En ağır iş; işsizlik

İŞSİZLİK YALNIZCA İŞSİZİN SORUNU MU?
İşten çıkarma yasak ama evler sokaklar işsizlerle dolu.
TÜİK; iş aramayanı işsizden saymıyor.
Umudunu yitirmiş ve aramaktan vazgeçmiş 7,5 milyon insanımız; işsiz; yarınsız, umutsuz…

İşsizlik siyasetçi için büyük sorun olarak tanımlanabilir.

Ancak önceliği değilse, ‘popülist’ bir söylemdir sadece…

Ekonomi bürokratı için işsizlik, bir istatistikten başka bir şey olmayabilir. Kendisi işsiz kalmadığı sürece bu rakamın ‘makul ölçüye indirilmesini’ pekâlâ mırıldanabilir medyada.

Kamu güvenliği açısından işsiz; potansiyel suçlu anlamıdır.

Kaybedecek bir şeyi kalmamışsa, toplumsal bomba olabilir.

İşi olanlar için işsizlik; ‘ben de kalabilirim’ kaygısıdır.

Sendikacı için işsiz; dayanışma aidatı ödemiyorsa; yoktur.

Akıllı işveren için işsiz; ‘henüz iş veremediği’ kişidir.

Akılsız işveren için işsiz; ‘daha önce işten kovduğu’ işçidir.

İşsiz için durum nedir?  Örgütsüz, sahipsiz ve toplumsal zenginliğin taşrasına itilmiş bu kesim; kendini nasıl görür?

Söyleyeyim; işsizlik aslında en ağır iştir. Öyle ki sana ödeme yapmazlar, özgüvenin erir gider. Her sabah bir umutsuzluğa uyanırsın, iç disiplinin bozulur. Maddi gelirden mahrumiyet ve tecrit duygusu kaplar bedenini, zihnini…

          İŞSİZİN ACIKMADIĞINI MI SANIYORSUN?

DEVAMINI OKU

Kovmak mı veda mı?

HOŞÇA KAL DEMENİN DE BİR ADABI OLMALI
İşe alırken adeta iğne deliğinden geçir.
İşten çıkarırken edebiyle değil adeta kovala.
Bu tutum kovulanı üzer, kalanı da tedirgin eder.
Veda ederken onur kırmak niye?

Korona işsizliği patlattı. Kapanan, geliri düşen  işletmeler çok sayıda insanı evine gönderdi. Her ne kadar işçi çıkarma geçici olarak yasaklansa da çalışanı işsiz bırakma yaygın.

İşe alım kadar işten çıkarma da o kurumun kalibresini belirler. İnsan Kaynakların (İK) kalitesi de bu süreçte ortaya çıkar. Çalışanından korkan, onunla gönül bağı kurmamış işletmeler, işten çıkarmayı; ‘pusu kültürüne’ indirger. Tuzak kurar, habersiz giriş kartını iptal eder. Evine tebligat gönderir, süt izninde kovar.

Böylesi şirket çalışanı da kurumuna sadakat beslemez; ‘ben zamanınım şu kadarını bunlara kiralıyorum. Bunlar da bana genişletilmiş alım gücü sağlıyor.’ İşinin hakkını veren İK’cılar ise işten  çıkarmayı, yasaya, edebe göre yapar, yüz yüze konuşur. Sebep bildirir, el sıkışır.

Yönetim danışmanı Hülya Mutlu hoşça kal demenin de bir adabı olmalı’ diyor. Zaten işsiz bıraktığın insanın özgüvenini sarsmaya, utanca boğmaya, onun ruhunda yara açmaya ne gerek var ki? Edep Ya Hû

   BÖYLESİ PATRON BİR GÜN İŞİNDEN OLMAZ MI?

DEVAMINI OKU

Şimdi plan zamanı

KULLANILMIŞ GELECEK
#Korona yüzünden bazı işler, sektörler kayboluyor.
Pek çok sektörün, mesleğin geleceği yok.
Akıllı uluslar yeni dünyayı buna göre tasarlıyor.
Biz ise kullanılmış geleceğe saplandık kaldık.

Korona tüm dünyada işsizlik üretmeyi sürdürüyor.  Kapanan işyerleri yüzünden işten çıkarılanların sayısı sürgit artıyor.

Tahminler; bu yıl sonuna kadar dünyada 250 milyon insanın işini kaybedeceği… Sorun, ekonomiler açılsa dahi bazı işler ve sektörler devre dışı kalacağından pek çok insana yeni alanlar açmak gerektiğidir. Avrupa Birliği ülkeleri, eğitim sistemini yeni baştan tasarlamak için çalışmaya başladı bile.

Bizde zaten bazı eğitim dalları, verdiği mezunları KPSS için kuyruğa sokmaktan başka işe yaramıyordu. Şimdi yok olacak mesleklere yönelik fakültelerle devam etmenin gereği yok.

Yapılması gereken, değişen ihtiyaçlara göre eğitim sistemini reforma tabi tutmak… Mevcutları da geleceğin ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirmek….

Misal tarım gümbür gümbür geliyor ve daha da önem kazanacak. 40 ziraat fakültemiz var fakat bitkiyi bilmeyen mezun üretiyorlar. Bahçıvan ise mum ile aranıyor. Mühendislikler, meslek okulları, diğerleri…

Korona sonrası dünyayı şimdiden planlamamız gerekiyor.

         YOK OLACAK MESLEĞİ NEDEN ÖĞRENELİM Kİ?

DEVAMINI OKU

İşsizlik büyük dert

İŞSİZLİĞE ÇARE YENİ ZENGİNLİK ALANLARI
Yeni iş pozisyonları üretmek zorlaştı
#Korona zaten yeni işsiz doğuruyor
Tarım gibi farklı sektörlerde;
kamu-özel işbirliğiyle iş alanları geliştirmek zorundayız.

Korona sürecinin en büyük yıkımı, belki de ardında bıraktığı işsizlik olacaktır. Şimdiye dek rapor edilmişler dahil işsiz kalanların sayısı, dünya genelinde 100 milyona yaklaştı. Bu daha başlangıç üstelik. Zira virüsün biyolojik etkisi geçse dahi ekonomideki yıkım süreci henüz başladı gibi görünüyor.

Peki, bu kadar işsiz ne olacak? Bütün yönetimler bu soruya cevap arıyor. Kimi, kayıt dışı olmanın sahte avantajıyla inkar ederek. Kimi ölçüp biçip bilerek ama hiçbir şey yapmayarak.

Kimi de bunu en büyük dert diye tanımlayıp çare arayarak.

Biz neler yapıyoruz? Nüfus artışına paralel, yer yıl 1 milyon gence iş bulmak zorundayız. Oysa işsizliğimiz çift haneli ve giderek artıyor. Salgında 1.2 milyon ilave işsizimiz oldu.

Türkiye, mevcut ezberler içerisinde işsizini eritemez. Bu yüzden bizlerin geniş istihdam alanları oluşturmak, yeni iş pozisyonları üretmek mecburiyetimiz var. Buda ancak özel sektör ve kamu işbirliğiyle olabilecektir. Bana göre tarım, istihdamın gelişeceği, iş üretilebilecek en uygun sektördür.

         İŞİ OLMAYANLARIN YAŞAMA HAKKI YOK MU?

DEVAMINI OKU

Diploma fabrikası mı Meslek Okulları mı?

GENÇLERİN ÖMRÜNÜ HARCAMAYALIM
Çocukların ömründen kesip diplomaya harcamak, mantıklı mı?
Eğer işe yaramıyorsa diploma için onca zaman ve kaynağı neden feda ediyoruz?
Mesleksiz nesiller ile nereye kadar?

Korona gelip geçer de işsizlik daha uzun süre kalıcı gibi…

Ortalığı diploma fabrikalarıyla doldurduk. 209 üniversite, binlerce normal lise aracılığıyla ha bire diploma üretiyoruz.

Çocuklarımızın hayatını çalıyor, ellerine tutuşturduğumuz diplomaya; tonla para harcamamız da cabası… Peki, çözüm?

Biliyoruz ki meslek liseleri, beceri kazandırıyor. 40 ziraat fakültemiz binlerce işsiz üretiyor, KPSS kuyruğuna sokuyor

Fakat bitkiyi bilen bahçıvanımız yok. Ortalık mühendis dolu ama beceri sahibi olanlar nadir. Ülkeler bunu meslek okulu ile çözmüş. Bizde meslek liselerine itibar edilmiyor. Veliler çocuklarını mesleğe değil, diplomaya yönlendiriyor. İşsizlik 10 milyona koşarken işveren nitelikli çalışanı zor buluyor.

Korona yüzünden duran ekonomiler yavaş yavaş açılır ancak işsizlik daha uzun süre kalıcı gibi görünüyor. Çözümü biliyor ancak uygulamıyorsak, samimiyetimizi sorgulasak iyi olur.

ÜNİVERSİTELERİ MESLEK OKULUNA DÖNÜŞTÜRSEK?

DEVAMINI OKU

Cebime para koyamıyorsan cebimden daha az para al

ELLERE VAR BİZE YOK MU?
Elin adamı kendi yurttaşına mağduriyet yaşatmamak için cebine trilyon dolarlar koyuyor.
Oysa biz 19 paket açtık ama para yok.
Cebe para koyamıyorsan bari cebimizden daha az para al.

Korona sürecinde G20 ülkeleri, vatandaşlarını virüsün ekonomik yıkımından korumak için şimdiye de 20 trilyon $  kaynak ayırdı. Yalnızca ABD 2 trilyon dolara ilave olarak vatandaşın cebine 1000$ para koyuyor.

Avrupa ülkeleri de işsiz kalanlar başta olmak üzere işyeri kapananlara, esnaf ve küçük işletmelere kaynak aktarmaya başladı. Maksat, halkın bu süreçte hayatta kalması, mağduriyet yaşamaması.

Peki, biz ne yapıyoruz? 1000’er lira para dağıtmaktan dem vuruyor, ücretsiz izinle eve gönderilenlere 1,177 Tl ödeme yapmaktan söz ediyoruz. Şimdiye de 19 paket açıldı. Kamu kükrediği kadar yağamıyor zira paket çok ama para yok.

Sürekli krediden, ertelemeden söz ediliyor. Oysa cebimize para koyamıyorsanız, bari cebimizden daha az para alın.

Eve gelen faturaları indirin, korona fırsatçılığıyla elektrik zammı yapmayın, hiç değilse asgari ücretten vergi almayın.

   TÜRK İNSANI YABANCIDAN DAHA MI DEĞERSİZ?

DEVAMINI OKU

Yeni Normal oluşuyor

İŞSİZLİK, İŞ KOLU HALİNE GELİYOR
Salgının biyolojik etkisi geçse de sosyolojik etkisi kalıcı.
Eski normale dönüşü boşuna beklemeyin.
Evden çalışma, azalan tüketim, sürekli işsizlik ve…

Korona süreci biran önce bitsin ve hayat normale dönsün diye bekleyenlere bir haberim var; hayat bir daha asla normale dönmeyecek; yeni normal oluşacak.

Çünkü korona zihinlerde derin kırılmalar oluşturuyor ve mevcut ezberler artık işe yaramıyor. Büyüme histerisi üzerinden devletler yarışı, yerini kalkınma odağına bırakacak. İhtiyaçlar ile istekleri karıştıran insana korona ayna tuttu ve dedi ki

‘abartma, şeytan olma, paylaş.’ Bunun ilk işareti, çalışanlar üzerinden geldi ve evine gönderilenlere kamu maaş bağladı.

Yetmeyecek, sürecin uzaması halinde işsizler de evdekiler gibi maaşa bağlanabilecek. Adı şimdiden kondu; Evrensel Asgari Ücret… Oysa çok değil 4 ay öncesine de bu kavram, robot istihdamı yüzünden işsiz kalacaklar için bahsedildi.

Öyle ya robotlar markete gidemeyeceğinden işsiz kalanlar ekonomiyi ayakta tutsun, alışveriş yapsın, tüketsin diye ceplerine para konulması öneriliyordu. Şimdi robotlar değil korona bunu gündeme taşıdı. Eski normale dönüş zor artık.

       YENİ NORMALE UYUM SAĞLAYABİLECEK MİSİN?

DEVAMINI OKU

İşsizlik en ağır iş

İŞİNİ KAYBETMİŞ BİRİ NE DÜŞÜNÜR?
Ekonomik güvencesi kaybolur.
Ailesinin rızkını sağlayamaz.
Temel ihtiyaçlarını karşılayamaz.
Zaman ve düzen algısı yiter.
İşsizini görmezden gelirsen sosyal sorunlarla boğuşursun.

İşsizlik bir siyasetçi için büyük sorun olarak tanımlanabilir. Ancak önceliği değilse, “popülist” bir söylemdir sadece….

Ekonomi bürokratı için işsizlik, bir istatistikten başka bir şey olmayabilir. Kendisi işsiz kalmadığı sürece, bu rakamın “makul ölçülere indirilmesini” pekâlâ mırıldanabilir.

Kamu güvenliği açısından işsizlik, potansiyel suçlu anlamıdır.

Kaybedecek bir şeyi kalmamışsa toplumsal bomba olabilir.

İşi olanlar için işsizlik, “ben de kalabilirim” kaygısıdır.

Sendikacı için işsiz, dayanışma aidatı ödemiyorsa; yoktur. Akıllı işveren için işsiz, “henüz  veremediği” kişidir.

Akılsız işveren için işsiz, “daha önce işten kovduğu” kişidir.

Peki işsiz için durum nedir? Örgütsüz, sahipsiz ve toplumsal zenginliğin taşrasına itilmiş bu kesim kendini nasıl görür? Söyleyeyim; işsizlik aslında en ağır iştir.

Öyle ki sana ödeme yapmazlar, özgüvenin erir gider.

Her sabah bir umutsuzluğa uyanırsın, iç disiplinin bozulur.

Gelirden Mahrumiyet ve tecrit duygusu kaplar bedenini…

      İŞSİZLİK YALNIZCA İŞSİZİN SORUNU MUDUR?

DEVAMINI OKU