Bizler enayi miyiz?

KURALA UYANI ENAYİ YERİNE KOYMA

1-Vergimi zamanımda ödüyorum.

2-Trafik kurallarına uyuyorum.

3-Çevreyi kirletmiyorum.

4-Ancak kamu, bunları yapmayanları;

5-Sürekli “vergi affı” “varlık barışı” diyerek

desteklerse biz enayi miyiz?

Toplumu uygar kılan, hayatın akışını düzenleyen kurallardır.

Ancak bu kurallar, bazılarına imtiyaz oluşturmamalıdır.

Trafikte kural dinlemeyen, çakarlı aracıyla makas atan, şeridinde gideni enayi yerine koyarcasına kural ihlal eden yığınca kural tanımaz var.

Daha geçen yıl, olur olmazlara geçiş üstünlüğü tanıdılar. 

Ambulanstan öncelikliler var.

Başka bir enayilik, vergi barışında

Ekonomik sıkıntıya rağmen vergisini zamanında ödeyen, borcuna sadık olan, kamu ödemelerini aksatmayanları, ‘afsüre uzatma’ gibi etik dışı kararlarla enayi yerine koyuyorsunuz.

Helal, alın teri ile kazanan, kıt kanaat biriktirenler, ‘varlık barışı’ gibi kuralsızlara ödül veren kamu, dürüste ‘enayi’ demiş oluyor.

Engelli otoparkına araç koyan hadsizlere göz yumarsanız, kadına şiddeti iyi halden(!) salıverirseniz, suyu getiren ile testiyi kıranı bir tutarsanız, bu ülkede dürüst insanları enayi yerine koymuş olursunuz.

Bunu neden yapıyorsunuz?

Bizler, vergi veriyor, kurala uyuyor, dürüst davranıyoruz.

  BİZİ ENAYİ SAYMAKTAN UTANMIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yasaklanmadan yaşasak

SINIRIN 5 FAYDASI

1-Haddini bilirsin kurala uyarsın

2-Seni de toplumu da korur

3-Hayatı kolay kılar

4-Yasağa yasakçıya gerek kalmaz

5-Sorumluluk sahibi olursun

Kural tanımazlar; yasak ve yasakçı üretenlerdir.

Yasak söz konusu olduğunda 2 şeye dikkat etmeli.

1-Yasağı kim (kimler) koymuştur, 

2-Yasağın amacı nedir?

Sınırlar daima var olmuştur.

Söz konusu özgürlük olduğunda dahi sınırlar vardır.

Misal benim özgürlüğüm, senin özgürlüğünün başladığı yerde sınırlanacaktır.

Ben, haddini aşarsa, öteki yasağı ile onu durduracaktır.

Toplum, kurallarla uygarlaşır.

Her kural, hayatı çerçeveler ve çerçeve sınırlarıyla vardır.

Yasaklar, kuralların aşılmasıyla devreye girendir.

Eğer bir diktatör veya tiranın esiri değilseniz, yasaklara mecbur kalmamak için kurallara uymalısınız.

Doğanın kuralları için de durum değişmez. 

Dere yatağına ev yaparsan sel seni yasaklar.

Avrupa’da her yer açık.

Mesela insanlar bilinçle mesafeyi korudular, sınırlamalara uydular, eğitimden geri kalmadılar, yasak gereksizleşti.

Kişilerin kendilerini kurala tabi tutmaları, birisinin yasak koymasına gerek bırakmaz.

Yasaklanmadan yaşama istiyorsan, seni hayatta tutan kurallara uy ve meydanı yasakçı zihniyetlere bırakma…

FAYDALI KURALA UYSAK YASAKLANIR MIYIZ?

DEVAMINI OKU

Trafikte imtiyazlılar

ÇAKARLI ÇAKALLAR

1-Onları araçlarından tanırsınız.

2-Yanarlı dönerli ışıkdakları vardır.

3-Kurallar onlara işlemez.

4-Emniyet şeridini kullanırlar.

5-Polis onları durduramaz.

Çünkü sistem ve yasalar onları korur.

İnsanı canından bezdiren trafikte, kurallara uyum göstermeyenler yüzünden sürücüler fazladan eziyet çekiyor.

Sürekli sağ şeridi işgal edip gitmeyenler…

Sinyal  kolunu kullanmayanlar, trafik işaretlerini ve işaretçileri yok sayanlar…

Bir de sıkışık trafikte ışıldaklı araçlarıyla geçiş üstünlüğü sağlananlar

Ben onlara ‘VVIP’ diyorum.

Kast sisteminin yaygın olduğu Hindistan’da böyle bir kategori var; ‘Very Very Important Person’.

Bizde ise böyle bir sınıf yaratıldı.

Polis, itfaiye, ambulans, cumhurbaşkanı geçiş üstünlüğüne sahiptir.

Ancak biz çakarlı çakal sınıfı yarattık.

Bu ÇÇS’ler emniyet şeridi kullanır, hız kurallarına uymaz, itiraz edeni tehdit eder.

Yasayla milletvekillerini de çakarladık, sanki yasa çıkarmak için meclise acilen yetişesi varmış gibi.

Rahmetli Bekir Coşkun VİP’i (Very Important Person) olanlara ÇÜK (Çok Ünlü Kişi) derdi.

Ancak bu çakarlı çakal tayfası, trafikte de kamusal alanda da imtiyazlı sınıf oluşturdu.

Demokrasilerde herkes eşittir ama bu çakallar daha fazla eşittir gibi.

Çakar yasasını değiştirip bu saltanatı bitirelim.

ÇAKARLI ÇAKAR SEN UTANMAZ MISIN?

DEVAMINI OKU

Kurumsaldan durumsala

KURUMSAL MISIN, DURUMSAL MISIN?

1-Salgın, ekonomik kriz; değerleri unutturdu.

2-İlkeler, kurallar rafa kalktı.

3-Kurumun kaderi kişilere bağlandı.

4-Duruma göre davranır olduk.

5-Çürüme, bozulma, çökme yaşıyoruz.

#KamuSpotu #SerefOguz_KamuSpotu

#kurumsal #durumsal @serefoguz

Kurumsallık; bir kurumun, bir kuruluşun, işletmenin veya markanın şahıslara bağımlı olmadan faaliyetlerini sürdürebilmesi ve geliştirebilmesini sağlayan bir yapıya sahip olması işlemine denir.

Kişilere mahkûm olmama hali…

Durumsallık; ‘tüm koşullarda uygulanabilecek en iyi yönetim şekli yoktur’ tezine dayanır ve yönetici kural koymazkurala uymaz esnekliğini savunur.

Yönetici ilkelere göre değil olaylara göre davranır.

Duruma göre en etkili yöntem kullanılmalıdır. Kurumun kaderi, kişilere terk edilmiştir.

Türkiye, önce salgın ve sonra da ekonomik kriz yüzünden kurumsallıktan hızla uzaklaşır oldu.

Yıllarca uğraşıp didinip var ettiğimiz kurumlar bozulmaya çökmeye çürümeye terk edilir oldu.

Günün getirdiği sorunlarla baş edebilmek için ilkeler, kurallaretik dahil tüm kurumsal değerler unutulup durumu kurtarmanın yolları aranır oldu.

Devletin yerleşik kurumları dahi, liyakatsiz kişilerin elinde durumsallaştı, durumun gerektirdiğini yapmaya zorlandı, ilkesizleştirildi.

      KURUMUN, DURUMU MU İDARE EDİYOR?

DEVAMINI OKU

Yasaklanmadan yaşasak

SINIRIN 5 FAYDASI

1-Haddini bilirsin kurala uyarsın

2-Seni de toplumu da korur

3-Hayatı kolay kılar

4-Yasağa yasakçıya gerek kalmaz

5-Sorumluluk sahibi olursun Kural tanımazlar; yasak ve yasakçı üretenlerdir.

Yasak söz konusu olduğunda 2 şeye dikkat etmeli.

1-Yasağı kim (kimler) koymuştur, 

2-Yasağın amacı nedir?

Sınırlar daima var olmuştur.

Söz konusu özgürlük olduğunda dahi sınırlar vardır.

Misal benim özgürlüğüm, senin özgürlüğünün başladığı yerde sınırlanacaktır.

Ben, haddini aşarsa, öteki yasağı ile onu durduracaktır.

Toplum, kurallarla uygarlaşır.

Her kural, hayatı çerçeveler ve çerçeve sınırlarıyla vardır.

Yasaklar, kuralların aşılmasıyla devreye girendir.

Eğer bir diktatör veya tiranın esiri değilseniz, yasaklara mecbur kalmamak için kurallara uymalısınız.

Doğanın kuralları için de durum değişmez. 

Dere yatağına ev yaparsan sel seni yasaklar.

Avrupa’da her yer açık.

Mesela insanlar bilinçle mesafeyi korudular, sınırlamalara uydular, eğitimden geri kalmadılar, yasak gereksizleşti.

Kişilerin kendilerini kurala tabi tutmaları, birisinin yasak koymasına gerek bırakmaz.

Yasaklanmadan yaşama istiyorsan, seni hayatta tutan kurallara uy ve meydanı yasakçı zihniyetlere bırakma…

FAYDALI KURALA UYSAK YASAKLANIR MIYIZ?

DEVAMINI OKU

Sürücüsüz araç karda gider mi?

TRAFİKTE OTONOM ARAÇ ÇAĞI

1-Sürücüsüz araçlar insan zaafı taşımaz

2-Trafikte kötü alışkanlık edinmez

3-Bencillik, öncelik gaspı, kural ihlali, sürat merakı yoktur

4-Arabasıyla caka atmaz

5-Sol şerit kenesi olmazlar

Otomobiller, tıpkı cep  telefonları gibi bilgisayarlaşıyor.

130 yıl önce ilk örneklerine ‘atsız araba’ deniyordu.

Şimdi sürücüsüzleri geliyor. Adına da otonom araçlar deniliyor.

Benim umudum, trafik kazalarının ve sürücü hatalarının artık tarih olacağıdır.

Misal trafik ve kaza gerçeğine teknolojinin vereceği cevap olabilir bu…

Önündeki aracı güvenli mesafeden izleyen motor sistemleri, yandaki araca “fazla yaklaştın, uzak dur” diyen kaput altı donanımları, sürücüye gerek kalmadan yavaşlayan akıllı frenler

Daha da önemlisi yoldaki diğer araçlarla hatta trafik ışıklarıyla iletişime geçip en uygun rotayı hesaplayan, gereksiz frene basıp trafiği durdurmayan ve karlı yollarda diğer sürücüye küfretmeyen ona levye ile saldırmaya kalkmayan akıllı tasarımlar… Bana göre otonom araç her yerde gidebilecek.

BİZ HAZIR MIYIZ?

DEVAMINI OKU

Al gözüm seyreyle…

KÖTÜLER NE BİLSİN BİZİ

İYİLERE SELAM OLSUN

1-Birinin gerçek karakterini öğrenmek istiyorsan;

2-Onu trafiğe çıkar ve ardından izle.

3-Ona güç verilince nasıl davrandığına bak.

4-Hak yiyor mu?

5-Kural tanıyor mu?

Sağa dönüşte, en sol şeritten gelir ve önüne geçer. Kötü.

Sinyal kolu vardır, önünde aniden döner, bildirmez. Kötü.

Camı açar, şişeyi sokağa fırlatır, gaza basar gider. Kötü.

Sağ şerit kenesidir. Önünde araç yoktur, hızlanmaz. Kötü.

Kırmızı ışık yanıyordur. Yaya geçerken üzerine sürer. Kötü.

Direksiyonda telefonuna yazı yazar, trafiği aksatır. Kötü.

Egzozundan siyah duman çıkar, bakıma götürmez. Kötü.

Emniyet şeridinden gider, trafiğe polise aldırmaz. Kötü.

Çakarlı çakaldır. Kural ihlal eder, üzerine sürer. Kötü.

Bebeğini ön koltukta tutarak seyahatten korkmaz. Kötü.

Hak çiğner, kural tanımaz, uyarırsan tehdit eder. Kötü.

Polis durdurur, ‘benim kim olduğunu…’ tehdit eder. Kötü.

Uyarırsın, pompalısı bagajındadır, seni çeker vurur. Kötü.

Önüne dalar, korna çalarsın, senin arabana saldırır. Kötü.

Ambulansa yol vermez, ardına takılır ve sürat yapar. Kötü.

Işık yeşile döndüğüne aldırmaz; ardındakini bekletir. Kötü.

Trafikte yavaş giderler, zamanına saygıları yoktur. Kötü

     BU KADAR KÖTÜ SÜRÜCÜYÜ HAKEDİYOR MUYUZ?

DEVAMINI OKU

Beni gücümde dene

GÜÇ KİRLENMESİ

1-Yaya iken tüm risklere açık uysal birinin altına beygir gücü verin ve onu trafiğe çıkarın;

2-Zalimleşiyor mu?

3-Nasıl davranıyor?

4-Geçiş hakkına saygılı mı?

5-Yaya iken uysal idi, peki ya şimdi?

Zayıfken insan, daha adildir; zira adalete muhtaçtır.

Çünkü mağdur edilmiştir; “gücün taşrasına” düşmüştür. Adalet talebi, zulme uğramama ihtiyacıyla örtüşmüştür.

Zayıfken insan, üretken olmak zorundadır. Çünkü hayatta kalma repertuarı genişlemiştir, sıra dışı yöntemleri bu refleksiyle daha kolay keşfedebilecektir.

Zayıfken vefalı olmak zorundadır. Zayıflığı doğuran dışlanmışlık , “bir güce vefa göstererek” aşılabiliyordur.

Zayıfken dürüst olmak, fazla bir değer ifade etmez. Dürüst kalma zorundaki biri; karıştırılır ilkeli canlı insanla.

Asıl sınav; güç aktarıp, o insanı gücünde denemektir.

Güçlü insan, bu gücü kullanırken gösterir gerçek kimliğini.

Bu testten geçemeyenlere ise kötü insan diyorum ben.

Toplumu kemiren, kamusal alanda sorun çıkaran, işletmede kaynakları heba eden, düzen tanımaz, istilacı ruh hali temsilcileri…

Kural ihlali, hak gaspı, sorumsuzluk, ötekine eziyet, çalışanına mobbing, kötülüğünü gücünden alanlar…

    GÜÇ AKTARILINCA KÖTÜLEŞENLERDEN MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

Kurallı serbest piyasa

UYULMAYAN KURAL PİYASAYA YÜKTÜR

1-Piyasalara dair yeterince kuralımız var

2-Sorun bu kurallara uyulmaması

3-Denetim yetersiz olunca,

4-Kurala uyan enayi oluyor

5-Kuralsızlar ise kral oluyor

Temel sorun şu; ekonomi politikte serbest piyasa, çözdüğünden daha fazla sorun çıkarabiliyor ve “kontrol” kaçınılmaz olabiliyor.

Hele ki küresel krizle sonuçlanan kontrolsüz serbest piyasa güçlerinin ulaştığı tahrip gücü, nükleer savaşa eşdeğer yıkımlarla boy ölçüşebilir.

2015 Nobelini kazanan Jean Tirole, birkaç güçlü şirketin bulunduğu endüstrilerin nasıl anlaşılabileceğini açıklığa kavuşturma üzerine çalışmış bir iktisatçı. Tezi; serbest piyasa ama o kadar da serbest değil. Düzenleme şart.

Peki, düzenlemeler (regülâsyonlar) neden bu kadar önemli? Serbest piyasanın kuramcıları bize “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyordu.

Sonra yeni teorisyenler geldi ve bize “her şeyi yoluna koyan görünmez elden” söz etti.

Ancak son çeyrek yüzyılda görünmez elin davranışlarını sorgulayan gelişmeler yaşadık.

Üzerimize gelen bu görünmez elin, kimin sırtını sıvazlayacağı, kimin suratına yumruk indireceğini kestiremez olduk.

Ülkemize gelirsek;

           PİYASANIN KURALLARINA SAYGI VAR MI?

DEVAMINI OKU

Değer, uğruna bedel ödenebilendir

DEĞERLER TOPLUMUNUN 5 ÖZELLİĞİ

1-Kurallar ön plandadır.

2-İlkeli insanlar el üstünde tutulur

3-Liyakat aranır, yetenek yüceltilir

4-Krizlerle kolay baş edilir

5-Hukuk, adalet toplumda hakimdir

Değer; paha, kıymet… Bir şeyin gerekliliğini, önemini belirtmeye yarayan niceliksel veya niteliksel ölçü. O şeyin kıymetine denk düştüğü kabul edilen karşılık…

Üstün nitelikli kişi veya şey… Nesnelerin veya olayların bir toplum, bir sınıf veya bir insan yönünden taşıdığı önemi belirleyen nitelik…

Erdemin dayandığı kıymet… Değer, uğruna bedel ödenebilendir.

Varlığı değerden farklı kılan, onun var olmak için mevcudiyetidir.

Her varlık, değer taşımaz. Değer; o varlığa atfedilendir. Kriz dönemlerinde değerlerin önemi çok daha fazla öne çıkar.

Zira buhran dönemleri, çiğnenmiş değerler manzumesidir.

Çürümüşlüğün salgın hale gelmesidir. Ancak değerler üzerinden yükselmek toplumu yükseltir.

Yeniler. Hayat verir.

Toplum, değerlerini kaybettiğinde çürüme başlar, ilkeler yok olur.

Yan yollara sapılır ve toplumsal barış yerini kaosa terk edebilir.

       DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU