Mendil dert ortağıdır

MENDİLİN 5 ŞİFRESİ

1-Hayat; harcadıkların kadar sakladıklarındır

2-Mendil; ömrün sığabileceği alandır

3-Göz yaşını sorgulamadan, yargılamadan siler

4-Anılarını yükleyebildiğin hafıza kartıdır

5-Mendil veren ol, mendil açan değil

Kadim kültürde mendil; dert ortağıdırsırdaştır.

Zira en değerli gözyaşları onunla silinmiş; elde tutanın dertleştiği arkadaşı olmuştur.

Kişi; sırrını paylaşacağı bir dost arar.

Mendil ise sırrına en sadık ve daima senin yanı başında olandır.

Arapça Mandil (peçete) kökünden dilimize girdi.

Aramice ve Süryanice; mantiliyun, Yunanca; mantelion, Latince Mantelus (manus: el ve terg: silmek) karşılıkları vardır.

Her kültürde karşılığı olan, sadece fiziki boyutuyla değil, ona yüklenen anlamlar itibarıyla dillerde varlığını sürdürendir.

Mendil, en dramatik değişikliği kuşaklar arasında yaşar.

Benden önceki kuşağın mendili, yanından ayırmadığıydı.

Benim kuşakta mendil ceketin fiyakası, benden sonraki kuşakta ise selpak olmuştur.

Neticede mendil, yaşanmışlıkların muhafazası, sunulasıların ambalajı, taşınasıların en değerlisi ve gözyaşının kurulayıcısıdır.

Mendil taşı, mendil hediye et ama asla mendilini yere düşürme.

O senin anılarının hafıza kartıdır.

Düşen; senin duyguların ve tüm geçmişin olacaktır.

 MENDİL TAŞIMA ALIŞKANLIĞIN VAR MI?

DEVAMINI OKU

Küçük büyük şeyler

KÜÇÜK ŞEYLERİN BÜYÜK ÖDÜLÜ

1-Tebessüm; kana en hızlı karışan ilaçtır

2-Günaydın demek; bedavadır

3-Ötekine yardım; kendine yardımdır

4-Zihnini kıymık dertlerden korur

5-Hayat bir gündür o da bugündür

İnsana insan olduğunu hatırlatan yaşamanın soluk almak  dışında bir şey olduğunu hissettiren küçük şeyler vardır.

Bir teşekkür etmek, hal hatır sormak, selam vermek, sohbet etmek…

Oysaki bizim gündemimizde; ‘ay sonunu nasıl getireceğim, pazara kaçta gidersem daha ucuza bir şeyler alabilirim, hangi mağaza bu hafta bir üründe indirim yapar, kredi taksitlerimi nasıl yeniden yapılandırabilirim’ gibi küçük ama zihinde büyük yer kaplayan dertlerimiz var.

Hayatın hay huyu içinde ihmal ettiğimiz tebessüm, hatır sorma, selamlaşma; hem bedava hem de günümüzü kolay kılan unsurlar…

Zihnini ne ile meşgul ettiğine dikkat et.

Zira zihin bedeni yönetir ve gününü şekillendirir.

Etrafta olup bitenlerin %80’i bizim dışımızda gelişir.

Bizim kontrol edebildiğimiz, ancak olan bitenin %20’sidir.

Fakat kontrol dışındaki %80’e karşı takınacağımız tutum, şartlara rağmen bizi günün sahibi yapacaktır.

Küçük fakat değerli şeyleri ihmal edersen, aslında küçük olan dertlerinle boğuşursun.

 BUNCA KÜÇÜK ŞEYİ   DERT ETMEYE DEĞER Mİ?

DEVAMINI OKU

Elindeki servet; bugün

HAYAT 1 GÜNDÜR, O DA BUGÜNDÜR

1-Yarın daha iyi olacak deme.

2-Bugün, dünün yarını değil miydi?

3-Oysa hayat, bugün yaşayabildiğindir

4-Dün geçti gitti, yarın ise belirsiz

5-Ama bugün seninle, değerini bil

Geçti gün, ferdayı ko saat bu saat dem bu dem.”

Şeyh Galib uyarıyor bizi; geçen güne hayıflanmayı bırak.

Ferda (yarın ) ise ne getirecek emin olamazsın.

Elindeki tek servet; bu demdir bu saattir.

eğerini bil zira temize çekemeyeceksin.

Ya anı yaşayacak veya onu ıskalayacaksın…

Bil ki hayatın müsveddesi yok ve temize çekilesi değildir.

Bunu biliriz de ya dünün pişmanlık, suçluluk, hesaplaşmaları ya da yarının kaygıları ile boğuşup dururken, elimizdeki tek işe yarar zaman olan bugünü ihmal ederiz.

Bir bakıma biri geçmiş diğeri gelmemiş güne dair şeytan taşlamaktan yarın ibadetine zaman ayırmayız.

Ülkeye bakın, düne dair her şey gündemdedir.

Ya da yarına dair, seçiminden geçimine dek kaygı ve kavga alanlarıyla boğuşup duruyoruz.

Oysa bazı insanlarımız, güne dair gayretiyle adeta mucize gibi, yarın inşa ediyor, çalışıyor, üretiyor, ülkenin bir yarını varsa ona hizmet ediyor.

Gençlere bakıyorum; çoğunun yarını çalınmış, umutsuz ve kaygı içinde.

En büyük israfımız, valizini toplayıp yarınına göçenlerimizdir.

   SENİN GÜNDEMİNDE DÜN MÜ YARIN MI BUGÜN MÜ VAR?

DEVAMINI OKU

Sosyal medya özgür ama kirli bilgi kaynağı…

“GÜVENMİYORUM AMA GEREKLİ”

1-Sosyal medyalar; #Facebook #Instagram #Snapchat #Telegram #TikTok #Twitter #Whatsapp #Youtube

2-hayatımızda büyük yer kaplıyor

3-Ama güvenmiyoruz.

4-En büyük sorun;

5-Yalancı hesaplar

İNGEV TAM ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliği ile yapılan İnsani Gelişme Monitörü Araştırması; Türkiye’de halkın önemli çoğunluğunun sosyal medyayı aynı anda hem ÖZGÜR (%56)  hem SAHTE (% 61) diye tanımlıyor.

%48’lik kesim kendisini sosyal medyada pasif izleyici kabul ediyor.

Gündemi dar ama aktif azınlık belirliyor.

Geleneksel haber kaynakları önemli ama itibarları azalıyor. 

Görüşlerime uygun haber ve yorum paylaşırım diyenlerin oranı; %31. İnanmadığına tepki verenler %24.

Peki, sosyal medyayı hangi amaçlarla kullanıyoruz?

Haber almak %88, Okuduğunu teyit; %88, Takipteki kişi kurumun görüşünü öğrenmek %77, Tanıdığımı merak; %72, Kendime dair olanları paylaşmak %60,

Ülkemde olup bitenlere dair kendi görüşümü paylaşmak; %54. Bu arada 55 yaş üstündeki kendi tanıdığını izlerken 18-34 yaş kendisini paylaşıyor.

Kısaca, sosyal medyanın güven sorunu var

 SENİN SOSYAL MEDYAYA BAKIŞIN NEDİR?

DEVAMINI OKU

İstikbal köklerdedir

İLK GÜVENİ EN CESURUMUZ GÖSTERSİN

1-Geleceğin ne getireceği bilinmez.

2-Ancak kestirilebilir.

3-Gördüğüm; yatırım için,

4-Çoğumuzun güven ortamı beklediğidir.

5-Cesur olanlarımızın atılımıyla güven oluşabilir.

Gökyüzündeki yıldızlara uzanmadan önce ayağının nereye bastığına iyi bakmak gerekir.

Özellikle işlerin giderek zor ve karmaşık hale geldiği dünyada, istikbale giden yolun başlangıcıayağını çok sağlam bastığın yer olacaktır.

Uzun süredir Anadolu ve Trakya’yı dolaşıyorum.

Gördüğüm, herkesin geleceğe dair çok sayıda kaygıyı dile getirdiğidir.

Eski bakan bir arkadaşım, bu ortamın ekonomide inanılmaz fırsatlar barındırdığına işaret ettiğini söylüyor; ‘bu ortamda cesurlar kazanacak.’

Ben de buna inanıyorum. Karmaşada yol alma çağında dünya giderek tehditlerin arttığı ancak fırsatların da ortalığa saçıldığı her haline geldi.

Görüştüğüm girişimcilerin çoğu bu fırsatları zenginliğe çevirmek için daha fazla beklemenin fırsat kaybı olacağı görüşünü paylaştı benimle.

Ancak bu fırsatları değerlendirirken, kendi kültürel köklerini, ana becerilerini hesaba katmak gerekecek.

Kökün mazide ise  geleceğin atide olacaktır.

İstikbal göklerde olduğu kadar kesinlikle köklerde…

GELECEĞ ADIM ATMAK İÇİN YETERİNCE CESUR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Aynaya ihtiyacın var

GÖZDÜR EVRENİ GEZER

AMA KENDİNİ GÖREMEZ

1-Sana, dışından bakacak biri lazım

2-Seni yansız ziyansız yansıtacak

3-Büyütmeden küçültmeden, dosdoğru

4-Yüzdeki güzellik aynaya hüner değildir

5 Tıpkı yüzdeki kusurun aynada olmadığı gibi

Her şeyi gösteren aynanın kendini görmemesi onu kırılası yapsa da bizi kendimize bakılası kılar.

Neden her dem bakarsın miratı mücellaya

sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kâfir” der Şair Nedim geçen yüzyıllarda…

Gözdür evreni gezer ama kendini göremez.

Ayna bunun için vardır. Bizi bize yansıtan…

Esrarı, ardındaki sırda saklı

Sevilesiden ziyade kızılası…

Hayran olunası değil…

Aynayı tuttum yüzüme

Kendim göründüm gözüme

Burada kendinle yüzleşmenin cesaret erdeminden söz ederiz de…

Sıkça yaptığımız, aynayı başkasının yüzüne tutmak olur.  

Oysa ayna bize bakan olmalı…

Aynalar bakmayın yüzüme dik dik

İşte yakalandık, kelepçelendik

der Necip Fazıl.

Devamı, geç kalmışlığın ıstırabıdır:

Beni beklemeyin o bir hevesti

Gelemem aynalar yolumu kesti.”

Hayat sözlüğünün önerisi, herkesin aynaya ihtiyaç duyacağıdır.

Bu, makyaj masası da olabilir banyo duvarı da….

  AYNADA GÖRDÜĞÜN İLE BARIŞIK MISIN?

DEVAMINI OKU

Yasalarla aldatma

YASAL AMA HELAL Mİ?

1-Yasalar ve piyasa şartları ne olursa olsun,

2-Gayriahlaki iş ve uygulamalar kabul edilemez.

3-Helalleşmek;

4-Dava kazanmaktan daha üstündür.

5-Çünkü her yasal hak; helal değildir…

Asıl olan, hakkın helal edilmesi olmalıdır.

Asıl olan helalleşmek olmalıdır.

Helalleşmek, mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır.

Alev Alatlı böyle diyor; ‘Çünkü her yasal hak, helal değildir ve olamaz.’

Misal; imar ruhsatı almış bir müteahhit, şehrin ufkuna tecavüz ederken yasal olarak suçsuzdur ama helal değildir.

21’inci Yüzyılın en yaman toplum projesi, helal olanı, yasal olanla örtüştürmektir.

Seçimle gelen ve yasal yetkilerle donatılmış bir siyasetçi düşünün, bu kişinin kısa sürede ve anormal bir şekilde zenginleşmesi, parayla oynar hale gelmesi belki yasalara uygun olabilir ama helal midir?

Bir işadamı düşünün, vergi ödememek için, yeminli yeminsiz mali müşaviriyle yasaların boşluklarını sonuna dek kullanır.

Sonra da vicdanını rahatlatmak için devlete okul bile yaptırır ama helal midir?

Bir belediye başkanı, meclis üyesi hepsi yasal imar ruhsatlarıyla dere yatağına bina yaparlar, bunların tümü yasal olabilir ama helal midir?

Helal ile yasal olanı karıştırıyor olmayasın?

ÇAKTIĞIN KAZIK YASAL OLABİLİR AMA HELAL Mİ?

DEVAMINI OKU

Başarının maliyeti

BAŞARININ 5 DİNAMİĞİ

1-Gayret, kabiliyetten kıdemlidir

2-Her nimet bir külfet gerektirir

3-Başarı tesadüf değildir

4-Çilesi çekilmemiş başarı çabuk söner

5-İnci, sancı ürünüdür

Başarı; maliyeti ödenmişse kutsaldır

Başarmak; Bir işi istenilen biçimde bitirmek, muvaffak olmaktır.

Başarı bir hedefe yol almak ise asla  maliyetsiz olmayacaktır. 

Uykudan çalacak, konfordan çalacak, uğraşları artıracaktır.

Değişim sözcüğünün hamurudur, ilerlemenin adımıdır.

Başarmak bir yolculuktur; yeri gelir yalnız kalır, yeri gelir yalnızlaştırılırsınız.

Ekonomide başarmak refahta sürekliliktir. 

Büyümede zikzaklar çizmemek, işsizin azlığıdır.

Başarılı toplumlar, başarının maliyetinden kaçınmayan bireylerden oluşur.

Oysa kurnaz toplumlar, başarıyı maliyetle ilişkilendirmek yerine, nimeti alıp külfeti ötelemek isteyenlerden oluşur.

Ülkemizde başarılı insanlara bakın; bedel ödemişlerter dökmüşlerçalışmış, gayret göstermiş ve bir maliyeti göğüslemişlerdir.

Oysa nepotizmle, kayırmacılıkla bir mevkilere gelmişler, başarı gösterememiş, o mevkileri çürütmüşlerdir.

Liyakati yücelten toplumlar, başarının maliyetini de tanımlar daima.

Ancak yönetimi kurnazlar ele geçirince başarı sağlanamaz.

   KÜLFETSİZ NİMET PEŞİNDE KOŞAR MISIN?

DEVAMINI OKU

Söylenme, söyleş…

MIRILDANIP DURMA

1-Veren olgun, alan uygun olunca,;

2-İletişim sağlanabilir.

3-Söylemiyor, söyleniyorsan;

4-Çatışma doğar, anlaşma olmaz.

5-Korkak söylenir, cesur söyler, söyleşir.

“Ketmetme yegân yegân söyle..”

Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı / Yağ ile bal ede bir söz

Yunus Emre böyle sesleniyor yüzyıllar öncesinden.

Dediği şu; sözüne dikkat et

Neden?

Çünkü söz; bizimle öteki arasındaki en etkin iletişim aracıdır.

Çoğu kişi, düşüncesini açık ve seçik söylenmez.

Onun yerine söylenir, durur.

Mırıldanır, kem küm eder, meramını anlatmaz, anlatamaz.

Ya korkudandır bu ya da eleştirilmekten korktuğu için böyle davranır.

Söylenenin kaçırdığı şudur; mesajın her ne ise karşı tarafa gitmemiştir.

Senin söylenmen de hiçbir işe yaramamıştır.

Bu durumda iletişimsizliğin maliyetini sen üstlenirsin.

Oysa söyleyebilsen, karşı taraf mesajını alacak ve sen de düşüncene bir karşılık bulabileceksin.

Etrafınıza bakın; mırıldanıp duran nice insan görürsünüz.

Eleştirinin düşmanlık olarak algılandığı toplumlarda, söylenenler fazla olur.

Misal hükümetten yana dertlisin, bunu  doğrudan söylemek yerine söylenir durursun.

Oysa söyleyebilsen ve karşı taraf da dinleyebilse, söyleşme başlayacak.

Mırıldanan toplumlar çatışma üretir, barış değil…

  SEN SÖYLEYEN MISIN SÖYLENEN Mİ?

DEVAMINI OKU

Konfor sizi çürütmesin

DURAN TİMSAH ÇANTA OLUR

1-Kabiliyet çok şeydir

2-Ancak eylem yoksa yok şeydir

3-Konfor başarının düşmanı

4-Su kıyısında güneşlen ama,

5-Durunca çanta olan timsahı hatırla

Nice yetenek, eylemsizlik kurşunuyla ölmüştür.

Bir Brezilya atasözü; ‘duran timsah çanta olur’ der.

Anlatmak istediği, ne kadar güçlü, yetenekli olsan dahi eğer duruyorsan, eyleme geçmiyorsan, hayatın başkalarının sana çizdiği kadere bağlıdır.

Gonçarov’un ünlü karakteri, kabiliyetlerine rağmen konfor alanından çıkamayan Oblomov’u anlatır bize.

Hatta bu durumu; ‘oblomovlaşma’ diye nitelendiririz.

Tutunamayanlar’ın yazarı Oğuz Atay da eylemsizlik eyleminden(!) söz eder; ‘ben başlamazsam ancak durdurulabilirim.’

Başlamadığı için durdurulan nice kabiliyet biliyorum.

Hataları; konfor tuzağına düşmek olmuştur.

Zira konfor; çürütür. Rahat içinde hiçbir zor başarılmamıştır.

Tarihe bakın; tüm büyük başarılar, sorun ve dertlerle mücadele edenlerce sağlanmıştır.

Hiç yan gelip yatan ve bir şey üreten var mıdır?

Yatarak büyüyen tek şey kabaktır, o da suya, güneşe ulaşmak için gayret etmek zorundadır.

Çocuğum çok zeki ama biraz tembel’ söylemi, nice velinin dilinde adeta pelesenktir.

Oysa çocuğunu konforla değil, sorumlulukla ödüllendirebiliyorsan, ona en büyük iyiliği yapmış olursun. Konfordan çık!

  DURARAK YOL ALABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU