Belalardan ders almak

BELADAN KURTULMAK İÇİN NE YAPARSIN?

1-Bela bir sınavdır aslında;

2-Başa gelmesi nimet sayılabilir.

3-Onunla mücadele ederken gelişir,

4-Yeniden bulaşmamak için tedbir alır,

5-Uzak durmak için kendini eğitirsin

Bir musibet, bin nasihatten evlâdır der eski bilgeler.

Musibet, belanın ta kendisi… 

Herkesin başına gelebilir.

Çözümü, içinden çıkılması, alt edilmesi zor durum

Çok büyük sıkıntıya ve zarara yol açan olay veya kimse

Yapılan kötülüğe karşılık hak edilen veya uğranılan ceza

İnsanı; istemediği bir davranışa zorlayan şeyler bütünü…

Bela, eğitici bir enstrümandır

Kula bela gelmez Hak yazmadıkçaHak bela yazmaz kul azmadıkça

Ancak bize gelen belâ bir sınav mı ceza mıdır?

Bunun için çok net bir ayrım söz konusudur.

Eğer bela seni kendine ve yaratana yaklaştırıyorsa, senin imtihanındır.

Ancak bu bela seni senden ve yaratandan uzaklaştırıyorsa bu bir cezadır.

Nitekim bu durumda belalardan ders almak yerine onu cezaya dönüştürmüş olacaksın.

Ülke olarak başımıza bela açıp duruyoruz.

Ancak bu belalardan ders çıkarabildiğimiz oranda güçleniyor, akıllanabiliyoruz.

Belanın en büyüğü, kendi başına açtığın değil midir zaten.

BU BELAYI BAŞINA SEN AÇMIŞ OLMAYASIN?

DEVAMINI OKU

Eğitilerek hayatta kal

OKULLARA DEPREM DERSİ KONULSUN

1-Deprem, bizim kaçınılmaz gerçeğimiz.

2-Öncesinde; neler yapmamalıyız?

3-Sırasında; nasıl davranmalıyız?

4-Sonrasında; nasıl hayatta kalmalıyız?

5-Sahi, deprem dersi koymak günah mı?

Arkamızdan fay kovalıyor adeta…

Deprem fırtınası devam edecek ve biz zihin yapımızı değiştirmiyoruz.

Deprem ülkesinde deprem eğitimini zorunlu hale getirmiyoruz.

İlkokuldan başlayarak çocuklarımıza deprem gerçeğiyle yaşamanın pratiğini öğretmeliyiz.

Askerlik sürecinde ülke savunması için eğittiğimiz gençlerimize, deprem dersi veremez miyiz?

Onlar da terhis olduklarında kendi aileleri, eşleri, çocuklarına bu bilinci aşılayabilirler.

Hollanda; suyla mücadele ile varlığını sürdüren bir ülke…

Toprağının %40’ı, suları bentlerle durdurarak kazanılmış.

Orada çocuklara yüzme dersi, zorunludur.

Üstelik 3 kademede…

Birincisinde su üstünde kalma, ikincisinde başkasının hayatını kurtarma, üçüncüde ise bir diğerini eğitme…

Onların derdi su ve bizim derdimiz ise deprem.

Oysa biz sanki deprem gerçeği yokmuş gibi davranıyoruz.

Deprem öncesi yapılacak işler, deprem sırasında nasıl davranılacağı, deprem sonrası hayatta kalma, kurtarma dersleri olmalı.

Deprem değil bina öldürür diyoruz ya…

Deprem değil cehalet öldürür.

Cehalet ölümcüldür zaten.

NEDEN DEPREM DERSİ KONULMAZ?

DEVAMINI OKU

Belalardan ders almak

BELADAN KURTULMAK İÇİN NE YAPARSIN?

1-Bela bir sınavdır aslında

2-Başa gelmesi nimet sayılabilir.

3-Onunla mücadele ederken gelişir,

4-Yeniden bulaşmamak için tedbir alır,

5-Uzak durmak için kendini eğitirsin

Bir musibet, bin nasihatten evlâdır der eski bilgeler.

Musibet, belanın ta kendisi… 

Herkesin başına gelebilir.

Çözümü, içinden çıkılması, alt edilmesi zor durum

Çok büyük sıkıntıya ve zarara yol açan olay veya kimse

Yapılan kötülüğe karşılık hak edilen veya uğranılan ceza

İnsanı; istemediği bir davranışa zorlayan şeyler bütünü…

Bela, eğitici bir enstrümandır.

Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela yazmaz kul azmadıkça

Ancak bize gelen belâ bir sınav mı ceza mıdır?

Bunun için çok net bir ayrım söz konusudur.

Eğer bela seni kendine ve yaratana yaklaştırıyorsa, senin imtihanındır.

Ancak bu bela seni senden ve yaratandan uzaklaştırıyorsa bu bir cezadır.

Nitekim bu durumda belalardan ders almak yerine onu cezaya dönüştürmüş olacaksın.

Ülke olarak başımıza bela açıp duruyoruz.

Ancak bu belalardan ders çıkarabildiğimiz oranda güçleniyor, akıllanabiliyoruz.

Belanın en büyüğü, kendi başına açtığın değil midir zaten.

  BU BELAYI KENDİ BAŞINA   SEN AÇMIŞ OLMAYASIN?

DEVAMINI OKU

Belalardan ders almak

BELADAN KURTULMAK İÇİN NE YAPARSIN?

1-Bela bir sınavdır aslında;

2-Başa gelmesi nimet sayılabilir.

3-Onunla mücadele ederken gelişir,

4-Yeniden bulaşmamak için tedbir alır,

5-Uzak durmak için kendini eğitirsin

Bir musibet, bin nasihatten evlâdır der eski bilgeler.

Musibet, belanın ta kendisi… 

Herkesin başına gelebilir.

Çözümü, içinden çıkılması, alt edilmesi zor durum

Çok büyük sıkıntıya ve zarara yol açan olay veya kimse

Yapılan kötülüğe karşılık hak edilen veya uğranılan ceza

İnsanı; istemediği bir davranışa zorlayan şeyler bütünü…

Bela, eğitici bir enstrümandır

Kula bela gelmez Hak yazmadıkçaHak bela yazmaz kul azmadıkça

Ancak bize gelen belâ bir sınav mı ceza mıdır?

Bunun için çok net bir ayrım söz konusudur.

Eğer bela seni kendine ve yaratana yaklaştırıyorsa, senin imtihanındır.

Ancak bu bela seni senden ve yaratandan uzaklaştırıyorsa bu bir cezadır.

Nitekim bu durumda belalardan ders almak yerine onu cezaya dönüştürmüş olacaksın.

Ülke olarak başımıza bela açıp duruyoruz.

Ancak bu belalardan ders çıkarabildiğimiz oranda güçleniyor, akıllanabiliyoruz.

Belanın en büyüğü, kendi başına açtığın değil midir zaten.

BU BELAYI BAŞINA SEN AÇMIŞ OLMAYASIN?

DEVAMINI OKU

e-devlet dersi konulsun

SANAL HAYAT BİLGİSİ

1-e-devlet uygulaması harika kolaylık getirdi.

2-Sorun; bunu yetkin kullanma becerimizde.

3-Okullara e-devlet dersi konulsun;

4-Kullanabilelim ki kamu ve yurttaşlar,

5-Bu imkandan yararlanabilsin.

Teknolojinin sunduğu imkân ve kolaylıklardan biri e-devlet uygulaması oldu.

Bu sayede devlet dairesi ekranımıza geldi.

Pek çok zaman öldürücü rutin, parmak marifetiyle çözüldü.

Ancak e-devlet uygulamaları, kimine rahat gelirken kimileri ise bu hizmeti kullanmakta güçlük çekiyor.

Daha da önemli olanı, e-devlet sayesinde ne tür imkânlara sahip olduğunun bilemiyor.

Uzun yıllar; devlet kapısında ‘bugün git yarın gel’ savsaklaması yaşayanlar, zahmetli süreçlerin e-devlet ile ortadan kalktığından haberdar bile değil.

Bu yüzden önerim; ilkokul müfredatına e-devlet dersi konulsun.

Hayat Bilgisi veya Yurttaşlık Bilgisi gibi dersler zaten insanları hayata hazırlamak, yurttaşlık hak ve sorumluluklarını öğretmekti.

Şimdi bu yeni dünyanın hayatımızdaki artan önemine paralel olarak ya hayat bilgisi veya yurttaşlık dersleri güncellensin ya da başlı başına e-devlet dersleri oluşturulsun.

Buna dair akademik çalışmalar başladı bile…

Yapılacak olan; eğiticileri eğiterek e-devlet dersinin içeriğini hızlıca oluşturmaktır.

 ÇOK DAHA AZ BÜROKRASİ İSTENMEZ Mİ?

DEVAMINI OKU

Eşeklikten kurtulma duası

HATALARINI TIMAR ET

1-Aynı şartlar altında,

2-Aynı olaylar,

3-Aynı sonucu verir

4-Sürekli aynı hatayı yapıp farklı sonuç beklemek

5-Ahmaklık değil de nedir?

Acemi semerciye küfretme, eşeklikten kurtul.

Kasabanın semercisi ölmüş. 

Yeni gelen semerci  işin acemisiymiş. Yaptığı kötü semerler yüzünden bütün eşeklerin sırtı yara olmuş.

Eşekler başlamış semercinin ölmesi için dua etmeye…

Sonunda dualar kabul olmuş. Semerci ölmüş.

Ne var ki yerine gelen daha da acemiymiş.

Eşekler yeniden duaya başlarken biri demiş ki:

-Yahu arkadaşlar anlaşıldı ki semercinin iyisi gelmeyecek. Semerci ölsün diye dua etmenin anlamı yok.

– Peki ne yapalım?

Allah’a bizi eşeklikten  kurtarması için dua edelim.”

Bu fıkradan ders alınacak kamu spotu çıkar mı? Çıkar:

Kazandığından fazlasını harcamak bence eşeklik.

Ürettiğinden fazlasını tüketmek az eşeklik değil hani.

Nimeti alıp külfeti öteleme; kurnaz eşekliğin daniskası.

Araştırmadan geliştirmeden taklitte kalmak da öyle.

Liyakat yerine ahmak sadakati tercih etmek te…

Semeri değiştirince Avrupalı olacağını sanmak ta…

Liste uzar; gelin hatalarımızı tımar edelim biz…

    HATALARINI TIMAR ETMEYİ DÜŞÜNSEN?

DEVAMINI OKU

Hatalarından ders çıkar

HATADAN ÇIKACAK 5 DERS

1-En etkili eğitimdir

2-Ders çıkardıysan ödüldür

3-Ders çıkaramadıysan cezadır

4-İş yaptığının kanıtıdır

5-Gerçek dostlarını tanırsın

Ders alınmazsa hata;

bir sonraki hatanın virüsüdür.

Mehmet Akif Ersoy; Safahat’ın 7’nci kitabında seslenir;

Geçmişten adam hisse kaparmış. Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

İbni Haldun; tekrarlanın tarih değil, hatalar olduğunu söyler bize… Günümüzden bir yorum ise; ‘tarih tekerrür etmese de kafiyelidir’ diye uyarır.

Kafiye; ders alınmayan hatalara dairdir. Halbuki bizler hatayı, öğreti olarak bilip, tekrarlanmasın diye ondan ders alma gayretiyle yol alırız.

Çarpık şehirleşirsin yaşanmaz kentlerin olur ders almazsın.

Ekonomide geç tedbir alırsın, krizlerin olur ders almazsın.

Oysa tecrübe; insanlara hataların verdiği isim değil midir?

Hatalar, dolu bir hayat için ödediğimiz bedel ise neden ders alamıyor ve aynı hataları tekrarlayıp duruyoruz?

Aptallık, ‘aynı şeyi tekrarlayıp farklı sonuç beklemek’ diye tanımlanır. Ders almak şartıyla hata yapmak öğreticidir.

       SEN HATALARINDAN DERS ÇIKARIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Korona terbiye ediyor

SALGIN EN PAHALI EĞİTİM

#Korona her birimize özel eğitim

programı uyguluyor gibi.

Aşırılıklarımızı törpülüyor.

Hatalarımızı gösteriyor.

Ders üstüne ders veriyor.

Ancak bize en pahalı faturayı ödeterek…

Korona salgını yaşam tarzımızı derinden etkilemeye başladı.

Artık evde kalmak yadırganmıyor. Maskeli dolaşmaya alıştık ve daha az şeye ihtiyaç duyduğumuzun farkına vardık.

Bize haddimizi bildiren korona, eğitim maliyetini aldığı canlarla ödetiyor. Fiziksel mesafeye ihtiyacımız vardı, öğrendik.

Ellerimizi yıkamamız zaten gerekliydi, öğrendik. Çok fazla şeyi aynı anda istemenin gereksizliğinin farkına vardık. Ev bize yuva imiş; anladık.

Ailemize zaman ayırmak gerektiğini kavradık. Aşırıya kaçmanın maliyetini hatırladık. Tasarruf bilincinin hayati önemini hissettik.

Futbolcuya azamı ücret öderken sağlıkçıya asgari ücret lâyık görme hatasını bildik.

Daha fazla hastane, daha fazla silahtan daha hayatiymiş. Sürekli bizden vergi tahsil eden, bize ceza kesen kamunun; halka destek olması gereğini dünya örneklerinden gördük.

Fakirin yanında malından söz etmemeyi, hastanın yanında sağlığına övünmemeyi, dertlinin yanında ne kadar çok mutlu olduğunu haykırmamanın edep olduğunu gördük. İsrafın haram olduğunu anladık.

SEN NE DERSLER ÇIKARDIN?

DEVAMINI OKU

Görgü eğitimi şart

GÖRGÜ KURALLARI DERSİ KONULSUN

Kuralsız toplum, çürümeye mahkûmdur.

Ortalık kaba, hoyrat davranışlarla dolu.

Okullarımıza görgü kuralları dersi konulsun.

Bu sayede ötekine saygılı bireyler yetiştirebiliriz.

Hoyratlık, her yeri kaplamış durumda… Sokakta, iş yerinde, evde, her yerde, görgü kurallarına duyulan ihtiyaç artıyor.

Okullarımızda şiir, musiki, estetik, resim, felsefe, beden terbiyesi ve güzel sanatları çıkardı. Böylece bugünkü hoyratlığımızı inşa ettik.

Medeniyet talebinden vazgeçtik. Zarafeti kovduk, sanatı harcadık. Musikiye sağırlaştık. Estetiği katlettik. Görgü kurallarını unuttuk.

BENcilleştik. ÖTEKİne yabancılaştık, Nihayet Recep İvedik 6’ya vardık.

Oysa eskiden okullarda görgü kuralları öğretilirdi. İşte birkaç örnek; Ayakta bir şeyler yiyip içilmez. Başkasının kusuru ile alay edilmez.

Emanet eşyalar geciktirilmez. Pazarlık yaparken mal kötülenmez.

Telefon eden önce kendini tanıtır. Hiçbir yere ağızda sigara ile girilmez.

Alay ve kötüleme ima ile bile yapılmaz. Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz. Başkasının lafı kesilmez.

Aksırırken ağız elle kapatılır. Yere tükürülmez. Araba kullanırken sinyal verilir. Çekirdek kabuğu yere atılmaz. Hoyratlık çürümedir.

          MUTLU MUYUZ BU HOYRATLIKLARIMIZDAN?

DEVAMINI OKU

Korona karnesi

HAL ve GİDİŞ; ORTA. TEMİZLİK; PEKİYİ
#Korona bize ders verdi
Şimdi de elimize karnemizi veriyor.
Kimimiz geçer not alsa da
Çoğumuzun karnesi kırıklarla dolu.
Genelde bütünlemeye kaldık.
Daha çok gayret göstermek şart.

Abartmıştık, israftaydık, haddi aşmış, ürettiğimizden fazla tüketir, kazandığımızdan fazla harcar olmuştuk. İsteklerim sonsuz oysa ihtiyaçlarım sınırlıydı ve korona geldi bizlere ders verir oldu.

Salgın sürecinde yığınca ders aldık. Şimdi korona bizlerin eline karne tutuşturmaya başlıyor. Hangi derslerden geçtik, hangisinden başarısız olduk öğreniyoruz.

Hal ve gidiş, en önemli not bu karnede. Bazılarımız halimizi güzelleştirip gidişatımıza ayar verdik. Ancak çoğumuzun bu dersten kırık aldığı ortada…

Sorumluluk dersinden sınıfta kalanlarımızın sayısı hayli fazla. Fiziksel mesafe gözetme, temizlik ve maske kullanma derslerinden sıfır çekenlerimiz hala oramızda dolaşıyor.

Bize temizlik emredilmiştir fakat çoğumuz buna uyarken bazılarımızın karnesinde bu dersten kaldıkları görüldü. Devamsızlık; korona yüzünden evimizde kalmamayı ifade ediyor.

Yasakların dahi durduramadığı bazı insanlar bu dersten çakmış. Yardımseverlikte korona kime hangi notu verdiğini ilân eder oldu. Kimin Geçer not aldığını gördük.

SENİN KARNENDE KAÇ KIRIĞIN VAR?

DEVAMINI OKU