Şeytanlık yapma!

ŞEYTAN; KAYBETMEYE MAHKÛM

OYUNUN KURUCUSUDUR

1-Bu yüzden kaybetmek;

2-Şeytanın tanımında var…

3-Temel prensip, fırsatları şeytanca tutumlarla,

4-Heba etmek yerine, etik prensiplerle,

5-Değer üreterek kazanan olmaktır.

Halka açılma sürecinde Sergey ve Larry; başında oldukları Google için, bütün internet kullanıcılarını kapsayan sosyal paydaşlarına yönelik stratejileri şuydu; ‘şeytanlık yapma!’.

Anlatmak istedikleri, ‘ne vaat ettiysen onu ver’ idi ve ‘arama sonuçları arasına istenmeyen siteleri sıkıştırarak para kazanmayı deneme’ güvenini yaratmaktı.

Bundan 26 yıl öncesinde Microsoft; benzer bir yaklaşımı; ‘anlaşma yaparken adil ol’ ilkesi peşinden gidiyordu.

Daha pek çok dünya devi şirket; müşterilerini dolandırmanın ayıp, ortağına kazık atmanın ‘gerizekalıca’ olduğu ilkesinde…

Hele ki sizin hisse senedinizi almış, küçük ortağınız ise…

Peki, bunun pratikte denetimi nasıl olacak?

Şeytanlık yapma deklarasyonun dahi olsa, birinin ‘küçük ortağını’ dolandırmadığından ‘halka açık hisseler üzerinden’ paydaşlarına kazık  atmadığından  emin olmanın yolu; ‘bağımsız yönetim kurulu üyeliği’ prensibi…

Ancak korku şu ki; ‘şirketlerimiz yabancıların eline geçecek.’

Oysa dert başka.. 

Dert; şeytanlık…

SEN HESAP VERMEYENLERDEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Devletleştirme çağı

KAMU EN BÜYÜK İŞVEREN OLUYOR
Dünya ekonomileri devletleştirmeye gidiyor.
Halkın cebine para koyuyor.
İşsizlerin yeni işvereni oluyor.
Özel sektör küçülürken kamu sektörü büyüyor.

Korona ile birlikte yeni yöntemler, yaklaşımlar belirginleşti. Bunlardan biri;  ekonomi yönetimi davranış değişiklikleri…

Devletleştirme çağına girdik gibi görünüyor. İşsizlik temel sorun haline gelirken, devlet; halkın cebine para koymaya başladı. Zorda olan şirketlere kaynak transferi yanı sıra bunların hisselerini topluyor, batmasın diye şirketleri satınalma yoluna gidiyor.

Koronanın dünya ekonomilerine verdiği zarar 15 trilyon $’ı aşarken, salgın süreci daha da uzaması halinde maliyetin şişeceği tahmin ediliyor. Aslında bundan çeyrek asır önce kamunun ekonomi içindeki payının yüksekliğinden yakınıyor, özelleştirme yöntemiyle kamuyu küçültmeyi deniyorduk.

Türkiye de bu süreçten geçmiş ve çok sayıda KİT’i (Kamu İktisadi Teşekkül) özelleştirmiştik.

Ancak bu defa kamunun yeniden büyümesi gündeme geldi. ABD, AB ve İngiltere başta olmak üzere pek çok yönetim, zordaki kendi şirketlerinden ya hisse alıyor veya şirketi devralıyor.

Bu da kamuyu en büyük sektör haline getiriyor.

    ÖZELLEŞTİRME FURYASINI HATIRLIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU