Bir hikayen var mı?

HİKAYENİN 5 GETİRİSİ

1-Bireylere ortak ufuk oluşturur

2-Yarına dair fikirler üretir

3-Uygarlık talebi netleşir

4-Kürede kendine yer edinirsin

5-Değerler toplumu olursun

Sözü dinlenen ulusların kendi hikayeleri var.

Hikaye yazamayan, başkasının hikayesini yaşar.

Hayat hikayeler üzerinden yürür.

Hikâye yazan, hikayesini değerler zinciri üzerine kuran; geleceği inşa eder.

Hikâyesi olmayan başkasının yazdıklarını yaşar.

Bir ülke kendi hikâyesini yazarak yol alır.

Onu anlatarak dilden dile dolaşır.

Gençliğini, insanlarını, yarınını güçlü argümanları ile besler. 

Olaylarını bilim üzerine inşa eder.

Toprakları toprak olmaktan çıkar birer zenginlik abidesi haline gelir.

Küresel mecrada söyleyecek sözü olur, dinlenir, değerlenir, yükselir, taş üstüne taş koyar. 

Milli değerlerini yüceltir, taşeronluğa değil, üretime odaklanır. Her alanda üretimi birincil kılar.

Başkasının hikâyesini yaşayanlar; ellerindekileri birer birer kaybeder.

Kaybettiklerinin farkına varamaz.

Değer erozyonuna uğrar.

Sürekli önüne havuç konulur.

Havucu kemirirken yarınını kemirir.

Ülke hikayesiz kalınca, ortak ufka bakamaz, gelecek inşasında zorlanır, yarına dair tereddütleri oluşur, zemin kaybeder.

Hikayen yoksa, masal olur gidersin…

HİKÂYE YAZMAYI BIRAKANLARDAN MISIN? 

DEVAMINI OKU

İşte bizim hikayemiz

5 HİKÂYE ÖNERİSİ

1-Ahlaki çürümüşlüğü önle

2-Eğitimi bilimle buluştur

3-Hukuk her yerde olsun

4-Parazitlerden kurtul

5-Değer üret

Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkça;

avcı palavralarını dinlemek zorunda kalırız

Bir ülke, hikâyesiyle kazanır.

Tarihimizdeki büyük başarılar daima yazdığımız hikâyelerle sağlandı.

Dünya gündeminde hikâyen ile var olursun.

Ülkenin başarısı, yazdığın hikâye ile gelir.

Peki, bizim hikâyemiz nedir?

Son 10 yıldır Türkiye’de hangi hikâyeyi yazabildik?

İktidar da muhalefet  de bunu başaramadı.

Oysa turizmde hikâye yazsan dünya döner sana bakar.

Ekonomide hikâye yazsan dünya ekonomisi içinde sen konuşulursun. 

Tarımda, teknolojide hikâyesizlik.

Sizin bir hikâyeniz yoksa başkasının başarı hikâyelerinin peşine takılırsınız.

Endüstri bilmem kaç sıfır, Mars’ın fethi, 5G, robotlar, dikey tarımyeşil ekonomi, korona aşısı gibi…

Hal böyle olunca hikâyeni içerideki haybeden hikâyeciler yazar; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, mafya babaları, siyasi kirliliğe batanlar, birbirine çamur atanlar, korona virüsüaçlıkenflasyon,  faiz, rekortmen kurlar ve diğerleri.

Eğer bu oyundan sıkıldıysan, hikâyeni gözden geçirmelisin.

Hangi hikâyenin parçası olduğunu bil ve hikayeni değiştir…

MASAL DİNLİYORSAN ÜLKEN YÜKSELEBİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

Proje mi öykü mü?

PROJE GEREKLİ AMA ÖYKÜ VAZGEÇİLMEZDİR

1-Tarih; öykü oluşturamayanların,

2-Sadece projeyle var olamayacağını söylüyor.

3-Kentler gelecek öykülerini projelendirerek

4-Tarih sahnesinde kalabilirler.

5-Senin öykün var mı?

Her kentin bir öyküsü var. Hele ki bu öykü, uygun dille anlatıldığında, başkalarının da ilgisini çeker.

Rekabetin ülkeler kadar kentlerin yarışına dönüştüğü dünyada bu öyküleri bir arada duyabileceğiniz yerlerden biri de sıkça katıldığımız MIPIM gibi gayrimenkul fuarları…

Baharın bu mevsiminde Fransa’nın Cannes kentinde buluşan gayrimenkul profesyonelleri ve inşaat sektörü temsilcileri, belediyeler, tasarımcılar; bu fuar aracılığıyla kendininkentinin öyküsünü sunar.

Ortak payda, kentlerin yarınıdır ve bu yarın, katılımcıların zihninde olan bitendir.

Fuardaki stantlar da zaten bu öykülerin vücut bulduğu yer olur.

Bizim sorunumuz; elimizde öyküleştirecek yüzlerce renk var ama bunu görsel şölene dökemiyoruz.

Onların başarısı; son derece sınırlı öykülerini muhteşem hikâyeye dönüştürüp sunabilmeleri…

Sonuçta en başarılı proje dahi, bunu bir öyküye oturtmadığı zaman “hikâye” oluveriyor.

Biliyoruz ki hikayesi olmayanın projesi kazandırmaz.

Kendine dair öykünü başkasının yazmasını bekleme.

SENİN KENDİNE DAİR ÖYKÜN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Bir hikayen var mı?

HİKAYENİN 5 GETİRİSİ

1-Bireylere ortak ufuk oluşturur

2-Yarına dair fikirler üretir

3-Uygarlık talebi netleşir

4-Kürede kendine yer edinirsin

5-Değerler toplumu olursun

Sözü dinlenen ulusların kendi hikayeleri var.

Hikaye yazamayan, başkasının hikayesini yaşar.

Hayat hikayeler üzerinden yürür.

Hikâye yazan, hikayesini değerler zinciri üzerine kuran; geleceği inşa eder.

Hikâyesi olmayan başkasının yazdıklarını yaşar.

Bir ülke kendi hikâyesini yazarak yol alır.

Onu anlatarak dilden dile dolaşır.

Gençliğini, insanlarını, yarınını güçlü argümanları ile besler. 

Olaylarını bilim üzerine inşa eder.

Toprakları toprak olmaktan çıkar birer zenginlik abidesi haline gelir.

Küresel mecrada söyleyecek sözü olur, dinlenir, değerlenir, yükselir, taş üstüne taş koyar. 

Milli değerlerini yüceltir, taşeronluğa değil, üretime odaklanır.

Her alanda üretimi birincil kılar.

Başkasının hikâyesini yaşayanlar; ellerindekileri birer birer kaybeder.

Kaybettiklerinin farkına varamaz.

Değer erozyonuna uğrar.

Sürekli önüne havuç konulur.

Havucu kemirirken yarınını kemirir.

Ülke hikayesiz kalınca, ortak ufka bakamaz, gelecek inşasında zorlanır, yarına dair tereddütleri oluşur, zemin kaybeder.

Hikayen yoksa, masal olur gidersin…

HİKÂYE YAZMAYI  BIRAKANLARDAN MISIN? 

DEVAMINI OKU

İşte bizim hikayemiz

5 HİKÂYE ÖNERİSİ

1-Ahlaki çürümüşlüğü önle

2-Eğitimi bilimle buluştur

3-Hukuk her yerde olsun

4-Parazitlerden kurtul

5-Değer üret

Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkça;

avcı palavralarını dinlemek zorunda kalırız

Bir ülke, hikâyesiyle kazanır. Tarihimizdeki büyük başarılar daima yazdığımız hikâyelerle sağlandı.

Dünya gündeminde hikâyen ile var olursun.

Ülkenin başarısı, yazdığın hikâye ile gelir. Peki, bizim hikâyemiz nedir?

Son 10 yıldır Türkiye’de hangi hikâyeyi yazabildik?

İktidar da muhalefet  de bunu başaramadı.

Oysa turizmde hikâye yazsan dünya döner sana bakar.

Ekonomide hikâye yazsan dünya ekonomisi içinde sen konuşulursun. 

Tarımda, teknolojide hikâyesizlik. Sizin bir hikâyeniz yoksa başkasının başarı hikâyelerinin peşine takılırsınız.

Endüstri bilmem kaç sıfır, Mars’ın fethi, 5G, robotlar, dikey tarımyeşil ekonomi, korona aşısı gibi…

Hal böyle olunca hikâyeni içerideki haybeden hikâyeciler yazar; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, mafya babaları, siyasi kirliliğe batanlar, birbirine çamur atanlar, korona virüsüaçlıkenflasyon,  faiz, rekortmen kurlar ve diğerleri.

Eğer bu oyundan sıkıldıysan, hikâyeni gözden geçirmelisin.

Hangi hikâyenin parçası olduğunu bil ve hikayeni değiştir…

MASAL DİNLİYORSAN ÜLKEN YÜKSELEBİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

İşte bizim hikâyemiz…

5 HİKÂYE ÖNERİSİ

1-Ahlaki çürümüşlüğü önle

2-Eğitimi bilimle buluştur

3-Hukuk her yerde olsun

4-Parazitlerden kurtul

5-Değer üret

Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkça;

avcı palavralarını dinlemek zorunda kalırız.

Bir ülke, hikâyesiyle kazanır. Tarihimizdeki büyük başarılar daima yazdığımız hikâyelerle sağlandı. Dünya gündeminde hikâyen ile var olursun.

Ülkenin başarısı, yazdığın hikâye ile gelir. Peki, bizim hikâyemiz nedir? Son 10 yıldır Türkiye’de hangi hikâyeyi yazabildik?

İktidar da muhalefet  de bunu başaramadı. Oysa turizmde hikâye yazsan dünya döner sana bakar.

Ekonomide hikâye yazsan dünya ekonomisi içinde sen konuşulursun. Tarımda, teknolojide, ekonomide hikâyesizlik.

Sizin bir hikâyeniz yoksa başkasının başarı hikâyelerinin peşine takılırsınız. Endüstri bilmem kaç sıfır, Mars’ın fethi, 5G, robotlar, dikey tarım, yeşil ekonomi, korona aşısı gibi…

Hal böyle olunca hikâyenizi içerideki haybeden hikâyeciler yazar; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, mafya babaları, siyasi kirliliğe batanlar, birbirine çamur atanlar, korona virüsü, açlık, enflasyon, yüksek faiz, rekortmen kurlar ve diğerleri.

Eğer bu oyundan sıkıldıysan, hikâyeni gözden geçirmelisin.

Hangi hikâyenin parçası olduğunu bil ve hikayeni değiştir…

       MASAL DİNLİYORSAN ÜLKEN YÜKSELEBİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

Proje mi öykü mü?

PROJE GEREKLİDİR AMA ÖYKÜ VAZGEÇİLMEZDİR
Tarih, öykü oluşturamayanların sadece projeyle var olamayacağını söylüyor bize.
Kentler de gelecek öykülerini projelendirerek tarih sahnesinde kalabilirler.

Her kentin bir öyküsü var. Hele ki bu öykü, uygun dille anlatıldığında, başkalarının da ilgisini çeker.

Rekabetin ülkeler kadar kentlerin yarışına dönüştüğü dünyada bu öyküleri bir arada duyabileceğiniz yerlerden biri de sıkça katıldığımız MIPIM gibi gayrimenkul fuarları…

Baharın bu mevsiminde Fransa’nın Cannes kentinde buluşan gayrimenkul profesyonelleri ve inşaat sektörü temsilcileri, belediyeler, tasarımcılar; bu fuar aracılığıyla kendinin, kentinin öyküsünü sunar. Ortak payda, kentlerin yarınıdır ve bu yarın, katılımcıların zihninde olan bitendir.

Fuardaki stantlar da zaten bu öykülerin vücut bulduğu yer olur. Bizim sorunumuz; elimizde öyküleştirecek yüzlerce renk var ama bunu görsel şölene dökemiyoruz.

Onların başarısı; son derece sınırlı öykülerini muhteşem hikâyeye dönüştürüp sunabilmeleri…

Sonuçta en başarılı proje dahi, bunu bir öyküye oturtmadığı z      zaman “hikâye” oluveriyor.

SENİN ÖYKÜN NEDİR?

DEVAMINI OKU