu mu bekleyeceğiz?

Kitap okumayan ile okuma yazma bilmeyen arasında aslında hiçbir fark yoktur. Evlerde kitap okumamızı engelleyen ne bir yasa ne de bir gelenek mevcut değildir. Çocuklarımızda merakı beslersek, yarını inşa ederler. Bunun için yetişkinin  bilgiye talip olması gerekir. Ekmek, aslanın ağzında değil bilginin ağzında… Eğitim, bireysel sorumluluğumuz artık…

Aksi halde kuru ekmeğe talim eden ve açlıkla terbiye olan sıradan bir ulus kalacağız. Cehaletimizden eğitim sistemi ve okullar değil, bizler sorumluyuz. Okumayan, okuduğu şeyi anlamayan; fareli köyün kavalcısı gibi, küresel arenanın marabası olacaktır. Neyi beslersen; ancak onu geliştirirsin.

Beslediğin kadar da gelişebilirsin zaten. Gerisi hikâye…

     BUGÜN İŞE YARAR NE OKUDUN, NE ÖĞRENDİN?

DEVAMINI OKU