Gitmeyi bilmek…
İKİ AYAĞIYLA MAYINA BASMIŞ
GİBİ BIRAKIP GİDEMİYORSUN
Zamanı gelince gitmeyi bilmek gerek.
Mayına basanın dramını düşün;
Kalsan, çürümeye gönlün razı değil.
Gitsen, varlarını terk edeceksin.
En zor ikilem bu işte.
‘Ve hemen gidemedim, Ve artık gidemedim,
Ve sonra hiç gidemedim…’
Edip Cansever böyle diyor. Gitmesi gereken ne düşünür bilinmez ama kalmaya heveslileri, şiirin devamında uyarmakta gecikmez şair; “Kurtuluş’ta son durakta bir tramvay ölüsü sanki ben; öylece kalakaldım…”
Eğer söz konusu ilişkiler ise, genelde, gidenin kaçak, kalanın korkak olduğu bir kavramdır; gitmeyi bilmek…
Fakat gidilecek yeri değer üretmek diye tanımlarsanız, sistemin yorgunluğuna (entropi) varırsınız. Hele ki her şeyin hızla değiştiği dünyada… Bazıları gitmeyi bilmemeyi, “geriye gitmenin en hızlı yolu” diye tanımlar. Doğrudur…
Daha iyi bir yarın uğruna dünden gitmeyi bilmiyorsan, bugün başın belada demektir. Gidebilmelisin, zamanında…
Edip Cansever ile gitmeyi bileyim dedim bu kısa yazıdan; “Hepimiz kalakaldık / Elimizde tetiği çekilmeyen,
Namlusu yönsüz bir tabanca gibi…
ZAMANI GELİNCE GİTMEYİ BİLİYOR MUSUN?
DEVAMINI OKU