Korona sömürüsü

ÇALIŞIYORSA DAHA ÇOK ÇALIŞTIR
Evden çalışmak, yeni sömürü alanı doğurdu.
Mesai süresi, telefon trafiği 24 saate uzadı.
Patronlar, servis, yemek, ofis giderlerinden kurtuldu.
#Korona emeğin istismarına yol açtı.

Korona bize ayna tutunca, kendi eksiklerimizi göreceğimizi ve halimizi düzelteceğimizi ummuştuk. Kimimiz öyle yaptı fakat genelde manzara şu; Korona, kendi sömürü düzenini pekiştirmek isteyenlere yaramış.

Misal mi? Evde çalışmanın oluşturduğu yeni sömürü alanları… Zaten salgın yüzünden iş kaybı yaşanmıştı. Çoğu şirket ise evden çalışma düzenine geçti. Bu süreçte korona mobbingi yanı sıra, pek çok yeni angarya icat edildi.

Evden çalışanların belirlediğim temel şikayetleri şöyle; Sıkça; ‘atarım seni’ tehdidi aldık. Yetmedi ne servis, ne yemek, ne tatil imkanı bulabildik. Öğle vaktine dahi toplantı konuldu. Hafta sonu çalıştırıldık. Gece boyu çalıştırıldık. Telefon tacizi de cabası…

Çoğu kez toplantı yapılacağı dahi söylenmeden kendimizi webinar yaparken bulduk. İşyerinde iken daha az yoruluyorduk. Gerçi trafik almadık fakat evde 3 ay süresince en az 1 yıl çalıştırıldık.

Kısaca; korona sürecinden evde çalışma keşfedilmesiyle yeni sömürü düzeni doğmuş oldu. Bazılarımız koronolaştı…

        HANİ DAHA ADİL VE PAYLAŞIMCI OLACAKTIK?

DEVAMINI OKU

Evde zaman yönetimi

ZAMANIN TIK TIK’LARI
GÜDEN, YARATIKLARI…
Korona sürecinde günler mi uzadı?
Yoksa bize kalan zaman, fark edilir mi oldu?
Sokağa çıkma yasağında;
Boş zamanı yönetmeyi öğrenmek gerekiyor.

Korona bizim zaman algımızı farklılaştırdı. Sokağa çıkma yasağı, ‘bana kalan zaman’ ile ne yapacağımı sorgulatıyor.

Zamana hakim olanın kural koyduğu bir zamanda yaşıyoruz. Pek çok zengin insanın “zaman fukarası” olması, boşuna değil. Hayatın kalitesi üretimin verimliliği bu kavrama bağlı.

Tarım toplumunda zaman, “mevsim” en fazla “gün” demekti. Eski saatlerin yalnızca akrebe sahip olması boşuna değil. Daha sonra yelkovanı, 130 yıl önce de saniyeyi işin içine kattık. Zira zaman, giderek değerli hale gelmeye başladı.

Zamanı, farklı kültürler, farklı algılar. Örneğin İsviçre‘de bir toplantı, akreple yelkovanın belli bir rakam üzerine gelince başlar, başka bir rakama gelince biter. Oysa Orta Doğu‘da, randevulaştığınız gün bile buluşamayabilirsiniz de.

Türkiye, zaman yönetiminde ciddi sorunları olan bir ülke.

Hele ki salgın şartlarında, yönetmemiz gereken ne çok boş zamanımız olduğunu fark ettik. Öncesinde işe, okula gidiş, trafik vs. zamanımızı alıyordu. O da bize kaldı. Şimdi bize düşen boş zamanı yönetmek…

BOŞ ZAMANIN VAR MI?

DEVAMINI OKU

Şimdi okuma zamanı

OKUDUĞUNU PAYLAŞ BİZ DE ÖĞRENELİM
Evde olmak kimine can sıkıntısı kimine de boş zaman sundu.
TV izlemek, sosyal medyada kendini heder etmek mümkün.
Ancak daha çok kitap okumak kendini geliştirmek için altın fırsat.

Korona Virüsü bizi evimize kapadı. Uzaktan çalışma mümkün dedi. Evden çıkma, evinde kal dedi. Biz de buna uyduk, evi keşfetmeye başladık. Kimimiz hobilerine zaman ayırır oldu.

Kimileri de can sıkıntısından şikayet etmeye başladı. Oysa salgın günlerinde can sıkıntısını giderecek yığınca eylem var ve kitap okumak, bunların başında yer alıyor. Virüs dışarıda pusuya yatmış durumda…

Kitap içeride, kapağını açmamızı bekliyor. Evimizde mevcut kitapları gözden geçirmek varsa okuduklarımızı yeniden okumak ve çocuklarımızın kitapları dahil her ne var ise arada karıştırmak, harika uğraş olur.

Okuma yazma bilmeyenle kitap okumayan arasında teknik olarak hiçbir fark yoktur. Hiçbir kimse, kitap okuduğu için hasta olmamıştır. Aksine; kendini geliştirmiş olaylara daha geniş açıdan bakma becerisi elde etmiştir.

Okulların dahi eve alındığı Korona günlerinden en güzel uğraş kitap okuma ve hatta bir şeyler yazıp çizmek olabilir. Dene, seversin.

Okuduğunu özetler, evdeki insanlarla paylaşır, gelişirsin.

KİTABI ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN OKUYACAKSIN?

DEVAMINI OKU

Evde kal hayatta kal

ÖLÜM SAĞLIĞA ZARARLIDIR
Evde kalmak, karantinada kalmaktan iyidir.
Bakanlık 14 kural yayınladı.
TV’lerdeki cahilleri izlemek yerine bunları ezberle.
En hayati kuralın; ’14 KURALA UY’ olduğunu unutma.

Tedbirlilerin yaşama şansının daha yüksek olduğu bir salgın sürecinden geçiyoruz. Evde kalmak, koronaya karşı alınacak en büyük tedbir. Ancak sorumsuzlar yüzünden ne yazık ki sağlık personeli ve kurala uyanlar da risk altına sokuluyor.

Salgının ciddiyetini kavramayanlarımız son derece fazla.

Yaşlılara getirilen sokağa çıkma yasağı, herkese uygulansın.

Sağlık sistemi hızla yayılan virüs karşısında yetersiz kalır.

Tıpkı herkesin parasını çekmeye çalışması halinde en güçlü bankanın dahi dayanamayacağı gibi… Bu yüzden virüsten yana çıkmayalım, ona karşı çıkalım ve evde vakit geçirelim.

Dışarı çıkmak zorunda olanlarımızın değerini bilelim. Onlar sayesinde bu salgının toplumsal maliyeti azalabilecektir.

Bu bir meydan savaşı. Gözle dahi görülemeyen ama dehşet güçlü bir düşman var karşımızda… Devletimizi yönetenler bütçe nakit dengesi gözetmeden, evde gelirsiz kalanlara kaynak sağlamalı, bu süreçte şirketlerin iflası önlenmeli. Zaman; maaş kira elektrik su gaz gıda masraflarını ortak karşılama zamanıdır.

EVDE KALSAN ÖLÜR MÜSÜN?

DEVAMINI OKU